O Büyük Mahkeme İçin Savunmanızı Hazırladınız mı
Mahkeme-i kübrada davacı olarak Peygamber (s.a.s.) geldiğinde ve “Ey Rabbim! Benim bu kavmim/ümmetim bu Kur’an’ı mehcur/terkedilmiş bıraktı” (Furkan, 30) dediğinde, halimiz ne olacak?
Onlar, Kur’an’ın kalıbını, Kur’an’ın kılıfını, Kur’an’ın kâğıdını korudular ama hükümlerine sahip çıkıp hayatlarına hâkim kılmadılar.
En süslü kılıflarla odalarının en güzel yerlerine astılar, raflarında sakladılar, ama evlerine, sokaklarına ve şehirlerine hâkim kılmadılar.
Cenazede okudular, mevlitte okudular, mübarek gün ve gecelerde okudular, Ramazan’da okudular ama siyasetlerine, hukuklarına, ekonomilerine, ticaretlerine ve ahlâklarına hâkim kılmadılar derse, halimiz ne olacak?
Bir futbol maçına, bir TV dizisine, bir YouTube yayınına, yeni çıkan bir cep telefonu modeline heyecanlandıkları kadar Kur’an’ın içinde ne var diye heyecanlanıp bakmadılar derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Onlar düğün yaparken el âlem ne der, akrabalar ne der, dünürlerim ne der, hatta kaynanam ne der diye düşündüler. Ama bu Kur’an ne der diye hiç düşünmediler derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Çocuklarını yetiştirirken, onların gelecek planlamasını yaparken komşular ne der, arkadaşlar ne der, öğretmen ne der diye düşündüler ama bu Kur’an ne der diye merak etmediler derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Milli eğitim müfredatını belirlerken, bütçeyi oluştururken, bir atama yaparken, bir miting konuşması hazırlarken, bir seçim vaadinde bulunurken kamuoyu ne der, solcular ne der, sağcılar ne der, gençler ne der, kadınlar ne der diye en ince ayrıntılarına kadar düşündüler ve araştırdılar. Ama Kur’an ne der, Allah ne der,
Peygamber ne der diye bakmadılar derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Onlar bir kanun çıkarırken, bir yasa yaparken, bir kararname imzalarken ABD ne der, AB ne der, BM ne der dediler. Ama Kur’an ne der, Allah ne der, Peygamber ne der diye bakmadılar derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak? Onlar, siyasi bir karar alırken, bir politika belirlerken, bir proje hazırlarken seçim anket şirketleri ne der, halk ne der, TV yorumcuları ne der, muhalefet partileri ne der diye düşündüler. Ama Kur’an ne der diye hiç merak etmediler derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Onlar, bir ekonomik talimat verirken, faizi yaygınlaştırırken, kredi oranlarını belirlerken, Amerikan Merkez Bankası ( FED) ne der, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ne der, yabancı yatırımcılar ne der dediler ama Kur’an ne der diye bakmadılar derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Onlar, vergi oranlarını belirlerken, zam oranlarına karar verirken, memur ve işçi maaşlarını kararlaştırırken piyasaların tepkisi ne olur, iş dünyasının tepkisi ne olur, bankaların, borsaların tepkisi ne olur, şirketlerin, ekonomistlerin tepkisi ne olur diye düşündüler, hesap ettiler, araştırdılar.
Ama kitabımız Kur’an bu konuda ne der diye hiç akıllarına bile getirmediler derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak?
Kur’an onların hayatında Dolar’ın artması, Euro’nun düşmesi, maaşların zamlanması ve hatta LPG’ye yapılan zam kadar bile gündem olmadı derse Peygamberimiz (s.a.s.), halimiz ne olacak? Maalesef ümmet olarak Kur’an’ın emirlerini mehcur bırakıp terk ettiğimiz günden beri belimizi doğrultamıyoruz.
Kur’an’ı mehcur bıraktığımız günden beri izzet yerini zillete bıraktı, zafer yerini hezimete bıraktı, adalet yerini zulme bıraktı, merhamet yerini gaddarlığa bıraktı, ahlâk yerini sapkınlığa bıraktı, bereket yerini darlığa bıraktı, kardeşlik yerini ırkçılığa bıraktı…
Abdülaziz Kıranşal.