* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Son İletiler

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 10
51
YENİ - Yusuf Özertürk Prof Dr / Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 7
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 19, 2024, 07:48:49 ÖÖ »


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 7

V-2. KÖRFEZ SAVAŞI-IRAK’IN İŞGALİ (IRAK SAVAŞI)

ABD’NİN, TÜRKİYE ÜZERİNDEN IRAK’I İŞGAL ETME PLANI

*ABD, Türkiye hava sahası, limanları ve topraklarını kullanarak Irak’ı işgal etmeyi planlıyordu. Çünkü bu seçeneğin dışındaki yollar ABD’ye stratejik olarak güçlük çıkaracak ve ekonomik olarak da ağır bir maliyet yükleyecekti. Bunun için Türk Hükümet yetkilileriyle temasa geçildi. Hükümet 6 Şubat 2003’de TBMM’ye ‘Türkiye’deki ABD askeri üs ve tesislerinin yenilenmesi ve geliştirilmesiyle ilgili bir tezkere sundu. Bu tezkere ABD teknik personelinin üç ay Türkiye’de kalmasını ihtiva ediyordu. Bu tezkere TBMM’de kabul edildi. Bu tezkerenin kabulünden cesaret alan ABD, Mersin’den Diyarbakır’a kadar olan bölgede kullanacağı tesislerin inşasına başlamış ve depolar kiralamıştı. Ayrıca 522 zırhlı aracı İskenderun limanına getirmişti.

1 MART TEZKERESİ

*6 Şubat tezkeresinin TBMM’den geçmesi üzerine T.C. Hükümeti ile ABD arasında yetki alanlarını belirlemek maksadıyla müzakereler yapıldı. T.C. Hükümeti TBMM’ye sunulmak üzere bir tezkere hazırladı. Bu tezkereye göre; ABD’nin Irak’ı işgali öncesi, 60.000 kişilik askeri kuvveti, 255 uçak ve 65 helikopteri Türkiye topraklarında konuşlanacaktı. Ayrıca ABD, bu yolla Iraklı Kürtlere uçaksavar füze bataryası vermeyi de planlıyordu. T.C. Hükümetine göre; bu tezkere ile meşru bir şekilde TSK Kuzey Irak’a girecek ve PKK unsurlarını bertaraf edecekti. Kuzey Irak’taki gelişmeleri kontrol etmenin tek yolunun da bu operasyona iştirak etmek olduğu varsayılıyordu. Binaenaleyh ABD, Türk askerinin Kuzey Irak’ta hareketinin sınırlı olması ve sadece meşru müdafaa durumunda ateş açmasını şart koşuyordu (Peki PKK ile karşılaşıldığında, ateş açmak için PKK’nın saldırması mı beklenecekti?).

*T.C. Hükümeti, geniş adı ‘Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerinin de Türkiye’de bulunması için Hükümet'e yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi' olan Tezkereyi 25 Şubat 2003’te TBMM’ye sundu. Tezkere üzerinde gerek siyasi partiler, gerekse Türk kamuoyu nezdinde hararetli tartışmalar başladı. Muhalefete göre; ‘Hukuki meşruiyeti olmayan harekâtın, vicdanî ve siyasi haklılığı da olamazdı’. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök de, Irak'a müdahale kararına ilişkin olarak ‘Türkiye'nin kötü ile daha kötü arasında seçim yapmak zorunda olduğunu ve şayet tezkere geçerse çok sayıda askerimizin Irak’a gireceğini ve PKK konusunda daha avantajlı olacağımızı’ söylemişti.

