Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
Kur’an-ı Kerim’de Demirin Sırrı 2
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Kur’an-ı Kerim’de Demirin Sırrı 2 (Okunma sayısı 891 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7249
Kur’an-ı Kerim’de Demirin Sırrı 2
«
:
Ekim 18, 2024, 08:01:49 ÖÖ »
Kur’an-ı Kerim’de Demirin Sırrı 2
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, “Hak Dini, Kur’an Dili” tefsirinde, Hadid Sûresi 25’inci ayet-i kerimenin tefsirinde Fahreddin Razî’nin tefsirinden de örnek vererek şöyle devam etmektedir:
“Üstünlüğü kendi yüceliğine tahsis eden Allah her türlü noksanlıklardan münezzehtir. İnsanlar da O’nun lütfu sayesinde zenginleşmişlerdir. Havanın nefeslerini bolca yaratmıştır, her can sahibi ise onun nefeslerine muhtaçtır.
Bu ayetin benzeri, “Allah, kitabı ve mizanı hak olarak indirendir...” (Şurâ, 17) ve “Göğü Allah yükseltti ve mizanı O koydu” (Rahmân, 7) ayetleridir. Burada kitap ve mizan ile demirin münasebetine dair Fahreddin Razî’nin tefsirindeki şu güzel bilgileri okumadan geçmeyelim:
1-Sorumluluğun alanı, ikidir. Birisi, layık olanı yapmak, diğeri ise layık olmayanı terk etmektir. Birincisi, bizzat kastedilendir. Zira maksut bizzat terkedilseydi o zaman hiç kimsenin yaratılmaması gerekirdi. Çünkü terk ezelde mevcuttur. Layık olan fiil de ya, nefisle ilgili olur ki o, ilim ve bilgidir. Yahut bedene ait olur ki o da, âletler ve organlarla yapılan işlerdir. İşte nefsi fiillerden layık olanı yapmak konusunda kendisine başvurulacak şey kitaptır. Çünkü hak bâtıldan, delil şüpheden onunla seçilir.
Bedenî fiillerden layık olanı yapma hususunda kendisine başvurulacak şey de mizandır. Çünkü ameller içinde sorumluluğu en ağır olanlar, yaratıklarla olan muamelelerdir. Mizan da, adaletin zulümden, fazlanın noksandan kendisiyle seçildiği şeydir. Demirdeki kuvvet ve şiddet de yaratıkları layık olmayan fiillerden zorla menetme vasıtasıdır.
Kısacası kitap, nazarî kuvvetlere; mizan, amelî kuvvetlere, demir de layık olmayan şeyin ortadan kaldırılmasına işarettir. Bu üç husustan en şereflisi, manevî işlere önem vermek sonra maddi işlere riayet etmek, sonra da layık olmayan şeylerden sakınmaktır ki ayette de bu tertip gözetilmiştir.
2-Muamele ya yaratıcı iledir ki bunun yolu kitaptır. Yahut insanlarladır ki bu da, ya dostlarla ya da düşmanlarla olur. Dostlarla muamele eşitlik esasına dayanır. Bu da, mizan ile mümkün olur. Düşmanlarla muamele de kılıç ve demir iledir.
3-İnsanlar üç kısımdır. Birincisi sâbikûn (en ileride olanlar)dur. Onlar halka, kitabın gerektirdiği şekilde muamele ederler. İnsaflı davranırlar. Kendi haklarını alma konusunda ise cömert hareket eder, haklarının tamamını almaya kalkışmazlar. Ayrıca şüpheli hususlardan da sakınırlar. İkincisi muktesidler (orta yolda olanlar)dir.
Bunlar, hem başkasının hakkı konusunda insaf ederler, hem de kendi haklarını ister, intisaflı davranırlar. Bu grupta olanlar için de mizan lazımdır. Üçüncüsü haksızlar, zalimlerdir. Bunlar kendi haklarında insaf isterler, fakat başkalarının hakları konusunda insaflı, davranmazlar. Kendi canlarının yanmasını istemez, başkalarının ise canını yakarlar. Bunlara karşı da kuvvet ve demir lazımdır.
