Allah, Kuluna Kafi Değil Midir
Alah (CC) kullarına UZAK mıdır, kulları O’na (CC) dua edince onları İŞİTMEZ mi, kullarının hallerinden HABERSİZ midir?
Bu sorulara cevap sadedinde öncelikle büyük bir HAŞA diyelim. Bu soruları bize sorduran saik ise insanların (istisnalar kaideyi bozmaz) Allah yokmuş gibi davranmaları, Allah’tan daha çok Allah’ın yarattıklarına müracaat etmeleri, Allah’ı hatırlarına getirmemeleridir. Hâlbuki Allah kullarına şah damarlarından daha yakındır. (Kaf 16) Dua ettikleri vakit dualarına icabet eder. (Bakara 186) İman eden kullarını karanlıklardan nura çıkarır. (Bakara 257) Nefsinin insana ne fısıldadığını bilir. (Kaf 16)
Hal böyle iken insan, Allah’tan (CC) çok uzaklarda, O’ndan bi-haber yaşıyor. Allah’ı, gücünü, kudretini hakkıyla takdir edemiyor. (Hacc 74) Allah’ın Hay ve Kayyum olduğunu, kainatı ihata ettiğini, bir şeyin olmasını ya da yok olmasını istediği zaman ona sadece ol demesinin kafi olduğunu kavrayamıyor. Bunun neticesinde ise Allah’ı bırakıp Allaha muhtaç olanlara yöneliyor.
Konunun daha iyi anlatımı, Allah’ın kullarının duasına icabetinin bir örneği olması açısından Buhari de geçen Peygamber Efendimizin anlattığı bir kıssayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Buyuruyor ki Efendimiz;
“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:
– Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler. İçlerinden biri söze başlayarak:
– Allah’ım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Bir gün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım. Onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde bütün gece şafak atana kadar başlarında uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.
Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.
Bir diğeri söze başladı:
– Allah’ım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona yüz yirmi altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman bana dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım. Verdiğim altınları da geri almadım.
Allah’ım! Eğer ben bu işi senin Rızanı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı.
Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.
Üçüncü adam da:
– Allah’ım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi.
Bir gün bu adam çıkageldi. Bana: Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona: Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız: Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.
Rabbim! Eğer bu işi sırf senin Rızanı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.”
Bu kıssada görüldüğü gibi insan yeter ki samimi olsun, kalbini ve ellerini semaya açsın ve bütün içtenliğiyle yalvararak âlemlerin sahibine iltica etsin. İşte o zaman hiçbir gözün göremeyeceği, hiçbir kulağın işitemeyeceği bir yerde ve zamanda bile O (cc) bizleri görür, duyar ve kullarının duasına icabet eder. “Allah, kuluna kâfi değil midir?” Zümer, 36.
Yine efendimizin buyurduğu gibi: “Kul, iki elini açarak Allah’tan hayırlı bir şey dileyince yüce Allah bu iki açık eli boş olarak geri çevirmekten haya eder.”