* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Bütün Hayır ve İyilikler Hazret-i Allah’ın Bir Lütfudur  (Okunma sayısı 1906 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334

 
Bütün Hayır ve İyilikler Hazret-i Allah’ın Bir Lütfudur

Rabb’imiz bizi lütuf rızâsından ayırmasın, lütfuyla desteklesin, lütfuyla muamele etsin. Zerreden hesaba çekmesin, dünya saâdetine, ahiret selâmetine erdirsin, lütuf birliğinde haşr-u cem eylesin.

Çünkü O’nun lütfu olmadan, O rahmet etmeden, merhametiyle muamele etmeden kul kendi başına nefsi ve şeytanla başbaşa kalırsa o nefis ve şeytan o kulun helâkine vesile olur.

Âyet-i kerime’de:

“Sana gelen her iyilik Allah’tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir.” buyuruluyor. (Nisâ: 79)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’de Hadis-i şerif’lerinde:

“Kendinde varlık görmen, diğer günahlarla kıyaslanmayacak kadar büyük bir günahtır.” buyuruyorlar.

Çünkü var olan ancak Hazret-i Allah’tır. Vücud O, mevcud O. Onun için hakikat ehli varlığını ata ata Var’a ulaşmışlar, onun için de hakikat ehlinde Hakk’tan gayrı hiçbir şey bulunmaz.

Hazret-i Ali -radiyallahu anh-den rivayete göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz namaza kalktığında:

“Ey Allah'ım! Melik ancak sensin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Sen benim Rabb’imsin, ben de senin kulunum. Ben nefsime zulmettim, günahlarımı da itiraf eyledim, benim bütün günahlarımı bağışla. Çünkü günahları senden başka affedecek yoktur. Beni ahlâkın en güzeline hidayet buyur, ahlâkın en güzeline senden başka hidayet edecek yoktur. Kötü ahlâkı benden def eyle, onu senden başka benden def edecek yoktur. Senin emrine tekrar tekrar icabet eder, dinine tekrar tekrar tâbi olurum. Bütün hayırlar senin kudret elindedir. Kötülük sana âit değildir. Varlığım seninledir, sonu da sana müntehîdir. Mübareksin, yücesin, senden mağfiret diler, sana tevbe ederim.” Diye duâ ederdi. (Müslim)

Ne kadar güzel bir duâ. Duâsında bile; “Bütün iyilikler sendendir, bütün kötülükler nefsimdendir.” diye itiraf eylemiş. Biz bu nefs-i emmare olan nefsimize mi iyilikleri mâledeceğiz? Hayır, bütün iyilikler Hazret-i Allah’tandır, bütün kötülükler de nefsimizdendir.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:

“Allah size imanı sevdirdi ve onu kalbinizde süsledi, küfrü, fâsıklığı ve isyanı ise çirkin gösterdi, işte doğru yolda olanlar bunlardır.” (Hucûrat: 7)

“Allah’ın izni olmadan hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir.” (Yunus: 100)

Hazret-i Allah dilemezse hiç kimsenin kalbine imanı düşürmez. Böylece o kul hidayet lütfundan mahrum kalır. Kendini yaratan, nimetlerle donatan Rabb’ini bilemez, bilemediği Rabb’ine de ibadet edemez. Öyle yaşar, öyle ölür, öylece de dirilir. Halbuki kime imanı sevdirdiyse ve o imanı kalbinde süslerse onu tutuyor demektir. Bu böyledir, esas budur, kurtulan böyle kurtulur.

