Müslüman Gençler Asla Pes Etmeyin
Günahlarınız dolayısıyla şeytanın sizi umutsuzluk çukuruna yuvarlamasına asla müsaade etmeyin. Günahlarla düştüğünüz yerden tevbelerle kalkmasını bilin. Besmele ile doğrulun, istiğfarla yenilenin, namazla tazelenin, Kur’an’la ferahlayın, zikirle dirilin. Değişin ve değiştirin.
Şeytana ve nefse başkaldırın. Yeni bir direniş örgütleyin. Ansızın bir mücadele daha başlatın. Bir gece gözyaşı dökün. Bir sabah namazı mescide koşun. Bir seher vakti söz verin. Anne babanızın duasını alın! Rabbinizin af ve merhametinin her günahtan daha büyük olduğunu sakın unutmayın! Asla pes etmeyin!
Firavunu düşünün! Hanginiz onun kadar zalim, onun kadar merhametsiz ve onun kadar günahkâr olabilir? Hatırlayın! Rabbimiz ona bile Hz. Musa’yı gönderip tevbeye ve doğru yola davet etmedi mi? “Ey Musa! “Firavuna git. Çünkü o çok azgınlaştı. Ona de ki, temizlenmek istemez misin? Seni Rabbine yönelteyim…” (Naziat, 17-19)
Hücrelerimize kadar hissederek okuyoruz. Demek firavun tevbe etseydi Rabbimiz onu bile affedecekti. Demek firavun da geçmişinden kurtulmak ve temizlenmek isteseydi Rabbimiz ona da yeni bir başlangıç fırsatı verecekti. Zaten peygamber de bu yüzden gönderilmemiş miydi ona…?
Nemrud’u düşünün! İlahlık iddiasında bulunuyor. Ben de yaşatırım ben de öldürürüm diyor. Hanginiz onun kadar günahkâr olabilirsiniz. Hanginizin suç dosyası onun kadar kabarık olabilir? Ama Rabbimiz ona bile dönsün, tevbe etsin, temizlensin diye Hz. İbrahim’i göndermedi mi?
Nuh kavmini düşünün! Şirk ve günah bataklığında kaybolmuşlar. Peygamberlerini alaya alacak kadar yoldan çıkmışlar. Ama Allah onlara bile Hz. Nuh’u gönderip tevbeye davet etmedi mi? Tevbe ederseniz sizi de affederim demedi mi? “Rabbinizden bağışlanma dileyin/istiğfar edin çünkü O çok bağışlayıcıdır. (İstiğfar edin ki) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur/rahmet/bereket) yağdırsın. (İstiğfar edin ki) Sizi mallar ve oğullarla güçlendirsin. (İstiğfar edin ki) Size bağlar, bahçeler, ırmaklar versin” (Nuh, 10-12) ayetiyle onlara yeni bir başlangıç ve büyük nimetler vaad etmedi mi? Tevbe etseler affolunmayacaklar mıydı?
Lut kavmini düşünün! İşledikleri günahları, hayâsızlıkları, sapkınlıkları… Ama Allah onlara bile tevbe etsinler diye Hz. Lut’u göndermedi mi? Onları tevbeye davet etmedi mi? “Artık Allah’tan korkup günahlardan sakınmaz mısınız?” (Şuara, 161) ayetiyle onları yeni ve temiz bir hayata davet etmedi mi? Eğer dönselerdi Allah onları da affetmeyecek miydi?
İsrailoğullarını düşünün! Kaç kere tevbelerini bozduklarını ve Allah’ın onları kaç kere yeniden tevbeye davet ettiğini hatırlayın. Ashâbu’l-Uhdûd’u düşünün! İşledikleri günahları hatırlayın. Ad kavmini, Semud kavimini düşünün! Biriktirdikleri günahları hatırlayın. Ama Allah onlara da peygamber gönderip tevbeye davet etmedi mi? Af ve merhamet kapısını sonuna kadar açmadı mı? Tevbe etselerdi onlar da affedilmeyecekler miydi?
Şimdi düşünün Müslüman gençler! Böyle merhametli bir Rabbiniz varken hangi günah sizi ümitsizliğe düşürebilir? Hangi günah tüm kapıları yüzünüze kapattırabilir?
Unutmayın! Yapabileceğiniz en büyük hata Rabbinizin merhametinden ümidinizi kesmektir. Böyle gelmiş böyle gider demektir. Pes etmektir. Şeytana teslim olmaktır. Ya da nasıl olsa Rabbim beni affeder deyip tevbeyi sürekli ertelemek ve bir günahtan başka bir günaha koşmaktır. Bilin ki, bu da şeytanın en büyük tuzaklarından biridir.
Şimdi yeniden bir besmele çekin, yeniden başlayın, ümidinizi tazeleyin, heyecanınızı yenileyin. Şeytana ve nefse karşı sesinizi yükseltin. Yumruğunuzu sıkın. Bir plan yapın. Bir salih amel işleyin. Bir dua alın. Bir hayra öncülük edin. Bir kötülüğü önleyin. Bir zulme karşı çıkın. Bir hakkı teslim edin. Ama muhakkak bir şey yapın! Ve yapacağınız ilk hayır şerri terk etmek olsun.
Unutmayın! Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır…
Abdülaziz Kıranşal.