Gönderen Konu: Helal Rızık ve Sâlih Amel  (Okunma sayısı 845 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2293
Helal Rızık ve Sâlih Amel
« : Eylül 15, 2024, 08:11:56 ÖÖ »


Helal Rızık ve Sâlih Amel

İBADETLERİMİZİN, yaptığımız hayır ve iyiliklerimizin Allah (cc) katında makbul olması ve salih amelden sayılması için rızkımızın da helal olması farzdır.

Namaz bütün ibadetlerin, sadaka bütün hayırların başı olduğu gibi, helal rızık da, helal olanların başı ve temsilcisi durumundadır. Helal rızık dediğimiz zaman bütün helal olanlara uygun olarak yaşamamızın gerekli olduğu unutulmamalıdır.

Allah’ın (cc) yarattığı ve insan oğluna verdiği nimetlerin tümü, yasaklananların dışında mubah ve helaldır. Çünkü eşyada aslolan mubah ve helal olmaktır.

Helal ve haramı şöyle tanımlayabiliriz.

Yenilmesine, içilmesine, kullanılmasına ve yapılmasına dinen izin verilen şeylere Helal denir. Yenilmesine, içilmesine, kullanılmasına ve yapılmasına dinen izin verilmeyen ve yasaklanan şeylere de Haram denir. Haramlar, Allah (cc) tarafından kesin olarak yasaklanmıştır. Haramlar ikiye ayrılır.

1- Kesin haramlar:

Zina, içki, kumar, hırsızlık, adam öldürme, dinen murdar sayılan etleri yeme, evlenilmesi  yasak  olanlarla evlenme, halka zulmetmek, kan, leş gibi haramlara kesin “liaynihi haram” denir.

2- Aslında helal olup, başkasının hakkından dolayı haram olanlara da “ligayrihi haram”denir.

Elma helaldır. Elma’yı, elma bahçesinden veya pazardan sahibinden izinsiz olarak alıp yemek ise haramdır. Diğer nimetlerin ve hakların da sahibinden izinsiz olarak alınması elmanın haram olması gibi haramdır.

Haramlarda, Allah’a isyan, kulların ve canlıların hakkına tecavüz vardır. Dünya hayatında haram bataklığına batmak, fitne, fesat, ve hüsran’a sebep olmak, âhiret hayatında ise lânete ve azâba uğramak vardır.

Merhum Ömer Nasuhi Bilmen, haramlar konusunda şunları yazar:

“Haram olan şeylere “Muharremât” denir. Haramın terkinden dolayı sevap, yapılmasından dolayı da azap vardır. Haram olduğu ittifak ile kesin olarak sabit olan bir şeyi helal saymak ise insanı imandan mahrum eder.”(1)

Helal rızık o kadar önemlidir ki, Allah (cc) peygamberlere “Salih amel’den önce helal rızkı emretmiştir.

Allah (cc) buyurur:

Ey peygamberler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun. Çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum. (Mü’minun: 23/51)

Bu ayet, Allah’ın bütün peygamberlere önce helal rızık yemelerini, sonra salih amellerde bulunmalarını emrettiğini bildiriyor.

Peygamberler masumdur, haramlardan uzak yaşarlar. Allah’ın emirlerine muhalefet etmezler Allahın emirlerini önce kendileri yaparlar.

Allah’ın peygamberlerin şahıslarına hitaben bildirdiği emirler, sadece onların şahıslarına münhasır değildir. Ümmetleri de bu emirlerle yükümlüdür. Nitekim bütün peygamberler, Allah’ın kendilerine bildirdiği emir ve yasakları ümmetlerine olduğu gibi tebliğ etmişlerdir.

Tebliğ etmekle kalmamışlar, yaparak göstermişler ve öğretmişlerdir. Bunun canlı örneklerini peygamberimiz (sav)’ın hayatında görürüz.

