Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
SAHABELER VE DÖRT HALİFE
Asrı Saadet ve Sahabeler
Hane’i Nebi’de Bir İlim Kadını Ümmü Seleme
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Hane’i Nebi’de Bir İlim Kadını Ümmü Seleme (Okunma sayısı 449 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7241
Hane’i Nebi’de Bir İlim Kadını Ümmü Seleme
«
:
Ocak 15, 2024, 10:03:08 ÖÖ »
Hane’i Nebi’de Bir İlim Kadını Ümmü Seleme
Ümmü Seleme (r.anha), ilk iman eden kimselerden olma şerefine nail olmuş güzide bir hanım şahsiyettir. İyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir Müslüman nasıl olunur ve Müslümanlığın gerekliliği gibi nasıl yaşanır, hayatının her anında bizlere öğretir Ümmü Seleme. Hayat bazen hoştur, yükü hafif olur. Bazen de yüklerimiz ağırlaşır, şartlar çetinleşir. Müslüman şahsiyetlere yakışan hâl ise hayatın hem hoş günlerinde hem de çetin ve yorucu zamanlarında istikametten ayrılmamaktadır. İşte bu hususun en güzel örnekliği onun hayatıdır. Tüm bu yönleriyle hayatımızın her alanında bizlere rehber olabilecek güzide bir şahsiyettir Ümmü Seleme.
Ümmü Seleme, eşi Ebu Seleme ile birlikte genç yaşlarında Müslüman olmuştu. Müslüman olmakla birlikte daha da güzelleşecek olan hayatı için mücadele dönemi başlamıştı. Hem ailesinin hem de eşinin ailesinin baskılarına karşı imanını koruyabilecek miydi? Ya Mekkeli müşriklerin ağır baskıları altında ne yapacaktı? Allah Resulü’nün yol göstermesiyle birlikte imanlarını korumak ve Müslümanların sayısının azalmasını engellemek için yola revan oldu on bir Müslüman. İlk hicretiydi bu Ümmü Seleme’nin. İlk yol ayrımıydı ailesinden, doğup büyüdüğü şehirden, ama imanı sahip olduğu her şeyin ve duygularının üzerindeydi bu güzel şahsiyet için. Habeşistan’daki Müslümanlar ile birlikte Mekkeli müşriklerin Müslüman olduğuna dair aldıkları bir haber üzerine Mekke’ye dönmüşler fakat durumun böyle olmadığını gördüklerinde tekrar Habeşistan’a geri gitmişlerdir. Habeşistan günleri… Sevdiklerine hasret yıllarıydı. Fakat burada Müslümanlığı en güzel şekilde temsil etmiş, ayrıca orada bulunduğu süre zarfında toplumla iç içe yaşamıştır. Burada öğrendiği sağlık bilgilerini Medine’ye gittikten sonra bazı kimseler üzerinde uygulamıştır. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 300)
Habeşistan’dan Mekke’ye dönüş… Üçüncü hicretleri olan Medine’ye gitmek için yürekleri çarpıyordu Ümmü Seleme ve eşinin. Yola koyulmuşlardı ailece. Ne var ki akrabalarından olan Mekkeli müşrikler onların yolunu kestiler. Bu güzel aileyi uzun ve hüzünlü sürecek bir ayrılıkla birbirlerinden kopardılar. Bir tercih yapmaları gerekiyordu. Ya hepsi Mekke’de kalacaklardı ya da Eşi Ebu Seleme Medine’ye hicret edecekti. Mekke’de kalmak demek Medine’ye hasret kalmak demekti. Ama bu güzel aile, çocuklarını Hz. Peygamber’in ve diğer din kardeşlerinin yanında büyütmek, onlarla birlikte mücadele etmek istiyorlardı. Zor olanı seçtiler. Ümmü Seleme, oğlu Seleme ile Mekke’de kalacak, eşi Ebu Seleme Medine’ye gidecekti. Fakat Ebu Seleme’nin ailesi torunlarının Müslüman olarak yetişmesini istemedikleri için, “Bu çocuk bizim ailemize mensuptur.” diyerek onu annesinden aldılar. (İbn Hişâm, es-Sîre, II, 112,113) Ayrılık anında anne yüreği dağlanmıştı. Bir yanda evladından ayrılan bir anne, diğer yanda anneden ayrılan bir evlat… Bir yıl gözyaşı döktü evladı için, dilinde dua ile bir yıl evladına kavuşmayı bekledi. İmtihanın yükü ağırdı. Hayatta bazen yüklerimiz ağırlaşır. Ama devam eden imtihan değil midir bu dünya? Peki, sabretmek neydi? Sabretmek, inancı uğruna gayret etmekti. Sabretmek, güzel nasiplere muştulanmak umuduydu. Bu umutla say etmekti, dua etmekti sabretmek… Ümmü Seleme’nin bu ağır imtihanları karşısındaki Müslüman duruşu ve sabrı buydu. Bu ızdıraplı bekleyiş, insaflı bazı kimselerin araya girmesiyle sonlanacak, hasret vuslata dönecekti.
