Gönderen Konu: İslami Bütünlük  (Okunma sayısı 1318 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2069
İslami Bütünlük
« : Ağustos 07, 2024, 12:25:39 ÖS »


İslami Bütünlük

Elhamdülillâh-i rabbil âlemin. Esselâtü vesselâmü ala resulüna Muhammedin ve âlâ âlihi ve sahbihi ecmâ’in.

Bu konuya başlarken öncelikle bir bütünün veya bütün olmayanın ne olduğunu iyi idrak etmemiz gerekir. Bir insan dediğimiz zaman; gözüyle, kulağıyla, ağzıyla,  el ve ayağıyla, gövdesiyle bir bütünlük arz eder. Göremeyen insana âmâ, duyamayan insana sağır, konuşamayan insana lâl denir. Demek oluyor ki, bütün azaların meydana getirmiş olduğu bu yapıya tam bir vücut diyoruz ve bu vücut kusursuz bir insanı meydana getiriyor.

Yine dünya dediğimiz zaman; Ay’ı, Güneş’i, dağ’ı, nehri, toprağı, suyu tek düşünemeyiz. Bu ve bunun gibi birçok yapının içinde bulunduğu, etkilendiği, birçok canlıyı barındıran geoit şekle dünya diyoruz. Allah (c.c.)’nın iki cihan güneşi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e göndermiş olduğu İslam dini de farzlarıyla, sünnetleriyle, vacipleriyle, nafileleriyle bir bütündür, parçalanamaz.

Kendimizce parçalayarak yaşamak ne kadar doğrudur?

Bu soru hatırımda kalan, yaşadığım şu olayı aklıma getirdi. Bir gün Hacı Veyiszâde camisinden öğrencilerimizle birlikte çıkıyorduk. Talebelerimizle muhabbet ederken bir kadın camiye geldi. O kadın sanki kapatması gereken, bir erkeğe haram olan hiçbir uzvunu kapatmamıştı. Bu kadın çantasından bir ceket çıkardı giydi, sonra bir etek çıkardı giydi, sonra örtünüp içeri girdi ve namazını kıldı. Dikkatimi çeken bu kadını takip ettim tekrar camiden çıkarken giydiklerini çıkardı adeta yarı çıplak bir vaziyette çekti gitti.

Bu Bayan İslam dinini bir bütün olarak mı yaşıyor, yoksa İslam’ın bütünlüğünü bozup mu yaşıyor?

Allah (c.c.), ayeti kerimesinde söyle buyurmaktadır. “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o Ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Al-i İmran, 85)

İslam inanışına uygun olmayan bu davranış, İslam’a yapılan en büyük hakarettir ve ziyandır. Müslümanlara verilen en büyük zarar yine bu gibi davranışlardır. Nefsimizin değil, yaratan Rabbimizin istediği şekilde İslam’ı yaşamaya çalışmalıyız. Ancak bu şekilde İslam’ın bütünlüğüne zarar vermeden İslam’ı yaşayabiliriz.

İnsanları yöneten kanunlara “din” denir. İnsanları yöneten kanunların kurucusuna “Rab” denir. Rabbin kurmuş olduğu dinin uygulanışına “ibadet” denir. İbadet eden kimseye ise “kul” denir. Yaratan Rabbimiz, insanları yönetmek üzere din ve devlet tahsis etmiştir. Bu nizam ve intizamın tamamı, iç içe geçmiş zincirin halkaları gibidir. Biri olmazsa bütünlük olmaz, denge bozulur. İşte Allah’ın (c.c.) göndermiş olduğu dinimiz de bu halkalar gibi bir bütündür. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta söyle bahsedilir. “Bugün size dininizi ikmal ettim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim” (Maide, 3). Bu ayeti kerimeden anlaşıldığı üzere İslam itikadını oluşturan Rabbimizin koymuş olduğu kurallara tam ve bütün olarak halis bir kalple iman etmeli, teslim olmalı ve uygulamaya çalışmalıyız.

Nefsimizin istediğini kabul edip onun istediği şekilde yaşamak, birilerinin arzu ettiğine iman edip, onun arzu etmediğini kabul etmemek de İslam’ın nizam ve intizamını bozar ve itikada zarar verir. Müslüman’ın, hatırında gündelik yaşamında İslam’ı bir bütün olarak yaşamak onunla amel etmek olmalıdır.

Ben farzları yapıyorum ancak sünneti, nafile ibadetleri yapamıyorum, gücüm yetmiyor diyerek kenara çekilmeyecek. Bunun için nefsiyle, eşiyle, dostuyla, kendiyle mücadele edip yapmaya çalışacak, bunun için yollar arayacak. Şimdi kendimizce bir hasbıhâl edelim. Bir insan kendine ben âmâyım, ben sağırım diyebilir mi? İman da insan gibi sağır, âmâ olmaz, yarım olmaz. İslam’ı bütün olarak yaşamalıyız ki imanımızı ancak o zaman tamamlayalım.