*Tezkere görüşmelerinde TBMM’de hararetli tartışmalar yaşandı. TBMM’de AK Parti 365, CHP 177, bağımsızlar 8 mv. ile temsil ediliyordu. 1 Mart 2003’de yapılan oylamaya 533 milletvekili katıldı. 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Ancak, Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen 267 salt çoğunluğa ulaşılamadığı için tezkere kabul edilmemiş sayıldı. TBMM’deki bu durumu Abdullah Gül’ün danışmanlığını yapan Ahmet Sever şöyle anlatıyor; CHP tezkereye karşıydı. Ak Parti içinden de Beşir Atalay, Ertuğrul Yalçınbayır, Bülent Arınç, Mehmet Aydın, Zeki Ergezen, Azmi Ateş ve Kemalettin Göktaş’ın da içinde bulunduğu bir grup mv. tezkereye red oyu verdiler. R. Tayyip Erdoğan ise, tezkerenin mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini vurguluyordu’. Yine Ahmet Sever; Cüneyt Zapsu, Egemen Bağış tezkerenin kabulü için çırpınıyordu’ demektedir.

*1 Mart tezkeresinin TBMM’de onaylanmaması ABD’de hayal kırıklığı oluşturmuş ve bu durumdan memnun olmamıştır. Türk hava sahası, liman ve topraklarını kullanamayan ABD, plan değişikliğine gitmiş ve Irak işgali sırasında ağır bir ekonomik ve sosyal fatura ödemek zorunda kalmıştır. Nitekim ABD’nin memnuniyetsizliğini Paul Wolfowitz Mayıs 2003’te ‘Türkiye hata yaptığını kabul etmeli. Özellikle askerler beklenen güçlü liderliği gösteremedi’ diyecektir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynakça

1- 1 Mart Tezkeresinin Türk Dış Politikasına Etkisi. politikaakademisi. org.

2- Tezkere Meclis'e geldi. Yeni Şafak. 26 Şubat 2003.

3-Ahmet Sever, Abdullah Gül ile 12 Yıl, Doğan Kitap.

4- "1 Mart Tezkeresi'nin tutanakları açıklanacak mı?". Haberturk. com.

5- “1 Mart Tezkeresi". dusunuyoruz. com. 1 Mart 2009.

6- “1 Mart tartışması". 1 Mart Tezkeresi meclisten geçseydi!'

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
52
Mesnevi, Mevlna'dan / Mevlana’nın Diliyle Kâfirler 3
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 19, 2024, 07:39:15 ÖÖ »


Mevlana’nın Diliyle Kâfirler  3

5689- “Kur’an lisan-ı Peygamberi’den sudûr etmekle berâber, her kim “Onu Hak söylemedi, Allah kelâmı değildir” diyecek olursa o kâfirdir.”

5755- “Kâfirler görüp anlayacaklardır ki onlar, toprak kadar da cömerdliğe nâil olamamışlardır.”

5756- “Kâfirlerin vücûdundan gül ve meyve yetişmedi. Bütün temizlikleri bırakıp fesaddan başka bir şey aramadı.”

9062- “İlâhi; ben senin sun’una/yaratıcılığına âşığım, ona karşı şükür ve sabrederim. Kâfir gibi nasıl masnu’un/yarattığının âşığı olurum.”

9063- “Allah’ın sun’una âşık olan muhteremdir, onun masnu’una/yarattığına âşık olan ise kâfirdir.”

9785- “Cenâb-ı Hak, müşrik neces demiştir. O necaset onun dışında değildir.”

9786- “Müşrik ve kâfirin dışı mülevves değildir. O necâset onun ahlâkında ve dinindedir.”

9787- “Bu zâhiri necâsetin pis kokusu yirmi adımlık yerden duyulur. Batınî necâsetin pis kokusu ise Acemistan’daki Rey şehrinden Şam şehrine kadar gelir.”

10749- “Enbiyây-ı izâm, kâfirlerin imanından me’yûs olunca, kendi kendilerine dediler ki: Ne vakte kadar şuna buna va’z ve nasihat edeceğiz?”

10750- “Beyhûde yere ne vakte kadar soğuk demir döveceğiz ve boş kafese üfleyeceğiz?”

10958- “Âdem evlâdının mü’minleri, bal arısı gibi bal madeni oldular; kâfirleri ise yılan gibi zehir menbaı...”

10959- “Zira mümin, nebâtın, -yani; rızkın- seçilmiş ve helâlini yer de, mahsulü hayat veren arı gibi olur.”

10960- “Kâfir ise irin şerbetinden içtiği için, rızkından kendisinde zehir peydâ olur.”

