Gönderen Konu: Yolcu  (Okunma sayısı 3214 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı webtasarim

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 136
Yolcu
« : Temmuz 07, 2024, 08:51:18 ÖÖ »


Yolcu

Hayat bir rutinler bütünü. Her insan belli rutinlerle yaşayıp gidiyor. Bir annenin hayatı ise çocukları ekseninde şekilleniyor. Kızım eve geldiğinde mutfakta yemek yapıyordum.

Hevesle okulda geçen gününün hülasasını yapmak için yanıma geldi. Gün sonunda arkadaşları ve öğretmenleri ile yaşadıklarını anlatmayı, benimle konuşmayı çok sever. “Anne, biliyor musun bugün ne oldu? Bakanlıktan üst düzey görevliler okula geldi.”

dediğinde “Öyle mi?” diye meraklanmış bir ses tonuyla sordum. “Onlar geldiğinde ben nöbetçiydim. Ve onları ilk ben karşıladım. En kibar ve nazik hâlimi takınarak okulu gezdirdim.” cevabını verdi. Gözlerinden ışıltı saçarak heyecanla sözlerine devam etti.

“Görevli beyefendilerden bir tanesi ‘Sen ne kadar düzgün konuşuyorsun, ismin ne senin?’ dedi. Galiba girişkenliğimi ve hitabetimi beğendi.” Söylediklerini can kulağıyla dinledikçe yüzüme bir tebessüm yayıldı. Kızımın iletişim becerileri ve girişkenliği mutlu etse de ne kadar tersi karakterde olduğumu düşünmeden edemedim. Kanımdan, canımdandı ama her hâliyle farklıydı. Doğduğu andan itibaren emanet bu ruhun aslında diğer bütün ruhlar içinden bana bahşedilmesinde bir hikmet vardı. Ergenlik yıllarımda karakterimi ve şahsiyetimi inşa etmekte çok zorlanmış, girdiğim ortamlarda kabul görmem ve kendimden emin olmam zaman almıştı. Ancak anne olduktan sonra çocuk yetiştirme serüveninde aslında ne kadar eksiğim, tamamlamam gereken yanım olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştım. Kızım dünyaya geldiğinde bana hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bir mutluluk vermiş, hayatıma neşe, tat katmıştı. Zaten Allah’ın lütfu olan çocuk nimet değil midir? Sorduğum soruya gayriihtiyari “Yaşam amacı, varlığı ile neşenin, mutluluğun tarifi evladın nimetlerini saymakla bitiremez insan” diyerek cevap verdim kendime.

Ardından Peygamber Efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hüseyin için söylediği “dünyada kokladığım reyhanlarım” hadisini düşündüm. Şimdi daha iyi anlıyordum Allah Resulü’nün ne demek istediğini.

Anne olduktan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.Yavrum ben olmasam ne yapar, diye endişe eder olmuştum. Annelik korkusuz ruhları bile endişenin karanlık dehlizlerinde gezdiriyordu. Ölüm denilince nasılsa vakti gelince herkes sırasını savar derken artık çocuklarım annesiz kalır, bensiz ne yaparlar, diye ölümden korkar hâle gelmiştim.

Kendine emanet bu canı büyütme gailesiyle yıllar geçmiş; zamanla dünyanın en sevimli, tatlı varlığı beni sabır taşına dönüştürmüş; tahammül sınırlarımı genişletmişti. Artık evin temiz olmayışını, oyuncakların etrafta dağınık oluşunu, gittiğim her yere geç kalışımı eskisi kadar dert etmiyordum. Çünkü varlığımın tekamülü için ulaşmam gereken mertebe, vermem gereken bir sınav olduğunu Rabb’in “Çocuklarınız ancak birer imtihandır.” (Tegâbün, 64/15) ayeti ile fark etmiştim.