Kurtardığı için kurtuluyor. Buna hıfz-u himaye, tasarruf-u ilâhî’ye denir. Bu nimetlerden istifade etmek, iyilikleri Hazret-i Allah’tan, kötülükleri de nefsimizden bilmek, Rabb’imizi bilmek için Allah ve Resul’ünün yolunu tanımak, o yola girmek, o yolun mürşid-i kâmil’inden nefsi terbiye dersleri alarak tarikat-ı âliye mektebinde okumak, o mürşid-i kâmil’in eteğinde Hazret-i Allah’a varlığını ata ata ulaşmak lâzımdır. Yoksa insan başı boş bırakıldığı zaman sıfat-ı hayvaniyesiyle hangi otluğa girip, nereye zarar vereceği belli olmaz.Hazret-i Allah onları sevmiş, seçmiş, kudsi ruhla desteklemiş, Resulullah’ın vekili yapmıştır. Ömür boyu çalışmasıyla katedilemeyecek yolları ancak onlarla aşmak, onların himmet ve duâlarıyla birtakım kazançlara ermek mümkündür. Evliyâullah o nurun nuru oldukları için, o kehribarın tozu oldukları için bütün fazilet ve meziyet hep oradan geliyor, üzerlerindeki bütün lütuf ve ihsan-ı ilâhi Hazret-i Allah ve Resulullah Aleyhisselâm’dan geliyor, ondanda vekillerine sirayet ediyor, bizler de o lütuf, ihsan ve ikram bereketiyle feyizleniyor ve istifade ediyoruz. Nasipdar olanlar nasibini alıyor, o bayrağın altına girenler, o rahmet deryasından nasiplerini alıyorlar. Yoksa o mektebe yazılmayanların bu mektebin feyz ve bereket deryasından istifade etmeleri mümkün değildir. Bunlar Hazret-i Allah’ın sevdiği, seçtiği yüz yılda bir gönderdiği kullarıdır.

Hadis-i şerif’te:

“Allah-u Teâlâ bu ümmete, her yüz yıl başında dinini yenileyecek bir müceddid gönderir.” buyurulan bu evliyâullah’tır. (Ebu Dâvud)

Onlar peygamber varisleridirler.

“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Buhâri)

Allah-u Teâlâ kimi sevip seçmişse, kimi kendisine çekmişse, emanetini kime vermişse, Resulullah Aleyhisselâm’ın nurunu kime takmışsa işte onlar peygamber vârisidir, onların muallimi de bizzat Hazret-i Allah’tır.

Âyet-i kerime’de:

“Allah’tan korkar takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur.” buyuruluyor. (Bakara: 282)

Muallimleri Hazret-i Allah olduğu için ilimleri kesbi değil vehbidir. Doğrudan doğruya Hazret-i Allah ve Resulullah’tan gelir. Onun içindir ki onların her sözü doğrudur, çünkü nur-i ilâhî’den gelen bir ilimle konuşurlar.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:

“Eğer bilmiyorsanız dini müşkillerinizi ehl-i zikirden suâl ediniz.” (Nahl: 43)

Ehl-i zikirden murad; Evliyaullah Hazerâtıdır. Hiç kimseden çekinmeden hakikati söyler, neden? Vazifedar olduğu için, nefsinden konuşmadığı için hakikati söyler. Herkes yanıldığı zaman onlar yanılmazlar.

Âyet-i kerime’de:

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız, o size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir marifet, bir nur verir.” buyuruluyor. (Enfâl: 29)

Mühim olan emr-i ilâhîdir, mahlûkun hiç hükmü yoktur. Kendilerine verilen o marifet ve nur sayesinde hem kendileri aydınlanır, hem kendine tâbi olanları o nûr ile aydınlatırlar.

Kendilerine ihsan ve ikram edilen o lütuf ve o nur sebebiyledir ki, Allah-u Teâlâ’nın bildirdiği kadar bütün hakikatleri bilirler. Hiç kimseden çekinmeden, hakikati söylerler.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde onları şöyle tarif eder:

“Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar.” (Mâide: 54)

Onların yüzü Hakk’a dönüktür, onun için Hakk ile hüküm verirler. Dünya bozulmaya yüz tuttuğu, fitne ve fesadın arttığı bir zamanda Allah-u Teâlâ sevdiği ve seçtiği bu kullarından birini gönderir, o nur ile o ifsadı kaldırır. Bu gönderilenler Hazret-i Allah’ın emrini tebliğ ettiği için, halkın onlara itaat etmesi gerekiyor, gönderilmiş olduğu için onlara isyan eden, gönderene isyan etti demektir. Ahirette de bundan ötürü muhasebeye çekilecektir. “Ey kulum benim ahkâmım sana duyurulmadı mı? Benim ahkâmıma mı iman ettin, yoksa imamına, nefsine, şeytana mı iman ettin?” Diye sorulduğunda herkes elindeki putu görecektir, kırıldığında ise o putların içi boş çıkacaktır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz Bedir’de Cebrâil Aleyhisselâm’ın tavsiyesi üzerine yerden bir avuç kum alarak müşriklerin üzerine attı, bu atış onların helâkine vesile oldu.

