Gönderen Konu: Kur’an ve Suç ve Ceza Siyaseti  (Okunma sayısı 1074 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2264
Kur’an ve Suç ve Ceza Siyaseti
« : Aralık 17, 2018, 09:30:30 ÖÖ »
Kur’an ve Suç ve Ceza Siyaseti

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

"İnsanın dünya ve âhiret mutluluğu için insana gelmiş olan Kur'ân¸ insanı günah ve günahkârların ağına düşürmemek için tedbirler alır¸ bu ağa düşenleri de orada bırakmaz¸ onları da kurtuluşa/tevbeye çağırır."

Hayat düsturumuz Kur'ân¸ insanın günahlara bulaşmadan yaşamasını¸ özüne uygun olarak fıtrat üzere kalmasını¸ özündeki iyilik ve güzellikleri artırıp geliştirerek erdem insanı olmasını hedefler. Bunun için Kur'ân âyetleri öncelikle insanın iç dünyasına seslenir¸ vicdanları harekete geçirir ve gönül dünyasını inşa eder.

Ardından insanın düşünce dünyasına seslenir¸ onun aklını vardırır ve beyin dünyasını inşa eder. Bütün bunları yaparken Kur'ân'ın hedefi¸ salih insan yetiştirmektir. Bir Kur'ân adamı olan salih insan¸ Yüce Yaratıcının hakları ile yaratılmışların haklarına riâyet eden; hem kendisine hem de başkalarına yararı olan insandır. Sâlih insan¸ günahlara düşmemek için her türlü gayreti gösteren¸ beşer olması hasebiyle günahlara düştüğünde hemen vazgeçip tevbeye sığınan¸ işlediği günahlara karşın iyilikleri artıran kimsedir.

Kur'ân¸ insanı günahlardan uzak tutmayı baş hedefine koyar¸ bunun için günahları belirler¸ onların dünya ve âhiret kayıplarını açıklar muhâtabına. Günahlardan vazgeçirmek için¸ günaha niyetlenmiş insanı ondan caydırmak için yapılması gerekeni yapar. Geçmiş toplumlar içerisinde günahları işleyenlerin başlarına gelenleri anlatır. Sözgelimi Kur'ân'da¸ günahları yapmayın ifadesinden çok günahlara yaklaşmayın ifadesi tekrarlanır. Bunun anlamı açıktır: Günahları düşünmeyin¸ aklınızın ucundan bile geçirmeyin¸ kendinizi günah kurgularına kaptırmayın¸ günah ortamlarından olabildiğince uzak durun. Aksi takdirde günahlara düşüverirsiniz.

Bu konuda şu âyetleri okuyabiliriz:

"Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın."[1]

"Sakın zinaya yaklaşmayın."[2]

"Yetimin malına yaklaşmayın."[3]

Sağlıkta¸ hastalanmamak ve bunun için yapılması gereken ne varsa yapmak demek olan koruyucu hekimlik ne kadar önemliyse¸ Kur'ân'a göre günahlara hiç düşmeyip tertemiz kalmak da o kadar önemlidir. Bu yüzden Kur'ân¸ muhataplarını günaha düşürmemek için yapılması gereken her şeyi yapar¸ tüm tedbirleri alır.

Günahkârların Elinden Tutmak

Öte yandan Kur'ân¸ şu veya bu sebeple¸ şeytana ve nefsine uyarak günaha düşen insanları da¸ "Ne haliniz varsa görün¸ kendi düşen ağlamaz¸ yaptıklarınızın sonuçlarına katlanın." diyerek kendi haline bırakmaz.

Onları¸ önce günahlardan kurtarmayı¸ ardından işledikleri günahlardan arındırmayı hedefler.

Bunun için Kur'ân önce insanın günaha düşme sebeplerini tahlil eder. İnsanın câhillikle günah işlediğini tespit ederek bu câhilliği aşmasının gereğine dikkat çeker.

"Allah kötülüğü bilmeyerek yapıp da¸ hemen tevbe edenlerin tevbesini kabul etmeyi üzerine almıştır. Allah işte onların tevbesini kabul eder. Allah Bilen'dir¸ Hâkim olandır."[4]

Evet¸ insan günahın günah olduğunu bilmez onu işler. Bunun için Kur'ân¸ günahları belirler ve onların sınırlarını çizer.

Yahut insan¸ günah sebebiyle kaybedeceği dünya ve âhiret kazanımlarını bilmez. Kur'ân¸ onları sürekli hatırlatır insana.

Veya insan¸ günah sebebiyle dünya ve âhirette dûçâr olacağı cezaları bilmez¸ onları unutur ve günah işler. Buna karşılık Kur'ân¸ sürekli olarak günahkârların dûçâr olacakları dünyevî ve uhrevî cezaları hatırlatır.

