Gönderen Konu: Ey Dost  (Okunma sayısı 329 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2069
Ey Dost
« : Eylül 13, 2024, 10:44:14 ÖÖ »


Ey Dost

Ey dost! Başkalarının aklıyla heva ve hevesiyle hayatı tanımlamayalım ve aklımızı kiraya vermeyelim. Akledenlerden, düşünenlerden olalım ki, sözün doğrusuna kulak verelim ki, zamanı yiyerek gelen ölüme selam verelim.

Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı

Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.

Ey dost! Üzerimize bulaşmış, yüzyılların kiri, ruhumuza korku tünelleri açan, karanlık dünyamıza bir virüs gibi sirayet eden çağın hastalığını görmezmisin.

Yaralıyız, kısır bir kelimenin ortasında kalmış debeleniyoruz. Dokunsan nar gibi kızaracak kelimeler, mevsimleri sırtında taşısan gün boyu, rüzgârın en hafif taraflarını içine çeksen gündoğumu yinede çare değil içimize sirayet eden çağın hastalığına.

Ey dost! Hangi dünyanın kıyılarında gezmektesin, günahların sahile vurmakta ve günahlarından şehirler kurulmakta, modern tapınaklar inşa edilmekte aklının karanlık dünyasına. Suskunluğun dahi anlaşılmıyor sözcüklerin mahrem yerlerine yerleşen deruni sesler bir bir ölüyor. Ölüm anlaşılmıyor istatistikî verilerin soğuk ve irin kokan evraklarında.

Dost kendi dünyanda kurduğun ya da kurdurulan modern tapınaklarda gezmektesin, yol alıyorsun kendine tükeniyor elinde kalan bahar tadında söylemlerin, hayata karşı söyleyeceğin cümlelerin.  Demirin kitaptan ağır olduğu, sevincin ölümden ağır olduğu, zamanın sonsuzluktan ağır olduğunu anlamaya çalıştığın fakat anlamaya çalıştıkça ruhunda tarihin içinden çıkıp gelen yaralarla vuruluyorsun. Yarası derin olanı nasıl anlar ruhunda bozulmuşluğun, kaosun, yenilmişliğin acısını duymayanlar ruhunun derinliklerinde hissetmeyenler.

Ey dost! Kendini anlamak istemiyorsun veya anlamaya çalıştığın zaman modern dünyanın bütün vasıtaları ruhuna hücum ediyor bundan dahi rahatsızlık duymuyorsun. Aramızda mesafeler çok az fakat birbirimizin iç dünyasında yürüyüşe çıktığımız zaman ne çok çatışmalar, anlaşılmayanlar, öykünmeler var. Birbirimizin iç dünyasını savaş alanına çeviriyoruz akşam serinliğinde sözcüklerin üzerine konan bir kelime uğruna. Ki ne kadarda hoyrat, ukala, anlaşılmaz kendini bilmez uğruna birbirimiz talan ettiğimiz kelime. Yürüdükçe görüyoruz birbirimize doğru, iç dünyamızda ne kadar çok yıkılmışlık var, kırdığımız gönüller, sahile vuran çocuk ölüleri. Yol alırken birbirimize ne kadarda çok uzaklaşıyoruz, kasırgalar dolaşıyor nefsimizin ayaz taraflarında hiç haberimiz yok.
Aklımızda cümleler kırık dökük, hangi kelimeyi hayata karşı kullanmaya kalkışsak elimizde kalıyor acılarımıza, hüzünlerimize, yaralarımıza cevap veremiyor, cevap verebilecek olanlar iç dünyamızın dipsiz kuyularında, kendi karanlıklarında gün boyu yağmur yükü olmayan bulutlar arşınlamaktadır.  Suskunluğumu anlamayan konuşmamı nasıl anlasın dost, sözlerimi demirden kafese koyan yaralarıma nasıl merhem olsun.

