Dünyevîleşme Sorunu
Dünyevîleşme imanî, ahlâkî, sosyal, ticarî meselelerin bütününde, kişinin emeğini, gücünü imkânını dünyevî unsurlara yoğunlaştırması ve dini değerleri gözetmeyişi ya da çok az gözetmesi, daha doğrusu önceliği dünya değerlerine vermesidir.İnsanın kendisini dünyanın çekiciliğine kaptırması, onun esiri konumuna gelmesidir.Dünyevîleşme daha çok, dini inkâr etmeksizin dünyaya aşırı meylin olduğunu, nefsin arzuları çerçevesinde hareket etme şeklinde görülmektedir. Dünyevîleşme, dünya hayatının geçici olduğunu, ahiret için bir vasıta olduğunu unutup onu amaç haline getirmektir.
Dünyevîleşmenin Tezahürleri
Yaşadığımız çağın tehlikelerinden biri de dünyevîleşmedir. Dünyevîleşmenin tezahürlerine baktığımızda şunları görüyoruz:
- İnanç zayıflığı, amelsiz iman anlayışı,
- Namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinin terk edilmesi,
- Ahlâkî çöküntü,
- Lüks, israf tutkusu,
-Ticaret hayatında ahlakî kurallara dikat edilmemesi,
- Çok para kazanma hırsı,
- Tesettürdeki yozlaşma,
- Allah’ın emirlerini hiçe sayarlar. İnanç, ibadet ve ahlaki değerlere önem vermezler,
- En yakınları için dahi karşılıksız bir şey yapmazlar,
- Cimridirler,
- İyilik yapmayı sevmezler,
- Bencildirler,
- Vefa duyguları yoktur,
- Kazanmak ve sahip olmak her şeyin önüne geçer,
- Zevk ve eğlenceye düşkündürler,
- Kardeşlik ilişkilerine önem vermez çıkar ilişkisi kurarlar,
- Anlık hazlara önem verirler,
- Nefislerine çok düşkündürler,
- Ahiret, ölüm, hesap gibi kavramları akıllarına getirmemeye çalışırlar,
- Namazlarına gereken önemi vermezler,
- Devamlı takdir edilmek ve övülmek isterler,
- Maddi açıdan, kendinden üstün olanlara yakın olmaya çalışır ve kendi seviyesinden düşük olanlardan da uzak durmaya çalışır, onları küçük görür,
- Benlikleri her zaman ön plandadır. Gururlu ve kibirlidirler. Kendilerini çok beğenirler,
- Fiyaka yapmayı, hava atmayı, kendilerini dev aynasında görmeyi ve göstermeyi severler,
- Kendilerini her fırsatta tanıtırlar ve kendilerini takdim etmekten zevk duyarlar. Kendilerini yeri doldurulamaz görürler ve makamıyla, mevkisiyle öğünürler,
- Hep sözleri dinlensin isterler. Başka fikirlere ve düşüncelere tahammülleri asla yoktur. Çünkü onların doğruları herkes içinde doğru olmak zorundadır. Her şeyi en iyi onlar bilir. Söylenecek sözü onlar söylemelidir. Kısaca söylemek gerekirse, dünyevileşme hastalığına tutulan insanlar, dünyada zevkli, keyifli bir yaşantıdan başka bir şey düşünmezler. Başlangıçta meşrû amaçları gerçekleştirmek için sadece bir araç olarak telâkki edilen dünya malı, sonunda amaç haline dönüşebilmektedir. Bu durum da kulluk görevlerinin ihmal edilmesine sebep olmakta, helâl-haram anlayışını zedelemekte, salih ameller işlemeyi unutturmaktadır.
Dünyevîleşme Hastalığının Çaresi
Dünyevîleşme günümüz insanının en önemli sorunlarından biridir. Dünyevileşme hastalığının çaresi dünya hayatının fani olduğunu unutmayıp, ahiret hayatını ve mahşerdeki hesabı devamlı olarak hatırda tutmaktadır. Böylece Allah’ın emrettiğini yapmak, yasak ettiklerinden kaçmak kolay olur.
Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.” (Fuasilet, 41/46); Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Yoksa kötülük işleyen kimseler, inanıp yararlı iş işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar." (Câsiye, 45/21); "Hiç şüphesiz, iyiler cennette, günahlara dadananlar ise yakıcı ateşler içindedir.” (İnfitâr, 82/ 13-14)
“Ama kim de, Rabbinin (huzurunda duracağı) makamından korkup (gereğini yapar) nefsini de kötü arzu ve hevesten men ederse işte muhakkak ki, cennet onun varacağı tek yerdir.” (Nâziât: 79/40-41); “Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.” (Yunus 10/64)
Her kim nefsini terbiye ederek dünyevîleşme hastalığından/dünyaya aşırı düşkünlükten kendini korumaya çalışır, dünya-âhiret dengesini kurar ve İslâm’ın prensiplerine uygun yaşamaya gayret ederse dünya ve ahiret hayatı mutlu ve huzurlu olur.
Süleyman Gülek..