* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Anneye Dair  (Okunma sayısı 1188 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Anneye Dair
« : Aralık 06, 2014, 04:21:57 ÖS »
ANNEYE DAİR

Yaratılmışların hepsini kendi isimlerinin cilvesine mazhar kılan Allâh , anneye de özellikle “el-Hay”, “el-Hâfız” ve “er-Rahîm” sıfatları ile tecellî etmiştir. Anne, Allâh’ın “el-Hay” sıfatındaki halkalardan biridir. Üzerinde Allâh ’ın sayısız yaratılış mucizesi tecellî eder. “el-Hâfız” yani “en iyi şekilde koruyup muhafaza etme” ise, annede hem bedenî, hem de rûhî planda ortaya çıkar. Anne, yavrusunu, önce farkında olmadan karnında çeşit çeşit katmanlar hâlinde sarıp koruma altına alır. Doğum sonrasında ise, bu muhafaza hem yavrusunun bedenini tehlikelerden koruma şeklinde, hem de onun sevgisini bütün hayatı boyunca kalbinde muhafaza şeklindedir.

Üçüncüsü sıfat ise, Allâh ’ın “er-Rahîm” sıfatıdır ki, anne, yavrusuna bu sıfat sâikiyla sonsuz bir sevgi ve merhamet besler.

Araplar, anneye “Rabbü’d-dâr”, “Rabbü’l-beyt”; yani “evin terbiye edicisi” derler. Kullarını hayat ve kaderle terbiye eden Allâh  Teâlâ, yine kendi sıfatının bir cilvesi olarak bu terbiye edicilik sıfatını anneye de vermiştir. Böylece anne, bir büyük ilâhî isim ve sıfatın hem yansıması, hem de yansıtıcısı olmuştur.

Annelik hali, özel bir ilâhî vahiy durumudur. Kur’ân-ı Kerim, vahyi insanlarda Allâh  katından gönderilen ilâhî bilgiler için de kullanır; insan dışındaki varlıklara (meselâ arıya) ne yapacağını öğreten bir meleke olarak da… Bu kullanışı ile annelik, hayvanlarda da rahatlıkla fark edilecek bâriz bir özelliktir. En vahşî kabul ettiğimiz hayvanlar bile, evlatlarını bir “anne şefkati” ile bağırlarına basarlar. Mahlûkâtın kalplerine bu sevgiyi zerkeden Allâh’ın kudreti ne yüce, şânı ne büyüktür!..

Görevli melek, o et parçasına ruh vermeye geldiğinde, anneyi sanki “merhamet”le baştan sona boyayarak öyle ayrılır. İşte bu sebepledir ki, “annelik” vasfının gereğini yapan annelerin yolu, ancak cennet gibi bir kapının önünde son bulur.

Anne, evladını Muhammedî bir ahlâk ile yetiştirdiğinde, çocuğunun cennete gitmesine vesile olur. Evlat da ebeveynlerine saygı ve hürmet göstererek kendisine cennet için bir kapı açar. “Cennet, annelerin ayakları altındadır” (en-Nesâî, Cihad, 6) hadîs-i şerîfini de bu meyanda düşünmek gerekir. Çocuğuna İslâmî bir terbiye noktasında sancaktarlık eden anne, elbette ki o güzel işlerin neticesi olan cenneti de kendi ayakları altına kadar sermiş demektir.