Biliyorum aramıza giren göğün bağrını delmeye odaklanmış gökdelenler, tüketimin modern ziyaret haneleri, alış veriş merkezleri, toprak kokusu olmayan betondan mezarlar bir hayat tarzı gibi sunulmuş ölüm ne kadarda uzak bize. Bir çıkış aramıştım senin içinden kendi ruhumdan, mevsimlerin deruni sesini hissetmeyi, kuşların ağaçlarla sabah ışıklarında dans etmesini, servilerin göğe doğru uzanıp mavinin renklerini solumasının dehşetengiz güzelliklerinin peşindeydim, bir üveyiğin kanadına tutunmak istemiştim, ağaçların yapraklarına bir rüzgar gibi dokunup esmek, sonbaharın renklerini toplamak eleğimsağmaya nakşetmek istemiştim fakat karanlığın bağrında yuva kurmuş hayallerim ele verdi,  vitrinlerin önünde zulüm kusarken buldum kendimi. Sen oysa dost, modernizm için betondan tabutlar hazırlıyordun, medya bütün vasıtalarıyla, şehir en olmadık düşleriyle ruhunu esir almıştı kıyamet sahneleriyle dolaşırken.

Ey dost! Ben mevsimlerin göğsünde yağmur yüklü bulutları arşınlarken yürek ülkeme, sen intihar saatleri biriktirmekle meşguldün modernizmin karanlık dünyasında. Kalplerimiz ne kadarda yakın oysa ikindi gölgesinin italik duruşunda. Saçlarımız aynı rüzgârın esintileriyle yıkanır dalgalanır tan yerinin ışığında, iç dünyamızda kelimeler yıkık dökük olsa da, suskunluğumuz kışın bağrına saklansa da ve ayaz saatlerinin en ince noktasında haykıramasa da hayata karşı, kalplerimize sanal dünyalar enjekte etmeye çalışsalar bahar muştusuyla yoğrulmuş hakikatin bahçelerinde çiçek toplamaya çalışalım. Birbirimizin kin bahçelerinden uzak duralım ölüm, vaktin içini boşaltana kadar. Suskunluklarımızın darasını alalım ve akleden kelimelere binelim, yüreğimizin okyanusunda fırtınalara aldırmadan birbirimizi sözcüklerle bağlayalım felaha erdirecek yerlerine ulaşalım.

Ey dost! Başkalarının aklıyla heva ve hevesiyle hayatı tanımlamayalım ve aklımızı kiraya vermeyelim. Akledenlerden, düşünenlerden olalım ki, sözün doğrusuna kulak verelim ki, zamanı yiyerek gelen ölüme selam verelim.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Dua Ordusu Gazâ Ordusu Askerlerinin Ruhu Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:48:08 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Kullarına İyilik Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:46 ÖÖ]


Hastalıklardan Kaza ve Belalardan Korunmak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:23:04 ÖÖ]


Namaz ve sağlığımız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:13 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 14 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:05 ÖÖ]


Resulullah'ta Sizin İçin Güzel Örnekler Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:47:10 ÖÖ]


Dünya Tarlasına Hayır Tohumları Ekelim Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:51:28 ÖS]


Peygamberimizin S.A.V Yetimleri Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:46:46 ÖS]


İslam’da Ehl-i Beyt Sevgisi Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:41:34 ÖS]


Dünya Nefsinle Mücadele Yeridir Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:35:59 ÖS]


Tevhid Davası ve Sorumluluğumuz Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:28:09 ÖS]


Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:23:07 ÖS]


Küfür İman ve Amel-i Sâlih Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:41:32 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:32:39 ÖÖ]


Neslin Terbiyesi Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:10:17 ÖÖ]


Emanetleri Ehline Vermek Allah’ın Emrine Uymaktır Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:03:09 ÖÖ]


Aile Eğitiminde Baba Evin Baş Öğretmenidir Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 10:54:38 ÖÖ]


Mü’minlerin Nefislerini Kontrol Etme Sorumluluğu Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 10:49:13 ÖÖ]


Evlât Eğitimi ve Sorumluluklarımız Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 18, 2024, 08:24:07 ÖÖ]


Ölüm ve Ötesi Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 18, 2024, 08:14:21 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54