Gönderen Konu: Arşın Gölgesinde Resul’ün Muştusu Genç Olabilmek  (Okunma sayısı 30 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6888
Arşın Gölgesinde Resul’ün Muştusu Genç Olabilmek
« : Ekim 28, 2024, 07:49:26 ÖÖ »


Arşın Gölgesinde Resul’ün Muştusu Genç Olabilmek

İlahî ve nebevî öğretimde ırz ve namusa çok önem verilmiş; bu eğitim dünya ve ahiret saadeti için vazgeçilmez bir değer kabul edilmiştir.

Rasulullah’tan aleyhisselam günümüze ırz ve namusu konusunda hassas olmayanların İslam toplumunda yeri olmamıştır.  Gençlik dönemi ise ırz ve namusu koruma hâli olan iffetin muhafazası hususunda daha önemli bir yerde durmaktadır. Zira bu dönem toplumun en dinamik yapısı ve mihenk taşıdır. Bireysel ölçekte düşünüldüğünde ise gençlik, kişiliğin belirlendiği bir dönem olması hasebiyle de bu dönem içerisinde atılacak her türden adım çok önemlidir.

İffet duygusunu taşıma, iffeti karakter haline getirme ve iffetli kalabilme de bu adımlardan biridir. Ne var ki böylesi bir hasleti taşıyabilmek bu konuyu satırlara işlemekten kat be kat zordur. Hz. Peygamber aleyhisselam bu hususta kendisine ilk inananların çoğunluğunu oluşturan ve hemen her hususta kendisini yalnız bırakmayan genç sahabeleri bu hususta sıkça uyarmış, kadın ve erkek münasebetine dair meşru ölçüleri haber vererek iffetin muhafazasına dair eğitim-öğretimde bulunmuştur. Bu meyanda makam ve mevki sahibi bir kadının meşru olmayan teklifine “Ben Allah’tan korkarım!” cevabını veren iffetli bir genci, kıyamet günü hiçbir gölgenin bulunmadığı bir zamanda gölgelenecek yedi sınıf insan arasında zikretmiştir.

Buradan, çetin bir zamanda gölgelenmenin anahtarı olan iffet vasfının pek de kolay kazanılamayacağı, korunamayacağını da anlayabiliriz. Ancak, bugün adeta İslam toplumlarının iliklerine işlemiş olan Allah’ın rahmetinden ümit keserek kendisine inanan ve dayananları desteklemediği hissiyle çilekeş bir ruh hali akla gelmemelidir. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.  Ayrıca mezkur hadis-i şerifte bahsi geçen genç vasfını sadece erkekleri kuşatan bir vasıf olarak değil; iffete dair Rabbimizin genel buyrukları ve Efendimiz’in hadisleri bütünlüğünde, mü’min erkek ve hanım gençlere dair bir vasıf, bir müjde ve bu müjdeye ermek için aynı sorumluluğu taşıyor olmak olarak değerlendirmekteyiz.

Değişimler Bizim Değerlerimizi Taşımıyor

Gerçekçi olalım; mevcut çevre, imanımızı ve onun alt başlıkları olan ilim (teori), ihsan (teorik düzlemi uygulamaya dökme gayretleri) ve irfanımızı (iman-amel gayretlerinin tatbik edilmesi, karakter haline gelmesi) sağlam bir zeminde sürdürmemiz, sağlam bir zemine kavuşturmamız noktasında bizleri hayli zorluyor. Her gün biraz daha yenildiğimizi hissediyoruz; her gün Allah’ın istediği, fıtratımıza daha uygun olan hayatı ararken aksi istikamette çeldiricilerle karşı karşıya olduğumuzu idrak ediyoruz.

Her şey çok hızlı akıyor, hızlı değişiyor; ne bu hız ne de bu değişimler bizim değerlerimizi taşıyor. Gündelik hayatı kolaylaştıran her türden yenilik, özünde bizden olmayan kendi iç değerleriyle doğrudan ya da dolaylı olarak hayatımızı şekillendiriyor. Bunları idrak edip karşı refleks geliştirmek istediğimizde ise ya geçmişin romantizmi avutuyor ya da modern bir zihinle öze dönüş çabaları veya modernliğe başkaldırı savaşları veriliyor. İşte böyle bir zeminde ‘iffet’ gömleğini giyebilmek, taşıyabilmek…

Bu satırları kaleme alan bir genç olarak iç açıcı bir vaziyette olmadığımızı üzülerek ifade ediyorum. Ancak mecazi bir tabirle söylersek öldük, bittik mi? Tabi ki de hayır. Direniyoruz. Peki, kolay oluyor mu? Mücadelemiz hiç de kolay değil. Hayata kolaylıklar yaşamak için mi geldik? Ne münasebet! Aksine, bir şairle “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer”e inandık.

