GENÇ MÜSLÜMAN HUKUKÇULARA
Adil olun! Verdiğiniz kararlarda, “Allah adaleti emreder…” (Nahl, 90) buyuran âlemlerin Rabbi olan Allah’ın kulu olduğunuzu ve Allah’ın adalet emrini yerine getirip getirmediğinizden muhakkak hesap vereceğinizi sakın unutmayın!
Her zaman merhametli olun! Kıtlık zamanında, açlıktan bahçesine girip hurma yiyen sahabiyi dövüp, elbiselerine el koyan bahçe sahibine, “Cahilken öğretmedin! Açken de doyurmadın! Şimdi de dövüyorsun» deyip, bahçe sahibini azarlayan ve o garip sahabiye yiyecek verip, elbiselerini iade eden önderiniz Hz. Muhammed’in (s.a.s) merhametini kuşanın…
Kimseye ayrıcalık yapmayın! Statüleri, konumları, bağlantıları ne olursa olsun aralarında hüküm verdiğiniz insanlara muamelelerinizde ve hatta bakışlarınızda bile eşit davranın. Çünkü siz, “Kim ki, Müslümanlar arasında hüküm vermekle imtihan edilirse, onlara karşı bakışında, işaretinde, oturma yerleri göstermesinde bile âdil davransın.” (Taberani) diye emreden Hz. Muhammed’in (s.a.s) ümmetisiniz.
Hz. Ömer (r.a) halife iken bir sahabi ile bir konuda anlaşmazlık yaşar, aralarındaki anlaşmazlıkta hâkemlik yapması için Zeyd bin Sabit’e (r.a) giderler. Zeyd bin Sabit, devlet başkanı olması dolayısıyla Hz. Ömer’in altına bir minder verir ve Müslümanların halifesi olduğu için de onu yeminden muaf tutmak ister. Zeyd bin Sabit’in ( r.a) bu davranışlarını beğenmeyen ve “Sıradan bir Müslüman ile halife arasında eşit muamele yapmadıkça Zeyd’e bir daha kimse dava götürmesin! diyen Hz. Ömer’in (r.a) adalet ve eşitlik prensiplerini öncelikli ölçüleriniz olarak belirleyin.
Zulümden kaçının! Bile bile haksızlık yapmadığınız müddetçe Allah’ın size her daim yardım edeceğini hiç aklınızdan çıkarmayın! Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki; “Allah, zulmetmediği müddetçe hâkimle beraberdir, zulmettiğinde ise onu bırakır, şeytanı ona arkadaş eder. (Beyhaki)
Anlayışlı olun! Meseleleri değerlendirirken nasıl bir düzende yaşadığınızı, insanların nasıl bir sistemle yetiştirildiğini, içinde bulunulan şartları asla göz ardı etmeyin, kimsenin sizi yanlışa yönlendirip zulme sevk etmesine izin vermeyin. Aç bıraktığı işçisinin çaldığı yemekten dolayı elinin kesilmesini isteyen patrona, “Eğer bir el kesilecekse, aç bırakarak hırsızlığa mecbur eden eller kesilmeli” diyen Hz. Ömer’in (r.a) değerlendirme kriterlerini rehber edinin…
Size yanlış kararlar verdirecek öfkeden, sizi adaletten saptıracak kibirden ve yoldan çıkaracak şımarıklıktan uzak durun. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki, “Ümmetimin en şerlileri hâkimliği üstlenip de tereddüde düştüğü zaman danışmayan, doğru karar verdiğinde kibirlenip şımaran, öfkelendiğinde sertleşip kabalaşan kimselerdir. Kötülüğe kâtiplik/şahitlik yapan da onu işleyen gibidir.” (Camiu’s-Sağir)
öz konusu Allah’ın emri olan adalet ise cesur olun! Çünkü Allah, her zaman hak ve adalet için mücadele edenlerin yanındadır. Kendisine baş kadılık teklif eden halifeye: “Ey Halife! “Bu görev için sadece ilim yetmez. Bu göreve gelecek kimse, senin aleyhine, oğlunun aleyhine, kumandanlarının aleyhine, rütbe ve makam sahiplerinin aleyhine de hüküm verebilecek cesarette biri olmalıdır.” diyen İmam-ı Âzam Ebu Hanife’nin cesaretini kuşanın.
Siz hakikatin peşinde olur ve hakkın sizin elinizle tesis edilmesini gönülden isterseniz Allah sizi muhakkak Hakk’a ve hakikate ulaştırır. Çünkü efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki, “Hakk’ı isteyen her Müslüman hâkimin yanında kendisini Hakk’a yönelten, yardımcı olan iki melek bulunur. Hakk’ı değil de zulmü isteyip, bilerek zulmettiğinde ise melekler kendisinden uzaklaşır ve onu kendi nefsi ile baş başa bırakırlar. (Taberani)
Ve asla unutmayın! “Adalet, kanunlarda değil hâkimlerin ruhlarındadır. O ruhu İslam’la harekete geçirin» Şehit Hasan el-Benna
Abdülaziz Kıranşal.