* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Evlerimizin Huzur ve Bereketi için Altın Kurallar Evinizin İktidarını Kaybetmeyi  (Okunma sayısı 80 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Evlerimizin Huzur ve Bereketi için Altın Kurallar Evinizin İktidarını Kaybetmeyin

Bir evde gençler YouTuber’lara teslim edilmişse, çocuklara çizgi film açmadan yemek bile yedirilemiyorsa, anneler başlarını dizilerden kaldıramıyorsa, babalar spor, haber ve magazin programlarına müptela olmuşlarsa, yemekler toplu halde yenmiyorsa, kimse kimseyi sabah namazına kaldırmıyorsa, herkes kendi odasında, kendi kanepesinde kendi cep telefonu ve kendi internetiyle kendi dünyasında yaşıyorsa o evin iktidarı kaybedilmiş demektir. Evlerinin iktidarını kaybedenler, memleketin siyasi iktidarını kazansalar bile hiçbir şey yapamazlar.

Uyarmaya ilk önce evinizden başlayın!

Namazı tavsiye edecekseniz önce ailenize tavsiye edin! Günahtan sakındıracaksanız önce ailenizi sakındırın. Hedef ve ideallerinizi gerçekleştirecekseniz bunlara ilk önce evinizden başlayın! İslam’ı hâkim kılacaksanız önce evinize hâkim kılın! Tüm iddialarınızı önce evlerinizde ispat edin! Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Uyarmaya önce en yakın akrabalarından başla.” (Şuara, 214)

Dünyayı kurtaramıyorsanız bari evinizi kurtarın!

Suriye’yi, Filistin’i, Doğu Türkistan’ı, Arakan’ı kurtaramıyorsanız bari kendi evlerinizi kurtarın! Oradaki mazlum çocuklar için bir şeyler yapamıyorsanız bari kendi çocuklarınız için bir şeyler yapın! Ailenizi ve evinizi ihmal etmeyin! Sakın unutmayın! Evde yaptığınız her ihmal, çocuklarınız açısından ya itikadi, ya ahlâki, ya da ameli bir problem olarak size geri dönecektir. Bir anne-babanın başına gelebilecek en büyük musibetlerden birisi de kendi ailesinin İslami terbiyesini ihmal etmesidir. İşte bu tam bir kayıp ve tam bir ziyandır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki:

“Asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendileriyle birlikte ailelerini de ziyana uğratanlardır.” (Şura, 45)

Unutmayın! Ne ekerseniz onu biçersiniz!

Siz iffetli olursanız, eşleriniz, kızlarınız ve oğullarınız da iffetli olur. Siz ailenize karşı merhametli olursanız size de merhamet edilir.

Siz ayıp örtücü olursanız sizin de ayıplarınız örtülür. Siz ana-babalarınıza sahip çıkarsanız ileride çocuklarınız da size sahip çıkar. Bilin ki, hiçbir eğitim, hiçbir sohbet ve hiçbir hoca iyi bir örneklikten daha etkili olmaz.

Gerçek sevginin gereğini yapın!

Eğer eşinizi ve çocuklarınızı gerçekten seviyorsanız, onları sabah namazına kaldırın! Onlara haram lokma yedirmeyin! Bütün haklarınızı onlara helal edin! Onların dizi müptelası olmalarını önleyin! Onları faize ve krediye bulaştırmayın! Gıybet ettiklerinde, yalan söylediklerinde, adaletten ayrıldıklarında, ibadet ciddiyetlerini kaybettiklerinde onları hemen uyarın! İslam’ı yaşamaları için onlara yardımcı olun!

Evinizde kesinlikle bunları yapmayın!

Bilin ki, faiz giren evde huzur olmaz, haram lokma giren evde salih nesil olmaz. Eşlere karşı nezaket olmayan evde afiyet olmaz. Ana-babaya hürmet edilmeyen evde bereket olmaz. Sabah namazlarına önem verilmeyen evi Allah korumaz. Allah’ın emir ve yasaklarına değer verilmeyen bir evde düzen olmaz.

Eşinize ve ana-babalarınıza vefasızlıktan kaçının!

Başta eşiniz ve aileniz olmak üzere kimseye karşı nankörlük yapmayın! Çünkü elindeki nimetlerin kıymetini bilmeyenler, eşine ve dostlarına hainlik edip aldatanlar, kendisine iyiliği dokunanlara vefasızlık yapanlar, Allah’a şükür, kullara da teşekkür etmeyenler, ilk önce Rablerinin sevgisini kaybederler çünkü: “Allah hiçbir haini ve hiçbir nankörü sevmez.” (Hac, 38)

Evlerinizde şükür ve istiğfarı ihmal etmeyin!

Evinize ve ailenize dokunabilecek azaptan, üzüntüden, kederden, belalardan ve musibetlerden korunmak istiyorsanız iki şeye dikkat edin! Bunlardan birisi şükür yani “Elhamdulillah” diğeri ise istiğfar yani “Estağfirullah”tır. Çünkü rabbimiz buyuruyor ki:

“Allah istiğfar ettikleri müddetçe onlara azap edecek değildir.” (Enfal, 33) Ve yine Rabbimiz buyuruyor ki: “Eğer şükrederseniz Allah size niye azap etsin ki.” (Nisa, 147)

Abdülaziz Kıranşal.