Nitekim bir adam, Rasûlullâh’a gelip:

“-Ey Allâh’ın Rasûlü!.. İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye üç defa sormuş, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de her defasında:

“-Annendir.” diyerek cevap vermişlerdir. Ancak dördüncü defa aynı soruyu sorduğunda:

“-Babandır.” buyurmuşlardır. (Buhârî, 13/5974, Müslim 2548/1)

Bu konuşma, Allâh  Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayatında sözde kalmamıştır. O, her vesileyle kendisine annesinin yokluğunu hissettirmeyen Hazret-i Ali’nin annesi Fâtıma bint-i Esed’e bütün ömrü boyunca muhabbet ve hürmet hisleri ile dolu olduğunu göstermiştir. Bu sâliha kadın vefat ettiğinde Peygamber Efendimiz, cenâzenin başına gelmiş, başucuna oturarak, onun fedâkârâne hizmetlerine şehâdet ederek şöyle buyurmuştur:

“-Ey annem! Allâh  sana rahmet eylesin. Sen benim öz annemden sonra annemdin. Kendin aç kalır, beni doyururdun. Kendin giymez, beni giydirirdin. Kendini güzel yiyeceklerden alıkoyarak bana yedirirdin ve bunları yaparken Allâh’ın rızâsını ve âhiret yurdunu arzu ederdin.”

Sonra da cenâzenin üç kere yıkanmasını emretmiş, kendi gömleğini çıkararak ona giydirmiştir. Cenâze bu gömlekle kefenlenmiştir. Peygamber Efendimiz, kabrin kazılmasına da bizzat yardım etmiş ve sonra lahide yan üstü uzanarak bu sâliha hanıma duâ etmiştir. (Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, 24, 351-352)

Ünlü düşünür Nancy Stahl, “Anneliğin zamanla bir tarikata benzediğini, bir kez girince insanın kendine özgü her şeyden vazgeçmesi gerektiğini öğrendiğini” söylüyor. Annelik, fedakârlıktır. Annelik, kendinden geçip çocuklarında fânî olmaktır. Onlarla ağlayıp onlarla gülmek, onları güldürebilmek için her şeyden vazgeçebilmektir.

Arapçada “ümmün” kelimesinden gelen anne, “çocuğu olan kadın, kendisinden sadır olunan şey” mânâlarına gelir. Kur’ân-ı Kerim’de Fatiha Sûresi’ne “Ümmü’l-Kitap” denilmiştir. (en-Nesefî, Tefsîr, c. 1, 29) Fâtihâ Sûresi, bütün Kur’ân mânâlarının kendinden çıktığı sûredir.

“Ümmün” kelimesi ile ifade edilen anne, bütün bir hayatın dibacesini oluşturur. Çünkü büyütüp hayata teslim ettiği çocukları eliyle dünya cennete veya cehenneme döner. İyi veya kötü bir hayatın başlangıcı, annenin rahmindedir.

Kültürümüzde bastığımız toprak parçası için “toprak ana” deriz. Çünkü dünya nimetlerinin en fazla meyve verdiği yerdir burası… Bu bakımdan yeryüzünün doğurgan bir özelliği vardır. Münbit oluş, hayatının onunla başlayıp yine onun sînesinde bitmesi, toprak ile anneleri birbirine yaklaştırmıştır. Arapça’da kullanılan “el-ard” kelimesi de “semâî müennes” kabul edilir. Onlar da topraktaki “analığı” keşfetmişlerdir.

Siz o toprağa ne yaparsanız yapın; meyve verip üzerinde yürütüyorsa, size hayat sahası sağlayıp türlü türlü nimetlere erişmenize vesile oluyorsa, sizi dünyanın 4/3’ü su olan dünyada sular altında kalmamanızı sağlıyorsa, işte o sizin “toprak ana”nızdır…

Size çokça merhamet duyup, kollayıp kabiliyetlerinizin ortaya çıkması için çabalıyorsa, sizi ayıbınızla baş başa bırakmamak için onu kendi ayıbı gibi görüyorsa, bilin ki o kişi annenizdir… Hatalarınızı örtüp size sütre oluyor, hayata atılmadan önce sizi ona hazırlıyor, sizin endişenizi kendi derdi, kederi görüp yüzünüzde çıkan bir sivilceyi dahî siz rahatsızlık duyuyorsunuz diye kendine dert ediniyorsa, bilin ki, o kişi annenizdir.

