Anne Sütü Eşsiz Bir Gıdadır
Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Anneler süt emzirmeyi tamamlamak istediklerinde çocuklarını iki yıl emzirsinler.” (Bakara, 233)
İlim dünyası anne sütünün önemini henüz yeni keşfediyor. Annelerin bebeklerini kendi sütleriyle emzirerek beslemesinin yerini hiçbir mamanın tutamayacağı anlaşılıyor.
Gerçekten de anne sütü bebek için eşsizdir. Çünkü hiçbir formül mamada bulunmayan, anne sütüne mahsus maddeler içermektedir. Anne sütünde bulunan biyoaktif maddeler bebekleri birçok farklı hastalıklardan korumaktadır.
Son derece aciz ve savunmasız bir varlık olan insan yavrusu, Allah-u Zülcelâl’in merhameti sayesinde anne rahminde plasenta (göbek bağı) aracılığı ile anneden bebeğe geçen antikorlar vasıtasıyla hastalıklardan korunur. Bu antikorlar bebekleri 6 aylık oluncaya kadar çeşitli hastalıklara karşı korumaya devam eder. Doğumdan sonra bebeklerin anne sütüyle aldıkları antikorlar korunmayı devam ettirir. Anne sütünde bulunan immünoglobulin A ve laktoferrin isimli biyoaktif maddeler vücutta antimikrobiyal aktiviteyi artırmaktadır.
Hastalık yapıcı patojenlerin canlı organizmada enfeksiyon oluşturabilmesi için öncelikle bağırsaklardaki epitel hücrelerin yüzeyine bağlanmaları gerekmektedir. Anne sütündeki oligosakkaritler hastalık yapıcı patojenlere bağlanarak enfeksiyonu önlemektedirler.
Anne sütünde bulunan 130 farklı oligosakkaritin bebeklerin beyin gelişiminde, sinir hücrelerinin transmisyonunda, hafızanın gelişiminde ve hücreden hücreye iletişimde rol oynadığı bildirilmektedir.
Anne sütünde yer alan eşsiz maddelerden bir kısmı da sindirim, emilim ve mineral dengeyi düzenleyen enzimlerdir. Bebeğin hassas sindirim sistemine uygunluk bakımından hiçbir besin maddesi anne sütünün yerini tutamaz.
Yeni doğduğu zaman bebeğin midesi küçüktür. Azar azar ve sık beslenmesi gerekir. İlk zamanlar annenin memesinden ağız diye bilinen, bol proteinli ve sarı renkte bir süt gelir. Bu süt, tam da bebeğin ihtiyacına uygundur.
Anne sütü mamadan daha kolay hazmedilir ve içeriği daha çok kana geçer. Çünkü anne sütü içerdiği bazı enzimlerle bebeğin bu sütü daha kolay hazmetmesini sağlar. Anne sütü inek sütünden daha az protein içermesine karşın, içindeki tüm protein bebeğin dolaşımına geçer. İnek sütündeki proteinlerin ise yüzde 50’si atık madde olarak bağırsaklardan atılırlar. Demir ve çinko, anne sütünün varlığında bağırsaklardan kana daha kolay geçer.
Bebek ilk iki yaşı içinde çok hızlı bir gelişim gösterir. Bu sürede vücudunda çok hızlı hücre bölünmesi yaşanır. Bu da bebeğin çok özel maddelere ihtiyaç duymasına sebep olur. Bilhassa beyin, sinir sistemi gibi yapıların sağlıklı bir şekilde gelişmesi için özel besinlere ihtiyaç vardır. Anne sütü dışında hemen hiçbir besin kaynağı bu ihtiyaçları tam olarak karşılayamaz. Mesela bebeklerde zihinsel gelişimde ve görme gelişiminde önemli rol oynayan uzun zincirli yağ asitleri, bebeğin kolayca hazmedebileceği başka herhangi bir gıdadan alınamaz.
Bebekler için emmek doğaldır. Yapılan bir araştırmada emzirilen bebeklerde belirgin derecede daha az ölüm görülmüştür. Erken doğan bebekler üzerinde yapılan bir araştırmada ise emzirilen bebeklerin emzirilmeyenlere göre daha az hastaneye yatmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. Başka bir çalışmada ise emzirilen çocuklarda zeka ve beceri düzeyinin daha yüksek olduğu görülmüştür.
Hazır mamalarla beslenen bebeklere kıyasla anne sütü ile beslenen bebeklerin tip 1 diabete daha az yakalandıkları görülmüştür. Anne sütü ile beslenen bebeklerin birçok hastalığa daha az yakalandığı bilinmektedir.
Bebekleri anne sütü ile beslemenin bebeğin sağlığı, gelişimi ve büyümesi açısından büyük önemi vardır. Bunların hepsi bir yazıya sığmaz. Moleküler biyoloji, hücre biyolojisi vb. bilim dallarında görülen gelişmelere rağmen anne sütünün bileşiminde bulunan bütün maddeler hakkında yeterli bilgiye ulaşılamamıştır.
Dinimiz bir bebeğin anne sütü almasına o kadar önem vermiştir ki, annesi tarafından emzirilemeyen bebeklerin süt anne tarafından emzirilmesini uygun görmüştür. Süt anneden alınan süt bir bebeğin beyin ve sinir sistemini oluşturmaktadır. Bu sistem çocuğun adeta şahsiyetinin temelidir ve hayatının sonuna kadar onun kişiliğini oluşturmaktadır. Bu sebeple süt anne ile emzirdiği çocuk arasında akrabalık bağı meydana gelmektedir.