Ayette geçen tayyibât kelimesi; aklıselim sahibi, dengeli, erdemli, temiz tabiatlı her insanın beğendiği, hoşlandığı, temiz, güzel, iyi ve yararlı bulduğu şeyler için kullanılır.(2)

Tayyıbat kelimesi, “temiz, güzel şeyler” olarak tercüme edilmiştir. Temiz ve güzel demek, helal demektir. Temiz şeylerden yiyin emrinin, salih amellerde bulunun emrinden önce gelmesi; yenilen ve içilen şeylerin meşru ve temiz olmadığı sürece salih amellerden söz etmek mümkün değildir.

Peygamberimiz (sav)’in konu ile alâkalı birkaç hadis-i şerifini verelim:

“Ey insanlar, Allah temizdir, temizden başkasını kabul etmez” buyurdu. Sonra şunları söyledi:

“Bir kimse uzun bir yolculuğa çıkar, saçları dağılmış toza toprağa bulanmış bir halde ellerini sema’ya uzatarak, ‘Rabbim, Rabbim’ diye dua eder. Halbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram hasılı kendisi haramla beslenmiş olursa böylesinin duası nasıl kabul edilir”? Hadisin açıklamasında bu yolculuğun hac ve umre yolculuğu olduğu belirtilir.(3)

“Cennet ehli üç sınıftır.

Adaletli ve muvaffak idareci

Hısım ve akrabasına, Müslümanlara karşı yumuşak kalbli ve şefkatli olanlar.

Ailesi kalabalık olduğu halde harama el uzatmayan ve haramdan uzak kalanlar.”(4)

“Allah’ın malını haksız olarak kullananlar, kıyamet gününde cehennem ateşini hak etmişlerdir.”

Allahın malı, halkın ve devletin bütününe ait olan mallardır.

“Kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka verse, Allah ancak helali kabul ettiği için onun sadakasını kabul eder.

Sonra onu sizden birinizin tay’ını büyüttüğü gibi özenle büyütür, hatta dağ gibi olur.”(5)

Allah salih amellerden önce helal rızkı emrediyor. Çünkü, haramlar ibadetleri yok eder, kalbi karartır, Allah sevgisinden uzaklaştırır ve sahibini kötülüğe iter.

Helal lokma yiyerek yapılan ibadetler Allah katında değer kazanır, sahibini felaha, kurtuluşa götürür, Allah’ın rızasını kazandırır.

Tertemiz nimetler, hem şer’i bakımdan yenilip içilmesi, kullanılması helal olan hem de saf, temiz ve sağlığa uygun olan nimetleri ifade eder.(6)

Bazı kavimler, bazı peygamberler için yemeyi, içmeyi bir küçüklük gördü ve şöyle dedi:

“Bu sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, İçtiklerinizden içiyor. Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek olursanız hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yok.” (23/33, 34)

Peygamberler hakkında böyle konuşan müşrikler, küfür içinde dünyevi hüsrana uğradıkları gibi, âhirette de cehennem azabına uğrayarak ebedî hüsranın içinde kalacaklardır.

Merhum M. Hamdi Yazır âyetin açıklamasında şunları yazar:

“Her peygamber zamanında böyle hitap edilmiş ve en sonra hepsinin ulaştığı nimetleri ifade etmek üzere bu hitap özellikle peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e yöneltilmiştir. Burada peygamberlere karşı “yediğinizden yiyor ve içtiğinizden içiyor” diyenlerin sözlerine bir cevap vardır.

Peygamberler de insandır. Onlarda yerler ve içerler. Fakat onlar kodaman kafirler gibi haram ve helalini ayırmadan pisini, temizini seçmeden yemezler, insanların haklarına tecavüz etmezler. İnsanların iliklerini emmezler, helal ve pak olarak hoş ve temiz olan şeylerden yerler.

Sonra yedikleri de onlar gibi yalnız keyf ve zevk için değil, güzel çalışıp iyi ameller yaparak Allah’a ibadet için şükürlerini yerine getirmek hikmetiyledir.

Onun için maksatları, her ne olursa olsun dünya hayatının refahını yaşamaktan ibaret olan kafirlere, firavunlara, zalimlere itaat etmek ve onlara bağlanmak, esâret ve ziyan olduğu halde; peygamberlere ve onların yolundan giden Allah adamlarına boyun eğmek ve uymak, dünya ve âhirette güzel ve temiz bir hayat, kazanmaya vesile olan yaşayan bir nimet ve mutluluktur.(7)

Yemek ve içmek bütün insanlar için zaruri olan bir şeydir.