12742- “Ey itimad edilir kimseler, hakikaten, temiz şeyler, pisler için layık ve münasip değildir.”

12743- “Kâfirler, peygamberlere gelen vahyin güzel kokusuyla çarpıldılar ve kendilerini kaybettiler de (Tetayyyernâ biküm) diye feryat ettiler.”

12744- “Bu sözleriniz, bize zahmet veriyor, hastalanıyoruz. Ettiğiniz vâzu nasihat, bize iyi değil, meş’um gelmektedir.”

12745- “Biz oyunla, abes ve saçma şeylerle semirmiş kimseleriz, kendimizi nasihat dinlemeye alıştırmamışızdır.”

12746- “Bizim gıdamız, yalan, dolan ve letâfedir. Sizin tebliğ ettiklerinizden midemiz bulanıyor.”

13269- “Kâfirler kalp, pâk olanlar ise altın gibidir. Bu iki fırkada şehvet âlemi olan dünya potasının içindedir.”

13270- “Kalp olan şey, o potaya girince derhal simsiyah kesilir. Lakin altın girince onun altınlığı meydana çıkar.”

13271- “Altın, pota içinde hoş kulaç atar ve güzellikle ateşin yüzüne güler.”

13694- “Müşrik ve kâfirlerin amelleri üst üste zulmetlerdir. Kıyamet gününde onlar için ne akıl yardımcıdır ne de devlet ve saadet vardır.”

13695- “Ben kötülerde, kötülükten başka bir şey görmedim. Eğer sen görürsen, var selam söyle!”

14690- “Balıkçılar ağ attılar. Balık ağ içinde kaldı. Ahmaklık işte onu böylece ateşe attı.”

14691- “Ateş üstündeki kızgın tavanın içinde ahmaklığı dolayısıyla yanmaya ve kızarmaya mecbur oldu.”

14692- “Balık tavanın içinde ateşin hararetiyle kızarırken aklı: (Sana bir haberci ve halden korkutucu gelmedi mi?) diyordu.”

14693- “Ahmak balık, o işkencenin, o belânın içinde, Âhirette kâfirlerin diyecekleri gibi: (Evet, geldi) diyordu.”

14694- “Tekrar o balık diyordu ki: Eğer bu boyun kıran mihnetten -yani tavada kızarmak azabından- kurtulursam.”

14695- “Denizden başka bir yeri yurt ittihaz etmeyeyim, bir gölcüğü kendime mesken yapmayayım.”

15064- “Kâfirler, şeytanın hemcinsi bulundukları için, ruhları şeytanların çırağı olmuştur.”

15065- “Yine o kâfirler; şeytanlardan yüz binlerce kötü huy öğrenmişler, hakikati görmemek için akıl ve kalp gözlerini adeta dikmişlerdir.”

15066- “O kâfirlerin kötü huylarından en hafifi haseddir. O hased ki, şeytanın boynunu vurmuştur.”

Not: Yorumsuz verdiğim bu beyitler, Tahiru’l-Mevlevi/Tahir Olgun Bey’in terceme ve şerh ettiği Mesnevi’deki beyit numaralarıdır.

Mahmut Toptaş.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
53
Vehbi Tülek / Namazını Vaktinde Kıl ve Dilini Kötü Sözden Koru
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 19, 2024, 07:29:57 ÖÖ »


Namazını Vaktinde Kıl ve Dilini Kötü Sözden Koru

Uygunsuz bir sözü terk etmek, nefse bir gün oruç tutmaktan daha ağır gelir!
 
Cemâlüddîn Gürânî hazretleri büyük âlim ve velîlerdendir. İran’da Güran kasabasında doğdu. Mısır’a giderek birçok âlim ve evliyâdan ilim öğrendi. 1367 (H.768) senesi Kâhire'de vefât etti.

Cemâlüddîn Gürânî'nin yanına gelip, dergâhta üç seneye yakın kalan biri vardı. Bu kimse devamlı Allahü teâlâya giden yolu taleb ederdi.

