Gönderen Konu: Müslüman Ülkeler Neden Sorunlarını Çözemiyor 2  (Okunma sayısı 346 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6804
Müslüman Ülkeler Neden Sorunlarını Çözemiyor 2
« : Eylül 29, 2024, 07:30:21 ÖÖ »


Müslüman Ülkeler Neden Sorunlarını Çözemiyor  2

4 A- MÜSLÜMANLARIN KUR’ÂN’I ANLAMADAKİ KUSURLARI

*Kur’ân değişmemiştir, Hz. Resulullah’ın ilk defa tebliğ ettiği gibi, taptaze ve canlı olarak durmaktadır. Hatta ‘zaman ihtiyarladıkça (geçtikçe), Kur’ân gençleşmektedir’. İhtiyarlıyan, değişen Müslümanların İslâm’ı anlamaları ve Allah’a ve Resulüne itaâtlarıdır.                                           

*Müslümanlar, Kur’ân’daki Allah’ın ayetlerini ya tam olarak anlamamışlar, ya da anladıkları halde Allah’a samimiyyetle itaât etmemişlerdir. Şayet tam olarak anlayıp, Allah’ın hükümlerine ihlâslı olarak uysalardı, Her asır bir ‘ASR-I SAADET OLMALIYDI. Heyhat! Asr-ı Saadet değil de, ‘ASR-I ŞEKÂVET’ oldu. Tarih ve bu günkü ‘Alem-i İslâm’ın perişan hali buna şahittir.

*Allah, ‘bu Kur’ân mü’minlere şifa verir, zalimlerin de zararını artırır’ diyor(1). Evet Kur’ân, maddî-manevî hastalıklara, dertlere şifâ, çare sunar.                                                                                                                   

-Bu ne demektir?                                                                                       

-Şu demektir;                                                                                                         

-Allah, Kur’ân’da ‘Ey insanlar! çalışın. İnsana çalışmasından başkası yoktur’ diyor (2).

*Çalışmak, üretmek, katma değer sağlamaktır. Üretmek, yoksulluk, fakirlik hastalığının çaresi, şifâsı değil midir?                                                         

-Müslümanlar ne yapıyorlar?                                                                                 

-Müslümanlar çalışmak, ter dökmek, araştırmak -geliştirmek (AR-GE) yerine tembelliği, miskinliği, dilenmeyi tercih etmiyorlar mı? Bir de bu tembelliklerine ‘Tevekkül’ diyerek İslâm’a iftira atmıyorlar mı?

-Müslüman ülkeler şayet çalışıp, üretselerdi, ‘kafir’ dedikleri AB ülkelerine, ABD’ye, İMF vs el açarlar mıydı?

– Allah, ‘Yeyin,  için ama isrâf etmeyin’ diyor (3).                                                                                 

*Müslüman idareciler ve zenginler ‘itibardan tasarruf  olmaz’ diyerek isrâfın âlâsını yapıp, lüks ve debdebe içinde yaşamıyorlar mı? Ve Allah’ın haram kıldığı isrâfa ‘itibar’ demiyorlar mı?. Diğer taraftan da halkın çoğunluğu yoksullukla boğuşmuyor mu?                                           

–Allah, ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ diyerek, ilme ve ilim adamlarına yüksek bir paye veriyor ve Müslümanları ilim yapmaya davet ediyor (4).                                                                                                 

*Müslüman ‘sözde hoca’, okumamasından dolayı övünüyor, bir başkası da ‘biz cahillerin ferasetine güveniyoruz’ diyor. Bu kişiler firasetin, bir bilgi birikimi neticesinde oluştuğunu, bunun da ancak okumak, ilim sahibi olmakla elde edileceğini bilmezler mi? Cahillerde firasetin olduğu nerede görülmüştür?                                                                                               

-Misalleri uzatmaya gerek yoktur. Kur’ân’da bunlar gibi daha pek çok misaller vardır. O’nu anlamak için okuyanlar bunları görürler….

*Müslümanlar, Allah’a tam olarak biat etmediler. Hz. Resulullah’a da tam  olarak uymadılar. Şayet Hz. Peygamberi yegane rehber olarak takip etselerdi, evvela O’nun ahlâkıyla ahlâklanmaları gerekirdi. Ve Hz. Resulullah’ın tavsiyelerini yerine getirirlerdi.                                                     

-Hz.Peygamber, ‘İki günü müsavi (eşit) olan ziyandadır’ demektedir (5). Yani her bakımdan (maddî-manevî) bugün dünden, bir sonraki gün de bugünden daha verimli, daha üretken, daha gelişmiş, vs olunmazsa, zarar edilmiş olunur.                                                                                           

–Yine Hz. Peygamber ‘Alimin mürekkebinin (ilmi çalışmasının) şehidin kanınından daha kıymetli olduğunu’ beyan ediyor (6).