Yemek, içmek ve diğer ihtiyaçlarımızı helalinden karşılamak farzdır.

Helal şeylerin, sağlığa uygun olması, meşru yollardan kazanılması da şarttır. Hilenin, huda’nın, aldatmanın, kandırmanın, zorla almanın Müslüman’ın hayatında yeri yoktur.

Peygamberimiz (sav) buyurur:

“İçinde haram lokma bulunan bir kimsenin ibadetini Allah kabul etmez.”

Yararlı iş yapmak insanî bir zarurettir. Yararlı iş yapmanın yani salih amelde bulunmanın öncüleri peygamberlerdir. Onlara salih amelden önce helal rızık emredildiğine göre biz ümmetlerine haydi haydi emredilmiştir.(8)

Allah Bütün İnsanlara Helal Rızkı Emreder

Allah buyurur:

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin.

Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır

O, size yalnız kötülüğü, hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmeyeceğiniz şeyi söylemenizi emreder.” (Bakara: 2/168, 169)

Merhum şehid Seyyid Kutub ayet-i kerimelerin açıklamasında şöyle yazar:

“Allahü Teâlâ, yer yüzündeki her şeyi insanoğlu için yarattı. Ve mahzurlu olanlar müstesna hepsini helal kıldı.

Allahü Teâlânın bu ayetleri insan fıtratının isteklerine en uygun olan cevabı ihtiva etmektedir..

Bütün bunlar bir tek şarta bağlıdır: İnsanların helal ve haram olan şeyleri, kendilerine rızık veren Zat’tan öğrenmeleridir. Yoksa, şeytanların ilhamlarından değil. Zira şeytan, insanlar için apaçık bir düşmandır. Kötülükten ve fuhuştan başka bir şey emretmez. Allah’a karşı nankörlüğü teşvik eder.

Şeytan, insanları, yiyecek ve içeceklerle ilgili hurafelerin dinin bir parçası olduğuna inandırarak kandırır..”(9)

Bu ayetteki hitap bütün insanlığadır.

Helal, temiz, akla ve bedene zarar vermeyen rızıklardan yiyin

Şeytanın süsleyip size güzel gösterdiği fuhuş ve günahlardan onun izlerine uyup ardından gitmeyiniz. Çünkü o sizin için büyük bir düşmandır.

Şeytan size hayırlı bir şeyi emretmez.

O size ancak günahları, kötü şeyleri son derece çirkin ve rezil şeyleri emreder.

Allah hakkında bilmediklerinizi söylemenizi emreder.

Allah’ın size helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını helal sayarak kendiliğinizden helal ve haram kılıcı hükümler koymak suretiyle Allah’a iftira etmenizi emreder

Ebu’l-Leys Semerkandî, şeytanın kötülükleri hakkında şunları yazar:

“Şeytan, sizi dünyada felakete ve cezaya, âhirette de azaba, Allah’ın rahmetinden uzaklaşmaya teşvik eder.

Şeytan, sizi cehennem azabına sokan, rahmetinden uzaklaştıran hayasızlığı emreder.

O, Allah’ın emri olan şeyleri haram olarak, Allah’ın haram saydığı şeyleri de helal olarak kabul etmenizi emreder. Sizi bu şekilde Allah’a isyan ve kendine itaat ettirmek ister.

Sizi Allah’ın yolundan alıkoymak için haram şeyleri helal, helal olan şeyleri de bilmediğiniz halde haram olarak söylemenizi arzu eder.”(10)

Allah, Mü’min Kullara Helal Rızkı Emreder

“Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin.

Allah, size ancak, leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Bakara: 2/172,173)

Temiz kavramı, helal anlamındadır.

Batıl yollardan elde edilen mallar, sağlığı koruma yönünden temiz de olsa, kazanç yolu itibarıyla helal olmadığı için dinde pis sayılmıştır.

Zekatı verilmeyen mal’a başkasının hakkı karışmıştır.

