Gönderen Konu: Tevhid – Hayatın Başı ve Sonu  (Okunma sayısı 1746 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2296
Tevhid – Hayatın Başı ve Sonu
« : Ağustos 11, 2024, 08:37:31 ÖS »


Tevhid – Hayatın Başı ve Sonu

            “Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?

            Allah’a ve O’nun Rasulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.”1

            Böyle buyurur Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle!.. Ve bu buyurmasıyla hayatın, iman ve cihaddan ibaret olduğunu beyan eder… Eğer kullar, Allah’a ve Rasulü Muhammed (s.a.s.)’e katıksız iman ederlerse, imanlarının gereği olarak malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad ederler… En hayırlı olan budur… Hayat, bunun ile hayat olur ve yaşamaya değer… Muvahhid mü’min kullar, iman ve cihad ile hayatı yaşar ve sonuçlandıracak olurlarsa:

            “O (Allah) da, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte büyük mutluluk ve kurtuluş budur.
 
            Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’dan yardım ve zafer (nusret) ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele.”2 Va’dının muhatabı olur ve Allah’ın kendilerine va’dettiklerine hiçbir noksanlık olmadan kavuşurlar…

            Hayat, imandır… Âlemlerin Rabbi Allah’ın razı olduğu kulun hayatı, katıksız iman ederek yaşanan hayattır… Hayatın başlangıcı imandır… İmanla başlayan hayat, iman ile neticelendirilmelidir… İmansız bir hayat, hayat değildir… İnsan, ancak iman etmekle insan olur… İman etmeyenler, insanlık mertebesine yükselemez, hayvandan daha aşağılık olurlar…

            Yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ şöyle buyurur:

            “Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır, bununla kavrayıp anlayamazlar. Gözleri vardır, bununla görmezler. Kulakları vardır, bununla işitmezler. Bunlar, hayvanlar gibidir, hattâ daha aşağılıktırlar. İşte bunlar, gafil olanlardır.”3

            Görüldüğü gibi hayat, imansız olunca, insan ne hâle geliyor… İzzetli bir hayatın başı ve sonu imandır, Tevhid’dir… Tevhid, kurtuluşun yegâne vesilesidir… Tevhid, “Lâ ilâhe illallah!” Lâ ilâhe illallah Tevhid’ine kalben tasdik edip dil ile ikrar eden ve hâliyle de isbat etmiş olan muvahhid mü’min kişi, kurtulanlardan olmuştur…

            Mâlik b. Kinâne oğullarından bir adam anlatıyor:

            Rasulullah (s.a.s.)’i, Zu’l-Mecâz çarşısında dolaşırken gördüm:

            “Ey insanlar, Lâ ilâhe illallah deyin de kurtuluşa erin!” buyuruyordu.4

            Lâ ilâhe illallah’a katıksız iman edip dil ile ikrar ederek, onu bir hayat metodu hâline getirenler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir… Tevhid ile başlayan hayat, yaşanmaya değen ve Allah’ın rızasına uygun bir hayattır… Lâ ilâhe illallah Tevhid’i üzere yaşanan bir hayat, yine Lâ ilâhe illallah Tevhid’i ile sonlandırılacak olunursa, dünyada izzet ve ahirette cennet karşılığı olan bir hâl ortaya konulmuş olur… Çünkü dünyada izzet, mü’min şahsiyetlere aiddir…

            “İzzet Allah’ın, O’nun Rasulünün ve mü’minlerindir.”5 diye buyurmaktadır, Rabbimiz Allah!..

            Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.):

            “Ölülerinize (ölmek üzere olanınıza) Lâ ilâhe illallah sözünü telkin edin.”6

            “Lâ ilâhe illallah” Tevhid’i ile hayata başlayan ve bu Tevhid’in gereği olan salih amelleri işleyen mü’min müslüman şahsiyetler, ölmek üzere iken kendisinin yanıbaşında bulunanlar ona “Lâ ilâhe illallah” Tevhid’ini hatırlatır, onun da bu cümleyi tekrarlamasına vesile olur ve son sözünün “Lâ ilâhe illallah” olmasını sağlamaya çalışırlar…

            Hadisin şerhinde şunlar beyan edilmiştir:

            “Ölen bir kimsenin son sözü Kelime-i Şehadet olursa netice şudur:

