AİLE İÇİ ŞİDDET VE ÇÖZÜM YOLLARI
Evlilikte şiddet denilince hekimliğe başladığım ilk yılda karşılaştığım bir aile faciasını unutamıyorum. Evin erkeği alkollü bir şekilde eve gelmiş, evdekileri kırıp geçirmişti. Çocuklarla birlikte anne, üst başları perişan ve darbe morluklarıyla ağlıyorlardı. Bu aile, acınacak halde psikiyatriye getirilmişti. Toplumdaki tehlikelere, tehditlere, gerginlik yapan faktörlere karşı bir zırh, bir korunma ortamı olması gereken aile birliği, burada üzüntü ve mahcubiyet kaynağı oluvermiştir.
Tabii, ailede şiddet sadece alkole bağlı olarak ortaya çıkmaz. Birçok faktör eşlerin birbirine kaba kuvvetle muamele etmesine sebep olabilir.
— Çocuk ve eşlerini dövenler, genelde çocukluklarında şiddete maruz kalmış kişilerdir. Bu şahıslar, anlaşmazlık ve geçimsizliklerin dayakla halledilebileceği konusuna adeta yıllar boyu şartlanmışlardır. Şuuraltlarındaki şiddeti, bazen farkında bile olmadan tatbik ederler.
— Öfkeli, alıngan, çabuk sinirlenen kişiler şiddete daha çok müracaat ederler.
— Eşler arasında sevgi, saygı ve hoşgörünün azalması, iletişim bozukluğunun ortaya çıkması da şiddete başvurmayı kolaylaştırmaktadır.
— Sürekli endişe ve stres içinde yaşamak da öfkelenmeye ve giderek şiddete kapılmaya yol açabilmektedir. Eve gelince ufak bir bahane şiddeti netice verebilir.
Dayak ne gibi sonuçlar doğurur?
— Kocanın hanımına karşı kaba kuvvete başvurması hâlinde, o evlilikte yanlış şeyler var demektir. Kaba kuvvet, geçimsizliğe ve giderek iplerin kopmasına sebep olur.
— Dayak atılan evde eşlerin birbirine saygısı yoktur. Kişilikler karşılıklı zarar görür. Artık o evlilik değişik iki şahsın birleşmesi değil, birbirilerine saygı duymayan zoraki birliktelik hâline gelir.
— Yine dayak yiyen hanım, eşine karşı gizli öfke besler. Kişiliğinin zedelenmesinden dolayı kalbi kırıktır ve aşağılık duyguları taşıyabilir. Giderek cinsi ilişkiden de soğuyabilir.
ABD’de alkolik kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda. Alkole başlama sebebinin, kocalarının uyguladığı şiddet olduğu tespit edilmiştir. ABD’de her iki evlilikten birinde şiddet uygulanmaktadır ve her yedi saniyede bir kadın dövülmektedir. Kadın psikiyatri hastalarının yüzde 45’i şiddet tatbiklerinden dolayı yaptıklarını söylemişlerdir.
— Yine şiddet, karı koca arasında hiçbir meseleyi halletmemekte, ancak geçimsizliklerin keskinleşmesine sebep olmaktadır.
— Dayak olayı, hamilelikte de olabilmekte, bu da doğacak çocuğun sağlığını kötü yönde etkilemektedir.
Dayak ve çocuk
Eşler arasındaki kaba kuvvet en çok çocukları etkiler. Özellikle onların yanında yapılırsa kötü tesir daha çok olur.
— Annelerinin devamlı dayak yediği, hakaretlerle aşağılandığı ailelerde çocuklar ezik büyür. Kız çocuğu, annesiyle kişiliğini özdeşleştirdiğinde, yetersizlik düşünceleri ve hatta erkeklere karşı kin ve nefret fikirleri olan biri hâline gelebilir. Erkek çocuğundaysa, kadınların dövüleceği anlayışı yerleşebilir. Ayrıca baba çok iticiyse bu sefer özdeşleşmeyi annesiyle yaparak cinsel kimlik zorlukları geliştirebilir.
— Yine, ailedeki şiddetli geçimsizlikler, çocuklarda evlilik kurumuna karşı soğukluk ortaya çıkarabilir. Bu da yetişkinliğinde evlenmeyip yalnız yaşamayı tercihe sebep olur.
— Dayak, çocuğun en sevdiği iki insan arasında olduğundan, çocuğun kendine güveni yeterince gelişmez. Aşağılık duyguları bulunan ve teşebbüs gücü zayıf kişiler olmalarına yol açar. Kaba kuvvetin egemen olduğu evlerdeki çocukların mutsuz ve psikolojik sorunları olduğunu söylemek zor değildir.
— Yine, dayak yiyen anne, çocuğunu daha fazla dövmektedir. Yani hırsını âdeta çocuktan alabilmektedir.
Kimler dayak atıyor?
— Bahsettiğimiz gibi alkol kullanan şahıslar kaba kuvvete daha çok başvururlar.
— Eğitim seviyesiyle dayak arasında çok belirgin bir ilgi yoktur. Mühendis, doktor, yönetici gibi tahsilli kişiler bile şiddete müracaat edebilmektedirler. ABD’de yapılan bir araştırma da aile içi şiddetin yaşandığı ailelerde kadınların yüzde 40’ının, erkeklerin ise yüzde 44’ünün lise ve yüksek öğrenim görmüş olması bunu göstermektedir.
— İktisadi sebepler, maddi problemler, yine dayakta önemli bir faktördür.