Cemâlüddîn Gürânî ona hiç iltifât etmezdi... Bir gün o şahsı yanına çağırarak; “Ey benim evlâdım! Ben bu gece bir cana kıydım, onun cesedi, bu torbanın içindedir. Benim senden isteğim şudur: Bu torbayı alıp, bu gece falan yere götür. Orada bir tepe vardır. Oraya göm gel. Bu işi yaparsan sana çok altın veririm” dedi. O şahıs da Cemâlüddîn Gürânî’nin dediğini yaptı ve torbayı gömdü. Bu durumdan kimsenin haberi olmadı. İki gün sonra Cemâlüddîn Gürânî talebelerine, o şahsı dergâhdan çıkarmalarını emretti. Bir süre sonra, o şahıs durumu vâliye anlattı.

Vâlinin adamları Cemâlüddîn Gürânî’nin yanına gelerek; “Sen birisini öldürmüşsün. Biz öldürdüğün kişiyi gömdürdüğün yeri biliyoruz” dediler. Bunun üzerine Cemâlüddîn Gürânî talebelerinden bir kısmına; “Siz de onlarla gidin ve o tepedeki yeri açın, bakalım ne çıkacak?” dedi. Talebeleri ve vâlinin adamları şikâyet edenin gösterdiği yeri kazdılar. Çıkan torbayı açtıklarında, içinde bir koyun olduğunu gördüler. Sonra o şahsı, Cemâlüddîn Gürânî’nin yanına götürdüler. Cemâlüddîn Gürânî ona; “Bir sırrı saklayamayan, Allahü teâlâya nasıl kavuşur?” dedi.
 
Bir sohbetinde şunları anlattı: “Dışı, içine uymayan birini görmek isterseniz bana bakın.” Kendisine, “Niçin böyle söylüyorsun?” diyenlere şöyle cevap verdi. “Ben, yüz kadar iyi huyun bulunduğunu sayıyorum, fakat onlardan bir tânesini kendimde göremiyorum. Kötü huyları sayıyorum. Hepsinin kendimde mevcut olduğunu görüyorum.”
 
“Uygunsuz bir sözü terk etmek, nefse bir gün oruç tutmaktan daha ağır gelir. Ben, çok sıcak bir günde, insanları çekiştirmemeyi, insanlar hakkında uygunsuz sözler söylememeyi, o gün oruç tutmak ile mukâyese ettim. O sıcak havada oruç tutmanın dili tutmaktan daha kolay geldiğini gördüm.”
 
“İki şey var ki, bunlar bir kimsede tamam olursa, o kimsenin diğer bütün hâlleri bu iki hâli sâyesinde tamam olur. Birincisi, namazı vaktinde kılacak. İkincisi, dilini kötü ve yersiz sözlerden koruyacak. Bir kimse dilini yersiz sözlerden koruyabilirse, Allahü teâlâ ona mutlaka diğer amellerini düzeltmesini ihsân eder."

Vehbi Tülek.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
54
M. Said Arvas / Sabretmek İnsanoğluna Mahsus Bir Haslettir
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 19, 2024, 07:22:01 ÖÖ »


Sabretmek İnsanoğluna Mahsus Bir Haslettir

Kur'ân-ı kerimde 70'ten fazla âyet-i kerîme sabrı emir ve teşvik eder. Ki bunlardan biri de "Allahü teâlâ sabredenlerle beraberdir" müjdesidir.

 Akıllı mümin muhasebesini yapar, kârını zararını hesaplar. Eğer karşılaştığı sıkıntıya sabrederse alacağı mükâfatın, kaybettiğinden daha fazla olacağını bilir ve rahatlar.
 
Çektiğimiz acılar, ızdıraplar, uğradığımız felaketler geçicidir. Allahü teâlânın lütfu ihsanı ise nihayetsizdir. Sonsuzun yanında sonlunun ne kıymeti olabilir?
 
Âdem aleyhisselâmdan beri gönderilen bütün semavi kitaplar insanları ebedî yurda (ahiret nimetlerine) davet içindir. Üç günlük dünyaya takılıp kalmasınlar diyedir...