            O kimse yeni müslüman oluyorsa doğrudan doğruya, eskiden müslüman olup kulluğunu lâyıkıyla yaptıysa kezâlik doğrudan doğruya cennete girecektir. Günahkâr müslümanların hâli, Allah’ın meşîetine kalmıştır. Dilerse onları da affeder, dilerse günahları kadar cezalarını çektikten sonra cennetine koyar. Hâsılı son sözü, iman ederek Kelime-i Şehadet olan kimse muhakkak cennete girecektir.”7

            Emiru’l-mü’minin imam Osman b. Affan (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.):

            “Her kim Allah’dan başka ilâh olmadığını bilerek (şehadet ederek) ölürse, cennete girecektir.”8

            Allah’dan başka hak ilâh yoktur… Kim Allah’dan başka bâtıl, sahte ve yalancı ilâhlaşmışları reddeder ve hak ilâh olarak Allah Teâlâ’yı kabul edip iman edecek olursa,  Onun için dünyada izzet, ahirette cennet vardır…

            “Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır, O’ndan başka ilâh yoktur, O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.”9 diye buyurur Rabbimiz Allah!..

            Ebu Zerr (r.a.)’dan.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

            “Lâ ilâhe illallah deyip de sonra bu ikrar ve iman üzerine vefat eden her kul muhakkak cennete girecektir.”10

            Muaz b. Cebel (r.a.)’dan.

            Rasulullah(s.a.s.) şöyle buyurur:

            “Son sözü, Lâ ilâhe illallah olan kimse, cennete gir (meyi hak et) miştir.”11

            Tevhid ile başlayıp Tevhid ile son bulan bir hayatın, mükâfâtı ebedî cennettir… Bu Tevhidî anlayış, kadın olsun, erkek olsun her muvahhid mü’minin her gündeki hayatında, günün başlangıcında ve günün bitiminde gündeme gelmektedir… Mü’min müslüman şahsiyetin günü Tevhid ile başlar ve Tevhid ile neticelenir…

            Muvahhid mü’min, kendisinden mükellefiyetin kalktığı derin uykusundan uyandığında mükellefiyeti başlar… İman ehli bu şahsiyet, abdestini alır ve iki rek’at sabah namazının sünnetini kılar… Mü’min müslüman kişi, hayatının bir gününe sabah namazının iki rek’at sünnetini kılarak başlar… Gününe namazla başlar…

            Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.), sabah namazının iki rek’atlik sünnetini çok önemsemiş ve bütün imkânların kullanılıp kılınmasını ve bırakılmamasını tavsiye buyurmuştur…

            Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet eder.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

            “Sizi atlılar kovalasa bile, yine de sabah namazının sünnetini bırakmayın.”12

            Hafız Münâvî (rh.a.), “el-Câmiü’s-Sağir” şerhinde hadisi şöyle açıklamıştır:

            “Düşman atlıları sizi kovalasa bile sabah namazının sünnetini terk etmeyiniz.

Yaya iseniz de, binekli iseniz de, gerek kıbleye, gerekse başka bir cihete doğru, imâ ile de olsa, yine sabah namazının sünnetini kılınız.

            Hadis-i şerifteki bu ifade, sabah namazının iki rek’at sünnetinin önemini göstermekte, gerek korku, gerek emniyet hâlinde, gerek yolculukta, gerekse hazarda, kısaca her hâl u kârda onu kılmaya teşvik etmektedir.”13

            Kadın olsun, erkek olsun müsallî mü’min müslüman bir şahsiyetin günü, sabah namazının iki rek’atlık Sünneti ile başlamakta ve bu namazı, önderi Rasulullah (s.a.s.)’den gördüğü ve duyduğu gibi kılmalıdır…

            Mâlik ibn Huveyris (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

            “Benim nasıl namaz kılar olduğumu gördünüzse, öylece namaz kılınız!”14

            Hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.), sabah namazının iki rek’atlık sünnetinde hangi sûreleri okurdu? sorusunun cevabını, Rasulullah (s.a.s.)’in yanında bulunan, O’nun iman ve cihad mektebinin talebeleri olan Ashab-ı Kiram’dan alalım!..

            Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha.) anlatıyor:

            Rasulullah (s.a.s.), sabah namazından önce iki rek’at kılardı ve şöyle buyururdu:

            “Bu iki sûre ne güzeldir. Sabah farzından önceki iki rek’atta (Fatiha’dan sonra) okunur. (Bu sûreler): Kul huvallahu ahad ve kul ya eyyuhe’l-Kâfirun (Sûreleri) dir.” 15

            Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle der:

            — Rasulullah (s.a.s.), sabah namazının iki rek’at Sünnetinde Kâfirun ile İhlâs Sûrelerini okurdu.16

            İbn Ömer (r.anhuma)anlatıyor:

            — Ben, bir ay Rasulullah (s.a.s.)’i takip edip baktım. Sabahın farzından önceki iki rek’atta (Fatiha’dan sonra), “Kul ya eyyuhe’l-Kâfirun” ve “Kul huvallahu ahad” Sûrelerini okurdu.17

            “Bütün bunlar gösteriyor ki, sabah namazının sünnetinde Fatiha’dan sonra, sûre ve ayet okumak, bâhusûs “Kâfirun” ile “İhlâs” Sûrelerini okumaya çalışmak mustehabdır. Cumhur-u Ulemânın mezhebi de budur.”18

            “Hadis-i şerif, “Sabah namazının (sünnetinin) birinci rek’atında Fatiha’dan sonra Kâfirun Sûresi’ni, ikinci rek’atında da İhlâs Sûresi’ni okumak mustehabtır” diyen Cumhur-u Ulemânın görüşünü te’yid etmektir.”19

            Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.), günün başlangıcı olan sabah namazının iki rek’at Sünnetini böyle kılardı!..

            Rasulullah (s.a.s.), bu namazın birinci rek’atında Fatiha Sûresi’nden sonra okuduğu Kâfirun Sûresi’nde, Rabbimiz Allah Teâlâ şöyle buyurur:

            “De ki:  ‘Ey kâfirler.
 
            Ben, sizin taptıklarınıza tapmam.
 
            Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz.
 
            Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
 
            Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
 
            Sizin dininiz size, benim dinim bana.”20

            İkici rek’atta Fatiha Sûresi’nden sonra okuduğu İhlâs Sûresi’nde Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
            “De ki: ‘O Allah, birdir.
 
            Allah, Samed’dir.
 
            O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
 
            Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.”21

            Ashab’dan birisi şöyle demiştir:

            Bir defasında ben, Rasulullah (s.a.s.) ile birlikte gidiyordum. Bu sırada Rasulullah, Kâfirun Sûresi’ni sonuna kadar okuyan bir adamı işitti.

            Şöyle buyurdu:

            “(Kuşkusuz) bu adam, şirkten kurtulmuştur.”

            Beraberce biraz daha yürüdük. Bu kez de İhlâs Sûresi’ni okuyan bir kimseyi işitti. Ardından da:

            “Bu adamın da günahları bağışlandı.” buyurdu.22

            Ferve b. Nevfel (r.a.) anlatıyor:

            Kendisi, Rasulullah (s.a.s.)’e gelerek:

            — Ya Rasulullah, yatağıma vardığım zaman söyleyeceğim bir şeyi bana öğret! dedi.

            Rasulullah (s.a.s.):

            “el-Kâfirun Sûresi’ni oku! Çünkü bu Sûre, şirkten berâettir.” buyurdu.23

            İbn Abbas (r.anhuma)’dan.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

            “Size, Allah’a şirk koşmaktan sizi kurtaracak bir kelime söyleyeyim mi?

Uyuyacağınız zaman Kâfirun Sûresi’ni okuyunuz!”24

            “Cemâlu’l-Kurrâ” da zikredildiği üzere buna (Kâfirun Sûresi’ne), “İbadet Sûresi” de denilmiş olduğu gibi, “İhlâs Sûresi” de denir. Ondan dolayı “Kul huvallahu ahad” Sûresi ile ikisine “İhlâseyn” (iki ihlâs) tabir olunur.”25

            Mü’min müslümanlar, ardarda eklenerek yılların birikimi olan bir ömrü meydana getiren güne, “Lâ ilâhe illallah” 'ın bir nev’î açılımı olan “İhlâseyn” ile başlamaktır…

“Kâfirun Sûresi”, “Lâ ilâhe” 'nin anlamıdır… “İhlâs Sûresi” ise “İllallah” 'ı apaçık beyan etmektedir…