İmanı uğruna üç hicretle yola revan olan bir hanımdır Ümmü Seleme. Hasretle beklenen o şehre Medine’ye varılmış, aile bir araya gelmişti. Lakin kısa bir süre sonra eşi Ebu Seleme Uhud Savaşı’nda şehit düştü. Bu üzüntülü durumdan Hz. Peygamber’in tavsiyesiyle Rabb’ine iltica ederek duayla teselli aradı Ümmü Seleme: “Biz Şüphesiz Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz. Allah’ım, musibetimin ecrini bana ver, bana kaybettiğimden daha hayırlısını ver.” (İmam Mâlik, Muvattâ, Cenâiz, 14) Dualara icabet eden Yüce Rabb’imiz, Ümmü Seleme’nin mücadele ve gayret dolu hayatına bir güzellik nasip edecekti. Ona refik bir eş, evlatlarına müşfik bir baba lütfedecekti. Ne güzel lütuf; üç hicreti vardı, inancı uğruna evlat hasretine dayanmıştı, eşini kaybetmişti. Şimdi Rabb’inden bir mükâfat olarak yeni bir aile bahşediliyordu kendisine, hane-i Nebi ile şerefleniyordu.
Resûlullah kendisine evlenme teklifinde bulunduğunda çok şaşırmış kendisinde Hz. Peygamber’e eş olmayı uygun görmediği bazı özelliklerini sıralamıştı. Hz. Peygamber’e yaşının ilerlediği, dört çocuğunun olduğu ve kıskanç bir yapıya sahip olduğunu söylemişti. Resûlullah ise ona, yaşça kendisinin daha büyük olduğunu hatırlatarak çocuklarını himaye edeceğini söyledi. Kıskançlık huyunu gidermesi için ise Allah’a dua etmesini tavsiye etti. (Müslim, Cenâiz, 3)
Altı yıllık beraberliklerinde birbirlerine refik olmuş iki değerli şahsiyet; Muhammed Mustafa (s.a.s.) ve Ümmü Seleme. Gıpta edilecek bir aile…
Ümmü Seleme eşine dost, yoldaş olmuş, derdiyle dertlenmiş, sevinciyle mesrur, hüznüyle mahzun olmuş. O, İslam’a hizmet için yola revan olan, hane-i Nebi’yi ilim ocağı hâline getiren bir hanımdır. Birçok gazvede eşi Resûlullah’ın yanında olmuş, özellikle de feraset ve dirayeti ile Resûlullah’a destek olmuştur. Ümmü Seleme kendi sunduğu bilgiye göre Resûlullah ile birlikte Müreysî’, Hudeybiye, Hayber, Mekke’nin Fethi ve Huneyn savaşlarına katılmıştır. (el-Vâkıdî, Kitâbü’l-Megâzî, II, 467) Resûlullah da isabetli görüşleri sebebiyle sıklıkla onun fikrine başvururdu.
Mesela Hudeybiye Musâlahası’nda ashab, Mekkeli müşriklere bazı haklar verildiğini düşünmeleri, o yıl hac görevlerini yapamayacaklarını öğrenmeleri ve Mekke’ye duydukları özlemin de bir neticesi olarak üzüntü içerisindeydiler. Resûlullah ashaba kurbanlarını Hudeybiye’de kesmelerini ve tıraş olmalarını emrettiği ve bunu üç kez tekrarladığı hâlde onlar, Resûlullah’a hiç tepki vermediler. Bu durum üzerine Resûlullah, Ümmü Seleme’nin yanına giderek üzüntüsünü dile getirdi. Resûlullah’ın hüznü ile hüzünlenen Ümmü Seleme ona dışarı çıkıp kurbanını kesmesini ve kendisini tıraş ettirmesini, böylelikle ashabın da mutlaka bu davranışı uygulayacağını ve sorunun çözüleceğini söyledi. Resûlullah, onun bu tavsiyesini uyguladığınd, Ümmü Seleme’nin dediği gibi ashab da Resûlullah’ın davranışlarını uyguladılar. (Buhari, Şürût, 15)
Bu olay, Ümmü Seleme’nin dirayet ve feraset sahibi bir hanım olduğunu ortaya koyması yanında Hz. Peygamber’in aile yapısını anlamamız açısından çok değerli bir örnektir. Aynı zamanda Hz. Peygamber’in eşleriyle olan iletişimini ve onun hanımlarının fikirlerine nasıl saygı gösterdiğini anlamamızı sağlamaktadır.