Dünya ile ahiret iki kumaya benzer ki birini razı edersen diğeri küser. İşte bu yüzden şeytan kin güttüğü insanlara dünyayı sevdirir, ta ki ahiret aklına gelmesin.
 
Dünyayı kendinize köle ederseniz ne âlâ, yoksa o sizi kendisine köle eder. Şehvet dizgini ile gırtlağınızdan yakalar, istediği yöne sürer.
 
Hazret-i Ali radıyallahü anh vasiyetinde bizleri ikaz eder: "Dünyada çekilen bütün belâ ve sıkıntılar cehennem azabına nisbeten hiçtir."
 
Allahü teâlâ bir hadis-i kudside şöyle buyuruyor:

"Kullarımdan birine bedeninde veya malında ve evlâdında bir musibet verdiğim zaman güzel bir sabır ile karşılarsa kıyamet günü ona hesap sormaktan hayâ ederim."
 
Sabretmek insanoğluna mahsustur. Zira acıkır, susar, üşür, hasta olur. Melekler aş istemez, su istemez, sabretmeleri de gerekmez. Hayvanlar ise akıldan mahrumdur, mükellef değildirler.
 
Kur'ân-ı kerimde 70'ten fazla âyet-i kerîme sabrı emir ve teşvik eder. Ki bunlardan biri de "Allahü teâlâ sabredenlerle beraberdir" müjdesidir.
 
Sabır üç türlü olur:
 
Birincisi ibadetleri yaparken karşılaşılan zorluklara sabır.

Hacca gidenler uzun yollara, uykusuzluğa, sıcağa, izdihama tahammül edecek, oruç tutanlar aç kalacak, yemeden içmeden iftarı bekleyeceklerdir... Dünya imtihan yeridir, eğer sıkıntılar olmasa sâdıklar, riyakârlardan nasıl ayrılabilir? İbadetler zahiren güç görünseler de aslında zevklidir. Ruhun gıdasıdır. Hasta insana evvelce sevdiği yemekler, hoşlandığı meyveler acı gelir. Tedavi olunca eskiye döner, ağzının tadı düzelir.
 
İbadetlerden lezzet almayan da mânen hastadır, iyileşirse taatlerin tadını duymaya başlayacak, ömrü bereketlenecektir.
 
İkincisi günah işlememek için sabretmek. Diyelim bir mümin nefsine yeniliyor, arzularının peşinde koşuyor.

Allah muhafaza, burada "günahtan kaçmaya" sabredemeyenin, orada "ateşte yanmaya" sabretmesi gerekecektir.
 
Üçüncüsü hastalıklara belâlara sabretmek. Dert, hastalık istenmez, ancak, geldiğinde de kurtulmaya çalışmalıdır. Hekime gitmeli, tedavi olmalı, ilaç kullanmalıdır. Netice alınsın veya alınmasın sabırlı olmalıdır. Biz Rabbimizden razı olursak o da bizden razı olur...

M. Said Arvas.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
55
Karma Albümler 192 - 320 Kbps / Sedat Uçan - İlahi Şöleni - Karma - 320 kbps
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 18, 2024, 09:06:10 ÖS »
Sedat Uçan - İlahi Şöleni - Karma - 320 kbps

13 / 00:01:08:13 / 156,17 MB

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Sedat Uçan - İlahi Şöleni (13 / 68:13)
------------------------------------------------------------
Abdurrahman Önül - 03 Resule Doğru  04:57
Abdurrahman Önül - 09 Ya Resul  04:29
Fatih Özer - 04 Garip Anam  06:15
Fatih Özer - 06 Gözlerim Doldu  07:02
Fatih Özer - 10 Mekke İle Medine  04:01
Hasan Dursun - 02 Ya Rasulallah  05:16
Hasan Dursun - 08 Bilal Gibi  05:33
Hasan Dursun - 12 Özledim Rasulü  05:52
Sedat Uçan - 01 Görsem Ağlayı Ağlayı  06:39
Sedat Uçan - 05 Salavatı Şerife  01:27
Sedat Uçan - 07 Allah Yeter  05:22
Sedat Uçan - 11 Annem  05:00
Sedat Uçan - 13 Sana Hasret  06:15

