Ey İnsanoğlu Kabir İçin Ne Hazırladın?
Hak teâlâ tarafından bir nidâ gelir: "Ey benim kulum! Yalnız kaldın, şu karanlık mezarda seni yalnız bırakıp gittiler."
İslâmiyete inanmayan, ilim ve ahlâk yoksunu kimseler öleceği vakit, gözlerindeki perde kaldırılarak kendilerine Cennet gösterilir ve bir melek onlara der ki:
- Ey İslâmiyeti beğenmeyen, şehvetlerinin peşinde koşan kimse! Sen hak olan İslâmiyeti beğenmezdin. Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlâdan getirdiği bilgilere inanmazdın. Bu gördüğün nimetlere, bunlara inanan îmânlı kimseler kavuşacaktır. Sen bunlardan mahrûmsun.
Sonra şeytan gelip der ki:
- Bu sözler yalandır. Bunlara inanma! Gördüğün bütün nimetlere kavuşacaksın!
Sonra kendisine Cehennem gösterilir. Cehennemdeki melekler, ateşten tokmakla vururlar. Ağızlarından alevler çıkar. Gök gürültüsü gibi sesleri duyar.
Bu seslerden korkan kimse şeytandan yardım ister.
Şeytan dayanamayıp korkusundan kaçar. Melekler şeytanı yakalayıp yere vururlar. Sonra, o kimseye dönüp;
- Sağlığında, dine inanmadın, burada da meleklere inanmadın gidip melun şeytana inandın, derler.
Sonra çok acı azaplar yaparak habîs rûhunu alırlar Cehenneme atarlar...
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Bir insanın rûhu vücûdundan ayrılınca bir nidâ gelir ki:
- Ey insanoğlu, sen mi dünyayı terk eyledin, yoksa dünya mı seni terk eyledi? Sen mi dünyayı topladın, yoksa dünya mı seni topladı? Sen mi dünyayı öldürdün, yoksa dünya mı seni öldürdü?
Cenâze yıkanmaya başlayınca üç nidâ gelir:
- Hani senin kuvvetli vücudun? Seni hangi şey zayıflattı? Hani senin güzel konuşman, seni hangi şey susturdu?
Cenâze kefene sarılınca bir nidâ daha gelir:
- Azıksız yola çıkma! Bu yolculuğun geriye dönmesi yoktur, ebedî olarak geri gelmeyeceksin!
Cenâze tabut içine konulunca bir nidâ daha gelir:
- Eğer Allahü teâlânın rızâsını kazandınsa, ne mutlu sana, büyüklük saâdet senindir. Eğer cenâb-ı Hakk'ın gazâbını kazandınsa yazıklar olsun sana!
Cenâze mezarın yanına varınca bir nidâ daha gelir:
- Ey insanoğlu! Dünyada kabir için ne hazırladın? Bu karanlık mezar için ne nûr getirdin? Zenginlik ve şöhretinden ne getirdin?
Cenâzeyi mezara koydukları zaman, kabir nidâ eder ve der ki:
- Arkamdan söylerdin, şimdi karnımda sükût edersin!
Nihâyet, cenâzenin defin işi bitip oralarda hizmet gören insanlar da ayrılıp gidince, Hak teâlâ tarafından bir nidâ gelir:
- Ey benim kulum! Yalnız kaldın, şu karanlık mezarda seni yalnız bırakıp gittiler. Bunlar senin dostların, kardeşlerin, evlatların ve candan adamların idi. Hâlbuki hiçbirinin sana faydası olmadı. Ey kulum sen bana âsi oldun, emrimi tutmadın, hiç bu hâlini düşünmedin!..
Sonra, kıyâmete kadar kabirde azap içinde kalır. Kıyâmette de cehenneme atılır, sonsuz olarak Cehennemde kalır...
Ahmet Demirbaş.