* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ehl-i Beyti Sevmek Her Mümine Farzdır  (Okunma sayısı 97 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Ehl-i Beyti Sevmek Her Mümine Farzdır
« : Eylül 03, 2021, 08:21:22 ÖÖ »
Ehl-i Beyti Sevmek Her Mümine Farzdır

Bir gün kadıncağızın biri Belh Padişahı'na gelir ve "Ben seyyideyim, çoluk çocuğum var, bize kalacak bir ev lazım" der.
 
 Ehl-i beyt, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın bütün aile fertlerine denir. Mübarek hanımları, kızı Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali ve bunların evlatları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların çocukları ve kıyamete kadar gelecek torunlarının hepsine de "Ehl-i beyt" denir...

Resulullah efendimizin soyu, Hazret-i Fatıma’dan devam etti. Hazret-i Hasan’ın çocuklarına ve torunlarına Şerif, Hazret-i Hüseyin’in nesline de Seyyid denir. Peygamber efendimizin temiz ve mübarek kanını taşıyan seyyidler ve şerifler, çeşitli ülkelerde yaşamaktadır. Her biri güzel ahlak numunesi olup, yurdumuzda da sayıları pek çoktur.

Doğru yoldaki İslam âlimleri, Ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için şart görmüşlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdır. Çünkü imanın temeli ve en kuvvetli alameti, Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek ve Allahü teâlânın sevmediklerini sevmemektir...

Bir gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Ali’yi, Hazret-i Fatıma’yı, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin’i mübarek âbâları ile örterek şöyle dua etti:

(İşte benim Ehl-i beytim bunlardır. Ya Rabbi, bunlardan kötülüğü kaldır ve hepsini temiz eyle!) [Mesabih]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, "Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunları sevmek lazımdır.

Bunları sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardım yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur" buyurdu.
           
Bir gün kadıncağızın biri Belh padişahına gelir, (Ben seyyideyim, çoluk çocuğum var, bize kalacak bir ev lazım) der. Padişah, (Vesikan var mı?) diye sorunca, kadıncağız kızıp bir Mecusi’ye gider. Ona da aynı şeyleri söyler. Mecusi hay hay der. (Hazret-i Muhammed’in torunları gelir de boş çevrilir mi hiç, al sana ev, al sana hizmetçi) der.

Belh padişahı o akşam rüyasında Peygamber efendimizi görür, köşkler görür. Resulullaha (sallallahü aleyhi vesellem) gider. (Ya Resulallah, bu köşkler kimin?) der. O da, (Müslümanların) buyurur.

Belh padişahı, (Ben de Müslümanım) deyince, Resulullah efendimiz (Vesikan nerede?) buyurur.

Bu rüya üzerine Belh padişahı uyanır. Belh şehrinde o seyyide hanımı arar ve Mecusi’nin evinde bulur. Belh padişahı Mecusi’ye (Ben ona ev vereceğim) der.

Mecusi, (Geçti artık) der. Ben bu seyyide hanım gelince müslüman oldum. O gece rüyamda Resulullahı gördüm. Cennette Müslümanların köşkleri vardı.

Peygamberimiz, (Bu köşkler Müslümanların, sana vesika sormak yok, geç şu köşke otur) dedi. Seni de gördüm ne olmuşsa, saçını başını yoluyor, vesika vesika diye kıvranıp duruyordun. Sabah rüyamı anlattığım hanımım ve çocuklarım da hepsi Müslüman oldular...

Ahmet Demirbaş.