Gayri meşru yoldan elde edilen kâr ve kazançta temiz değildir.

Allah’a inananlar, Allah’ın yasakladığı şeyleri yemekten kaçınmalı ve O’nun helal kıldıklarını, hiç tereddüt etmeksizin yemelidirler.

Eğer bir kimse Allah’ın helal kıldığı şeyleri yemekte şüpheye düşerse, Kabe’ye yönelerek namaz kılsa bile henüz gerçek bir Müslüman olmamış demektir.

Eğer gerçekten Müslüman olmuşsa, cahiliye inançlarını ve ön yargıları bir tarafa bırakmalıdır.

Eski adet ve geleneklere devam etmesi o kişinin hâlâ cahiliye zehiri ile zehirlenmekte olduğuna bir delildir.

Haram Şeyi Yemenin ve İçmenin Hükmü:

Bu ayette temiz olmayan bir şeyin şu üç şartla kullanılmasına izin verilmiştir:

1- Aşırı bir ihtiyaç durumunda; örneğin, eğer bir kişi açlıktan veya susuzluktan ölmek üzere ise veya bir hastalık sebebiyle hayatı tehlikedeyse ve pis olan şeyden başka kullanabileceği başka bir şey yoksa, o zaman onu kullanmasına izin verilir.

2- Kişi böyle yaparken kalbinden Allah’ın kanununu çiğnemek gibi bir istek geçirmemelidir.

3- Kişi gerekli olandan bir lokma bile fazla kullanmamalıdır. Mesela böyle bir durumda eğer haram olan şeyden bir-iki lokma veya damla hayatı kurtarmaya yetecekse, kesinlikle bundan fazla alınmamalıdır.(11)

Merhum şehid Seyyid Kutub da şunları yazar:

“Selim bir fıtrata sahib olan herkes, ölü etinden ve bozulmuş kandan tiksinir, nefret eder.

Ölüde ve bu vasıftaki kanda görülen mikrop ve zararlı maddeleri göz önünde tutan Tevrat ve Kur’an, asırlarca evvel bunları haram kılmıştır. Bugün tıp da, aynı hükmü teyid etmektedir. Haram kılınışı, günümüzdeki modern ilmin tesbit ettiği zararlardan dolayı mı, yoksa henüz insanların vakıf olamadıkları hikmetlerden dolayı mı, bilinmiyor.

Domuzun haram oluşu mevzuuna gelince; bir çok kimseler bunu münakaşa mevzuu yapmaktadırlar. Domuz sağlam ve temiz bünyeli herkesi tiksindirir. Asırlarca evvel Allah tarafından haram kılınan bu hayvanın etinde, kanında ve barsaklarında son derece tehlikeli Kurtcuklar bulunduğunu bu günkü ilim tesbit etmiştir.”

Merhum M. Hamdi Yazır ayetin açıklamasında şunları yazar:

“Yediğiniz şeyler pis, kirli, şunun bunun hakkı geçmiş, yaratılış itibarıyla ve dini bakımdan yasaklanmış veya şüpheli şeyler olmasın. Helalinden kazanınız, haram, pis şüpheli şeylerden sakınınız

Fenalık görmek istemeyen insanların, fenalığı denemeye kalkışmaları da akıl işi değildir. Fakat şeytan insanları, bunlar hakkında da gönlüne göre hüküm vermeye teşvik eder.

“Adam sen de filan şeyi yapmak neden haram olsun? Filan işi yapmak neden yasak olsun”? dedirtir.

Böylece insana Allah’ın emrini, Allah’ın kanununu araştırmadan, kendi kendine yalandan kanunlar uydurtur. Hakk’ın kanununa uymadan işler yaptırır ve nihayet başını belaya sokar.

Yaratılış aleminde rızkın haramı da var, helali de; pisi de var, temizi de. Fakat siz, bunların temizlerinden ve kimsenin hakkı geçmeyerek meşru şekilde kazanılan helallerinden insanca yiyin. Hem hayvanlar gibi pis boğaz olmayınız, hem de bir takımlarının yaptığı gibi helal, hoş ve temiz şeylerden kendinizi mahrum etmeyiniz.. Temiz temiz, helal helal yiyiniz.”(12)

Helal Ye ki Duan Kabul Olsun

Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri helal rızık ile ilgili ayetler okununca; “Ey Allah’ın Rasulü! Allah’a dua et de beni duası kabul olanlardan eylesin” dedi.