PCLOUD.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
56
Ozanlar Özgün Müzikler / Esat Kabaklı - Kirve Memi 320 kbps
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Aralık 18, 2024, 08:46:19 ÖS »
Esat Kabaklı - Kirve Memi 320 kbps
12 / 00:00:54:50 / 125,52 MB

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Esat Kabaklı - Kirve Memi (12 / 54:50)
------------------------------------------------------------
Esat Kabaklı - 01 Kirve Memi  05:27
Esat Kabaklı - 02 Dağlar  04:54
Esat Kabaklı - 03 Delilo  04:32
Esat Kabaklı - 04 Baba Veysel  03:14
Esat Kabaklı - 05 Gönül  05:23
Esat Kabaklı - 06 İsfahan  03:52
Esat Kabaklı - 07 Bil Oğlum  04:58
Esat Kabaklı - 08 Göllübağ'a Selam  05:20
Esat Kabaklı - 09 Felek  04:52
Esat Kabaklı - 10 Destan  02:43
Esat Kabaklı - 11 Hardaşan  03:31
Esat Kabaklı - 12 Bad-ı Saba  05:59

PCLOUD.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
57
İslamda Aile / Erkekler eşlerine nasıl davranmalı
« Son İleti Gönderen: melek Aralık 18, 2024, 08:10:05 ÖS »


Erkekler eşlerine nasıl davranmalı

EY DOST!

Hanımına iyi huylu olmalısın, onunla yumuşaklıkla sohbet ve tatlı sözle konuşmalısın. Peygamberimiz 'İnsanların hayırlısı, eşine ve ev halkına hayırlı ve faydalı olan kimsedir'  buyurur. Eşini üzüntülü bulduğunda onu çok sevdiğini söylemelisin, şefkatle gönlünü almalısın.

Çünkü o evinde mahpus ya da meyus, ümitsiz olabilir. Onun dert ortağı sen olmalısın. Çocukların terbiyesinde de eşine yardım etmelisin. Çünkü çocuk, annesine, gece gündüz ağlamak ve sızlamak suretiyle hiçbir zaman istirahat vermez. Ona yardım edene Mevlası da yardım eder.

İşlerindeki kusurlarından ötürü kızmamalısın, kötü söz söylememelisin. Ve bir günden de çok küsmemelisin. Eşinin kötü huyları baş gösterince kabahati kendinde bulup: 'Ben iyi olsaydım, o da iyi olurdu'  diye düşünmelisin. Hanımın kızınca sen susmalısın. Erkek susunca hanımı pişman olup özür diler. Her hizmetini seve seve yapmaya başlayınca, ona dua, Hakk'a şükür ve sena etmelisin; çünkü erkeğe uygun bir hanım, şükrü edilemeyen bir nimettir. Hanımına öyle davranmalısın ki eşin, 'Kocam beni herkesten çok seviyor'  demelidir. Evin idaresi ve geçimi hususunda ona danışmalı, onunla konuşmalısın. Diğer büyük işlerini ona anlatıp üzmemelisin. Eşinin günah olmayan kusurlarını ve hareketlerini görmezlikten ve bilmezlikten gelmelisin. Gizli hallerini ve ayıplarını ise herkesten saklamalısın. Eşin ile şakalaşıp lâtifeler, çeşitli oyunlar yapmalısın. Sevgili Peygamberimiz eşleri ile oynar, onlara karşı insanların en zarafetlisi olurdu. Hatta bir defasında Hz. Aişe ile yarış ettiklerinde Hz. Aişe geçti; sonra bir daha yarış yaptıklarında Resulullah geçti. Tatlı sözle konuşmalar sizi birbirinize bağlar. Eşi işe karşılıklı farz olan bilgileri, ilimleri konuşmalı okumalıdır. Kendi giydiğinden giydirmeli, kendi yediğinden yedirmelidir. Eşine, üzüntülerini, sıkıntılarını, düşmanlarını ve borçlarını asla söylememelidir; çünkü bunları kendisi aşsa bile onun dünyasında bir iz bırakacaktır. Eşinin yüzünden ve arkasından hayır dua edip beddua etmemelidir. Çünkü o gece gündüz onun hizmetindedir. Ekmeğinin pişiricisi, yemeğinin pişiricisi, çamaşırının dikicisi ve yıkayıcısı, malının, çocuklarının ve şerefinin koruyucusudur. Hem enisi (dostu), hem munisi, hem yâri, hem nigârıdır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz retleri.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
58
Biz Bize / Çok Konuşmak
« Son İleti Gönderen: melek Aralık 18, 2024, 08:05:16 ÖS »


Çok Konuşmak

Söz insanın terazisidir.