Yine insan¸ günahı ve kaybını bildiği halde¸ bir an için unutur ve günaha düşüverir. Buna karşın Kur'ân¸ insana sürekli Allah'ı¸ âhireti ve güzellikleri hatırlatarak bu duruma düşmemesini sağlar.

Yanı sıra Kur'ân¸ insanı günaha düşüren nefis ve şeytana dikkat çekerek¸ onların oyununa gelmemesini ister.

"…Heveslere uymayın."[5]

"Daha önce sapıtan¸ çoğunu saptıran ve doğru yoldan ayrılan bir toplumun heveslerine uymayın."[6]

"Dosdoğru olan bu yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları sakınasınız diye buyurmaktadır."[7]

"Rabbinizden size indirilen Kitaba uyun¸ O'ndan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz."[8]

"Ey İnananlar! Şeytanın adımlarına ve adamlarına uymayın. Kim şeytanın ardına takılırsa¸ bilsin ki¸ o¸ hayâsızlığı ve fenâlığı emreder."[9]

Kur'ân'ın Tevbe Çağrısı

İnsan¸ ne kadar günahkâr olursa olsun Kur'ân¸ insanı bırakmaz¸ onun tevbe edip tekrar fıtrata dönmesini ister. Bunun için Kur'ân'da tevbeye çağıran yüzlerce âyet yer alır. Kur'ân'ın tevbe kapısı¸ her çeşit günahkâra açıktır. Yeter ki insanlar¸ bu çağrıyı duysunlar¸ şartlarına uygun bir şekilde samimi tevbelerle¸ tevbeleri çokça kabul eden Yüce Rabbe dönsünler:

"Ancak tevbe edenler¸ ıslah olanlar ve gerçeği ortaya koyanlar müstesna; işte onların tevbesini kabul ederim. Ben¸ tevbeleri daima kabul ve merhamet edenim."[10]

"Ancak bunun ardından tevbe edip düzelenler müstesnadır. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder."[11]

"Allah kötülüğü bilmeyerek yapıp da¸ hemen tevbe edenlerin tevbesini kabul etmeyi üzerine almıştır. Allah işte onların tevbesini kabul eder. Allah Bilendir¸ Hâkim olandır."[12]

"Allah size açıklamak ve sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tevbenizi kabul etmek ister. Allah Bilendir¸ Hâkim'dir."[13]

"Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz¸ bundan başkasını dilediğine bağışlar."[14]

Suçlulara Caydırıcı Dünyevî Cezalar

Kur'ân¸ terör¸ adam öldürme¸ zin⸠hırsızlık gibi suçlara dünyevî cezalar önerir. Kur'ân'ın bu cezaları¸ ağır olmakla caydırıcı ve öncelikle suçlulara yöneliktir. Kur'ân¸ günümüzdeki bazı ceza yasaları gibi suçlularla beraber¸ suçlu yakınlarını da cezalandırmaz. Yine Kur'ân'ın cezaları¸ suçları ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Kur'ân'ın cezalarını bilen kimse¸ kendisini suç işlemekten uzak tutar. Aynı zamanda Kur'ân'ın cezaları¸ suça uygun olmakla¸ suçlu¸ mağdur ve kamu vicdanını rahatlatır özelliktedir. Kur'ân'ın dünyevî cezaları¸ uhrevî cezalarla iç içe olmakla muhatapları kuşatıcı ve etkileyicidir. Kur'ân âyetlerini okuyan bir suçlu¸ şu veya bu sebeple dünya cezalarından kurtulsa bile âhirette kurtuluşun olmadığını düşünür ve suç işlemekten uzak durur¸ suç işlemişse cezasını çekmek için yetkili mercilere başvurur. Nitekim Saadet Çağında pek çok suçlu¸ itiraf ederek cezalarını çekmişlerdir.

"Allah ve peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara âhirette büyük azap vardır."[15]

"Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan¸ köle ile köle ve kadın ile kadın… Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Artık¸ Allah'a karşı gelmekten sakınırsınız."[16]

"Erkek hırsız ve kadın hırsızın¸ yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak¸ ellerini kesin. Allah Güçlü'dür¸ Hâkim'dir."[17]
"Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız¸ Allah'ın dini konuşunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine¸ inananlardan bir topluluk da şâhit olsun."[18]

Yaşasın Zalimler İçin Cehennem

Bunca açıklama¸ ağır ceza¸ uyarı ve müjdelere rağmen günahlara düşen ve onlardan vazgeçmeyen kimseleri Kur'ân¸ mücrim olarak isimlendirir ve onları cehennemde korkunç azapların beklediğini haber verir. Kur'ân'da yer alan korkunç cehennem tasvirleri¸ aslında günahkârlara yönelik son uyarılardır. Zira Kur'ân¸ ölümün eşiğine gelmemiş herkesi¸ ne kadar günaha batmış olursa olsun kurtarmak ister. Ancak günahta direnen ve günahlara batmış olarak ölenlerin âhiretteki acıklı hallerini anlatarak diğer insanlara mesajlar verir. Öte yandan günahkârların zulmettikleri¸ haklarını gasp ettikleri mazlum ve mağdur insanları tesellî eder. Bu konudaki pek çok örnekten bir kaçı şöyledir:

"Fâiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar."[19]

"Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. Bunlar cehennem ateşinde kızdırıldığı gün¸ alınları¸ böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak¸ ‘Bu¸ kendiniz için biriktirdiğinizdir; biriktirdiğinizi tadın' denecek."[20]

"Onlar Kur'ân'dan alıkorlar ve ondan uzaklaşırlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varamazlar. Onların¸ ateşin kenarına getirilip durdurulduklarında¸ ‘Keşke dünyaya tekrar döndürülseydik¸ Rabbimizin âyetlerini yalanlamasaydık ve inananlardan olsaydık' dediklerini bir görsen!"[21]

"Kötülükleri işleyip dururken¸ ölüm kendisine geldiği zaman; ‘Şimdi tevbe ettim' diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azap hazırlamışızdır."[22]

Özetleyecek olursak¸ insanın dünya ve âhiret mutluluğu için insana gelmiş olan Kur'ân¸ insanı günah ve günahkârların ağına düşürmemek için tedbirler alır¸ bu ağa düşenleri de orada bırakmaz¸ onları da kurtuluşa/tevbeye çağırır. Yine Kur'ân suç ve ceza konusunda belirlediği ölçülerle¸ suçlu başta olmak üzere¸ mağdur ve kamu vicdanını rahatlatır. Sonuçta Kur'ân¸ insanların doğru yolda kalıp cennetlik olmalarını ister¸ onların cehenneme düşmelerine Kur'ân'ın gönlü razı olmaz. Yeter ki insan Kur'ân'ın bu çağrısını duysun ve ona uysun. Ancak¸ yanlış yolda kalmaya devam edenler için ise cehennem kaçınılmaz son duraktır.[1] 6/En'âm¸ 151.

--------------------------------------------------------

[2] 17/İsr⸠32.

[3] 17/İsr⸠34.

[4] 4/Nis⸠17.

[5] 4/Nis⸠135.

[6] 5/Mâide¸ 77.

[7] 6/En'âm¸ 153.

[8] 7/A'râf¸ 3.

[9] 24/Nûr¸ 21.

[10] 2/Bakara¸ 160.

[11] 3/Âlu İmrân¸ 89.

[12] 4/Nis⸠17.

[13] 4/Nis⸠26.

[14] 4/Nis⸠48.

[15] 5/Mâide¸ 33.

[16] 2/Bakara¸ 178-179.

[17] 5/Mâide¸ 38.

[18] 24/Nûr¸ 2.

[19] 2/Bakara¸ 275.

[20] 9/Tevbe¸ 34-35.

[21] 6/En'âm¸ 26-27.

[22] 4/Nis⸠18.

 


* BENZER KONULAR

HZ: Mevlana ve İnsan Sevgisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:33:04 ÖS]


Sevgi ve Barış Dini İslam Gönderen: melek
[Bugün, 12:21:16 ÖS]


Gençlik ve Önemi Gönderen: melek
[Bugün, 12:15:29 ÖS]


Anne Babanın Evlatlarına Karşı Sorumlulukları - Görevleri Gönderen: melek
[Bugün, 12:05:09 ÖS]


Çocuk Sevgisi ve Terbiyesi Gönderen: melek
[Bugün, 11:58:23 ÖÖ]


Can Mal Korunması Gönderen: melek
[Bugün, 11:51:56 ÖÖ]


İletişim Dil ve Beden Diliyle İletişim Unsurları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:14:26 ÖÖ]


Mü’min’in Vasıfları: Merhamet, Şefkat, Cömertlik ve Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:06:59 ÖÖ]


Kal Hayatı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:06 ÖÖ]


Gönül Almak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:28 ÖÖ]


İnanmak ve Teslim Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:14 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.) Ramazan Ayı Diğer Aylardan Daha Üstündür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:06 ÖÖ]


Arkadaşlık ve Dostluk Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:34:41 ÖS]


Komşuluk İlişkileri Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:14 ÖS]


İslam'da Kanaat Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:00:27 ÖS]


Geleceğimizin Teminatı Çocuklarımız Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:51:54 ÖS]


Kul ve Kamu Hakları Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:43:40 ÖS]


İman ve Hayat Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:32:41 ÖS]


Güzel Ahlak Kurallarında Nezaket Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:01 ÖS]


İnsanın İmtihanı Helal Gıda İledir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:31:58 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49