Herkesin hayatta kendi içinde katettiği yollar var. Varması gereken menziller. İstese de istemese de. İlmek ilmek, emek emek işlediğim evlatlarım, yürüdüğüm yolda menzile ulaştıran vasıtaydı. Doğup büyüdüğüm topraklarda çiçek açarken daha verimli, bereketli başka toprakların da var olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Sonra kalubela geldi aklıma, tüm ruhların Allah’ın huzurunda toplanıp Yaradan’ın varlığına, birliğine ant içtikleri o an. O toplanmada ruhlar tanışırken hangi ruhun kimin annesi, babası ya da oğlu, kızı olduğunu kim bilir ki? Aslında ham olan ruhların olgunlaşması için hayatına dâhil olacaklarla kalubeladan tanışır insan. Yaradan’ın ilahi planında bu yerleştirmenin elbette bir hikmeti vardı. Hayat serüveninde fıtratını anlayamamış, iç yolculuğundan bigâne kendi kimliğine yabancı, karakterine kör olanlara bir ayna tutar çocuk. Kendinin farkına varmasını sağlar. Daha geçen gün küçük oğlum, “Anne neden suratın asık, canın mı sıkkın?” demişti. Aslında canım sıkkın değildi. Ama oğlum suratımın asık görünmesinden canımın sıkkın olduğunu düşünmüştü. Karşıdakinin nasıl göründüğünü en yalın şekliyle kalıplardan, endişelerden, düşüncelerden sıyrılarak masumca söylemek, önünü ardını düşünmemek ancak bir çocuk saflığı ile olabilir. Çünkü çocuk, mekânın ve anın fotoğrafını filtresiz çeker. Kimsenin söylemeye cesaret edemediği sözler ile karşılaşınca afallamış, kızmış, inkâr etmiş, hayır öyle değilim, demiştim. Ama yine de bu sözler başka zamanlarda da tekrarlanınca kafamı meşgul etti. Düşünmeden edemedim. Aslında haklıydı. Kullukta öz eleştiri yapmanın çok önemli olduğunu bir hocadan işitmiştim. İnsanın gözü hep kendi içinde, kalbinde ve yolunda olması gerekmez miydi? Kendine dönen, dışarıya gözünü kapatıp kulağını tıkayan sükûnetin içinde seyran eden ancak kendini bilirdi. Kendini bilmeyen ilim irfan sahibi olamaz. Kendini bilmeyen Rabb’ini bilemez, kendini bilmeyen yolda olmanın, menzile ulaşmanın ne demek olduğunu tam olarak kavrayamaz. Birden düşüncelerimi özetleyen Yunus’un şu beyti dilimden döküldü: İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır. Öyle ya bu aslında özgürlüğün biletiydi. Maskelerden arınmış siretle içsel bütünleşmeyi yaşamak, içi dışı bir olmak, kendi olmanın verdiği sekinetle hakikatin engin sularında doyasıya yüzmek demekti. Birden kızımın sesiyle irkildim: “Anne ben bu hafta çok yoruldum. Hafta sonu bir yerlere gezmeye gidelim mi?” “Tabii” diye karşılık verdim şefkatle bakarak.

Yürüdüğüm yolda geliştiren, dönüştüren çocuklarımla arkadaş olmuştum artık. Endişe ettiğim hususlarda onlar cesaret veriyorlardı bana.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Birlikte. Cesurca. Yaşamak ve Mü'minler Öfkelerinr Hakim Olurlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:43:22 ÖÖ]


Rabbani Eğitim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:22:26 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (SAV) - Müslüman’ın Müslüman Üzerinde 5 Hakkı Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:13:32 ÖÖ]


Müslüman’ın Müslüman Üzerinde 5 Hakkı Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:56 ÖÖ]


Yedi Sınıf İnsan Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:56:38 ÖÖ]


Herkes Kendi Mezhebine Göre Sorguya Çekilecek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:47:31 ÖÖ]


Dua Ordusu Gazâ Ordusu Askerlerinin Ruhu Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:48:08 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Kullarına İyilik Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:46 ÖÖ]


Hastalıklardan Kaza ve Belalardan Korunmak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:23:04 ÖÖ]


Namaz ve sağlığımız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:13 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 14 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:05 ÖÖ]


Resulullah'ta Sizin İçin Güzel Örnekler Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:47:10 ÖÖ]


Dünya Tarlasına Hayır Tohumları Ekelim Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:51:28 ÖS]


Peygamberimizin S.A.V Yetimleri Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:46:46 ÖS]


İslam’da Ehl-i Beyt Sevgisi Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:41:34 ÖS]


Dünya Nefsinle Mücadele Yeridir Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:35:59 ÖS]


Tevhid Davası ve Sorumluluğumuz Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:28:09 ÖS]


Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:23:07 ÖS]


Küfür İman ve Amel-i Sâlih Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:41:32 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:32:39 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54