Rasulullah buyurdu:

“Ey Sa’d güzel şeyler ye ki, duası kabul olanlardan olasın.

Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a and olsun ki karnına haram lokma sokan kişinin kırk gün duası kabul olunmaz.

Her kim ki, haram ve faizle beslenmişse ona ateş daha layıkdır.”(13)

Allah’ın Helal Emrini Haram Kabul Etmek

İnsan oğulları, Allah’ın kendisine verdiği aklı çoğu zaman kötüye kullanır.

“Doğru yolu görseler onu yol edinmezler

Ama sapıklık yolunu görseler onu hemen yol edinirler.” (Araf: 7/146)

Peygamber yolunu seçmezler, Şeytan yoluna can verirler.

Elleri ile yaptıkları putlara, ilah diye tapınırlar.

Sabah namazından sonra Hollanda’nın Den Haag şehrinde dolaşıyorduk. Yol üzerinde kapısı açık bir yere baktık.. Bir putun etrafında toplanmış insanlar bir şeyler yapıyordu. Dernek başkanı arkadaş “Hintliler putlarına tapıyorlar” dedi.

Müşrik Arapların uzak bir yere gideceği zaman hamurdan putlar yaptıkları, yol boyunca da onlara taptıkları, acıkınca da yedikleri kitaplarda yazılıdır.

Tarih boyunca nice insanlar put aşkına kendilerini hadım etmişlerdir.

Katolik din adamlarının evlenmesi yasaklanmıştır.

Milyonlarca Hıristiyan rahip ve rahibeler, Allah’ın helal kıldığı evlenme nimetini reddederek kapandıkları manastırlarda yaşarlar. Haramlı bir yaşayıştan sonra bir kısım Hıristiyanlarda başka bir harama düşerek manastırlara kapanırlar.

Müşrikler cahiliyye devrinde Beytullah’ı çıplak olarak tavaf ederler ve etin yağını yemezlerdi. Koyun, sığır eti ve deniz hayvanlarını da yemezlerdi.

Beş tane yavru yapan deveye binmeyi ve etini yemeği haram kabul ederlerdi. Putlara adadıkları develerini ihtiyaçları yerine gelince salıverirlerdi. (T. KU: 1/199)

Sahabeden bir cemaat Osman bin Maz’unun evinde toplanarak insanlardan ayrılıp, bir köşeye çekilerek yemeden-içmeden vazgeçip sadece ibadetle meşgul olmak üzere aralarında anlaşırlar. Bu anlaşmalarına uyarak insanlardan ayrılıp uzlete çekilirler. Haklarında ayetler iner, onları bu hareketlerinden men eder.(14)

Adamın biri peygamber (sav)’e gelir: Ben et yiyince şehvetim galip gelir ve kadınların yanına giderim. Bunun için kendime et yemeyi yasakladım, der.

Bir başka hadise de şöyledir:

Peygamber Aleyhi’s-selam’ın zevcelerinin evine üç kişi gelip peygamber’imizin ibadetini sordular. Kendilerine haber verilince onu kendileri için azımsadılar ve:

Peygamber’in yanında biz neyiz?

Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları affedilmiştir, dediler. Bunlardan birisi:

Ben, yaşadığım müddetçe bütün gece namaz kılacağım, dedi. Diğeri:

Ömrüm boyunca oruç tutacağım, iftar etmeyeceğim, dedi. Üçüncüsü de:

Kadınlardan uzak kalacağım ve hiçbir zaman evlenmeyeceğim dedi. Sonra peygamber aleyhi’s-selam geldi. Onlara:

“Şöyle şöyle diyenler siz misiniz? Dikkat ediniz!

