Gönderen Konu: Tüketim ve Harcamalarımızda Bilinçli ve Sorumlu Davranmak  (Okunma sayısı 570 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6590
Tüketim ve Harcamalarımızda Bilinçli ve Sorumlu Davranmak
« : Ağustos 23, 2024, 09:05:11 ÖÖ »
Tüketim ve Harcamalarımızda Bilinçli ve Sorumlu Davranmak

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ

 وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

لَوْ كَانَ لاِبْنِ آدَمَ وَادِيَانِ مِنْ مَالٍ لاَبْتَغَى وَادِيًا ثَالِثًا

وَلاَ  يَمْلَءُ جَوْفَ ابْنِ آدَمَ إِلاَّ التُّرَابُ(…) 

Kardeşlerim!

İnsan fıtratında, hep daha fazlasını isteme eğilimi vardır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu gerçeği şu sözleriyle gözler önüne sermektedir: “İnsanın iki vadi dolusu malı olsa bir üçüncüsünü ister. İnsanın karnını topraktan başka bir şey dolduramaz."[1]

Evet, yaratılışımızda açgözlülük eğilimi olduğu gibi, nimete kanaat etme özelliği de vardır. İçimizde, kötü ve yanlış olana yönelme arzusu olduğu gibi, iyi ve doğru olanı seçme yeteneği  de vardır.[2]

Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenen müminler olarak amacımız, iç dünyamızı güzelleştirip çevremize rahmet olmak iken, her geçen gün dünyevileşmemizin sebebi nedir? Bize ne oldu ki, gördüğü her şeye sahip olmak isteyen, bunları elde etmek için gerekirse borca girmekten çekinmeyen doyumsuz insanlara dönüşüverdik? Bize ne oldu ki, sosyal medyada gördüğümüz özendirici, belki de çoğu kurgu olan hayatlara imrenir olduk?

Bize ne oldu ki, bindiğimiz araçtan, kullandığımız telefona; giydiğimiz kıyafetten, yaşadığımız eve kadar her şeyin en lüksünü, en pahalısını arzu eder olduk? Bütçemizi aşmayan eşyalar işimizi rahatlıkla görürken, haddinden fazla harcamalar yaparak kendimizi de ailemizi de neden sıkıntıya sokar olduk? Bize ne oldu ki, sahip olduklarıyla yetinmeyip gitgide daha fazlasını isteyen, açgözlü  insanlar olduk?

Kardeşlerim!

Peki, buna nasıl “dur!” diyebiliriz? Tüketim ve harcamalarımızda nasıl bilinçli ve sorumlu olabiliriz? İşe, öncelikle temel ihtiyaçlarımızı tespit ederek başlamalıyız. Daha sonra gelir ve giderlerimizi inceleyerek bir bütçe planı oluşturmalı ve harcamalarımızı bu plana göre yönetmeliyiz. Yüce Allah’ın, biz kullarını vererek sınayacağı gibi,[3]

Bazen korku ve açlıkla; bazen de mal, can ve ürünlerden eksilterek imtihan edeceğini unutmamalıyız.[4]

Gelirimizden fazla asla harcama yapmamalı, ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız. Sosyal medyanın özendirici etkilerine karşı daha bilinçli olmalı ve mutluluğu maddi şeylerde aramaktan vazgeçmeliyiz. Rabbimizin koyduğu sınırları aşmadan, dünya nimetlerinden yararlanırken, bu nimetlerde hakkı olan ihtiyaç sahiplerini de unutmamalıyız.

Hutbemi Peygamberimiz’in gönlünden dökülen şu güzel dua ile bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Günahımı bağışla! Bilmeden yaptığım, haddimi aşarak işlediğim ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı bağışla! Allah’ım! Ciddi ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı bağışla! [5]
 
--------------------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Buhârî, Rikâk, 10; Müslim, Zekât, 116-119.

[2] Şems, 91/8.

[3] Enfal, 8/28

[4] Bakara, 2/155.

[5] Müslim, Zikir, 70.


Toplumun Ortak Mirası: Kamu Hakkı

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَمَا كَانَ لِنَبِيٍّ اَنْ يَغُلَّ, ۜ وَ مَنْ يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۚ

ثُمَّ تُوَفّٰى كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

مَنْ مَاتَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ، دَخَلَ الْجَنَّة.

