Bir Münafığın Anatomisi
Olduğundan farklı görünmeye çalışmak:
“Kim ki, kendisini insanlara, olduğundan daha fazla Allah'tan korkan ve takvalı göstermeye çalışırsa o, münafıktır.” (Camiussağir)
Açıkta takvalı görünüp gizlide nesfine itaat etmek:
“Onlar için namaz aşikâre oldu, onu kabul ettiler. Zekât gizli oldu, onu yediler. İşte bunlar münafıktır.” (Râmuz el-Ehadis)
Namazda üşengeçlik ve gösteriş:
“Onlar, namaza kalktıkları zaman, üşene üşene kalkarlar, insanlara sürekli gösteriş yaparlar. Ve Allah'ı da çok az zikrederler.” (Nisa 4/142)
Harama-helale dikkat etmemek:
"Mümin, yiğittir, zekidir, dikkatlidir, itaatlidir, acele etmeyendir, âlimdir, takva sahibidir. Münafık ise, insanları arkalarından çekiştiren ve yüzlerine karşı dil uzatan bir cehennem odunudur. Şüpheli şeylerden uzak durmaz, harama, helale önem vermez, tıpkı gece odun toplayan kimse gibi, nereden kazandığına, nereye harcadığına ehemmiyet vermez." (Râmuz el-Ehadis)
Çevresindekilere sıkıntı ve eziyet vermek:
“Mümin omuzları yumuşak kimsedir. (İyi geçimlidir.) O, din kardeşine rahatlık ve ferahlık verir. Münafık ise kardeşinden uzak durur. Kardeşine sıkıntı ve huzursuzluk verir. Mümin selam vermekte atılgandır. Münafık ise bakar ki önce kendisine versinler.” (Râmuz el-Ehadis)
İslam büyüklerine saygısızlık:
"Üç kimse vardır ki, münafıklardan başkası onları hafife almaz: İslam'da saçını ağartmış olan kişi, ilim sahibi ve adaletli bir önder." (Taberânî)
Aşırı tartışmacılık:
“Kimde dört vasıf bulunursa halis münafık olur. O dört şeyden biri kendisinde bulunan kişi ise onu terk edinceye kadar münafıklıktan bir haslet bulunur.
Bunlar: Kendisine bir emanet bırakıldığı zaman ihanet eder; konuştuğunda yalan konuşur, anlaştığı zaman sözünde durmayıp bozar. Bir kimseyle tartıştığı zaman haddi aşıp, aşırı giderek karşısındakine kötülük yapar.” (Buhari)
Sabah ve yatsı namazı problemi:
“Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez. Onlara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur.
Hâlbuki bu iki namazın cemaatinde olan sevabı bilselerdi, emekleye emekleye de olsa, onlara gelip hazır olurlardı.” (Buhari)
Namaza önem vermemek:
“İşte bu, münafıkların namazıdır. " (Üç kere tekrarladı ve ekledi), "Onlardan biri güneş sararıncaya kadar oturur, (namazı erteler) o anda (sanki) güneş şeytanın boynuzları arasındadır. En son kalkar, hızla dört rekât kılar ki burada da Allah'ı çok az zikreder.” (Ahmed bin Hanbel)
Günahlardan pişmanlık duymamak:
"Mümin, günahını üzerine düşüverecek bir dağ gibi görür ve günahtan böylece korkar. Münafık ise, günahını burnunun üzerine konmuş uçan bir sinek gibi görüp günahlarını hafife alır." (Buhari)
Musibetlerden ibret ve ders almamak:
“Mümine hastalık gelip, Allah onu iyi ettiğinde, bu müminin günahlarına kefaret ve ilerisi için ders olur.
Münafık ise, hasta olup iyi olduğunda, bağlanıp salıverilen deve gibi kalkar. O niçin bağlandığını ve niçin salıverildiğini bilmez.” (Râmuz el-Ehadis)
Kötü ahlak:
“Şu iki özellik asla münafıkta bir araya gelmez. Güzel ahlak ve dinde anlayış ve kavrayıcılık.” (Camiussağir)
Dış görünüşe iç dünyadan daha fazla önem verme:
“Onları gördüğün zaman kalıpları (dış görüntüleri, cüsseleri) hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ancak onlar sanki elbise giydirilmiş kütükler gibidirler.” (Münafikun 63/4)
İyiliğin edebiyatını kötülüğün ise bizzat kendisini yapmak:
“Münafık iyiliği konuşur ama kötülüğü işler. Ümmetim için en çok bu ağzı iyi laf yapan münafıklardan korkarım.” (Râmuz el-Ehadis)
Müstehcen ve küfürlü konuşmak:
“Konuştuğu zaman hayâlı, edepli ve sadece gerektiği zaman konuşmak imanın göstergesidir. Açık saçık, (müstehcen), lüzumsuz ve fazlaca konuşmak ise münafıklığın kısımlarındandır.” (Tirmizi)
Hepimizin günahları, yanlışları, hataları ve eksikleri var.
Ancak eğer tüm bu sayılan özellikler eksiksiz olarak bizde bir araya geliyor, kalıcı bir karaktere, belirgin bir özelliğe dönüşüyorsa, çevremizdekiler bizi bu özelliklerimizle tarif ediyorlarsa o zaman tehlikeli bir noktadayız demektir.
Abdülaziz Kıranşal.