Emzirmek Anneye de Faydalı
Anneler mümkün olduğu kadar bebeklerini kendileri emzirmeye çalışmalıdır. Çünkü emzirme sırasında anneyle bebek arasında kuvvetli bir bağ kurulmaktadır. Emzirme annenin de annelik duygularını harekete geçirir. Çünkü annelik duygularının temeli olan prolaktin ve oksitosin hormonları düzenli emzirmeye devam edildikçe salgılanır.
Oksitosin hormonu, annenin doğum sonrasında toparlanmasını kolaylaştırır. Rahim gebelik esnasında ilk haline nazaran yirmi kata kadar büyür. Emzirme esnasında salgılanan oksitosin hormonu, rahmin gebelik öncesi büyüklüğüne geri dönmesine yardımcı olur.
Bebeğine ek gıda vermeyen ve düzenli emziren anneler genellikle bir süre adet görmez. Emzirmenin ilk dört ayda tekrar hamile kalmaktan koruyucu özelliği vardır. Ancak ilk dört aydan sonra emzirmeye devam etseniz de koruma yöntemi olarak güvenmemelisiniz.
Bebeğini emziren anneler daha az stresli, sakin ve sabırlıdırlar. Çünkü oksitosin hormonu antistres bir hormondur. Anne bebeğini emzirdikçe annelik iç güdü ve becerilerini kazanırlar.
Emzirmenin uykuya dalmayı kolaylaştırıcı etkileri de vardır. Emzirme sayesinde artan salgılar bebeği de anneyi de sakinleştirir ve uyku verir. Bu sebeple annelerin bebeklerini emzirirken uyuyakalıp bebeklerini düşürmemeye dikkat etmeleri önemlidir. Yatarken emziren anneler de bebeğin boğulmaması için tedbirli olmalıdır.
Emzirme, bebeğin beslenmesini kolaylaştırıp anneyi birçok zahmetten kurtarır. Bilhassa geceleri mama ısıtma, biberonu temizleme, temiz su hazırlama gibi birçok dertlerden kurtarır. Anne sütü her an ılıktır, temizdir, içime hazırdır. Anne bebeğini emzirdikten sonra daha kolay uykuya dalabileceği için sabah daha dinç kalkar.
Gündüzleri emzirme annenin bebeğini kucaklamasını, bağrına basmasını ve ona sıcaklığını hissettirmesini sağlar. Bunlar bebeğin duygusal ihtiyaçları açısından çok önemlidir. Çünkü bebeklerin ilk gelişen duyuları koku ve dokunma duyularıdır. Bebek annesinin kokusunu hissettikçe ve sıcaklığını duydukça kendisini güvende hisseder, mutlu olur.
Emzirme bebeğin anneyle göz teması kurmasını da sağlar. Bu sırada annenin bebeğine sevgi ve şefkatle bakması bebeğin sosyal yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunur.
Anne Sütünü Artırmak İçin
Bebekler ilk zamanlar sık sık emerler. İlk üç ay boyunca annenin vücudu bebeğin ihtiyaçlarına mükemmel şekilde uygun olan bol süt üretir. Daha sonra annenin emzirme alışkanlığına ve çeşitli etkenlere bağlı olarak azalır veya artar.
Anneler çocuklarını her acıktığında emzirmeli ve göğsü iyice boşalana kadar emzirmeye devam etmelidir çünkü anne sütünün ilk kısmı şeker ve su bakımından zengindir. Sütün sonu daha yağlı ve besleyicidir. Bebeğe gereksiz yere ek gıda verip iştahını kesmemeli, sütü sonuna kadar emmesi sağlanmalıdır.
Bebek büyüdükçe anne sütünün yoğunluğu ve formülü bebeğin ihtiyacına uygun şekilde değişir. Bu da anne sütünün eşsiz özelliklerinden bir diğeridir.
Anneler bebeğini emzirirken, iyi beslenmeye, bol sıvı almaya ve dinlenmeye dikkat etmelidir. Doğum sonrası kilolarını vermekte acele etmemelidir, zaten emzirmek kilo vermeyi kolaylaştıracaktır.
Sütün bollaşması için fazla yemek yemeye gerek yoktur. Bilhassa şekerli gıdalar yemek gerekmez. Aksine sebze, meyve, et ve süt ürünleri gibi protein, vitamin ve mineral yönünden dengeli bir beslenme yeterlidir. Bu şekilde beslenirken bol su almak süt yapımını artırır.
Süt üretimi hormonlarla ilgili olduğu için annenin uykusuz kalmaması, ağır işlerde çalışmaması ve stres yaşamaması gerekir. Bu faktörler sütün kesilmesine neden olabilir. Bebek uyuduğunda anne de uyumalı veya dinlenmelidir. Anneyi endişelendirecek veya gerginliğe sürükleyecek stres faktörlerinden uzak tutmalıdır.
Annenin bebeğini sık sık kucağına alması, sevmesi de süt yapımını artırır. Bebeğe ek gıda verilirse annesini fazla emmez ve süt üretimi azalır.