Öldürmeye Mi Geldiniz Hakkı Teslim Etmeye Mi
Devlete isyan eden Dahhak bin Kays el-Haricî, silahlı adamları ile bir gün İmam-ı a’zam hazretleriyle münazara etmek ister...
İmam-ı a’zam hazretleri, Ehl-i sünnetin reisidir. Asıl adı Numan’dır. 80 (m. 699) senesinde Kufe’de doğup, 150 [m.767]’de Bağdat’ta şehit edildi.
Gençliğinin ilk yıllarında Enes bin Malik ve Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile gibi Eshab-ı kiram efendilerimizi görmüştür...
İmam-ı a’zam hazretleri sık sık âlimlerin meclisine gidip onları dinliyordu. Henüz çok genç yaşta olmasına rağmen bazen münazaralara katılıyor ve onun üstün kabiliyeti, keskin zekâsı, derin anlayışı ve çabuk kavrayışlılığı yüzünden okunuyordu...
Ömrü boyunca, insanları, imandan ayırmaya çalışan ve kendilerine “Dehriyyun” denilen dinsizlerle ve bidat fırkalarıyla mücadele etti.
Bunların başında ibn-i Sebeciler, Haricîler ve Mürcie, Mutezile, Cebriyye gibi fırkalar gelmekteydi. Bu fırkaların her biri ile yaptığı münazaralarda onları kesin delillerle susturmuştur...
Peygamber efendimizin vefatlarından sonra, İslam düşmanları, Müslümanların arasındaki iman birliğini bozmak istedi. Abdullah ibni Sebe isimli Yemenli bir Yahudi, Müslümanlar arasında ilk fitneyi çıkardı. Hazret-i Osman'ın şehit edilmesine, Cemel ve Sıffin savaşlarının meydana gelmesine sebep oldu.
Bilahare, Hazret-i Ali, Hazret-i Osman'dan sonra halife olunca, iki taraftan toplam 70 bin kişinin şehit olduğu Sıffin Savaşı sonunda, olayın çözülmesi hakemlere bırakılmıştı. Bazı kimseler "Hakem Olayı"na karşı çıkıp, Hazret-i Ali'den ayrıldı. Bunlara "Haricî" dendi. Bunlar her iki tarafa da kötü söz söylediler. "Büyük günah işleyen kâfir olur" dediler!..
Devlete isyan eden Dahhak bin Kays el-Haricî, silahlı adamları ile bir gün İmam-ı a’zamın yanına gelip der ki:
-"Hakem Olayı"nın uygun olduğunu söylediğin için tövbe ediyor musun?
-Siz beni öldürmek için mi geldiniz, yoksa hakkın ortaya çıkması için mi?
-Maksadımız öldürmek değil, âyet ve hadislerle hakkın ortaya çıkması için geldik.
-Siz de âyet ve hadisten nakil yapacaksınız ben de. Fakat kimin haklı olduğunu nasıl anlayacağız? Bir jürinin bizi dinlemesi gerekmez mi?
-Evet gerekir. Mesela adamlarımızdan şu zat, çok bilgilidir, bunu hakem tayin edebiliriz.
-Tamam bildirdiğiniz zatı hakem tayin ediyoruz, sizin de buna bir itirazınız var mı?
-Hayır itirazımız yok, biz de bu zatın hakemliğini kabul ediyoruz.
İmam-ı a’zam hazretleri son noktayı koyar:
-O hâlde münazaramız bitmiştir! Siz de hakem tayin etmeyi kabul ettiğinize göre mesele kalmamıştır.
Dahhak ve adamları bu durum karşısında donup kalmışlar, bir kelime dahi edememişlerdir!..