Dünya ve Ahirete Yetecek Ameller
“Kalpteki huzur ancak Allâh’ı (c.c.) tanımakla hâsıl olur.”
Tasavvuf güzel ahlâktır; güzel ahlâkı tesis etmek için vardır. İnsan ancak güzel ahlâka erişmek suretiyle Rabbine muhtaç ve insanlardan müstağni, rıza-yı Bârî yolunda bir hayatı ikame edebilir. Güzel ahlâkın kendisinde tecessüm ettiği en güzel örnek de, âlemlerin fahr-i ebedîsi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemdir. O’nun ahlâkı Kur’ân ahlâkıydı. O, s.a.v. Kur’ân’ı yaşadı ve yaşanmasını öğretti. Bunu asr-ı saadetten bir örnekle anlatmak istiyorum:
Bir gün bir bedevî Rasulullah Efendimize gelerek; kendisine dünyada ve ahirette kâfi gelecek, kendisini ihtiyaçsız kılacak şeyler öğrenmek istediğini söyler. Rasulullah Efendimiz (sav) o kişiye ne isterse sormasını söyler; bedevi sorar, Efendimiz (sav cevap verir:
– İnsanların en âlimi olmak istiyorum:
– Allâh’tan kork!
– İnsanların en zengini olmak istiyorum:
– Kanaat et!
– İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum:
– İnsanlara faydalı ol!
– İnsanların en âdili olmak istiyorum:
– Kendin için arzuladığını insanlar için de arzula!
– İnsanların en hası olmak istiyorum:
– Allâh’ı (c.c.) çok zikret!
– Muhsinlerden olmak istiyorum:
– Ahlâkını güzelleştir!
– İtaatkârlardan olmak istiyorum:
– Allâh’ın farz kıldığı şeyleri yerine getir!
– İnsanların en kuvvetlisi olmak istiyorum:
– Allâh’a (c.c.) dayan ve O’na tevekkül et!
– Duamın kabûl olmasını istiyorum:
– Haramdan kaçın!
– Allâh’ın insanlar arasında beni rüsva etmemesini istiyorum:
– Dilini ve iffetini koru!
Halid bin Velid radıyallahu anh Hazretleri rivayet ediyor bu hadis-i şerifi. İmam Ahmed bin Hanbel Efendimizin bu şerif sözünü naklederken, “Ben böylesine bütün fezaili içinde toplayan bir başka söz bilmiyorum.” diyor. Kalpteki huzur ancak Allâh’ı (c.c.) tanımakla hâsıl olur. Allâh’ın (c.c.) bütün mahlukatının en şereflisi olarak halkettiği mükerrem kullarından istediği, birbirlerine karşı en güzel muamele tarzını bulması ve geliştirmesidir. Bu da ancak nefsinin tezkiyesi, kalbinin tasfiyesi ve ruhunun tekâmülü ile gerçekleşebilecek olan ‘”güzel ahlâk”ı şahsında ve çevresinde tesis edebilmesiyle mümkündür.
İnsana Hâlık-ı zülcelâlimizin bütün isimleri öğretilmiştir. Bu yönüyle bilinçli ve sorumlu bir varlıktır insan. Yukarıda zikri geçen hadis-i şerif, bir insanın rızâ-yı İlahi’ye uygun bir hayat sürdürerek Rabbinin huzuruna yüzü ak olarak çıkabilmesi için yapılması gereken şeyleri özetlemektedir. Aleyhissalatü vesselam Efendimizin bir özelliği de “Cevâmiu’l-kelîm” olmasıdır. Bu aynı zamanda Kur’ân-ı Azimüşşan’ın da sıfatıdır. Sözü teksif ederek söylemeye, birden çok anlamı olan bir kelimeyi bütün anlamlarını gözeterek kullanmaya denir. Efendimiz bu mübarek sözlerinde, “âlim olmak için, Allâh’tan korkmayı; zengin olmak için, kanaat ehli olmayı, hayırlı olmak için, insanlara faydalı olmayı; âdil olmak için, kendisi için arzuladığını insanlar için de arzulamayı; has kişi olmak için, Allâh’ı (c.c.) çok zikretmeyi; muhsinlerden olmak için, ahlâkını güzelleştirmeyi; itaatkârlardan olmak için Allâh’ın farz kıldığı şeyleri yerine getirmeyi, insanların en kuvvetlisi olmak için, Allâh’a (c.c.) dayanmayı ve O’na tevekkül etmeyi; duamızın kabûl olmasını için, haramdan kaçınmayı; Allâh’ın insanlar arasında bizi rüsva etmemesi için, dilimizi ve iffetimizi korumayı’emir buyururken, dinine hizmet etmek isteyen, insanlığın faydasını gözeten mümin için İlahi yasaları veciz bir şekilde maddelendiriyor. İçimizde ve dışımızda sulhu temin edebilmek için bu yasalara uymamızdan başka çıkar bir yol yoktur.
Rabbimiz hepimize kurtuluş nasip etsin. Velhamdü lillahi Rabbül-âlemîn!