Kardeşlerim! Aziz Mü’minler!

Dikkat edip korumamız gereken haklardan biri de, kul hakkının daha geniş boyutu olan kamu hakkıdır. Kamu hakkı, toplumun tüm bireylerinin ortak faydasına olan, herkesin eşit olarak yararlandığı ve devlet tarafından düzenlenip korunan haklardır.

Kamuya ait mallar sadece yaşadığımız toplumun değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de hakkı olduğundan, bu konuda son derece dikkatli ve hassas  olmamız gerekir. Zira zarara uğratılan her bir kamu kaynağı; helalleşmesi pek mümkün olmayan milyonlarca kişinin hakkına girmek demektir. Nitekim Yüce Rabbimiz “Kim devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.”[1] buyurarak, kamu malına ihanet edenleri sert bir şekilde uyarmıştır.

Kardeşlerim!

Gündelik hayatta farkına vardığımız veya varamadığımız birçok davranışımız aslında doğrudan veya dolaylı olarak kamu haklarını etkilemektedir. Örneğin, elektrik, su ve yakıtı gereğinden fazla tüketmek kamu kaynaklarını israf etmektir, hesabı mutlaka sorulur. Toplumu ilgilendiren bir hizmet alanında o işi güzel, sağlam ve kaliteli yapmamak kamu kaynaklarını zarara uğratmaktır, hesabı mutlaka sorulur. Devletin, vatandaşlardan topladığı vergilerle finanse ettiği yapılara hasar vermek kamu malını kötüye kullanmaktır, hesabı mutlaka sorulur. Hak etmediği halde yalan yanlış beyan vererek devletten maddi yardım almak kamunun emeğini çalmak demektir, hesabı mutlaka sorulur. Unutmayalım ki, tüm bu ve benzer hak ve imkanlar hepimizin ortak mirası, ortak emanetidir; gün gelir hesabı mutlaka sorulur.

Kardeşlerim!

Peygamberimiz (s.a.s.) hayatı boyunca kamu imkanlarının korunmasına son derece önem vermiştir. Özellikle mescid gibi insanların ortak kullanım yerlerinin temizlik ve düzenine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulunmuştur.[2] Yine başka bir hadisinde Peygamberimiz (s.a.s.), “Her kim ki kibirden, devlet malına ihanetten ve borçtan uzak olarak ölürse, cennete girer.”[3] buyurarak kamu malına dikkat etmenin, kulu cennete götüren erdemli davranışlardan biri olduğunu vurgulamıştır.

Rabbim bizleri, kamu hizmetlerine değer verenlerden eylesin. Rabbim bizleri, bu hizmetlerin daha da gelişmesi için çalışıp çabalayanlardan eylesin. Rabbim bizleri, kamu kaynaklarını daha verimli kullanılmasına özen gösterenlerden eylesin. Cumamız hayr, akıbetimiz hayr olsun!
 
---------------------------------------------------------------------------

 [1] Âl-i İmrân, 3/161

[2] Nesâî, “Mesâcid”, 30. Buhârî, “Ezan”, 32.

[3] Tirmizî, Siyer, 21; İbn Mâce, Sadakât, 12


Bir Mümin Hasleti: Hüsn-ü Zan

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَالَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا

رَبَّنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟.

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

إِيَّاكُمْ وَالظَّنَّ فَإِنَّ الظَّنَّ أَكْذَبُ الْحَدِيثِ وَلاَ تَحَسَّسُوا

وَلاَ تَجَسَّسُوا وَلاَ تَنَافَسُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا.

 Kardeşlerim! Aziz Mü’minler!

Peygamberimizin can yoldaşlarından, Ebû Dücâne adında bir sahabe vardı. Cesareti ve yiğitliğiyle tanınırdı. Bir gün bir hastalığa yakalandı. Onu ziyarete gelenlerden biri, hasta olmasına rağmen yüzündeki bu parıltı ve aydınlığın sebebini merak etti. Ebû Dücâne (r.a.) arkadaşına şu cevabı verdi: “Güvendiğim ve beni kurtaracağını ümit ettiğim iki güzel davranışım var. Bunlardan biri, beni ilgilendirmeyen şeyler hakkında asla konuşmam. Diğeri ise, kalbimde müslümanlara karşı hiçbir kötü duygu beslemem.”[1]

Kardeşlerim!

