Gönderen Konu: Meselenin Özü Ölüm Ötesidir  (Okunma sayısı 554 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6820
Meselenin Özü Ölüm Ötesidir
« : Eylül 25, 2024, 09:32:37 ÖS »
img]

Meselenin Özü Ölüm Ötesidir

Dünkü yazımızda “Herkes Cennet Gibi Hayatım Olsun İstiyor” diye bir hususu dile getirmiştik. Bir iki noktayı eksik bıraktığımı fark ettim.

Bir nefsimizin istediği, bir de amentümüzün istediği Cennet vardır. Amentümüzün istediği Cenneti hak etmek için dünyamız ile ahiretimiz arasındaki dengenin, dinimizin öğrettiği şekilde sağlanmasıyla mümkün olacağı inananların malumudur.

Dünya ve ahiret dengesi nasıl sağlanır konusuna girmeye cüret edemem, cüretim olsa, gücüm olsa, önce kendime anlatır ve ikna ederim.

Yalnız hayat mücadelemizin ekseri kısmını, ahiret yerine dünyalık çıkarların işgal ettiğini; dünyamızı imar etmeden Cennete girilemeyeceğini âlimlerimiz söylemekte ve şöyle demektedirler:

- “Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız, O size furkân (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış) verir…” (Enfâl, 29)

Demek ki bu anlayışa sahip olanlar, dünya yolculuklarının ahirete doğru gittiğini ve hesap gününde hesap vereceklerini bilenlerdir. Onlardan olmak ne güzeldir kim bilir.

İç karartmak istemem ama bir de bu hale inandıklarını üstüne basa basa söyleyip, aldatanlar var ki, insanın ellerini başının arasına alıp dövünesi gerekir.

Meselenin özü, ölüm ötesine iman etmekten geçtiğini bilenlerin çoğalması ve bunu şahsım gibi yazmaktan ve konuşmaktan ziyade, hal diline ve ameline geçirmesi, dolayısıyla örnek olarak görülmesi elbet en doğru tebliğ ve hakikattir.

Neyse sözü yine ehil kimselere bırakalım. Hakiki manada iman edenlere, Hz. Ömer (ra)’ın firaset ve incelik dolu şu ifadeleri ne muhteşem bir nasihattir:

“Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete riayet ediyor mu, dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız.”

(Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)

Zira gerçek manada ve layıkıyla kılınan namazların ve tutulan oruçların kulu her türlü kötülüklerden alıkoyacağı, ilâhî bir hakikat ve müjdedir.

Lakin nefsini ıslaha çalışmayan, ahlakını ve davranışlarını güzelleştirmeyen bir mü’minin yaptığı ibadetlerde feyz ve ruhaniyet olmayacağı için, onu kötülüklerden ve yanlışlıklardan koruyamaz.

Nitekim çalışıp gayret etmeden işi tembelliğe vuran, sonra da; “Biz tevekkül ehliyiz” diyen kimselere Hazret-i Ömer (ra):

- “Siz Allah’a değil, başkalarının malına güvenen kimselersiniz. Hakiki mütevekkil; toprağa tohumu attıktan sonra Allah’a itimat edendir!” diyerek ihtarda bulunmuştur. (İbn-i Receb, Câmiu’l-Ulûm, I, 441)

Yine bir gün, bir kimse, Hazret-i Ömer’in yanında başka birinden övgüyle bahsediyordu. Ömer (ra):

-“Onunla hiç yolculuk, komşuluk veya ticaret yaptın mı” şeklinde sualler sordu. Adam her seferinde “Hayır” cevabını verince Hazret-i Ömer (ra):

-“Allah’a yemin ederim ki sen onu tanımıyorsun” buyurdu. (Gazâlî, İhyâ, III, 312)

Hüseyin Öztürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50