Gönderen Konu: Günah Psikolojisi  (Okunma sayısı 2436 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2069
Günah Psikolojisi
« : Ağustos 01, 2024, 12:11:17 ÖS »


Günah Psikolojisi

Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ imân nurunu çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre (inkâra) gidecek bir yol var. O günah, istiğfar edilerek çabuk imha edilmezse, küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.
Bu mevzuda Mutaffifîn sûresinin âyetlerinde şöyle buyuruluyor: "Yalanlayanların vay haline!.. Ki onlar, hesap gününü inkâr ediyorlar. Halbuki onu, ancak her azgın günahkâr inkâr eder. Ona âyetlerimiz okununca: "Geçmişlerin masalları" demiştir. Hayır onların zannettikleri gibi değil. Doğrusu onların kazandıkları günahlar, kalblerini kaplamıştır.''

Âyetlerden anlaşıldığına göre: Dini yalanlayanlar, haddini aşan, günaha düşkün kimselerdir. Ceza günü olan kıyamet gününe inanmak hoşlarına gitmediği ve keyiflerini kaçıracağı için, din gününün aslı yoktur, derler. Allah'ın âyetlerine geçmişin masal ve efsaneleri nazarı ile bakarlar, işte bütün bunların sebebi: Kazançları, kazanıp durduktan ve kâr sandıkları günahların kalblerinin üzerine pas bağlamasındandır. O kalbler, o günahları itiyad edip ahşa alışa pas tutmuş aynalar gibi körlenmiş kararmıştır da artık duymaz ve göstermez olmuşlardır. ımam Ahmed ve Tirmizi Ebu Hureyre'den şu Hadis-i şerifi rivayet etmektedirler: "Kul bir günahı işlediği vakit, kalbinde siyah bir leke yapar. Eğer tevbe edip çekinir, istiğfar eylerse, kalbi yine parlar, döner yine yaparsa o leke artar, nihayet kalbini istilâ eder."

Zamanla günahların lekelerinin kalbi tamamen karartması ile inkâr duygusu gelişmiş olur. Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının haberdar olmasından çok utandığı zaman, meleklerin ve ruhanilerin varlığı ona çok ağır geliyor. Küçük bir emare ile onları inkâr etmek arzu ediyor. Hem meselâ, Cehennem azabını netice veren büyük bir günahı işleyen bir adam Cehennem'in tehditlerini işittikçe istiğfar ile ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennem'in yokluğunu arzu ettiğinden, küçük bir emare ve bir şüphe, Cehennem'in inkârına cesaret veriyor. Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve kulluk vazifesini yerine getirmeyen bir adam, küçük bir amirinden, küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olduğundan, Ezel ve Ebed Sultanı olan Cenâb-ı Hakk'ın ısrarlı emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve manen diyor ki: "Keşke o kulluk vazifesi bulunmasa idi." Ve bu arzudan, Allah'a karşı manevî bir düşmanlığa işaret eden bir inkâr arzusu uyanır. Allah'ın varlığına karşı bir şüphe kalbine gelse, kat'î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder. Büyük bir helak kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, gayet cüz'î bir sıkıntı, kulluk vazifesinden gelmesine karşılık, inkârda milyonlar ile o sıkıntıdan daha müthiş manevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın ısırmasını kabul eder


VESVSE  ÜZERİNE İNCELEME

Gerek abdest alirken, guslederken, ibadet halinde bulunurken, gerekse ibadet disindaki normal zamanlarda dini hayatimizi sürdürürken vesvese bulutlari hücuma geçiyor, bir sphe, endise ve korku duymamiza sebep oluyor. Titiz insanlar bozuldum mu, çürüdüm mü, inancimda noksanlik mi söz konusu oluyor.. gibilerden vehimlere maruz kaliyorlar.

Böylesine korkutucu, seyleri hatirlatan vesveseyi pek veciz sekilde tahlil eden Akademi sayfasindaki degerli yaziyi aynen aktariyorum, soru sahiplerinin istifadesine.

Dikkatle okundugu takdirde sorular cevabini bulmus olacak, korkulacak, ürkülecek bir sey olmadigi da kesinlesmis bulunacaktir.

ifade edildigi gibi, vesvesenin zarari, korkmaktan, ürkmekten ibarettir. Korkmaz, ürkmez, senin malin olmadigini bilmekte gaflete düsmezsen bu balon hemen söner, bu korkulu rüya ansizin yok olup gider.

Vesvese, gizli sese denir. Bir mastar olan "vesvas" kelimesinin seytana isim olmasi da, ayni manayla alakalidir ki, seytan "vesvesenin kaynagi" demektir. Ancak örfen meshur olan manasiyla vesvese, nefsin veya seytanin kalbe attigi hayirsiz, faidesiz, alçak hatira ve mülahazalara verilen bir isimdir.

Hem nefsin hem de seytanin vesvesesi, Kur'ani Kerim'de ayri ayri zikredilir.

ŞEYTANIN VESVESESi

"And olsun ki, insani Biz yarattik ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdigini biliyoruz ve Biz ona sahdamarindan daha yakiniz." (Kaf, 50/16) ayeti, nefsin vesvesesine isaret ederken, "seytan, Adem'e vesvese verdi." manasina gelen birçok ayet de, seytanin vesvesesine delalet etmektedir.

