Gönderen Konu: Ağzı Olan Konuşuyor Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor  (Okunma sayısı 7 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 6647
Ağzı Olan Konuşuyor Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor
« : Eylül 25, 2024, 09:55:28 ÖS »


Ağzı Olan Konuşuyor Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor

Sünnet ve hadis, mü’minin aklını, şahsiyetini, hayatını inşa eder. Gerek siyer kitaplarımızı, gerekse hadis-i şerifleri dikkatli okuyup amel edersek ifrat ve tefride düşmeden itidalli ve istikametli bir yol izleyebiliriz. Son zamanlarda mü’minler olarak, ölçü ve dengenin kaybolduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bütün yapılan amellerin Allah ve Resulüne arz edilip o ölçüye vurularak değerlendirilmesi gerekirken, çeşitli düşünce ve mülahazalarla (tasavvuf, tarikat, cemaat, vs.) herkes kendi koyduğu ölçüye uyar oldu. Bu hercümercden ancak ‘ehlisünnet vel cemaat’ ölçüsüyle kurtulabiliriz.

Hıristiyanlar, dinlerinde artırma yoluna gidiyorlar, bizdeki kimi istismarcılar ise, dinde eksiltme veya ilave yapmaya kalkışıyorlar. Ne garip bir çelişki!

Geçmiş ümmetlerin sapıklıklarıyla ilgili bu tespitlerin bizimle olan ilgisini etbau’t-tabiin’in ileri gelen alimlerinden Süfyan b. Uyeyne şöyle belirtmiştir:

“Alimlerimizden sapıtanlarda Yahudilere; abidlerimizden sapıtanlarda da Hıristiyanlara benzerlik vardır.”

Bunun içindir ki “Bildiğiyle amel etmeyen âlimin, bilgisiz abidin fitnesinden sakının. Zira bunların fitnesi; her sapığın sapıklık sebebidir” denilmiştir.

Aslında biz “bildiğiyle amel etmemek” ve “bilgisiz amel etmek” diye tespit edilen sapıklık sebeplerini Resulullah Efendimizin hadislerinde de bütün açıklığıyla bulmaktayız. Şöyle buyurur: “Benden önce gönderilmiş bulunan her peygamberin ümmetinden mutlaka sünnetine sarılan ve emrine uyan yardımcıları ve dostları olmuştur. Ancak bunlardan sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan birtakım gruplar zuhur etmiştir. Bu tür insanlarla, eliyle mücadele eden mü’mindir; diliyle mücadele eden mü’mindir; kalbiyle mücadele eden mü’mindir. Bundan ötesinde bir hardal tanesi ağırlığınca bile iman söz konusu değildir.”

Dindar insanın referansından dolayı daha düzgün durmasını bekliyorsunuz ama pratik her zaman teoriyi tutmuyor. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e, onun pratiği olan Sünneti Seniyyeye müracaat edilmeyince ‘yaşanması zor bir din’ algısı yerleştiriliyor. Rahatlarının kaçacağını düşünenler de inandığı gibi yaşamak yerine ‘yaşadığı gibi inanmak’ yoluna girerek yozlaşma ve dünyevileşme yaşanılır bir hayat haline geliyor. Kimlikler kendiliklerinden bir anlam ifade etmiyor kimse için. ‘Dindar insan hak yemez’ diyemiyoruz kolay kolay. Ya da yalan söylemez, rüşvet almaz, faiz yemez; hayvana, ormana, havaya, suya başka nazarla bakar.

Sorumluluklarının farkındadır. Oysa işler böyle yürümüyor. Sistem, ne pahasına olursa olsun kazanmak uğruna kurulmuş. Toplumun geniş İslâmî kesimlerinin tek terdi, daha fazla kazanmak, daha lüks bir hayat sürmek, daha fazla tüketmek artık: Daha fazla tükettikçe, daha lüks tüketim maddelerine saldırdıkça, daha fazla tükendiklerini göremiyorlar. Dine saygılı olduklarını hep söylerler. O halde dine saygı dediğin, dinin sınırları içinde kalmak ve gücü ölçüsünde dinin ahkâmını yaşamakla ispat edilebilir. İbadeti/Kulluğu ihmal etmeyerek. Müslümanlar olarak gün geçtikçe yaşayan değil, tartışan bireyler olma eğilimini benimsemiş gözükmekteyiz. Oysa din, sadece iman değil, aynı zamanda ameldir.

Ağzı olan konuşuyor, her kafadan bir ses çıkıyor. İç dünyasına dönüp ‘nefs muhasebesi’ yapılmıyor.

Toplumumuzda iki hatalı tutum ve iddia dikkat çekmektedir: Bir yanda dini yaşama adına kişisel hayatlarında hiçbir eylem/amel/alamet bulunmayan bazı kimseler, dine son derece saygılı ve kalplerinin temiz olduğunu iddia etmektedirler. Hatta İslam’a ait ilke ve uygulamaları yersiz ve haksız gerekçelerle suçlayan, ardından da kendilerinin “gerçek Müslüman” olduklarını vurgulayan, kendileri gibi (aydın) Müslüman olunmasını savunan kimseler bulunmaktadır. Bu insanların şu gerçekten de pek haberleri bulunmamaktadır: Dine saygılı olmak demek dindara da saygı göstermek demektir. Şeriat dışında kalmış ne tarikat ne de marifetten söz etmek mümkün değildir.

Şeraitsiz tarikat da ma’rifet de olmaz, olamaz. Peygamber Efendimiz, hiçbir dini vecibeden/görevden kendisini muaf tutmamışken, kendileri için dinde muafiyet uyduran bu tür insanların sahtekârlığı ortadadır. Bütün Müslümanlara yönelik olarak bir kez daha vurgulamak yerinde olacaktır: Dindarlık ve dine saygı, dini olanı, dinde olanı yaşamakla ispat edilir.

Özellikle dindar kesimde bilenler ve fakat bilgisiyle amel etmeyen, bilgisi olmadığı halde amel diye bir şeyler yapmaya kalkan kimselerin bulunduğu da bir başka gerçektir.

İbadetlerden, kulluktan soyutlanmış bir dindarlıkta da hayır yoktur. Malum cenah da kötü örnekleri ve olmayan İslâm ülkelerinin hâlini göstererek İslâm’dan uzaklaşmanın mazereti olarak göstermekten başka bir şey yapmazlar. Batı uşaklığı ve din düşmanlığı!

Yapılacak iş, dini emirleri gücü yettiğince yerine getirmek, yasakları da mutlak surette terk etmekten ibarettir. Resulullah Efendimizin bildirdiği dindarlık ölçüsü budur. Sakif kabilesi elçilerine Peygamber Efendimiz tarafından verilen cevapta, tevhid ülkesinde puta yer olmadığı, dinin emirleri konusunda hiçbir kimse ya da gruba muafiyet ve ayrıcalık tanınması söz konusu olamayacağı açıkça ortaya konulmuş bulunmaktadır.

Bu demektir ki gerçek dindarlık tevhid, istikamet, dürüstlük ve ibadet/kulluk erdemlerini birlikte sahiplenip gücü ölçüsünde yaşamaktır. Sonradan Müslüman olan entelektüel Roger Garaudy ile bitirelim.

‘Bir halkın millet ve hakiki devlet olabilmesi için büyük bir dine hak ve tek din İslâm’a iman etmesi ve o dinin şartları içinde yaşaması şarttır. Milletin ebedîliği dinin azametine ve devlet/millet tarafından benimsenmesine bağlıdır.’

Yaşar Değirmenci.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50