Ahir Zamanda Oruç Tutmak
Ebû Umeyye eş-Şa'banî diyor ki, Kur’an okurken Maide suresi 105. ayeti okudum ve şaşırdım. Çünkü ayette, “Yâ eyyuhellezîne âmenû aleykum enfusekum” “Ey îmân edenler! Siz kendinize bakın” diye buyuruluyordu. Sahabeden Ebu Salebe el-Huşenî'ye gidip bu ayeti nasıl anlamalıyız diye sordum.
Bana şu cevabı verdi: Vallahi ben bu âyetin yorumunu Resûlullah (s.a.s) Efendimizden sordum. Bana şöyle buyurdu : “ Ne zaman insanlar cimriliğe boyun eğdiğini görürsen, halkın heva ve hevesinin peşinden sürüklendiğine şahit olursan, dünyalığın dine tercih edildiğini görürsen, her fikir ve görüş sahibinin yalnızca kendi fikrini ve görüşünü beğenip değer verdiği günlere ulaşırsan o zaman sen kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira bu zamana ulaştığınızda sizi sabır günleri bekliyor demektir. O günlerde dinin emirlerine uymak avucunuzda kor ateş tutmak gibi zor olacak. O günlerde Müslüman olarak yaşamaya çalışanlara, sizden elli kişinin sevabı kadar sevap verilecek. Yani elli sahabi sevabı verilecek." (Ebu Davud)
Sosyal medya trollerinin, kırk gün boyunca kılıcını bileyerek Hz. Ali’yi öldürmeyi kendisine nasip etmesi için Allah’a dua eden İbni Mülcem gibi din adına, Allah adına, dava adına, siyaset adına yalanla, iftirayla kendi kardeşlerini katlettikleri bir ahir zamanda, ahlakını koruyabilmek ve orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Müslüman belediye başkanlarının Hacivat Karagöz oyunlarıyla, sanat musikisi dinletileriyle, sazlı sözlü Ramazan programlarıyla, teravih için camileri doldurması gereken cemaati konser alanlarına toplayıp büyük haramlara ve bidatlere imza attığı bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Modern bir kıyamet alameti gibi, cihad ve ibadet ayı olan Ramazan'ın bir eğlence ve şenlik ayına çevrildiği, yetimin, fakir fukaranın hakkının Ramazan eğlencesi adı altında sözde sanatçılara akıtıldığı bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Lüks otellerde verilen israf yemeklerine, kamu malının heba edildiği protokol davetlerine ve sadece zenginlerin davet edildiği şatafatlı iftarlara, yenilen yemek resimlerinin, dağıtılan infakların sosyal medyada paylaşıldığına şahitlik ettiğimiz bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
On bir ay boyunca bütün değerlerimize hakaret eden, yalan haber yapan, iftira eden, kul hakkına giren, her türlü ahlaksızlığı sıradanlaştıran TV kanallarının ahlaktan ve merhametten bahseden iftar ve sahur programlarıyla evlerimizi işgal ettiği bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Gündüz sokakta görünce yüzümüzü çevirdiğimiz bütün ahlaksızlıkları ve sapkınlıkları akşam teravihten sonra dizi ve film olarak heyecanla takip etmekten kendimizi alamadığımız bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Orucun ahlakımıza etki etmediği, namazın kötülüklerden alıkoymadığı, tesettürün örtmediği, ilmin istikamet vermediği, nasihatin tesir etmediği, ölümün ibret olmadığı, helalin tercih edilmediği, haramların ve bidatlerin reyting yaptığı bir ahir zamanda orucun hakkını verebilmek, elde kor ateş tutmaya ve elli sahabi sevabına talip olmak demektir…
Gelin bu Ramazan “aleykum enfusekum” Siz kendinize bakın” ayeti hürmetine kendimize bakalım, içe dönelim, muhasebe yapalım, değerlerimizi, hedef ve ideallerimizi yeniden hatırlayalım, Ramazan’dan sonraki on bir ayda bizi ayakta tutabilecek amelleri, ahlakı ve merhameti biriktirmenin peşinde olalım…
Selam olsun ellerinde kor ateş tutmaya talip olup, elli sahabi sevabı kazanan ahir zaman Müslümanlarına…
Abdülaziz Kıranşal.