Fazlası ziyan azı vekardır.

Az konuşan kınanmaz üstelik itibarı çok olur.

Şaka alay ve boş konuşmak belâya yol açar.

Çok konuşmak dostluğu bozar lüzumsuz konuşmak ayıpları açar

acı söyleyenden dostlar kaçar.

Eğer kalbde darlık ve üzüntü vücutta bitkinlik ve halsizlik rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir!

Hikmeti konuşmakta değil susmakta aramalıdır!

Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür.

Tatlı dilli ve cömert elli olmalıdır!

Sükut âlimin ziyneti cahilin aybına perdedir.

Kişi dilinin altında gizlidir.

Sır saklayan murada erer.

İbadet on kısımdır dokuzu susmak biri de kötü arkadaştan uzak durmaktır. Dil irfan hazinesinin anahtarıdır çok konuşan gönüldeki hizmet cevherini boşaltır.

Az söz edeptir güzel amelleri korumaya sebeptir.

Hayırlı söz keramet sükut selamettir.

Dudak yumulur susan kurtulur.

Yalan zayıflatır imanı rezil eder insanı.

Dedikodu gıybettir şiddetli bir afettir.

Alay belki güldürür ama kalbi öldürür.

Güzel söz sadaka mahşere nafakadır.

Çok söz kalb katılaştırır Haktan uzaklaştırır.

Çok gülmek ayıptır ahiret için kayıptır.

Kimin azsa sözü açılır kalb gözü.

Fazla şaka cahillik alameti sükut et istersen selameti.

Kişi lisanıyla olur insan. Kötü dili kendisine düşman çok konuşan olur pişman. Her sözde vebal var kurtulur susanlar.

Az söz hikmettir Rabbimizden nimettir.

Dil söylerse gönül susar gönül susunca dil zehir kusar.

Söz dinleyen âlim susan sâlim olur.

Dil ederse istirahat kalb eder rahat.

Çok konuşan gaf eder vakti israf eder.

Dilini hep tutan çok fayda sağlar dilini tutmayan yarın çok ağlar.

Dil yarası ok yarasından acıdır.

Akıllı bildiğini söylemez deli söylediğini bilmez.

Bilmem demek ilmin yarısıdır.

Kime sır söylersen onun kulu olursun.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
59
Genel Konular / Müminlerin Gücü Teslimiyetlerinden Kaynaklanır
« Son İleti Gönderen: melek Aralık 18, 2024, 07:54:41 ÖS »


Müminlerin Gücü Teslimiyetlerinden Kaynaklanır

Kuran'da hayatları örnek gösterilerek övülen Resuller ve onlarla birlikte iman eden müminler son derece zorlu olaylarla, zahiren son derece "zorlu" durumlarla karşılaşmışlardır. Ancak bu üstün ahlaklı müminler, yaşadıkları tüm olaylara karşı son derece güvenli ve teslimiyetli davranmışlar, her olayı yaratanın Yüce Allah olduğunu, dolayısıyla her olayın arkasında bir hayır olduğunu bilerek hareket etmişlerdir. Yüce Allah'ın kendilerini yardımsız bırakmayacağından, kendilerine kaldıramayacakları bir zorluk yüklemeyeceğinden ve çektikleri sıkıntıların karşılığını da ahirette onlara vereceğinden emin olan müminler, “… De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler."” (Zümer Suresi, 38) ayetinde haber verildiği üzere her ortam ve şartta Yüce Allah’a teslim olmuşlardır. Bu da onları Allah’ın izniyle tüm olaylar karşısında güçlü kılmıştır.

