Gönderen Konu: Evlere Girerken İzin İsteme Adabı  (Okunma sayısı 1908 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6599
Evlere Girerken İzin İsteme Adabı
« : Ağustos 02, 2024, 08:23:09 ÖÖ »


Evlere Girerken İzin İsteme Adabı

“(Evlere girerken) izin istemek üç defadır. İzin verilirse girersin, verilmezse geri dönersin.”

(Müslim, Adab, 33-37 [2153-2154]; Buhari, İstizan, 13 [6245].)

Sosyal bir varlık olduğu için insanoğlunun başkalarıyla yaşaması kaçınılmazdır. Sosyal hayat içerisinde huzurlu yaşam ise adab-ı muaşeret denilen görgü kurallarına, örf ve âdetlere uyularak sağlanabilir. Evlere girerken riayet edilmesi gereken kurallar hakkında Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selam vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin. Sizin için daha iyi olanı budur; umulur ki düşünüp anlarsınız.” (Nur, 24/27-28.)

Başkasına ait herhangi bir mekâna girmek için izin istemek, mahremiyetin korunması ilkesine dayanmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.), Enes b. Malik’in şahsında biz ümmetine şöyle buyurmaktadır: “Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde, onlara selam ver ki sana ve ev halkına bereket olsun!” (Tirmizi, İstizan, 10 [2698].) Başka bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur: “İzin istemek göz(ün evin ayıplarını görmemesi) için şart kılınmıştır.” (Buhari, İstizan, 11 [6241]; Müslim, Adab, 40 [2156].) Hadisin ifadesine göre mahremiyeti ihlal, sadece bir yere girmekle değil aynı zamanda oraya bakmakla da meydana gelir. Buna göre, kişi bir yere girmek için izin istediğinde Sevgili Peygamberimizin yaptığı gibi kapının biraz gerisinde, sağ ya da sol yanını dönerek durmalı ve hane halkına selam vermelidir. (Ebu Davud, Edeb, 137 [5186].) Başkasının evine izinsiz girilemeyeceği gibi içeriye pencere gibi yerlerden bakmak ve içeridekileri âdeta gözetlemek de onurlu bir mümine yakışmaz. Bir adam, Resulüllah’ın (s.a.s.) kapısındaki bir delikten evin içine bakmıştı. O esnada Resulüllah’ın (s.a.s.) elinde tarağa benzer bir alet vardı. Adamın bu davranışını fark eden Efendimiz şöyle buyurdu: “Senin beni gözetlediğini bilmiş olsaydım bununla gözünü oyardım. İzin istemek, evin içerisi görülmesin diye emredilmiştir.” (Buhari, Libas, 75 [5924]; Müslim, Adab, 40-41 [2156].) Sevgili Peygamberimiz bu uyarısıyla böyle davranan kimselerin ne kadar büyük bir suç işlediklerine dikkat çekmek istemiştir. Unutulmamalı ki helal haram hassasiyeti sosyal medya platformları için de geçerlidir. Zira gerçek hayatta haram olan şeyler sanal âlemde, internette de haramdır. Buna göre başkasının özelini veya doğruluğu teyit edilmeyen bilgiyi sosyal medya ortamında paylaşmak kul hakkı ihlalidir. Ayrıca kişinin hiçbir sınır tanımadan kendi özel hayat ve anılarını paylaşması da doğru değildir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemindeki evler çoğunlukla hurma dallarından ve basit bir yapıda inşa edildiği için insanlar kapı önünde, ev sahibinin duyabileceği bir sesle “Selamün aleyküm, girebilir miyim?” demek suretiyle izin istiyorlardı. Bu adaba uymayan bazı sahabiler Resulüllah (s.a.s.) tarafından uyarılmıştır. Örneğin, Kilde b. Hanbel (r.a.) der ki: Mekke’nin yüksek bir mekânında Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yanına gittim ve selam vermeden huzuruna vardım. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “Geri dön ve ‘es-Selamü aleyküm, girebilir miyim?’ de.” (Tirmizi, İstizan, 18 [2710].) Başka biri de Hz. Peygamber (s.a.s.) evde iken, “İçeri gireyim mi?” diye izin istemişti. Efendimiz de hizmetçisine: “Çık, bu adama izin istemeyi öğret. Önce ‘es-Selamü aleyküm’ desin, sonra ‘Gireyim mi?’ diye sorsun.” buyurdu. Adam Peygamberimizin söylediklerini duyarak: “es-Selamü aleyküm, girebilir miyim?” dedi. Bunun üzerine Efendimiz ona izin verdi, o da içeri girdi. (Ebu Davud, Edeb, 136 [5177].)

