Gönderen Konu: Ey Müslümanlar, Birleşiniz  (Okunma sayısı 73 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6083
Ey Müslümanlar, Birleşiniz
« : Bugün, 08:01:35 ÖÖ »


Ey Müslümanlar, Birleşiniz

Rabbimiz âyet-i kerîmede şöyle buyurur: Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.[1]

Ümmetin bölük-pörçük olduğu, herkesin kendi başına buyruk şekilde hareket ettiği, içinde bulunduğumuz fitne sürecinde bu mübârek âyete tutunmaya ne kadar da çok muhtacız! Peki birliği sağlamak için ne yapmalıyız? Nasıl bir yol takip etmeliyiz? Bu yolda karşımıza çıkacak olan engellere nasıl karşı koyabiliriz? Elbette bütün bu sorular ayrı ayrı cevap isteyen, tafsilatlı değerlendirmeyi gerekli kılan sorular. Lakin bir şey bütünüyle elde edilemezse bütünüyle de terk edilmez sözünü bu manada şiarımız olarak benimsememiz ve bazı temel hususları arz etmeye çalışmamız gerekiyor.

Yukarıda verdiğimiz âyet-i kerîmede öne çıkan iki terkip olarak ‘’Allah’ın ipi’’ ve ‘’Parçalanıp, bölünmemek’’ tabirleri üzerinde tefekkür etmemiz gerekiyor. Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfinde Allah’ın ipinin ne olduğu bağlamında şöyle buyuruyor: ‘’Gökten yeryüzüne indirilmiş olan hablullah (Allah'ın ipi), Allah'ın kitabıdır.’’[2]

Yâni âyet-i kerîmede Müslümanlara, kendisine tutunmaları emredilen ‘’ip’’ Kur’ân-ı Hakîm’dir. Fitnelere karşı müşterek müdafaa zemini mübarek kitabımızdan başka bir şey değildir. Müslümanları bir arada tutacak yegane şey Kur’ân’ın hükümleri, ortaya koyduğu fert, toplum ve devlet tasavvurunun ortak bir zemin olarak benimsenmesidir. Nitekim Kâdı Beydâvî (r.aleyh) âyet-i kerîmenin tefsirinde konuyu açarak şöyle der: Kur’ân istiâre yoluyla ipe benzetilmiştir. Ona tutunmak helak olmaktan kurtuluştur. Nitekim ipe sarılmak da helake yuvarlanmaktan kurtuluşa sebeptir. Ve bölünüp, parçalanmayın buyrulmuştur. Bunun mânası, Ehl-i kitap gibi aranızda ihtilafın vuku bulması suretiyle Hak’tan ayrılıp, parçalanmayın! Ya da cahiliyedeki gibi birbirinizle savaşır hale düşerek parçalandığınız gibi, birbirinize düşmeyin! Ya da aranıza tefrika sokacak, aranızdaki ülfeti izale edecek şeyleri gündeme getirmeyin![3]

İmam Fahreddîn Râzî (r.aleyh) de âyetin tefsirinde şöyle demiştir: Bil ki Allahü Teâlâ müslümanlara, yasaklanmış şeylerden sakınmalarını emredince, bütün tâat ve hayırların aslı durumunda olan şeyi, yani Allah'ın ipine sımsıkı sarılmayı emretmiştir. Bil ki, ince bir yol üzerinde yürüyen herkesin, ayağının kaymasından korkulur. Fakat o kimse bu yolun iki tarafında iki ucundan güzel ve sıkı şekilde bağlanmış olan bir ipe sıkıca tutunduğunda, korkudan emin olur. Şüphe yok ki Hak yolu, ince bir yoldur. Birçok insanın bu yolda ayağı kaymıştır. Ama, Allah'ın delillerine ve apaçık beyânlarına sımsıkı tutunan kimseler, bundan emin olmuşlardır.[4] 

O halde bu tefsirlerden yola çıkarak ‘’Allah’ın ipi’’ tabiri hakkında şunu ifade edebiliriz: Kur’ân-ı Hakîmi bir hayat düsturu olarak benimsemek, emirlerini tatbik etmek, yasaklarından kaçınmak suretiyle ona sımsıkı sarılmak bizi aynı akide, aynı gaye ve duygular etrafında bir araya getirecektir. Bunun temin edilemediği zemin asla birliği sağlayamayacaktır. Yani bu noktada meydana gelecek birlik takva ve İslam'dan doğan bir kardeşlik olacaktır. Bunun temeli Allah'ın ipine, yani O'nun ahdine, menhecine ve dinine bağlılıktır. Soyut bir beraberlik değildir. Ne başka bir kavramla, ne başka bir amaçla, ne de cahiliyenin iplerinden bir başkasıyla![5]