4-İnsan ya hakikat makamındadır ki bu, nefs-i mutmainne (iyilikle kötülüğü ayırdeden kuvvet) ve mukarrebin (Allah’a yakın olanların) makamıdır. Bu makamda insan, ancak Allah’ta sükun bulur ve ancak Allah’ın kitabı ile amel eder. Nitekim, "Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla sükunet bulur" (Ra’d, 13/28) buyurulmuştur.
Yahut tarikat makamındadır ki bu da, nefs-i levvâme (kötülükten sonra huzursuzluk veren nefis) ve ashab-ı yemin (sağcıların) makamıdır. Bu makamda aşırılık ve ihmalkârlıktan sakınıp doğru yolda gidebilmek için ahlâkı tanımakta da bir mizan gereklidir. Yahut şeriat makamındadır ki bu da, nefs-i emmâre (kötülüğe sürükleyen nefis) makamıdır. Bunda ise nefsi terbiye için ağır bir riyazet (nefse karşı koyma) ve mücahede demiri lazımdır.
5-İnsan ya, Allah’ın sırlarının kendisine göründüğü hakikat ehlidir. Böylelerinin dostu, ancak kitab ve Allah’ı zikirdir. Yahut talep ve istidlâl (delil ile anlama) sahibidir. Onlar için de, bir delil ve hüccet mizanı lazımdır. Yahut da inat ve kibir sahibidir. Bunların da demirle yeryüzünden kovulması gerekir.
6-Din ya usul, ya da fürudur Başka bir ifade ile ya bilgi veya amel ve ahlaktır. Usul kitaptan alınır. Fürua gelince bundan maksat, insanların âdil davranmaları ve düzgün iş yapmalarıdır. Bu ise, mizan ile olur. Zira mizan adaletin göstergesidir. Bu iki yolu terk edenlerin de terbiye edilmeleri için demir lâzımdır.
7-Ayette yer alan kitap, Allah Teâlâ’nın Kur’ân’da zikrettiği adalet ve insafı gerektiren hükümlere işarettir. Mizan da, insanları o adalet ve insafı yerleştiren hükümlere doğru götürmenin alâmetidir ki bu, hükümetlerin işidir. Demir de, inat edenleri kuvvet ve kılıçla yola getirmenin lüzumuna delildir. Bundan anlaşılır ki kitaba sahip olan âlimlerin dereceleri, kılıca sahip olan âmirlerin derecelerinden yüksektir. Bunlardan başka münasebet yönleri bulunabilirse de, hatırlatma için bu zikredilenler yeterli sayılabilir.”
İşte Allah Teâlâ, böyle kitap, mizan ve bir de insanlara hem güç veren hem de birçok faydası olan demiri indirdi ki, insanoğlu okumayı ve adalet ölçülerini bellesin, adalet ve hakkaniyyete (doğruluğa) tutunsun, belini doğrultsun, muamele ve hareketlerinde demirin gücünden sakınsın ve onun kullanılmasını da öğrenip gerek siyaset gerek sanayi ve ticaret açısından demirden istifade etsin.
Hem de şunun için ki Allah kendisine ve gönderdiği peygamberlerine gıyaben, yani bilfiil hakkın huzuruna varmadan önce yahut gösteriş için değil samimiyetle yardım eden mücahitleri, ezeli bilgisinde olduğu gibi fiilen de ortaya çıkarıp belli etsin de mükâfatlarını versin. Allah’a yardımın manası, O’nun dinine yardım etmek ve cüz’i iradesini onun için sarf etmektir. (Bu konuda bilgi için Muhammed, 7 ayetine bkz.)
“Şüphe yok ki Allah kavidir, azizdir. Kuvveti pek çoktur, izzetine, nihayet yoktur. O, her şeye galip ve her dilediğini yapmaya kadirdir. Mağlup edilmesine imkân olmayan ve harikalar yaratan izzet sahibidir.” Bu ifadenin faydası, hem hakkı araştırmak, hem de yardım teklifinden hatırlara gelmesi düşünülen bir eksiklik zannını ortadan kaldırmakla meydana gelen yardım ve cihat tekliflerinin sağladığı faydaların, insanların kendilerine ait olduğunu hatırlatmak ve aynı zamanda ona muhalefet etmekten sakındırmaktır.
Siyami Akyel.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Siyami Akyel
Kur’an-ı Kerim’de Demirin Sırrı 2