Çocuklara Çocukluklarını Yaşatın 1 - 2
Ben bir anne olarak yaşadıklarımı ve çocuklarımda ve çocuklarımın arkadaşlarında gördüklerimi bir tecrübe olarak paylaşmak istiyorum. Sebebi her ne olursan olsun ayrı bir konu ama çocuklar çocukken çocukluklarını yaşamalıdır. Anneler babalar onlara çocukluklarını yaşamalarını sağlamalıdır.
Çocuklara çocuk oyuncakları almak, onları bilgisayar cep telefonu ile teknolojik imkânlara boğmak, ne isterlerse onlara sunmak değildir bu… Çocuğun çocukluğunu yaşamasını çocuklara elbette öğretmenleri de sağlamakta yardımcı olur. Elbette arkadaşları da etkili olur ama illa ki ona annesi çocukluğunu yaşatmalıdır…
Eğer bir çocuk çocukken çocukluğunu yaşamazsa ne olur? Büyüyüp ergenlik yaşına gelmeye başladığında birey olduğunu fark etmeye başladığında ilk yapacağı şey çocukken yaşamak isteyip de yaşayamadığı çocukluğunu yaşamak olur… Kendi kendine karar vermeye başladığını düşündüğü an tatlı bir sevinç duyar, tatlı bir heyecan başlar içinde… Ama onun özlemi bilerek bilmeyerek içinde ukde kalan çocukluk duygularını kendince yaşamaktır…
Çevrenize dikkat ettiğinizde ortaokul son sınıftan itibaren liseli yıllarda çocukların büyük bir çocuğunun hâl ve hareketleri çocukça hareketlerdir… Ergen oldukları için ergenlik ve gençliğe dönük hâl ve hareketleri yaşamaları gerektiği hâlde ergenliklerini de yaşayamazlar.
Bu defa gerek okuldan gerek çevreden gerek ailesinden kendilerince olumsuz geribildirimler alırlar. “Sana yakışıyor mu?”, “Ayıp değil mi?”, “Koskoca adam oldun?” türü baskılar ergenlik çağında çocukluğuna özlem gidermeye çalışan genci öfkelendirir… Birey olmaya başladığı için de savunmaya geçer. Bu ise genellikle aşırı tepki ve kırıcı karşılıklar içerir… Oysa anneler babalar çocuklarına çocukluklarını yaşatacak zaman ayırsalar, ergenlik döneminde onları daha kolay bir süreç bekler. Çocukluğunda biraz “yorulan” anneler ergenlik dönemindeki yorgunluğun şiddetinden de kurtulmuş olurlar…
Çocuklara çocukluklarını yaşatın 2
Bir anne olarak dünkü yazımızda "anne babalar çocuklarına çocukluklarını yaşatsın" dedik. Eğer çocuklar çocukluklarını yaşayamazsa ergen oldukları dönemde birey olmaya başladıklarında yaşayamadıkları çocukluklarını yaşamaya kalkarlar ve ergen döneminde hem kendileri sıkıntı çeker hem anne babalar bu şekildeki çocuklarıyla çok daha fazla sorun yaşamaya başlarlar, dedik.
Peki çocukluklara çocukluklarını yaşatmak nasıl olur? Bu konuda elbette ki bilim insanlarından destek almak en doğrusudur ama en azından şunları söyleyebilirim ki çocuklarda her yaşın ayrı bir davranış şekli vardır… Örnek olarak çocuklar iki yaşından itibaren çevresindeki her nesneyi merak eder. Dokunarak öğrenmek ister.
Anne baba bu yaştaki çocuğa “dokunma” “bırak onu” gibi engellemeler yapar. Doğru olan bu değil gerekirse işini gücünü bırakıp veya erteleyip o merak ettiği şeyi ona bir büyüğe anlatır gibi anlatmak ve onu tanımasını sağlamaktır.
Ve elbette ki bu bir nesneye değil bütün nesnelere olan merak için böyledir. Onun için çocuk büyütmek çok çok ciddi bir iştir… Üç yaşından itibaren bu defa da her şeyi sormaya başlar çocuklar… Bu ne, şu ne, o ne? Anne olarak ve gerektiğinde baba olarak onun o sorularına “uff” diye karşılık vermek değil büyük bir sabırla tek tek anlatmak gerekir. Hatta onun merak edemediği nesneleri de ona isim vererek söylemek onun zihnine o nesneyi kaydettirmek gerekir… “Bak bu bardak”, “Bak bu süpürge”, “Bak bu sandalye” vb. gibi… Dört yaşından itibaren çocuk sokağa çıkmak isteyecektir…
Onunla birlikte belli saatlerde parka gitmek, sokakta dolaşmak ama onun hemencecik yorulacağını da hesap ederek bu süreyi iyi ayarlamak gerekir… İki üç yaşındaki çocuğa sadece çizgi film izletmek onu yetiştirmez, sizi bir süre rahatlatır… Bu çok geniş bilimsel bir eğitim konusudur…
Elbette günümüz anneleri çok çaresizdir? Çoğu çalışan annedir… Çocukların büyük çoğunluğu kreşlere gönderilmektedir. Bu açık buralardan giderilmeye çalışılmaktadır.
Semiramis Gülbahar.