Gönderen Konu: Modern Çağdın Salgını – Narsisim  (Okunma sayısı 296 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6083
Modern Çağdın Salgını – Narsisim
« : Haziran 01, 2024, 06:36:17 ÖÖ »


Modern Çağdın Salgını – Narsisim

Efsaneye göre, hiç kimseyi sevemeyen ve arkasında birçok kırık kalp bıraktığı söylenen genç Narkissos, bir gün nehirde kendi yansımasını görür ve ilk kez aşk duygusunu tadar. Bu öylesine derin bir aşktır ki kendi güzelliğinden gözlerini ayıramaz. Ancak bu aşk aynı zamanda imkânsızdır da. Çünkü bir “öteki” yoktur karşısında. Konuşamadığı, dokunamadığı bir yansımadır gördüğü. Hikâye hazin bir sonla biter ve Narkissos nehirde gördüğü yansımasının başından ayrılamadığı için günden güne erir ve hayatını kaybeder.

Narsistik kişilik bozukluğunun ismini aldığı bu mitolojik hikâye, bize bu rahatsızlığın temelini anlatır. Görünürde kendini sevmenin, kendini önemli görmenin abartılı bir versiyonudur Narsistik kişilik bozukluğu. Kişinin sevme kapasitesi kendisi ile dolup taşmıştır âdeta. Başkasını sevecek bir yeri kalmamıştır ve sevgisini başkasına veremeyecek kadar bencildir.

Bir başkasına muhtaç olan insan, sevgi konusunda bu kadar bencil davrandığında ise ilişkileri konusunda hoyrat olur. Kendiliğini, ilişki kurduğu insanların üzerine basarak kurgular. Karşısındakini aşağılar, beğenmez, kıymetli görmez. Bu kişilerle ilişki kuran insanlar kendilerini devamlı olarak değersiz ve yetersiz hissederler.

İnsanın aynası karşısındaki kişidir. Karşımızda ne gördüğümüz bizimle alakalıdır. Narsistik kişilik bozukluğuna sahip insan, karşılarındaki kişilerde değersizlik, yetersizlik, kıymetsizlik görür. Çünkü kendi özünde hissettiği budur. İçsel dünyasına baktığımızda yoğun bir değersizlik duygusu karşılar bizleri. Bu duyguyu gösterişli bir değerlilik duygusu ile telafi etmeye çalışır. Aslında olan şey bir savunma mekanizmasının fazlaca çalışmasıdır. İçsel dünyası, kişiyi deneyimlemesi çok zor olan bu değersizlik duygusundan korumak için müdafaa eder ve kişinin kendisini çok üstün ve değerliymiş gibi hissetmesini sağlar. Kişinin içsel dünyasında durum bu iken gerçekte işler biraz farklıdır. Bu kişinin günün sonunda elinde tahrip edilmiş insani bir ilişki kalır. Eşi varsa ilişkisi çok kötüdür, çocuğu varsa keza öyle, iş yerinde ekseriyetle problem yaşar.

Problem yaşamadığı insan sayısı oldukça azdır. Kendisi ile kurduğu ilişki de bu durumdan müstağni değildir. İç dünyasındaki sahte değerlilik duygusu ile gerçek olan değersizlik duygusu bir çatışma hâlindedir. Kendi içinde savaş hâlinde olan bir insanın dışına da ancak savaş yansır. Narsisizmi yüksek olan kişiyle iletişim kurarken çatışma neredeyse kaçınılmazdır.

Buraya kadar genel olarak Narsistik kişilik bozukluğundan bahsettik. Şimdi ise kritik bir ayrım yapalım. Narsisizm ile Narsistik kişilik bozukluğu aynı şeyler değiller. Narsisizm bir kişilik özelliği olarak değerlendirilir. Yüksek veya düşük olabilir. Zamanla değişiklik gösterebilir. Bu pattern bir kişilik bozukluğunu ifade etmez. Narsistik kişilik bozukluğu ise ruhsal bir rahatsızlıktır, tanı ve tedavi gerektirir.

Yazının bundan sonraki kısmında Narsisizmi bir kişilik özelliği olarak ele alacağız.

Yapılan çalışmalar Narsisizmin yükselişte olduğunu gözler önüne seriyor. Kişilik bozukluğuna varmasa bile narsisizm altın çağını yaşıyor.