Halbuki Âyet-i kerime’de buyuruluyor ki:

“Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Resul’üm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı.” (Enfâl: 17)

Görünüşte Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz attı fakat Hazret-i Allah “Ben attım!” buyuruyor.

“De ki: Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin, kimden dilersen ondan alırsın. Kime dilersen ona izzet verirsin, yüksetirsin.Kime dilersen ona zillet verirsin, alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kâdirsin.” (Âl-i imrân: 26)

Fail-i mutlak olan Hazret-i Allah fiillerini icra eder, ama sahnede başkası görünür. Onların ilimleri vehbi olduğu için, Hazret-i Allah ve Resulullah Aleyhisselâm’dan gelir. Nasipdar olanlara nasiplerini vererek, şeriat, tarikat, hakikat ve marifet yolları ile Hazret-i Allah ve Resul’üne ulaştırmaya çalışırlar.

Kendilerinin değersiz olduğunu bilirler. Zira bütün değerler Allah-u Teâlâ’ya âittir. Hükümsüz olduklarını bilirler, zira hüküm de Allah-u Teâlâ’ya âittir. Bunu onlardan başka kimse bilmez. Herkes varlık satmaya çalışır, fakat o Hazret-i Allah’da fâni olduğu için, Hazret-i Allah’ı görür, kendisinde hiçbir şey görmez.

Hazret-i Allah’ın huzur-u ilâhî’sine kabul ettiği kimselerdir.

“Onlar sıdk makamında, kudret ve kuvvet sahibi hükümdarın huzurundadırlar.” (Kamer: 55)

Yani kimi severse onu seçer, kimi de seçerse onu kendisine çeker. Huzur-u ilâhî’ye ancak sevdiğini, seçtiğini alır. Yüzünün maskesini, vücud elbisesini atar hiç olur. Aklı da vücudu da kül olur. Var olan husule gelir. Kudsî ruh baki kalır. Hazret-i Allah bu nur sahibi vekillere öyle büyük lütuflarda bulunmuştur ki, onları Zât’ına çekmiş, onlara herşeyin en güzelini vermiş, onları takvânın en yüksek derecesine yükseltmiş, gönüllerini marifetullah nurlarıyla nurlandırmıştır. Onlar da Hazret-i Allah’a gönülden bağlanmışlar, hükmü Hakk’tan beklemişler, daima iltica halinde olmuşlardır. Bütün mahlûkata şefkat ve merhamet nazarıyla bakarlar, onlar gerçekten Allah yolunu bulan kimselerdir, gidişleri gidişlerin en güzelidir, gittikleri yol yolların en doğrusudur, ahlâkları ahlâkların en temizidir. Çünkü, onlar Habibullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in ahlâkı ile ahlâklanmışlar, tabiatı ile tabiatlanmışlar, onun boyasına boyanmışlardır. Yani onda hiç olmuşlardır. Ona intisap eden aynı hayır, feyz ve bereketine mazhar olur. Şeytanın ve nefsin yaptığı kötülüklerden, vartalardan kurtulur. Onların boyasına boyanır.

Fenâfişşeyh’e çıkmış bir kimse şeyhte fâni olur, Fenâfirresul’e varmış olanlar Resulullah Aleyhisselâm’ın boyasına bürünür, Fenâfillah’a çıkmış olanlar da Hazret-i Allah’ın boyasına boyanır.

Kendisinden zerre kalmaz artık. Hazret-i Allah’ın bütün hayır ve iyiliklerinden, lütuf deryasından nasibini almak isteyen nasipdarlar, bütün kötülüklerin anası olan nefsimizin zulmünden kurtulmak isteyen nasipdarlar, bu Allah ve Resul’ünün yoluna, bu hayır, bereket ve feyz deryası mürebbiye intisap ederek bu lütfa mazhar olurlar. Hazret-i Allah’da birgün nasip ederse, murad kılınan o yola kavuşurlar.

Rabb’imiz yolunda lütf-u ilâhî’yle, Hıfz-u himayesine aldığı, sevdiklerinden ayırmasın, yolunda muhafaza buyursun.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]