*Hz. Resulullah’ın bu ve buna benzer  tavsiyelerinden daha ileri olan, ilme, çalışmaya, terakkiye ve zamanı değerlendirmeye, vs yönelik, teşvik edici bir tavsiye olabilir mi? 

*Müslümanlar (Yönetenler ve ilim adamları) gerek Allah’ın Kur’ân’daki emrine, gerekse Hz. Resulullah’ın tavsiyelerine uydukları zamanlar ki, (bu Ortaçağda olmuştur.) cehalete ve bağnazlığa savaş açmış ve ilim ve teknolojide bir hayli mesafe katetmişlerdir. Halbuki Ortaçağda, Müslümanların dışındaki alemler (Yahudi, Hristiyan, Putperest vs) Skolastik cehaletin karanlığında vahşet içinde yaşıyorlardı. Putperest ve Hıristiyan barbarlar düşünen ilim adamlarını giyotinle kafalarını kesiyor (Antoine Lavoisier) ve ateşte yakıyorlardı (Giordano Bruno). Müslüman ilim adamları (Kindi, Razi, Farabi, Biruni, İbn Sina daha sonra  İbn Rüşd vs), yöneticilerin destekleriyle ilim yaparak, Ortaçağın karanlığını aydınlatmışlardır. Ama heyhat! Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra, Aydınlanma çağı ile Hıristiyan ilim adamları,  düşünceye hayat hakkı tanımayan bağnaz skolastik kilise hegomanyasından bedel ödeyerek kurtuldular. Ve Rönesansı başlaratak, İslâm’ın altın çağını (Ortaçağ) ‘Batı da’ Yeni (Aydınlanma çağına) Çağa evirdiler.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

(1): “Biz (Allah), Kur’ân’dan mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Bunlar ancak, zalimlerin zararını artırır’’ (İsra-82).

(2): Necm-39                                                                                       

(3): ‘’…Yeyin, için, ama isrâf etmeyin. Çünkü Allah, isrâf edenleri sevmez’’ (Â’raf-31).                                                                       

(4): ‘’…(Resulüm) Deki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak Akıl sahipleri (düşünenler) anlarlar’’ (Zümer-9).                                                     

(5): ‘İki günü eşit olan zarardadır’ (Acluni, Keşfü’l Hafa-2/276).                   

(6): ‘Kıyamet gününde alimlerin mürekkebi ile şehidlerin kanı tartılır.Alimlerin mürekkebi, şehidlerin kanından ağır gelir’ (Süyuti,Camiü’s sağir).

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Hayatın Merkezi Camiler ve Bize Gerekenler Gönderen: KOYLU
[Bugün, 09:00:54 ÖÖ]


Mescide Doğru Atılan Adımlar Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:46:59 ÖÖ]


İslamda Yetim Hakları ve Görevlerimiz Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:41:04 ÖÖ]


Allah Hainleri Sevmez Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:30:03 ÖÖ]


Barış İçin Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:21:27 ÖÖ]


Diri ve Ölü Arasındaki Fark – Zikir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:05 ÖÖ]


Adam Olmak veya Olmamak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:11 ÖÖ]


İslam Birliği Zaferi Hayal mi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:35 ÖÖ]


Duaya Sarıl Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:51 ÖÖ]


Ölüm Hayattan Merhametlidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:16:50 ÖÖ]


Nefslerinin Peşinde Gidenlerden Olma Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:10:31 ÖÖ]


HADİSLER RİYAZÜS SALİHİN - Sesli Kitap - Okuyan: Hayri Küçükdeniz MP3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:40:03 ÖS]


Allah’tan Korkun ve Aranızı Düzeltin Gönderen: melek
[Dün, 08:41:55 ÖÖ]


Anne ve Babalar Olarak Mesuliyetimiz Gönderen: melek
[Dün, 08:35:51 ÖÖ]


Birlik ve Beraberliği Sağlamak Gönderen: melek
[Dün, 08:32:50 ÖÖ]


Akrabalık İlişkileri Gönderen: melek
[Dün, 08:29:30 ÖÖ]


Keşke Dünyayı Tanıyabilsek Gönderen: melek
[Dün, 08:25:35 ÖÖ]


Boşanma İle İlgili Çeşitli Meseleler Gönderen: melek
[Dün, 08:17:12 ÖÖ]


Ölüm İçin Hazırlanmak Gönderen: melek
[Dün, 08:10:38 ÖÖ]


Yarın Utanmamak İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:29:27 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50