Sizi görüp gözeteni, göğsünden emzireni, her daim yâd edin. Onun yakınındayken etrafında pervâne, uzağındayken kalbinizi ona duâ ile meşgul edin ki, annenizin ayakları altında hazır bekleyen cennete bir tâlip de siz olasınız.
İbrahim Arpacı


XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX



Kendimizi Nefis Muhasebesine Tabi Tutalım

Hayatımızın sonunda pişman olmamak istiyorsak, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin izinde yürüyelim. O’nu kendi nefsimizden daha çok sevelim. Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin aşkı ile gönüllerimizi yeşertelim. Cenâb-ı Hakk’ın ve Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin aşkları ile ibadetlerimizi kusursuz yapmaya çalışalım. Allâh  Teâlâ’ya açılan ellerin, bağlanan gönüllerin ve yalvaran dillerin boş dönmeyeceği, yapacağımız duaların Rabbimizce kabul edileceği inancı ve ümidini taşımaktayız. Bu inanç ve ümitle, kendimiz, ana-babamız, yakınlarımız, ülkemiz, milletimiz, bütün kardeşlerimiz ve tüm insanlığın mutluluk ve barışı için dua etmeyi unutmayalım. Gönüllerimizi saran bir huzurla Allâh  Teâlâ’ya karşı şükran borcumuzu; nefsimize, ailemize, komşularımıza karşı vazifelerimizi hatırlayalım. Müslüman olarak kendimizi nefis muhasebesine tabi tutalım. Eğer Yaratana ve yaratıklara, ülkemize ve milletimize karşı görev ve sorumluluklarımızda kusur ve ihmallerimiz varsa, bu günlerde yapacağımız değerlendirme ile bunları telafi yönüne gidelim. Bakınız! Abdullah b. Abbas (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz nasihat ettiği bir şahsa ne buyurmuş!.. “Beş şey gelmeden evvel beş şeyi ganimet bil!

1– İhtiyarlamadan evvel, aciz ve düşkün duruma düşmeden önce gençliğinin kıymetini bil. Oyun ve eğlence gibi sonu hüsran olan şeylerle geçirme.

2– Hasta olmadan evvel sıhhatinin kıymetini bil. Din ve dünyana yararlı hizmetler yap.

3– Fakir düşmeden evvel zenginliğinin kıymetini bil. Zenginliğini ekonomik olarak kullan. Malını ve servetini lüzumsuz yere tüketme, tutumlu ol, cimri de olma.

4– İşin gücün artmadan evvel boş vakitlerinin kıymetini bil. Boş vakitlerini değerlendir. Tembel tembel oturma, yararlı hizmetler yap.

5– Ölüm gelmeden evvel hayatının kıymetini bil. Düzenli ve tertipli olarak hem dünyan için ve hem de ahiretin için çalış. Hiç ölmeyecek gibi dünya işlerini yap, yarın ölecekmiş gibi ahiret hazırlığı yap. Yani, her ikisi için muvazeneli çalış.”

Boş vaktin mi var?
Bir ilim meclisine, derse katıl.
Zikir yap, Kur’an-ı Kerim oku. Nafile ibadet yap. Hasta ziyaret et.
Sıla-ı rahim yap.
İslamî sosyal bir çalışmaya katıl.
Çocuklarınla oyna.
Pencerenin önünde otur, Rabb’inin nimetlerini düşün.
Bir mümine telefon et, duasını al, dua et.
Sıkıntılı birisine moral ver.
Bir hadis-i şerif ezberle.
Git bir mescidde iki rekât namaz kıl.
Bir mezarlığa git Fatiha oku.
Ananı-babanı ziyaret et.
Evini süpür.
Kitaplarını karıştır.
Bir Allâh  Teâlâ dostuna git, elini öp, duasını al.
Teknolojik veya sanatla ilgili bir faaliyet yap.

Mehmet Talü.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]