* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Peygamber Efendimizden S.A.V Eşlere Nasihatler  (Okunma sayısı 3056 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Peygamber Efendimizden S.A.V Eşlere Nasihatler
« : Mart 08, 2020, 02:22:28 ÖS »
Peygamber Efendimizden  S.A.V  Eşlere Nasihatler
 
Eşinizle tartışmayın, didişmeyin, laf yarıştırmayın:

“Kim haklı olduğu halde münakaşayı ve tartışmayı terk ederse ona cennetin ortasında bir köşk vardır” (İbn Mace).

Eşinize karşı öfkenizi kontrol edin: “İnsanlar çeşitli mizaçtadır. Kimi geç kızar, öfkesi tez geçer. Kimi çabuk kızar, çabuk yatışır, bu ise kendisini telafi eder. Kimi de tez kızar geç yatışır. En iyisi, geç kızıp öfkesi çabuk geçendir. En kötüsü de, çabuk kızıp geç yatışandır” (Tirmizi).

Eşinizle küs kalmayın: “Bir müminin üç günden fazla küs durması helâl değildir. Kim bir yıl küs kalırsa küstüğünün kanını dökmüş gibidir” (Ebu Davud).

Eşinize kin beslemeyin: “Bir kimse eşine kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir” (Müslim).

Eşinizle sorunlarınızı çözmeden bırakmayın:

"Kıyamet gününde ilk olarak erkekle karısı davalaşacaktır. Vallahi kadının dili konuşmayacak ama el ve ayakları kocasına karşı yaptığı fesat ve bozgunculuk hususunda aleyhinde şahitlik yapacaklardır. Kocanın da elleri ve ayakları, karısına yaptıkları hususunda onun aleyhinde şahitlik yapacaklardır” (Heysemi).

Eşinizden özür dilemekten çekinmeyin:

“Cennetlik eş ) Eşiyle tartıştığında, öfkelendiğinde veya kendisine kötü davranıldığında; işte elim senin elinin üzerindedir, sen razı oluncaya (barışıncaya) kadar uyku uyumayacağım diyendir” (Taberani).

Eşinizle helalleşin: “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm (bir kul hakkı) varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı (paranın geçmeyeceği) kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm (kul hakkı) miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir). Şayet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir” (Buhâri).

Eşinize karşı sabırlı olun: “Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Eyyüb (a.s.) gibi mükâfatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaplara kavuşur” (Gazali).

Eşinize zulmetmeyin: “Kul ile cennet arasında yedi sarp yokuş vardır. Bunların en kolay geçileni ölümdür. En zor olanı ise, zulme uğrayan kişinin zalimin yakasına yapıştığı günde, (kul haklarından dolayı) hesap vermek için Allah’ın huzurunda dikilmektir” (Camiussağir).

Eşinizi kınamayın, hatalarını arşivlemeyin, sorunları biriktirmeyin: “Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim bir Müslüman’ın kusurlarını, ayıplarını araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır, Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde de olsa rezil eder” (Tirmizi).

Eşinizi ihmal etmeyin: “Kişinin, geçimini sağlamakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, ona günah olarak yeter” (Müslim).

Eşinizle aranızda yaşananları dışarıda anlatmayın:

“Kıyamet günü insanların Allah katında derecesi en aşağı olanı, eşinin sırrını yayandır” (Müslim).

Yaptığınız iyilikleri eşinizin başına kakmayın:

"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne-babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse" (Nesâî).

Eşinize hakaret etmeyin, onu ezmeyin, rezil etmeyin: “Mümin, başa kakan, lanet eden, çirkin davranışlarda bulunan, edebe aykırı konuşan değildir” (Tirmizi).

Eşinizle aranızdaki tartışmalara aile ve akrabalarınız karıştırmayın: “İçlerinde akrabalık bağını koparan birinin bulunduğu bir topluluğa rahmet inmez” (Buhari).

Eşinize karşı öfkeliyken, üzüntülüyken karar vermeyin: “Öfke, şeytandandır. Şeytan, ateşten yaratılmıştır. Ateş, su ile söndürülür. Sinirlenince, abdest alın. Ayakta iseniz oturun. Öfkesi geçmezse yan yatın” (Ebu Davud).

Eşinize karşı her durumda itidali ve yumuşaklığı seçin: “Allah rıfkı sever (kullarına karşı lütufkârdır ve yumuşaklıkla muamele eder). Sert ve kaba davranışlar karşılığında vermediği lütuf ve iyiliği, yumuşak söz ve davranış için verir” (Buhari).

Abdülaziz Kıranşal.