Hz. Muhammed’e cahil, puta tapan, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen azgın bir topluma tebliğ görevi verildi, iki cihan güneşi yılmadan, usanmadan dil, din, ırk, mezhep, zengin, fakir ayırmadan insanlığı İslam’a çağırdı.

Allah Rasulü o topluma İslam’ı bir bütün olarak inanmalarını ve yaşamalarını emretti.

“Önce içkiyi bırakın, zinayı, yalanı, küfrü sonra bırakırsınız” demedi, halis bir niyetle gelmeleri şartıyla topluluğa İslam şerbetini içirdi. Her şeye rağmen ona inanmayanlar oldu, en yakınları, amcası ona inanmadı müşriklerden oldu.

Allah (c.c.) bize namaz kılmayı emretmiş. Ancak halis bir kalple ve dosdoğru olmamız şartıyla. Abdest olmadan, haram olan uzuvları kapatmadan, dosdoğru bir namaz kılmış sayılmayız, İslam’ı farzıyla, sünnetiyle, nafilesiyle, vacibiyle yaşamaya çalışmadan da iman-ı kemale erişmiş olmayız.

Bütün canlılar kendi dillerinde Allah’ı zikretmektedir. Allah kâinatı bir bütün olarak yaratmış, tüm sırları kâinat kitabına gizlemiştir. Bir bütün olan kâinatın sırlarını ifşa etmemiz içinde Kur’an-ı Kerim’i ve peygamber efendimizi rehber olarak göndermiştir. Bu İslam dairesinden tutunmak, dışına çıkmamak ancak akıl sahiplerinin yapacağı bir iştir.

İslam’ı parçalamak, işimize gelen ayetleri kendimize ölçü alıp diğerlerini yok saymak ancak insanı küfre, şirke götürür. “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara, 85)” ayetine göre kuru yaprağın rüzgârda savrulduğu gibi insanı savurur. Müslüman’ın en tabi vazifesi Kur’an ve hadisler ışığında kendine yol edinmek ve bir olan Allah’a şüphesiz iman etmektir. İslam’ın tek bir rotası vardır; o rota da, gideceği liman da bellidir.

Kur’an-ı Kerim, hadisler, vacipler, farzlar vs. yapbozun parçaları gibidir. Hepsinin bir yeri vardır. Amaç o parçaları bir bütün haline getirip resmi görmektir. O parçaların biri diğerinden daha az kıymetli değildir. Bu parçalar bir araya gelirse ancak o zaman resmin tamamını görmüş olur ve amacımıza ulaşmış oluruz. İslam da bu resim gibi parçalandığında anlamsız ve faydasızdır.

Allah Teâlâ İslam’ı bütün olarak algılayan ve yaşayan mü’min kullarında eylesin!

Âmin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Birlikte. Cesurca. Yaşamak ve Mü'minler Öfkelerinr Hakim Olurlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:43:22 ÖÖ]


Rabbani Eğitim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:22:26 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (SAV) - Müslüman’ın Müslüman Üzerinde 5 Hakkı Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:13:32 ÖÖ]


Müslüman’ın Müslüman Üzerinde 5 Hakkı Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:56 ÖÖ]


Yedi Sınıf İnsan Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:56:38 ÖÖ]


Herkes Kendi Mezhebine Göre Sorguya Çekilecek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:47:31 ÖÖ]


Dua Ordusu Gazâ Ordusu Askerlerinin Ruhu Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:48:08 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Kullarına İyilik Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:46 ÖÖ]


Hastalıklardan Kaza ve Belalardan Korunmak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:23:04 ÖÖ]


Namaz ve sağlığımız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:13 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 14 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:04:05 ÖÖ]


Resulullah'ta Sizin İçin Güzel Örnekler Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:47:10 ÖÖ]


Dünya Tarlasına Hayır Tohumları Ekelim Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:51:28 ÖS]


Peygamberimizin S.A.V Yetimleri Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:46:46 ÖS]


İslam’da Ehl-i Beyt Sevgisi Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:41:34 ÖS]


Dünya Nefsinle Mücadele Yeridir Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:35:59 ÖS]


Tevhid Davası ve Sorumluluğumuz Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:28:09 ÖS]


Dünyevileşme Müslüman’ı Dininden Eder Gönderen: anadolu
[Eylül 18, 2024, 10:23:07 ÖS]


Küfür İman ve Amel-i Sâlih Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:41:32 ÖÖ]


Peygamberimizin Ticari Muamelelerle İlgili Tavsiyeleri Gönderen: gurbetciyim
[Eylül 18, 2024, 11:32:39 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53