            Katıksız iman edip, Allah ve Rasulü (s.a.s.)’in hükmüne teslim olan, Allah’dan başka bütün hüküm koyucu yalancı ve sahte ilâhları reddeden mü’min müslüman şahsiyet güne, Tevhid ile başlamaktadır… Kâfirlerden ve küfrün her çeşidinden, dolayısıyla müşriklerden ve şirkin her türünden, “Sizin dininiz size, benim dinim bana” deyip uzak olduğunu, hiçbir ilişkisinin bulunmadığını ve her hâliyle reddeddiğini ilân etmektedir…

            Katıksız iman ettiği Âlemlerin Rabbi Allah’ın varlığını ve sıfatlarını, “İhlâs Sûresi” ile beyan etmekte, Allah’dan başka hiçbir ilâh, hiçbir rab kabul etmediğini açıklamaktadır… Muvahhid mü’min her günü böyle başlamakta ve böyle devam edip son bulmaktadır…  Dolayısıyla hayatı Tevhid’le başlayıp Tevhid ile bitmektedir… Bunun için kendisine muvahhid mü’min müslüman denilmektedir…

            Günün başlangıcı olan sabah namazının sünnetini kılarken iman edip ilân ettiği Tevhid’i, günün son namazı olan “Vitir” namazını kılarken de ilân etmektedir… Uyanık ve mükellef olduğu zaman diliminde Tevhid üzere olduğunu beyan eden muvahhid mü’min şahsiyet, kendisinden kalemin kalktığı derin uykusuna dalmadan önce de bu imanını ilân etmektedir…26

            Günün son namazı olan “Vitir” namazının ikinci ve üçüncü rek’atlarında Fatiha’dan sonra “Kâfirun Sûresi” ve “İhlâs Sûresi” okuyan önderimiz Rasulullah (s.a.s.), “Vitir” namazının çok önemli olduğunu beyan buyurmuşlardır…

            Hârice b. Huzafe el-Adevî (r.a.) anlatıyor:

            Rasulullah (s.a.s.), bizim yanımıza çıkageldi ve buyurdu ki:

            “Şüphesiz Allah size, bir namaz ilave (İhsân) etti. O namaz, sizin için kırmızı develerden daha hayırlıdır. O, Vitir’dir. Onu, sizin için yatsı ile fecrin doğusu arasında koydu.”27

            Ubeyy b. Ka’b (r.a.) şöyle demiştir:

            Rasulullah (s.a.s.), Vitir namazını (Fatiha’dan sonra) “Sebbihi’sme rabbike’l-a’lâ” ve “Kul ya eyyuhe’l-Kâfirûn” ve “Kul huvallahu ahad” Sûreleriyle kılardı.28

            İbn Abbas (r.anhuma) anlatıyordu:

            Rasulullah (s.a.s.), Vitir namazını üç rek’at kılardı. Birinci rek’atta “Sebihi’sme rabbike’l-a’lâ” 'yı, ikinci rek’atta “Kul ya eyyuhe’l-Kâfirûn” 'u ve üçüncü rek’atta da “Kul huvallahu ahad” 'ı okurdu.29

            Abdulaziz b. Cureyde anlatıyor:

            Âişe (r.anha)’ya sordum:

            — Rasulullah (s.a.s.), vitri ne ile kılardı?

            Cevaben dedi ki:

            — Birinci rek’atta “Sebbihi’sme rabbike’l-a’lâ”, ikinci rek’atta “Kul ya eyyuhe’l-Kâfirûn”, üçüncü rek’atta “Kul huvallahu ahad” ile Muavvizeteyn’i (Felak ve Nas’ı) okurdu.30

            Yegâne önderleri Rasulullah (s.a.s.)’den gördükleri ve öğrendikleri gibi “Sünnet” üzere namaz kılan mü’min müslümanlar, ömürlerinin bütününün örneği olan bir günün başlangıcını ve bitimini Tevhid ile gerçekleştirmekte, gün boyu, yani ömür boyu Tevhid üzere olmaya gayret etmektedirler… Tevhid akîdesinden, katıksız iman anlayışından ve İslâm’ın yaşanmasından asla taviz vermeden, Tağutu reddedip Allah’a kul olmaya çalışan muvahhid mü’minler, “mü’minlerin kardeş olduğu” şuuruyla, “sadıklarla beraber olmaya” gayret etmeli ve “hep beraber Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp” “İslâm Milleti” 'ni oluşturmalıdırlar… Gayr-i İslâmî bütün ideolojileri ve düzenleri reddetmeli, gerek teori, gerekse pratik yönleriyle tüm cahiliyye işlerini ayakları altına almalıdırlar…

            “En yüce olan İslâm’dır, ondan başka yücelik yok!” hakikatını kendilerine şiâr etmeli ve İslâm dışı bütün anlayışlarla ilgilerini kesmelidirler… “İman ve cihaddan oluşan hayatı” yaşamaya gayret ederken, hayatı, Tevhid üzere binâ etmeli, binâyı ise “Salih amel ve güzel ahlâk” ile süslemeli, sağlamlaştırmalı!..