"Nefsin vesvesesi" tabiri, bir insanin, kendi kendine söyledigi ve gönlünden geçirdigi gizli duygular, kararlar, vehimler, hatiralar ve bunlar gibi bütün batini suur durumlarini da içine alir. Bunlar o kadar gizli ve sessizdir ki, bazilarini melekler dahi bilmekten acizdirler..

acizdirler de onlari sadece Cenabi Hakk bilir. Nefisten gelen vesvese, seytanin vesvesesine kiyasla daha gizlidir. Bu gizlilik, bir cihetten onu kuvvetlendirir. Dolayisiyla nefis, seytandan daha müthis bir düsmandir. Belki de, "Senin en büyük düsmanin nefsindir." diyen Allah Rasulü (s.a.s.), iste bu hususa isaret buyurmuslardir.

Nefis ve seytan, verdikleri vesveseler ile, insan ruhunu, hak yolundaki terakkisinden alikoymak isterler. insanin akil ve fikrini çelip, azim ve iradesini kirarak onu salih amellerden vazgeçirmek, fani zevk ve kaprislere düsrerek de sefillestirmek isterler.

Vesvesenin ilk makes buldugu yer kalbdir. O, buradan diger azalara kalb vasitasiyla yayilir. Onun içindir ki, vesvesenin ilk tesiri kalbde hissedilir. Tabii ki bu tesir, kabul veya ret sekillerinden biri halinde tecelli eder. Eger gelen vesveseler kalbde kabul görmezse; hayalde edep disi tasvirler mahiyetine bürünürler. Muhayyilesi bu tasvirlerle mesgul olan insan, bir müddet sonra hiç farkinda olmadan kalbini de onlarla mesgul eder. Zaten seytanin istedigi de budur. Zira o, varmak istedigi hedefe bu yolla birkaç adim daha yaklasmis olur.

VESVESEYE REAKSiYON

Halbuki kalbde kabul görmeyen vesvesenin hiçbir zarari yoktur. Zira vesvese, hayalden öte geçememistir ve mantikça da hayal bir hüküm degildir. Vesvesenin kalbde kabul görmedigini anlamak ise gayet basittir. sayet kalb, gelen vesveseden dolayi üzülüyor ve ürperiyorsa, bu durum vesvesenin kalbde kabul görmedigine; aksi durum ise, neticenin de aksine bir delil ve bir isarettir. Eger vesvese kalbde kabul görmüyorsa; bu durumda vesvesenin zarari, zararli oldugunu düsnmeye münhasir kalir; baskaca da bir zarari yoktur. Hatta kalbin reaksiyonunun siddeti; kisinin imanindaki kuvvetle dogru orantilidir.

Evet, imanin kuvveti nisbetinde kalb vesveseye karsi reaksiyon gösterir. Bazen gafletle kalbin gösterdigi bu reaksiyon tasdik zannedilir. Bu zanna düsen bazi kimseler, kalblerinde müthis bir heyecan ve helecan hissederler. Bazen de bu durumdan kurtulmak için huzurdan kaçip gaflete dalmak arzu ederler. Halbuki ortada vesveseyi tasdik diye bir husus söz konusu degildir. Sadece bir reaksiyon vardir. Ve esasen bu reaksiyon da onun imaninin salabet ve kuvvetini göstermektedir. Ve yine bu sebepledir ki, Allah Rasulü, bu hal ve durumu anlatirken, "imanin ta kendisidir!" buyurmuslardir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap


 


* BENZER KONULAR

Bütünlük Gönderen: Bir Garip Yolcu
[Bugün, 07:28:18 ÖS]


İstekler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:45:39 ÖÖ]


Başak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:58 ÖÖ]


Peygamber Sevgisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:30:08 ÖÖ]


İbâdetlerin En Kıymetlisi Namaz Kılmaktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:23:33 ÖÖ]


Her Müminin Resûlullahı Çok Sevmesi Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:22 ÖÖ]


Zamanı Verimli Kullanma Gönderen: melek
[Dün, 08:39:12 ÖÖ]


İslâm ve Aile Gönderen: melek
[Dün, 08:30:24 ÖÖ]


Boşanma/Talak Muamelesinin Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: melek
[Dün, 08:26:14 ÖÖ]


Helal Rızık ve Sâlih Amel Gönderen: melek
[Dün, 08:11:56 ÖÖ]


Allah Yolunda Cihadı Mazeretsiz Terketmenin Neticeleri Gönderen: melek
[Dün, 08:04:29 ÖÖ]


Salih Kul Olmanın Yolu Kur’ân ve Sünnet’tir Gönderen: melek
[Dün, 07:55:58 ÖÖ]


Dinimizin Bizden İstediği Hayat Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:35:40 ÖÖ]


Bugünün çocukları 1 - 2 - 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:35 ÖÖ]


Hesap Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:54:52 ÖÖ]


Gelecek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:50:09 ÖÖ]


Mümin Kimdir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:40:19 ÖÖ]


İslam Birliği'nin Azameti 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:30:41 ÖÖ]


Cahiliye Dönemi ve Asr-ı Saadet Geldi Geçti mi Gönderen: webtasarim
[Eylül 14, 2024, 08:51:21 ÖÖ]


Dil Susar, İnsan Kurtulur Gönderen: webtasarim
[Eylül 14, 2024, 08:43:22 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41