Müminin özelliklerinden biri de, din kardeşlerine yönelik hüsn-ü zanda bulunmak, yani onlar hakkında daima olumlu düşünceler beslemektir. Hüsn-ü zan, olaylara iyimser yaklaşmak demektir. Mesela; din kardeşimizi karalayan asılsız bir haber duyduğumuzda, tıpkı Kur'an'da belirtildiği gibi “bu apaçık bir iftiradır”[2] diyerek o kişi hakkında olumlu bir tavır sergilemek, bir hüsn-ü zan örneğidir.

Tanıdığımız birinin, selam vermeden yanımızda hızla geçip gittiğini gördüğümüzde, ona küsmek veya darılmak yerine, dalgınlık veya aceleden dolayı onun bizi fark etmediğini düşünmek, bir hüsn-ü zan örneğidir. Arkadaşımızın, gönderdiğimiz mesaja hemen cevap yazmaması durumunda, onun meşgul olabileceğini veya telefonunun o an yanında olmadığını düşünmek, bir hüsn-ü zan örneğidir. Kendisine soru sorduğumuz birinin ters bir cevabıyla karşılaştığımızda, o kişiye öfkelenmek yerine, onun belki de oldukça kötü bir gün geçirdiğini düşünerek sakin kalmaya çalışmak, bir hüsn-ü zan örneğidir.

Kardeşlerim!

Hüsn-ü zannın zıttı, su-i zandır. Su-i zan, bir delil olmamasına rağmen yapılan davranışı kötüye yormak demektir. Yüce Rabbimiz, kardeşliğimizi zedeleyen su-i zan gibi olumsuz düşüncelerden sakınmamızı emretmiş,[3]

Peygamberimiz (s.a.s.) de bu konuda bizlere şu önemli tavsiyelerde bulunmuştur: “Zandan sakının! Çünkü zan, yani yersiz suçlama, sözlerin en yalanıdır. (Suçlamanıza delil bulmak için) Başkalarının konuşmalarını dinlemeyin! Birbirinizin ayıplarını araştırmayın! Birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Birbirinize kin tutmayın! Birbirinize yüz çevirmeyin! Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun!”[4]

Hutbemi, günlük dualarımızın arasına mutlaka katmamız gereken, şu güzel dua ayeti ile tamamlamak istiyorum: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.”[5]

-----------------------------------------------------------------------

 [1] İbn-i Sa’d, Tabakât, III, 516.

[2] Nur, 24/12.

[3] Hucurat, 49/12.

[4] Müslim, Birr, 28.

[5] Haşr, 59/10.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Dua Ordusu Gazâ Ordusu Askerlerinin Ruhu Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:48:08 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Kullarına İyilik Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:46 ÖÖ]


Hastalıklardan Kaza ve Belalardan Korunmak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:23:04 ÖÖ]


Namaz ve sağlığımız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:13 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 14 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:05 ÖÖ]


Resulullah'ta Sizin İçin Güzel Örnekler Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:47:10 ÖÖ]


Dünya Tarlasına Hayır Tohumları Ekelim Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:51:28 ÖS]


Peygamberimizin S.A.V Yetimleri Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:46:46 ÖS]


İslam’da Ehl-i Beyt Sevgisi Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:41:34 ÖS]


Dünya Nefsinle Mücadele Yeridir Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:35:59 ÖS]


Tevhid Davası ve Sorumluluğumuz Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:28:09 ÖS]


Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:23:07 ÖS]


Küfür İman ve Amel-i Sâlih Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:41:32 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:32:39 ÖÖ]


Neslin Terbiyesi Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:10:17 ÖÖ]


Emanetleri Ehline Vermek Allah’ın Emrine Uymaktır Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:03:09 ÖÖ]


Aile Eğitiminde Baba Evin Baş Öğretmenidir Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 10:54:38 ÖÖ]


Mü’minlerin Nefislerini Kontrol Etme Sorumluluğu Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 10:49:13 ÖÖ]


Evlât Eğitimi ve Sorumluluklarımız Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 18, 2024, 08:24:07 ÖÖ]


Ölüm ve Ötesi Gönderen: fanidunya NET
[Eylül 18, 2024, 08:14:21 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54