Gönderen Konu: Kalp Eğitimi Hayatın Özü ve Temelidir 2  (Okunma sayısı 78 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6072
Kalp Eğitimi Hayatın Özü ve Temelidir 2
« : Haziran 30, 2024, 07:57:42 ÖÖ »


Kalp Eğitimi Hayatın Özü ve Temelidir  2

Evet, kalp eğitimi, insanın olgunlaşmasında meselenin özü ve hayatın kesintisiz enerjisidir.  Yürürlükteki laik eğitim, kalp eğitimini devre dışı bırakarak sıfırlamıştır.

Kalp, insan gibi bir âlemde fıtratına uygun beslenip yaratılış gayesine uygun eğitilirse işlevini tam kapasite ile sürdürür. Aksi takdirde haram lokma bile kalbin işlevini pasifize eder, çökertir. Toplumumuzun kimi kesimlerinde haram helal inancı çöktü. Bunun sonucu, Talan, zimmete geçirme, dolandırma, hırsızlık, baskı, şiddet, zam, faiz, ağır vergi ve benzeri haksız gelirlerin tümü, insanı zıvanadan çıkardı.

Bu haliyle haramlarla beslenen nesiller kendi aralarında ve birbirleriyle ölümüne boğuşuyorlar. İnsanlar bir taraftan hak hukuk düşünmeden kul hakkına saldırıyorlar. Diğer tarafta haramlarla tatmin olmuyor doyumsuzlaşıyorlar.

Doyumsuzluk krizine kapılıyor, en yakın insanlarını katlediyor, hınçla onları parçalıyor ve parçalarını poşetlerle çöp konteynerlerine atıyorlar. Bu ve benzeri yolsuzluk ve cinayetler bitmiyor, insanlar daha da çılgınlaşıyor yoldan çıkıyorlar. “Milletin vekilliğini,” çarçur ediyor, yabancı bir ülkede bir gece için yüz yetmiş bin lira otel parası ödüyor. Pişkinlikte sınırları aşıyor, iştahla yediği bir deniz ürününün resmini dünyaya servis yapıyor. İşte kalbin fonksiyonlarını sarsan haramın etkileri!

Fıtrî fonksiyonlarını kaybeden kalbin ve de o kalbi taşıyan insanın ne çirkin yanlışlar ve ne korkunç cinayetler yapacağını görerek düşünürsek işte o zaman kalp eğitiminin ehemmiyetini idrak etmiş olacağız. O kalp eğitimi için beşerî çözüm arama gafletine düşmeyeceğiz. Onu Yaratan, yarattığı gibi nice hikmetlerle donatan ve vadesi gelince de “dön bana” diyen Azîm, Alîm Allah Teâlâ’nın mufassal Kitabına bakacağız

Bugün bütün negatif gelişmelerine paralel aile trajedisini ele alacağız. En hafif jest, mimik ya da duruşla memnuniyetsizlik yaptığı belli olana “edep yahû” diyerek insanı kendine davet eden bir medeniyetin toplumunun insanlarının aile bireyleri birbirlerine karşı âni ve aşırı saldırılara geçiyorlar. Bu ise düzeysiz canavarları bile utandıracak niteliktedir. Buna karşın bizim medeniyetimizde “sözü dinleme” kıstası ilginç ve oldukça seviyeli niteliğini hatırlatmak yerinde olacak ve düşündürecektir.

O müjdeye layık olan kullarım, sözü, dikkatle dinlerler, sonra o sözün en güzeline tâbi olurlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini güven ve mutluluk sistemine erdirdiği kimselerdir. Ve işte onlar lüb akıl sahipleri olanlar onlardır. (Zumer: 39/18)

Bu ayette “O müjdeye layık olan kullarım” ifadesi önceki ayetin son cümlesidir. Rabbimizin daha dünyada iken ebedî mutlulukla müjdelediği bahtiyarlar, konuşanın sözünü, kesmeden başından sonuna kadar sükûnet ve saygıyla dinleyen saygın insanlardır. Bir de dönün bugün ki kalp eğitimi almamış insanlara bir bakın.

 İnsanlarımız “kol kırılır yen içinde kalır” veciz, manidar ve medenî insanî değerlerini çöpe attılar. “Taş devrinde” bile görülmemiş, duyulmamış vahşi ve saldırgan bir nesil türedi. Aralarında aile sırrı, dostluk sadakati, büyüklere hürmeti kalmaması bir toplumun cehalet ve küfür bataklığına batarak boğulmasıdır.

Bunun da temel sebebi kalp eğitiminin olmamasıdır. Kalp eğitiminin temelinde Allah’ı zikretmek vardır; Müminler için zamanı gelmedi mi ki, kalbleri Allah’ın zikri için ve Hak’tan gelen Kur’an için havf ve haşyet içinde olsun? Ve önce kendilerine kitap verilmiş olanlar gibi olmasınlar. Ki, üzerlerine uzun zaman geçti de kalbleri kaskatı oldu. Onların çoğu fâsıklardır. (Hadid:57/16) Bu ayeti kerimede bile gösteriyor ki, kalbin eğitiminin esas etkeni zikirdir. İşte onun için kalbi eğitip insanı insanlaştırmak için zikir ibadeti şarttır. Esselamualeykum.