Ancak bu şekilde şuurlu bir surette, Kur’ân’a dayanan beraberlik sağlandıktan sonra tefrikanın önü alınabilecektir. O yüzden ilk yapılması gereken budur. Peki bölünüp, parçalanmamak noktasında yapılacak olan şey nedir?  Allah’ın ipine sarılan müminler topluluğu bu hususu nasıl sağlayacaklardır? Bunun cevabı hiç şüphesiz nefis tezkiyesidir. Nefis tezkiyesini esas alan mü’minler hayat düsturları olan Kur’ân-ı Hakîm’e sarıldıktan sonra şeytanın ve hevanın oyununa gelmeyecek, birliklerinin zedelenmesine müsaade etmeyeceklerdir. Kin, nefret, haset, baş olma sevdası vs. manevi hastalıkların bir usul çerçevesinde ıslahı müminleri bölünmekten, kafirlerin maskarası olmaktan kurtaracak en önemli şeydir. Maalesef müslümanlar genel olarak bu noktayı ihmal etmişlerdir. Bu sebepten ötürü Kur’ânî zeminde bir araya gelenler, sarıldıkları ipleri kemirmekte ve büyük bir hüsrana muhatap olmaktadırlar. Demek istediğimiz şu: Ey Müslümanlar! Birleşiniz! Ve bu birliğiniz Kur’ân-ı Hakîm’in emirleri etrafında, nefis tezkiyesine istinat eden bir vasıfta olsun! Bediüzzaman Said Nursî’nin (r.aleyh) şu nasihatleri hepimizin kulağına küpe olmalıdır: Ey ehl-i îman! Zillet içinde (aşağılık içinde) esâret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilâfınızdan (ayrılığınızdan) istifâde eden zâlimlere karşı [Mü’minler ancak kardeştirler!] kal‘a-i kudsiyesi (kudsî kalesi) içine giriniz, tahassun ediniz (sığınınız). Yoksa, ne hayâtınızı muhâfaza ve ne de hukūkunuzu müdâfaa edebilirsiniz. Ma‘lûmdur ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mîzanda (terâzide) iki dağ birbirine karşı muvâzenede (dengede) bulunsa, bir küçük taş, muvâzenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i îman! İhtiraslarınızdan ve husûmetkârâne (düşmanca) tarafgirliklerinizden, kuvvetiniz hiçe iner.”[6] Muvaffakiyet Allah’tandır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Âl-i İmrân;103.

[2] Tefsîru İbn Kesîr, 2/73.

[3] Tefsîru’l-Beydâvî, 2/31.

[4] Tefsîru’r-Râzî, 8/173.

[5] Fî Zîlâli’l-Kur’ân, 1/442.

[6] Mektûbât, 22. Mektûp.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

İslam İle İlgili Özlü Sözler Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:42:09 ÖÖ]


İş İşten Geçmeden Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:34:52 ÖÖ]


İnsanlar Neden Mutsuz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:28:41 ÖÖ]


Siz O'na Döndürüleceksiniz. Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:36 ÖÖ]


Ömrümüzün Kısa Bir Muhasebesi Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:16:52 ÖÖ]


İhlas Olmadan Olmaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:41 ÖÖ]


Ey Müslümanlar, Birleşiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:01:35 ÖÖ]


Pusulayı Doğrultalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:39 ÖÖ]


Müslüman Gencin Hayat Prensipleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:51 ÖÖ]


Dünyâda Yaşayacağız Ahirette Tartılacağız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:36 ÖÖ]


Ezvac-ı Tahirat’tan Hatice Validemiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:23:59 ÖÖ]


Sözlü Veya Nişanlı Çiftler Birbirleriyle Görüşüp Konuşabilirler mi Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:00:38 ÖÖ]


Allah inancında Annenin Etkisi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:56:02 ÖÖ]


Osmanlı’da Hayvan Sevgisi ve Hayvan Hakları Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:52:19 ÖÖ]


Mal İle Cihad Etmek Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:23 ÖÖ]


Sünnetullâh’a Uygun Yaşamak Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:40:07 ÖÖ]


Zulme Rıza Zulümdür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:29:13 ÖÖ]


Biz yine Rabbimize yönelelim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:23:09 ÖÖ]


Zihni ve Gönlü Bulanıklılar Sizlerle Hesaplaşmamız Bitmedi Bitmeyecek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:13:20 ÖÖ]


Düşman İçerde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:02:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41