Başlarken isim vermeden değinmiştik, adı ergenlik çağı olan bir dönem var; psikolojik ve fizyolojik açıdan değişimlerin yaşandığı bir dönem hani. Her türden evrilme, devinim, savrulma vd. burada başlıyor ve bir dönem sonra bunların sonucu olarak karakter şekilleniyor. Böylesi bir dönemde bazen ‘bilmek’ yetmiyor. İrade ve iman arası ağır bir çekişme, psikolojik bir harp yaşanıyor. Sizden bağımsız gelişen durumlar olabiliyor ve ardından bocalama süreci. Daha ince noktalar da var; fakat yukarıdaki işaretler muhtemelen meramımızı serdetmek için yeterli gelecektir.

Altın Tepsi: Kur’an ve Sünnet

Tam da bu noktada, ne yapmalıyız, sorusu gündeme geliyor. Altın tepsi; Kur’an ve sünnete sarılmak. Klasik bir söylem hatta biraz daha cesur bir tabirle sloganik bir söylem gibi gelebilir. Fakat burada hatırdan çıkarmamamız gereken husus, bu iki kaynaktan beslenmenin bir an ve bir noktada değil, hayatın her döneminde ve her alanında olması gerektiği. Genel özelliklerimizin uyduğu bir öz damar/fıtrat aynı belki; ama baskın yanımız, zafiyet noktalarımız farklı. Bu meyanda salih bir genç, Hz. Nebî’nin aleyhisselam müjdesine erecek genç olmak için bu hususta daima arayış içerisinde ve küçük büyük demeden amel boyutunda mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor.

Hata yapanların hayırlısı, tövbe edenlerdir ve hata da bizi biz yapan damarlardan biridir. Rabbimiz ‘zina yapmayın’ buyurmaktan ziyade ‘zinaya yaklaşmayın’  buyuruyor. Dolayısıyla bahsettiğimiz iç ve dış unsurları olabildiğince kontrol etmemiz, mücadelemizi canlı tutmamız, iffetsizliğe giden yollardan sakınmamız gerekiyor.

Hepimiz Hz. Yusuf’un aleyhisselam kıssasını biliriz. Hani Hz. Yusuf, Mısır sarayına köle olarak satılmış, onu satın alan Mısırlı, eşine ‘Buna güzel bak. Bize faydalı olabilir ya da evlat ediniriz.’  demiş, saraya yerleştirilmişti. Derken Hz. Yusuf büyümüş; güzel, soylu ve zengin bir kadın olan Züleyha’nın kendine yönelmesiyle ağır bir imtihanla karşılaşmış ve iffetini koruduğu, suçsuz olduğu halde zindana atılmıştı. Esasen basit bir yüz çeviriş olarak görülen bu hadisenin özü sağlam bir nefis terbiyesi ve bundan sonra Allah’ın yardımıyla gelen korunmuşluğa dayanmaktadır.

Allah’ın Yardımına Kavuşmak İçin

Tevekkül, hangi iş/husus olursa olsun gereken gayretin gösterilmesi ve ardından da Allah’ın muradı ile O’ndan yardım/başarı dilemektir. Bu meyanda Hz. Yusuf kulluğunda ihlas sahibi olduğu için Allah’ın yardımına kavuştu. “Böylece biz O’ndan kötülüğü beri ettik. Çünkü bizim muhlis kullarımızdandı.”  hitabına mazhar oldu. Söz konusu kıssayı biraz daha ayrıntılı ele alırsak:

1. Yusuf aleyhisselam yakışıklı genç bir delikanlıdır.

2. Züleyha zengin, nüfuz/makam sahibi zengin bir kadındır.

3. Hz. Yusuf, güzel ve mevki sahibi bir kadın karşısında çetin bir imtihana karşı koymak zorunda kalmıştır. Buna mukabil kendilerini Allah’tan başka kimsenin görmediği bir köşede bu haram fiile yönelebilir, gençliğini ve yakışıklılığını kendinden bilebilirdi. Ancak daha önce nefsini, gönlünü Allah’ın rızasına uygun bir şekilde terbiye ettiği için ‘muhlis’ bir kul olarak güzel ve mevki sahibi bir kadına yüz çevirebildi.

4. Yukarıda zikrettiğimiz ilk iki maddedeki durumlardan gençlik, güzellik, makam ve mevkinin gelip geçici ve beşer için çeldirici; varlığını, gayesini, nereden gelip nereye gideceğini unutturan bir yanı vardır. Ancak hakiki bir iman, ihlas, iffet, gayret, sabır ve sebatla Allah’a bağlanılırsa başa gelebilecek en zor musibete dahi karşı koyulabilir.