Narsisizmin devamlı olarak beslendiği bir çağda yaşıyoruz. Eric Fromm “Her toplum ihtiyaç duyduğu karakteri üretir.” der. Şu an bir sevgi bencilliği yaşıyoruz, kendimizden başkalarına yer kalmıyor. Psikoloji ile ilgili sayfaları takip edenler bilirler. Öteki ile olan ilişkimiz bir saldırı altında. “İnsanların seni kullanmasına izin verme!”, “Sana şunu yapan insanları hayatından çıkar.”, “Bir insan şöyle görünüyorsa irtibatı kes.”, “Manipüle ediliyor olabilirsin dikkat et” gibi öneri ve tavsiyeler, bağlarımızı onarıcı değil bilakis zedeleyicidirler.

Bir bencillik ve Narsisizm çağında yaşıyoruz. Değerler ve ahlak kaideleri yerine kendi ihtiyaçlarımızı referans noktası olarak alıyoruz. “Bir şeyi çok istiyorsam o doğrudur.” diyoruz. Hâlbuki ilişkiler karşılıklı çaba ve fedakârlıklarla inşa edilir. Şu anki konjonktürde ise fedakârlık yapmak ahmaklıkla eşdeğer. Kendilik putunun önünde hiçbir şey duramıyor. Önce ben sonra ben hep ben. İlişkileri inşa eden değil ilişkileri tarumar eden bir “ben putu” duruyor karşımızda. Ben’in karşısındaki öteki ise gittikçe kan kaybediyor. Bağlarımızı yitiriyoruz.

Ben putunun bu kadar yüceleştirilmesi, Narsisizmimizin artması demek. Narsisizmimizin artması, kendimizle dolup taşmamız ve başkasına yer kalmaması anlamına geliyor. İlişkileri ve bağları ile var olan insanın giderek yalnızlaşması, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığında gedikler açılması demek. Araştırmalar yalnız insanların daha çabuk hastalandığını, depresyona daha meyilli olduklarını ve yaşam doyumlarının düşük olduğunu gösteriyor. İnsan en temel kodlarından biri olan bağ kurma yetisini kaybettiğinde güçsüzleşiyor.

Narsisizm vebası ile karşı karşıyayız. Ve bir yerde bir salgın varsa biliyoruz ki hepimiz az ya da çok etkilenmişizdir. Şimdi biraz kendi içimize dönme vakti.

Yazının şu kısmında durup tefekkür edelim, sevgili okur. Narsisizm vebası sence sana ve ilişkilerine ne kadar bulaştı? Ötekine baktığında gördüğün ayna sana neler söylüyor? Ömrünün son beş senesini düşün, ilişkilerinin kalitesi arttı mı yoksa azaldı mı? Kıymet verdiğin insan sayısı arttı mı azaldı mı? Yalnızlaştın mı yoksa çoğaldın mı? Vesselam.

Erva Kıray.

Klinik Psikolog.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

İslam İle İlgili Özlü Sözler Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:42:09 ÖÖ]


İş İşten Geçmeden Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:34:52 ÖÖ]


İnsanlar Neden Mutsuz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:28:41 ÖÖ]


Siz O'na Döndürüleceksiniz. Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:36 ÖÖ]


Ömrümüzün Kısa Bir Muhasebesi Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:16:52 ÖÖ]


İhlas Olmadan Olmaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:41 ÖÖ]


Ey Müslümanlar, Birleşiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:01:35 ÖÖ]


Pusulayı Doğrultalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:39 ÖÖ]


Müslüman Gencin Hayat Prensipleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:51 ÖÖ]


Dünyâda Yaşayacağız Ahirette Tartılacağız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:36 ÖÖ]


Ezvac-ı Tahirat’tan Hatice Validemiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:23:59 ÖÖ]


Sözlü Veya Nişanlı Çiftler Birbirleriyle Görüşüp Konuşabilirler mi Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:00:38 ÖÖ]


Allah inancında Annenin Etkisi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:56:02 ÖÖ]


Osmanlı’da Hayvan Sevgisi ve Hayvan Hakları Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:52:19 ÖÖ]


Mal İle Cihad Etmek Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:23 ÖÖ]


Sünnetullâh’a Uygun Yaşamak Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:40:07 ÖÖ]


Zulme Rıza Zulümdür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:29:13 ÖÖ]


Biz yine Rabbimize yönelelim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:23:09 ÖÖ]


Zihni ve Gönlü Bulanıklılar Sizlerle Hesaplaşmamız Bitmedi Bitmeyecek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:13:20 ÖÖ]


Düşman İçerde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:02:38 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41