            “Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. Maruf (iyi ve İslâm’a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah’a iman edersiniz.”31

Hakikatinivucubiyetin asla unutmadan Ümmet şuuru ile Tevhid’i dipdiri ayakta tutmak gerekir!..

---------------------------------------------------------------------------

1) Saff, 61/10-11.

2) Saff, 61/12-13.

3) A’râf, 7/179.

4) İman Muhammed b. Muhammed b. Süleyman er-Rûdânî, Cemu’l-Fevaid- Büyük Hadis Külliyatı, çev.Naim Erdoğan, İst. 2003, C. 3, Sh. 258-259, Hds. 6395. Ahmed b.Hanbel, Müsned, C. 3, Sh. 492. C. 4, Sh. 63, 341. C. 5, Sh. 371, 372’den.

            İmam Buhârî, Halku Efali’l-İbâd- Hadis-i Şerifler Işığında İlâhî Kelâmın Müdaafası, çev. Yusuf Özbek, İst. 1992, Sh. 63, Hds. 194.
            el-Hafız İbn Hacer el-Askalânî, Metâlibu’l-Âliye, çev. Hüseyin Kara, İst. 2006, C.
5, Sh. 56, Hds. 4277. Ebu Bekr ibn Ebi Şeybe, Müsned’den. Sahih bir senedle.

5) Münafikun, 63/8.

6) Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Cenâiz, B. 1, Hds. 1-2.
    Sünen-i İbn Mace, Kitabu’l-Cenâiz, B. 3, Hds. 1445.
    Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Cenâiz, B. 7, Hds. 983.
    Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Cenâiz, B. 15-16, Hds. 3117.
    Sünen-i Neseî, Kitabu’l-Cenâiz, B. 4, Hds. 1826-1827.

7) Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İst. T.Y. C. 5, Sh. 107.

8 Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İman, B. 10, Hds. 43.
    İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, çev. Rıfat Oral, Konya, 2003, C. 1, Sh. 44, Hds. 31/31. Sh. 51, Hds. 39/39.

9) Bakara, 2/163.

10) Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Libâs, B. 24, Hds. 44.
                                Kitabu’l- Cenâiz, B. 1, Hds. 1.
      Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İman, B. 10, Hds. 43.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-İman, B. 7, Hds. 2775.                     
      İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned,

11) Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Cenâiz, B. 15-16, Hds. 3116.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Cenâiz, B. 7, Hds. 984’ün devamı.
      Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cenâiz, B. 1. (Bab başlığında)

12) Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Salâtu’t-Tatavvu, B. 3, Hds. 1258.
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 2, Sh. 405.

13) Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Hzr. Necati Yeniel-Hüseyin Kayapınar, İst. 1988, C. 4, Sh. 506-507. Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, C. 4, Sh. 393’den.

14) Sahih-i Buhârî, Kitabu Ahbâri’l-Âhâdî, B. 1, Hds. 1.

15) Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkâmetu’s-Salâ, B. 102, Hds. 1150.
       İmam el-Hafız İbn Hacer el-Askalânî, A.g.e. C. 4, Sh. 353, Hds. 3810. Müsedded b. Müserhed, Müsned’den.

16) Sahih-i Müslim, Kitabu Salâti’l-Müsafirin, B. 14, Hbr. 98.
      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Salâtu’t-Tatavvu, B. 3, Hbr. 1256.
      Sünen-i Neseî, Kitabu’l-İftitâh, B. 39, Hbr. 945.
      Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkâmetu’s-Salâ, B. 102, Hbr. 1148.

17) Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkâmetu’s-Salâ, B. 102, Hbr. 1149.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Salât, B. 306, Hbr. 413.

18) Ahmed Davudoğlu, A.g.e. C. 4, Sh. 191.

19) Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, C. 4, Sh. 504.

20) Kâfirun, 109/1-6.

21) İhlâs, 112/1-4.