Allah’a yemin ederim ki, Allah’tan en ziyade korkanınız ve O’na karşı gelmekten en ziyade sakınanınız benim. Böyle iken ben bazen oruç tutuyorum, bazen da tutmuyorum. Namaz kılıyorum, uyuyorum ve kadınlarla evleniyorum. Eğer bir kimse benim sünnetimden yüz çevirirse, o kimse benden değildir” buyurdu.

Diğer bir hadisinde de şöyle buyurur:

“Dini işlerde aşırı inceleyip sık dokuyanlar helak oldu.”

Bu sözü üç defa tekrar etti.

Peygamberimiz (sav) her işte uyacağımız yolu gösterir:

“Orta yolu tutunuz...”(15)

Allah’ın kendilerine helal kıldığı şeyleri, kendilerine haram kılanlar hakkında ayeti kerimeler indi. Allah emrine uygun olmayan hareketleri yapmaları men edildi.

Helal olan şeyleri haram etme teşebbüslerini men eden Âyet-i Kerimelerin mealleri şöyledir:

“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri kendinize haram etmeyin ve Allah’ın koyduğu sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.

Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Maide: 5/87, 88)

“De ki: Allah’ın kulları için yarattığı zineti ve temiz rızkı kim haram kılmış?

De ki: Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsustur. İşte bilen bir topluluk için ayetleri ayrı ayrı açıklıyoruz.

De ki: Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. (Araf: 7/32-33)

“De ki: Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helal, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?

De ki: Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?” (Yunus: 10/59)

“Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, ‘Şu helaldır, Şu haramdır’ demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” (Nahl: 6/116)

Merhum Mevdûdî ayetlerin açıklamasında şunları yazar:

“Bazı şeyleri helal, bazı şeyleri haram yapmada insanın hiçbir yetkisi yoktur. Helal ancak Allah’ın helal kıldığı, haram da Allah’ın haram kıldığıdır. Bu nedenle, helali haram, haramı da helal yaparsanız İlahi kanunu değil, kendi kanununuzu izliyorsunuz demektir.”

Hıristiyan rahipleri, Hindu fakirleri veya Budist dilencileri ve benzeri gibi bir zühd yolu men edilmiştir.

Merhum M. Hamdi Yazır şöyle yazar:

“Önce helale haram demeyiniz, ikinci olarak o hoş ve temiz nimetleri kesib de başkasının hakkına yeltenmek suretiyle haram yapmayınız, üçüncü olarak helal şekilde kazandığınız nimetlere de hakiki ihtiyaçtan çok hırs ve düşkünlük ile atılıp israf etmeyiniz ve yalnız şehvetler peşinde dolaşmayınız, gerek nefsin gerek başkasının hakkını gözeterek ölçülü ve iktisad ile hareket ediniz. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.

Ne Allah’ın nimetlerini beğenmemek, onlardan kaçınmak gibi nankörlük, ne de dünya nimetlerini son gaye zannedip Allah’dan ve âhiretten gaflet ederek hırsın ve şehvetin esiri olunuz.”

Merhum şehid Seyyid Kutub da şunları yazar:

“Haramı ve helalı bildiren şüphesiz ki Allah’tır... Mübah olan şeylerle mahzurlu olanları ayıran da Allah’tır. Emirleri veren, yasakları koyan yine Allah’tır.

Kendisinde hüküm koyma hakkı iddia eden veya buna özenen kimse ilahlık iddia etmektedir ya da buna özenmektedir.”(16)

Allah’ın emrettiği ibadetlerimizin, iyiliklerimizin, hayır işlerimizin, söz ve davranışlarımızın salih amel olabilmesi için helalindan yememiz, helalindan içmemiz ve her işimizin, sözümüzün, davranışlarımızın helal’e uygun olması şarttır.

Bu şarta uygun hareket etmediğimiz takdirde dünyada da, âhirette de Allah’ın rahmetinden uzak kalmaya mahkûmuz.

Kurtuluş vasıtası salih ameldir. ibadetimizi, işimizi, iyiliklerimizi, hayır ve hasenatımızı salih amel yapan ise iman, helal rızık ve halis niyettir.

Sözümüzü, hayatlarını iman ve salih amelle süsleyenlerin sonlarının ne olacağını bildiren bir ayet meali ile tamamlayalım:

“İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz.