Kalp Eğitimi Hayatın Özü ve Temelidir 3

İnsanlık, nice meselede yetersizdir ve dengesiz kalmıştır. İnsanların yetersiz kaldıkları meselelerin başında kavimlerin helâk oluş sebeplerini düşünememeleridir.

Birçok meselede yetersiz ve dengesiz kalışlarının başında kalp eğitimi alma sıkıntısı çekmeleridir. Temeli ve yöntemi fıtrata uygun olmayan kalp eğitimi, benlik ve düşmanlık üretir. Bu da peşinden şiddetli sosyolojik depremler üretmeye sebep olur.

Bu bütün geçmiş kavimlerde yaşanmış ve inadına sürdürüldüğü için nice kavmin helâk olması kaçınılmaz olmuştur. Hemen hiçbir kavim geçmişten ders almamıştır.

Buna rağmen insan hayatında peygamberlerin hayat sistemleri fıtrat gereğidir. Onların hayatlarında kalbe gereken önem verilmiştir. Bunun için inananlar genelde mutlu, huzurlu ve güvenli yaşamışlardır. Kısacası, inanan müminler ile inanma özürlüsü kâfirler arasında mücadeleler kızışarak süregelmiştir. Genelde kâfirler kalp mekanizmalarında oluşan boşluğu doldurama imkânı bulamadıkları için daima gergindirler. Ayrıca her zaman fıtrat nimetinden mahrum kaldıkları için tutarsızdırlar.

Kalp eğitimi eksikliğini kapatabilmek için işi saldırganlıkla gidermeye kalkışırlar. Bundan sonra da bu eksiklik onların hırslarını ve öfkelerini kontrol edemez duruma düşürür. Sonunda felâketler peşi peşine gelir. Darbesini vurdukça da kavimleri yok etmiştir. Sonunda gelen felâketler, ya ekolojik olmuş, toplumları felaketlerle telef etmiştir. Ya sosyolojik olarak gelişir, huzur güven kalmaz, herkes tedirginlik girdabına sürüklenir. Ya da ekonomik olarak gelişir toplumları dayanılmaz bunalım ve tatminsizliklere sürükler. Onları hırs ve şehvetler bataklığına çeker ve kahreder.

Bütün bunlarla beraber toplumda vurgun, soygun, hırsızlık, talan, yalan, dolandırıcılık, pahalılık, faiz, haram, açılıp saçılma, şiddet, boşanma, cinayet, ihtilaf, tefrika velhasıl kötülük adına ne varsa aşılmaz boyutlara ulaşır. Felaket durmaz yayıldıkça yayılır. Devletler bile bunları önlemede yetersiz ve çaresiz kalır.

Şimdi ciddiyetle düşünelim. Bugün bunları kim inkâr edebilir? Şu Müslüman toplumun düştüğü tutarsızlık ve zillete bir bakın! Müslümanların bunlara çare aramakta bile tutarsızlıkları âdeta sırıtmaktadır. Sahte kurtarıcılar onları gerçekten çok oyalamaktadırlar. Müslümanların bu korkunç tefrika girdabından kurtulup tevhid diyarına çıkmalarından başka kurtuluş reçeteleri yoktur. Bu kurtuluş reçetesi ancak kalp eğitimidir. Müslümanlar kalp eğitiminde, Kur’an-ı Kerim’i tek sistem bilmelidirler.

Kur’an-ı Kerim’in ince, hassas ve hikmet dolu hakikatleri insanlığı, insanlık zirvesine yüceltecek niteliktedir. Öyle de olmuştur. Dergâhlar bile Rabbimiz “Allah’ın öğrettiği gibi” değil de beşerî yorumlarla kimi bağırarak, kimi dans ederek, kimi çırpınarak, kimi tosun gibi böğürerek, dengesiz sağa sola sallanarak kalp eğitimini icra hali olan zikri uyguluyorlar.

Fakat farklı sure ve ayetlerde zikredilen parça parça beyanlar bir araya gelince insanın ne hikmetleri kaçırdığı ve ne tür nimetlerden mahrum kaldığı açıkça görülür. Şimdi gelen bir ayeti kerime kalp eğitiminin âhiret âleminde bile ne kadar faydalı olduğunu gösterecektir: O gün ne mal fayda verir, ne de oğullar. Ancak Allah’a selim bir kalp ile varan fayda görür.

(Şuara:26/88, 89) Zikir ibadeti insanın kalbini “kemâle” erdirdiği için eğitimi hakkında da o kadar önemlidir. Terki dehşet verici felâkettir.

Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından bir nesil türedi ki, namazı zayettiler, şehvetlere uydular. Yakında cehennemdeki “Gayya” vâdisin’e atılacaklar.) (Meryem:19/59) Burada namazın en büyük zikir ibadeti olduğu hatırlanınca, bütün zikir ibadetinin de nasıl, Müslümanlarca zayedildiğini hele bir düşünün! Hele hele onunla beraber kalp eğitiminden mahrumiyetlerini de…!

Bununla da nasıl “izzetten” “zillete” düşüşünü de?! Esselamualeykum.

İlhan Oral.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41