Evlere izinle girmek yabancıların evlerine mahsus değildir. Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere ailesi içinde yaşayan birinin, kendi ebeveyn veya diğer aile bireylerinin yatak odasına izinsiz girmemesi emredilmiştir. (Nur, 24/58-59.) Nitekim bir kimse Hz. Peygamber’e (s.a.s.): “Ey Allah’ın Resulü, içeriye girmek için annemden de izin alacak mıyım?” diye sorunca Efendimiz: “Evet” buyurdu. Adam: “Ancak ben onunla beraber ikamet etmekteyim.” dedi. Resulüllah (s.a.s.): “Yine de izin almalısın.” buyurdu. Adam: “Ben onun hizmetini görüyorum.” dedi. Efendimiz: “İzin almalısın! Sen onu çıplak görmek ister misin?” buyurdu. Adam: “Hayır” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.s.): “Öyleyse ondan izin al!” buyurdu. (Muvatta, İstizan, 1.)

Günümüz örfüne göre ilk önce kapı zili çalınarak izin istenmektedir. Dolayısıyla izin isteyen kimsenin ev sahibiyle karşılaştığı an önce selam vermesi sünnete uygun bir davranış olacaktır. Aslında iletişim araçlarının geliştiği günümüzde ev sahibinin müsait olup olmadığını öğrenmek amacıyla öncesinden telefonla arayıp randevu almak ve verilen randevuya uymak daha uygun olur. Ayrıca evin kapısını çalarak izin isteyen kimse, bu işi en fazla üç defa tekrarlamalı ve içerideki namaz kılıyor olabilir düşüncesiyle dört rekât namaz kılınabilecek kadar beklemeli, bu durumda cevap verilmediğinde ısrarcı olmamalı ve geri dönmelidir.

İzin isterken “Kimsiniz?” sorusuna “Ben” veya “Benim” gibi tanıtıcı olmayan kelimelerle cevap vermek doğru değildir. Çünkü ev sahibi tanıdık olsa bile insanları her zaman seslerinden fark edemeyebilir. Oysa “Kimsiniz?” veya “Kim o?” tarzındaki sorular, karşıdakini asgari ölçüde tanıma isteği taşımaktadır. Dolayısıyla “Benim, benim ben, Allah’ın bir kulu” vb. cevaplar yeterli değildir. Konuyla ilgili olarak Cabir b. Abdullah (r.a.) der ki: “Babamın borcu hakkında Hz. Peygamber’e (s.a.s.) geldim ve kapıyı çaldım. Hz. Peygamber (s.a.s.): ‘Kim o?’ dedi. ‘Benim.’ diye cevap verdim. Allah Resulü (s.a.s.): ‘Benim, benim!’ diye tekrar etti. Galiba bu cevaptan hoşlanmamıştı.” (Buhari, İstizan, 17 [6250]; Müslim, Adab, 38-39 [2155].) Başka hadislerden anlaşıldığına göre Sevgili Peygamberimiz bazı ashabına “Kimsiniz?” diye sorduğunda “Ben filan” diye isimlerini tam olarak belirtmişlerdir. (Buhari, Rikak, 13 [6443]; Müslim, Zekât, 33 [94].) Dolayısıyla evimiz veya yakınlarımızın evi olsa bile kapıyı çaldığımızda kendimizi tanıtacak belirgin ifadeler kullanmalıyız. Ayrıca herhangi birini telefonla aradığımızda, karşı taraf bize “Kimsiniz?” demeden önce kendimizi tanıtmamız uygun olur. Nitekim Hz. Musa (a.s.) da Tur Dağı’na çıktığında Yüce Allah kendisinin Rab olduğunu ifade buyurduktan sonra ona vahye başlamıştır. (Taha, 20/9-13.) Günümüzde telefon eden kişinin kendisini tanıtarak söze başlaması aynı zamanda protokol ve nezaket kurallarından sayılmaktadır. Eve giriş izni verildikten sonra misafir kişi, ev sahibinin gösterdiği yerde oturmalı, edebe riayet etmeli; etrafına rastgele bakarak ev sahibini veya aile fertlerini rahatsız etmemelidir. Ayrıca “Hasta ziyaretinin makbulü kısa olanıdır.” (Abdürrezzak, Musannef, 3/594 [6768].) sözünden hareketle, ev sahibinin veya yakınlarından birinin hasta ya da yorgun olabileceği düşünülerek normal ziyaretler de kısa tutulmalı, eve girerken izin alınıp selam verildiği gibi kalkarken de izin alınmalı ve selam verilerek ayrılınmalıdır. (Tirmizi İstizan, 15 [2706].)

Yüce Allah cümlemizi kendisine ve mahlûkatına karşı edepli olan kullarından eylesin…

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53