22) İmam Nesâî, Kur’ân’ın Faziletleri – Fedailu’l-Kur’ân, çev. Dr. Ali Pekcan, Konya, 2006, Sh. 51, Hds. 53.
      Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedailu’l-Kur’ân, B. 23, Hds. 3429.

23) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’d-Daavat, B. 21, Hds. 3625.       
      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B. 97-98, Hds. 5055.
      Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedailu’l-Kur’ân, B. 23, Hds. 3430.
      Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 5, Sh. 456.

24) el-Hafız İbn Hacer el-Askalânî, A.g.e. C. 4, Sh. 253-254, Hds. 3811. Ebu Ya’lâ el-Mevsilî Müsned’den.

25) Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İst. T.Y. C. 9, Sh. 366.
      Sadeleşmiş nüsha: Azim Yayınları, İst. T.Y. C. 10, Sh. 8.

26) Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha)’dan.
      Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
      “Üç gruptan kalem kaldırılmıştır:
      Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşinceye kadar cinnet geçiren(deli)den ve büyüyünceye (baliğ oluncaya) kadar çocuktan.”
      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Hudûd, B. 17, Hds. 4398-4401.
      Sünen-i İbn Mace, Kitabu’t-Talat, B. 15, Hds. 2041-2042.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Hudûd, B. 1, Hds. 1446.
      Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Muhâribîn, B. 7 (Bab başlığında)

27) Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vitr, B. 1, Hds. 1418.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Vitr, B. 329, Hds. 449.
      Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkametu’s-Salâ, B. 114, Hds. 1168.
      Sünen-i Dârimî, Kitabu’s-Salât, B. 208, Hds. 1584.

28) Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkametu’s-Salâ, B. 115, Hbr. 1171.
      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vitr, B. 4, Hbr. 1423.
      Sünen-i Neseî, Kitabu Kıyamu’l-Leyl, B. 37, Hbr. 1699-1701.
      Sünen-i Dârimî, Kitabu’s-Salât, B. 210, Hbr. 1594.

29) Sünen-i Neseî, Kitabu Kıyamu’l-Leyl, B. 38, Hbr. 1702-1703.
      Sünen-i İbn Mace, Kitabu İkametu’s-Salâ, B. 115, Hbr. 1172.
      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Vitr, B. 337, Hbr. 460.

30) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Vitr, B. 337, Hbr. 461.
      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Vitr, B. 4, Hbr. 1424.

31) Âl-i İmrân, 3/110.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Hayatın Altın Kuralları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:08:59 ÖS]


İyimisiniz Gönderen: anadolu
[Dün, 04:54:57 ÖS]


Niye Ben Gönderen: anadolu
[Dün, 04:50:37 ÖS]


Gaflete Kapılmamaya En Dikkat Edilmesi Gereken Zamanlardan Biri Gönderen: anadolu
[Dün, 04:44:26 ÖS]


Rahmet Kapısında Gönderen: anadolu
[Dün, 04:35:33 ÖS]


Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız Gönderen: anadolu
[Dün, 04:31:48 ÖS]


İslam’da Aile Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:10:30 ÖÖ]


Milli ve Manevi Değerlerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:56:33 ÖÖ]


Dava Ruhu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:47 ÖÖ]


Kibir Başkalarını Küçük Görmeye Sebep Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:30:41 ÖÖ]


Ey Yahûdî topluluğu Allah'tan Korkunuz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:23:36 ÖÖ]


Din ve Namus Nasıl Korunur - Helal Belli, Haram Da Bellidir Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:39:39 ÖÖ]


Yolumu Kendim Bulmasam Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:35:48 ÖÖ]


Cihad Ruhunu Heyecanımızı Kaybetmeyelim Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:30:35 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (SAV) İnsanlara Karşı Anlayacağı Kelimeler İle Konuşun Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:21:07 ÖÖ]


Cuma Fakirlerin Haccı Müminlerin Bayramıdır Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:11:39 ÖÖ]


Vefasız İnsanlar Olduk Gönderen: fanidunya NET
[Kasım 08, 2024, 08:03:57 ÖÖ]


Sonsuzluğa İlk Adım Ölüm Gönderen: KOYLU
[Kasım 07, 2024, 08:30:48 ÖS]


En Büyük Nimet: Kur’an-ı Kerim Gönderen: KOYLU
[Kasım 07, 2024, 08:23:14 ÖS]


Çocuğunuzla İşbirliği Yapabilmeniz İçin Gönderen: KOYLU
[Kasım 07, 2024, 08:18:15 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48