Ancak Allah'a teslim olmak, bazı kişilerce zannedildiği gibi kişinin kendisini olayların dışında tutması demek değildir. Aksine, mümin din ahlakını ilgilendiren her türlü sorumluluğu üzerine alır. Kendi yaptığı fiilleri de gerçekte Allah'ın yaptırdığını, kendi varlığının kontrolünün de Allah'ın elinde olduğunu bilen bir mümin, Rabbimiz’i vekil edinerek her işi başarıyla sonlandırır. Unutulmamalıdır ki teslimiyetli bir mümin, Allah'ın kendisini yardımsız bırakmayacağından, ona kaldıramayacağı bir zorluk yüklemeyeceğinden ve yaşadıklarının karşılığını da ahirette ona vereceğinden emindir. Bu durumda ortaya Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmayan dünyanın en güçlü insanı çıkar. Teslimiyetin getirdiği imani olgunluğu yaşayan müminlerin, Allah’ın izniyle sahip oldukları güç Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

“Derler ki, "Andolsun, Medine'ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır." Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü’nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.”  Münafikun Suresi, 8

Teslimiyet Yüce Allah’ın kamil iman sahiplerine bahşettiği çok önemli bir sırdır. Bu sırrı kavrayan müminler dünyada karşılaştıkları zahiren zor ve sıkıntılı durumlarda bu görüntüyü yaratanın Allah olduğunu bilirler. Bu ise onların şevklerini ve imanlarını artırır.

Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin teslimiyetli ahlaklarını bir hadis-i şeriflerinde şöyle vurgulamıştır:

"Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, s.208)

Teslimiyetsiz Kişileri Bekleyen Tehlike: Şirk

Tam teslimiyetin olmadığı durumlarda kişi olayların akışının kendisinin veya başkasının kontrolü altında olduğunu düşünerek kendisini ve çevresini Yüce Allah’tan bağımsız varlıklarmış gibi düşünmeye başlar, farkında olmadan bu varlıkları putlaştırır. Artık o kişi Allah dışında başka varlıklara hatta kendine tapar (Allah’ı tenzih ederiz). Şirk koşmaya başlayan bir kişi Allah korkusunu kaybeder, olaylara karşı sabırlı davranamaz, şeytanın vesveselerine açık duruma gelir, kararlılığını yitirir, cesaretini kaybeder, haksızlığa uğradığını zannederek öfkeye veya üzüntüye kapılır, müthiş bir gelecek korkusu taşır. Olaylar istediği gibi gelişmediğinde olgunluktan, asaletten uzak, değişik psikolojik tepkiler göstererek basit davranışlar sergiler ve en önemlisi de imanın getirdiği güzel ahlaktan uzaklaştığı için şeytanın yolunu izlemeye başlar.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
60
Ölüm Kıyamet Ahiret / Ahirete Kesin Bir Bilgi ile İnanmak
« Son İleti Gönderen: melek Aralık 18, 2024, 07:51:01 ÖS »


Ahirete Kesin Bir Bilgi ile İnanmak

Ahirete, sonsuz cennet ve cehennem hayatına kesin bilgiyle iman etmek ve bunu sürekli akılda tutmak Yüce Allah’a olan teslimiyeti artırır. İnsanın her an ahiret günü toplanma yerinde kendisi hakkında karar verilecek anı düşünmesi ve cennetin güzelliğini ve cehennemin korkunçluğunu ahireti görmüşçesine hissetmesi, onun Allah'a yakınlaşmasına, yalnızca O’ndan korkup sakınması gerektiğini kavramasına, Allah’ın sınırlarını korumasına, günahları için bağışlanma dilemesine vesile olur. Allah’a teslim olup, O’nun belirlediği kadere razı olmak dünyadaki tek amacı haline gelir. Ahirete kesin bilgiyle iman etmenin bir mümin özelliği olduğu Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

“Ta, sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan kitabın ayetleridir. Mü'minler için bir hidayet ve bir müjdedir. Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.” (Neml Suresi, 1–3)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 10