Çalışanların mükafatı ne güzeldir!” (Ankebut 29/58)

---------------------------------------------------------------------

(1)   Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 70, Milli gazete yayını, 2003, İst. , Kur’an yolu: 1/254, Diyanet yayını, Ank.

(2)   Kur’an Yolu1/253

(3)   Müslim, Ahmed Davudoğlu, 5/38, Sönmez yayını, İst.

(4)   Müslim: 11/280

(5)   Buhari Tecrid-i Sarih, 8/437, 5/138

(6)   Kur’an yolu: 4/27, 28

(7)   Fizılalilkur’an, Seyyid Kutub, 10/326, Hikmet yayınevi, İst. , Hak Dini Kur’an Dili

M. Hamdi Yazır, 5/531, zaman yayını, İst.

(8)   (Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri 11/598, Arslan yayını, İst. Safvetüttefasir, M. Ali Sabunî, 4/177, Yen Şafak yayını, İst, Fi zılalilkur’an, 10/33

(9)   Fi zılalilkur’an, 1/323, Tefhimülkur’an, Mevdudi, 1/137, Yeni Şafak yayını, İst.

(10)   Safvetüttefasir, 1/209, Tefsirulkur’an, Ebul-leys Semerknadi, 1/200, Özgü yayını

(11)   (Beyanülhak, Zeki Duman, 3/60 Fecr yayın Ank. Tefhimülkur’an, 1/137, 138

(12)   Fi zizalülkurAn, 1/325), Hak Dini Kur’an Dili1/480, 481, 484

(13)   Safveüttefasir, 1/212

(14)   Tefasirul. kur’an, 2/234, Hak Dini Kur’an Dili, 3/331, Esbabı Nüzül, Tahsin Emiroğlu, 4/142

(15)   (Riyazussalihin, 1/176, 177, Diyanet yayını, 1972. Ank. )

(16)   Hak Dini Kur’an Dili, elm: 3/330, Tefhimülkur’an, 1/506, Fı zılalilkur’an, 4/419

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

El Değmeden El Değerek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:05:34 ÖÖ]


Dua Etmiyoruz Ki Tutsun Gönderen: türkiyem
[Dün, 07:01:18 ÖS]


İşin Ehli Olmadıkça Velisi Olunmaz Gönderen: türkiyem
[Dün, 06:56:41 ÖS]


İyiliği Sayarak Değil Saçarak Yapın - Yapalım Gönderen: türkiyem
[Dün, 06:53:25 ÖS]


İnsanlar Neden Ölmek İstemezler Gönderen: türkiyem
[Dün, 06:49:26 ÖS]


Cahiliye İtikadı İnancı Şirk Gönderen: türkiyem
[Dün, 06:41:20 ÖS]


Yorulmadan Bozulmadan Gönderen: türkiyem
[Dün, 06:31:21 ÖS]


Eğer Allah’ı Seviyorsanız Bana Uyun Gönderen: anadolu
[Dün, 09:08:18 ÖÖ]


Din Kardeşini Kafirlikle İtham Eden Kimsenin Durumu Gönderen: anadolu
[Dün, 09:01:47 ÖÖ]


İmtihan Bilinciyle Yaşamak Gönderen: anadolu
[Dün, 08:53:53 ÖÖ]


Orta Yolu Tutun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:49:03 ÖÖ]


Tanımadan Sevmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:44:39 ÖÖ]


Sen Kendini Ne Sanıyorsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:39:34 ÖÖ]


İnsana Yakışan Her Halde Kul Olduğunu Unutmamaktır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:17:09 ÖÖ]


Yaşama Sorumluluğumuz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:10:47 ÖÖ]


Üzüntü ve Sıkıntılarla İmtihan Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:30 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 25 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:41 ÖÖ]


Allah’ın İpine Yapışmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:26:33 ÖÖ]


İyilere Karşı Da Kötülere Karşı Da Edepli ( Ahlaklı ) Ol Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:15:07 ÖÖ]


Ender Tekin - Albümdışı Eserleri ve Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 28, 2024, 06:26:14 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49