— Bazen gelin kaynana arasındaki anlaşmazlıklar da eşler arasında kaba kuvvete kadar giden geçimsizliklere yol açabilmektedir.
“Dışarıda kuzu, içeride kurt”
Dayak olayından söz ederken, ev dışında sakin, yumuşak bilinip de evlerinde hanımlarına dayak atan erkeklerden de bahsetmek gerekir.
Bugünkü geçerli eğitim, insanlara devamlı bağışlayıcı olma telkininde bulunmaktadır. İnsanlar, kendilerine kötü davranan kişiye sonuna kadar sabır ve nezaket göstermek konusunda adeta şartlandırılmaktadır. İşte bu kişiler, dışarıda aşırı nezaket ve yumuşaklık göstererek içlerine attıkları öfkelerini, maalesef eşlerine boşaltabilmektedir.
Böyleleri muhakkak kendilerini özeleştiriden geçirmeli, kendi iç dünyalarına girmeye çalışmalıdırlar. Ancak böylelikle bu tehlikeli alışkanlıktan vazgeçebilirler. Çünkü aslında kendilerini öfkelendiren hanımları değil, dış dünyanın şartlarıdır. Bunu iyi değerlendirmek zorundadırlar.
Kaba kuvvet nasıl önlenir?
Dayağın sebebi eşler arasındaki problemler olabilir. Aslında problemleri büyüterek, evde boşalma sağlanması için farkında olmadan şiddete başvuruluyor olabilir.
Şöyle ki: Akşam eve gelen evin erkeği, eşinin yaptığı yemeği beğenmeyerek hanımına bağırmaya başlar. Böyle bir durumda hanım, yemekte öfkelenecek bir şey olmadığını, her günkü gibi özen gösterdiğini söyleyerek cevap verir. Bunun üzerine evin erkeği, yine kendine göre bahaneler bularak sertliği arttırabilir ve kaba kuvvete kadar olayı sürükleyebilir.
Burada, aslında hanımın yapacağı, kocasını yumuşatmaktadır. Zor da olsa, önce olayı anlamaya ve eşine karşılık vermeyip alttan almaya çalışmalıdır. Böyle davrandığında görecektir ki beyi yaptığı bir iş görüşmesinde kötü sonuç almıştır veya birine kızmış, ancak kendini boşaltmamıştır.
Yani öfke doludur. Yemeği bahane etmesi, aslında bardağı taşıran son damladır. Böyle davranmakla sadece bir kavga önlenmiş olmayacaktır. Ayrıca kocası bir süre sonra gereksiz kızdığını ve hanımının kalbini boş yere kırdığını anlayacaktır.
Bütün sorunlar, karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde konuşarak çözülür. Bazen öyle çiftleri görüyorum ki yıllarca evliler ama bir kere olsun ilişkilerin, hayatlarını, problemlerini konuşmamışlardır. Birbirilerinin iç dünyalarına girmemişlerdir.
— Evlilik, karşılıklı fedakârlık üzerine kurulur. Bir çift ne kadar uyumlu olursa olsun, iki ayrı şahsiyettirler. Yani iki ayrı dünyadadırlar. İlgi ve zevkleri değişik olabilir. Aralarında birçok farklılık bulunabilir. Önemli olan bu farklılıklara karşılıklı saygı göstermektir.
— Karşılıklı olumsuz duygular bazen yanlış anlamadan veya gereksiz alınganlıktan kaynaklanabilir. İşte, konuşmak, iletişim burada devreye girmeli ve hemen kaba kuvvet sergilenmesinin önüne geçilmelidir.
— Eşler, aralarındaki problemleri herhangi biri öfkeliyken, açken, yorgunken veya çocuklar yanlarındayken konuşmaktan kaçınmalıdırlar.
— Yine eşlerin birbirilerine sık sık jestler (kocanın hanımına uygun hediyeler alışı veya hanımın beyine sevdiği yemekleri hazırlaması gibi) yapmaları iletişimi kolaylaştırır.
— Yine unutulmamalıdır ki İslâm nazarında dövmek kötü bir fiildir. Peygamberimiz (sav) hayatında hiç kimseyi dövmemiş, yüze vurmayı kesinlikle yasaklamış, bırakın dövmeyi, kötü söz söylemeyi bile menetmiştir. “Karılarını döven erkekler hayırlı kimseler değildir” buyurmuştur.
— Erkekle kadın, birbirilerinin işlerini ve faaliyetlerini küçümsememelidirler. Meselâ evin hanımı, akşama kadar evde çocuklarıyla uğraşır, çamaşır yıkar, birçok iş yapar. Erkek bunlara rağmen “Ne yaptı ki?” der, eşinin yaptıklarını küçük görürse kalp kırmış olur. Halbuki bunlar başlı başına bir iştir, yorucudur. Erkek, eşine teşekkür ve taltif etmelidir.
— Bunlara rağmen kaba kuvvetin devam ettiği aileler, o zaman ebeveynlere, aile büyüklerine başvurmalıdırlar. Onlardan yardım istemelidirler.
— Bundan sonraki safhadaysa hâlâ şiddet olayı varsa bir uzmanın yardımı istenmelidir. Bazı ruhî hastalıklar veya kişilik bozuklukları söz konusu olabilir.
Unutmayalım ki, evlilikte şiddetle iyi geçim bir arada olmaz ve şiddet meseleleri halletmez. Aksine arttırır, içinden çıkılmaz hâle getirir.
DOÇ. DR. SEFA SAYGILI.