Birlik ve Beraberliğimizin Güçlendirilmesi İçin
Bayramlar; dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir.
Atalarımız "Sayılı günler çabuk geçer" demişlerdir... Çok şükür, "korona" sıkıntısı olsa da; oruçlarımızı tuttuk yarın Ramazan Bayramı'nın birinci gününü idrak edeceğiz inşallah...
Dinimizde bayramların önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan Bayramı'nın ve Kurban Bayramı'nın birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehanî]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi.) [İbni Asakir]
Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana-babayı, akrabayı, dostları ziyaret etmeli, bayramlarını kutlamalıyız. Bu bayramda, devletimizin aldığı tedbirler muvacehesinde yakın görüşme olmayacağı için telefon ve diğer haberleşme cihazlarıyla tebrik etmeliyiz.
Bilhassa ana-babanın rızasını, duâsını almayı ihmal etmemelidir. Vefat etmişlerse, duadan mahrum bırakılmamalıdır...
Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı, bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır...
Adaletiyle meşhur Hazreti Ömer'in halifelik dönemiydi... Bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler almıştı. Hazreti Ömer'in oğlunun elbisesi eskiydi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuğuyla alay etmeye başladılar. Çocuk, ağlayarak babasının yanına geldi.
Halife, oğluna şefkatle baktı... Beyt-ül-mâl (Hazine) Eminini çağırdı. Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar avans vermesini istedi... Beytül-mâl Emini;
-Yâ Emirel-mü'minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, gelecek aya mahsuben benden para istiyorsunuz? dedi. Hazreti Ömer;
-Bunu Allahü teâlâdan başka kimse bilemez, buyurdu.
-Ey Halife! Yaşayıp yaşamayacağınızı bilmedikten sonra, borç almanız ne size yakışır, ne de bizim vermemiz makûl olur. Öyle değil mi? dedi.
Hazreti Ömer, düşündü, tefekkür etti. Söylediğine pişman oldu... Böyle bir memuru olduğu için Rabbine şükretti. Ona da hayır duâda bulundu.
Allahü teâlâ o anda çocuğun kalbine bir yumuşaklık verdi. Babasının düştüğü müşkül durumu anladı ve hiç üzüntü duymadan neşe ile arkadaşlarının yanına döndü...
Bayramınız şimdiden mübarek olsun efendim...
Ahmet Demirbaş.