5. Hz. Yusuf’un bu karşı koyuşunda ergenlik çağına geldiğinde ilim ve karar verme gücüyle donanmış olması etkili olmuş; ilim, ihsan ve irfan bağlamındaki bütünlükle korunanlardan olmuştur.

Buradan hareketle Efendimiz’in aleyhisselam kıyamet günü hiçbir gölgenin bulunmadığı bir zamanda arşın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıftan biri olarak haber verdiği “Güzel ve mevki sahibi bir kadının zina teklifine ‘Ben Allah’tan korkarım!’ diyen genç” olabilmek için Hz. Yusuf’un aleyhisselam ahlakının kadın veya erkek fark etmeksizin tüm mü’min gençlerce kuşanılması gerektiğini görmekteyiz. Bu meyanda İbn Abbas’tan nakledilen şu hadis-i şerif dikkat çekicidir:

Sağlam Bir Kale: İman ve Amel

İbn Abbas demiştir ki: “Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin arkasında idim. (Bana):

- Ey çocuk, Allah’ın emir ve yasaklarına uy ki Allah da seni muhafaza etsin. Allah’ın emir ve nehiylerini muhafaza et ki onu (hıfz ve emânı) karşında bulasın. Bir şey istersen Allah’tan iste. Yardım dilediğin vakit de Allah’tan dile, buyurdular.”

Görüyoruz ki sağlam bir mü’min için iman ve amel, sağlam bir kale; başa gelebilecek musibetlere karşı iyi bir korunak, bir zırhtır. Bu zırhı gençken kuşanmak, gençliği dünyalık ve şehevî arzuların tatmini için zevk ve sefa çağı değil de ömür ve amel defteri için bir tohum mevsimine dönüştürmenin temelidir. Hz. Yusuf gibi iffet gömleğini giyip kıyamet günü hiçbir gölgenin bulunmadığı bir ortamda gölgelenenlerden olmanın anahtarı Efendimiz’in aleyhisselam “Utanmıyorsan dilediğini yap” ihtarına uyarak hayâ ve edep elbisesine bürünmekten geçmektedir.

İman, ihlas ve takvayı zorlukta ve kolaylıkta bırakmayan ve dolayısıyla da kendisini her türlü kötü amelden koruyan iffetli erkeklerle iffetlerini koruyan kadınlar için Allah bağışlama ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.  Şüphesiz Rabbimizin vaadi ve Rasulullah’ın müjdesi haktır. Akıbet ise kendisine sermaye olarak verilmiş gençliğini, güzelliğini, ömrünü ilahî ve nebevî sınırlara riayet ederek koruyan, iman ve salih amelini sürekli diri tutup tevekkül ile el-Muahhir, el-Velî Rabbimizin korunağındaki ilim, ihsan ve irfanla bütünleşmiş muttakîlerindir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

HZ: Mevlana ve İnsan Sevgisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:33:04 ÖS]


Sevgi ve Barış Dini İslam Gönderen: melek
[Bugün, 12:21:16 ÖS]


Gençlik ve Önemi Gönderen: melek
[Bugün, 12:15:29 ÖS]


Anne Babanın Evlatlarına Karşı Sorumlulukları - Görevleri Gönderen: melek
[Bugün, 12:05:09 ÖS]


Çocuk Sevgisi ve Terbiyesi Gönderen: melek
[Bugün, 11:58:23 ÖÖ]


Can Mal Korunması Gönderen: melek
[Bugün, 11:51:56 ÖÖ]


İletişim Dil ve Beden Diliyle İletişim Unsurları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:14:26 ÖÖ]


Mü’min’in Vasıfları: Merhamet, Şefkat, Cömertlik ve Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:06:59 ÖÖ]


Kal Hayatı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:06 ÖÖ]


Gönül Almak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:28 ÖÖ]


İnanmak ve Teslim Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:14 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.) Ramazan Ayı Diğer Aylardan Daha Üstündür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:06 ÖÖ]


Arkadaşlık ve Dostluk Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:34:41 ÖS]


Komşuluk İlişkileri Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:14 ÖS]


İslam'da Kanaat Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:00:27 ÖS]


Geleceğimizin Teminatı Çocuklarımız Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:51:54 ÖS]


Kul ve Kamu Hakları Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:43:40 ÖS]


İman ve Hayat Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:32:41 ÖS]


Güzel Ahlak Kurallarında Nezaket Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:01 ÖS]


İnsanın İmtihanı Helal Gıda İledir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:31:58 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49