Hz. Peygamber ile Ümmü Seleme’nin evliliklerinden çocukları olmamıştır. Fakat Resûlullah, onun evlatlarına müşfik bir baba olmuş, onlara İslam dinini ve adabını öğretmiştir. Bunlardan birinde; Ümmü Seleme’nin evlatlarından olan Ömer’e Resûlullah, “Oğlum, besmele çek, sağ elinle ye ve hep önünden ye.” diyerek ona yemek adabını öğretmiştir. (Buhari, Et‘ime, 2, 3) Hz. Peygamber’in himayesi ve eğitimiyle büyümüş olan Ümmü Seleme’nin kızı Zeynep, zamanının kadınları arasında dini en iyi bilen kimse olarak kabul edilir ve görüşlerine başvurulurdu. (İbn Sa‘d, et-Tabakât, VIII, 87)
Ümmü Seleme, hane-i Nebi’de âdeta bir ilim çiçeğidir. O, dirayetiyle ve ferasetiyle meşhur olmuştur. Kur’an, tefsir, hadis, fıkıh, siyer alanında birçok bilginin nakledilmesine vesile olmuş, böylelikle de bu ilimlerin doğmasına öncülük etmiş müçtehit bir hanımdır. O Resûlullah’ın yanındayken birçok ayet nazil olmuştur. Bir defasında Ümmü Seleme, Resûlullah’ın hücresinde iken Cebrail’i insan suretinde gördü. Cebrail gittikten sonra Hz. Peygamber Ümmü Seleme’ye bu şahsın kim olduğunu sordu. O da Dihye b. Halîfe el-Kelbî diye cevap verdi. Resûlullah bu zatın Cebrail olduğunu, kendilerine Dihye suretinde göründüğünü bildirdi. (Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 100) Ayrıca Ümmü Seleme Kur’an hafızıdır. Onu diğer hafızlardan ayıran en önemli özelliği ise birçok ayeti Resûlullah’tan ilk defa duyup ezberlemesidir. Ümmü Seleme, Resûlullah’ın eşleri arasında Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden hanımıdır. O, üç yüz yetmiş sekiz hadis rivayet etmiştir. Birçok hadis öğrencisi yetiştirerek bu ilmin gelişimine önemli katkıda bulunmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 289-324; Belâzürî, el-Ensâb, I, 415)
Ümmü Seleme, ilme olan merakı sebebiyle Resûlullah’a birçok konuda soru sorardı. Sahabe neslinin hanım âlimleri arasında yer alan Ümmü Seleme, uzun bir hayat sürmesi sebebiyle de Müslümanların çeşitli konulardaki sorularını cevaplamış ve isabetli görüşleriyle sahabeye tavsiyelerde bulunmuştur. Birçok konuda ashaba fetva vermiş gündelik hayatta yaşanan dinî sorunlara özellikle de hanımlara ait fetvalara rehberlik etmiştir. Hafızasının kuvvetli olması sebebiyle birçok tarihî olay kendisinden rivayet edilmiştir. Bunlardan biri Habeşistan’da geçirdiği günler ile ilgilidir. Habeşistan’a hicret eden Müslümanların Mekke’ye iade edilmesi için Necaşi Ashame’ye bir heyet gönderilmişti. Bu heyet ile ilgili olaylar ve Ashame’nin huzurunda yapılan konuşmalar hakkında en geniş malumatı Ümmü Seleme rivayet etmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 201-203; V, 209-292)
Ümmü Seleme, ümmühâtü’l-mü’minin ifadesinin tezahürünü en derinden yaşayan hanımlardandı. Hz. Peygamber’in eşlerinin, müminlerin annesi olduğunun beyan edildiği ayetten sonra bu süreçte genç yaşlarında olan Ümmü Seleme, ashaptan yaşça kendisinden büyük olan kimselere de “Ey oğulcuğum.” diye hitap eder, tüm müminlerin annesi olduğunu ilan ederdi âdeta. (Ahzâb, 33/6) Bu durumu garipseyen Hz. Aişe, bir gün Ümmü Seleme’ye kendinden yaşça büyük olan ashaba neden “Ey oğulcuğum.” diye hitap ettiğini sorduğunda o, ilgili ayeti hayata tatbik ettiğini söyler. Zira o kendisinden yaşça büyük olan Hz. Ali’ye ve Hz. Osman’a da aynı hitabı kullanırdı. Onlar da birçok konuda kendisine danışır, o da onlara tavsiyelerde bulunurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 317) Bu hitap onun nezaketini göstermesi yanında, içinde yaşadığı annelik duygusunun da tezahürü olarak kabul edilebilir.
Evlatlarını din-i mübin-i İslam uğruna büyütmek için canhıraş koşturan müşfik bir anne, sabır timsali bir ömre razı olan bir mümindir Ümmü Seleme. İnancı uğruna göze aldığı sıkıntıların mükâfatını peygamber eşi olmak suretiyle almış, Resûlullah’a yoldaş, refik bir eştir o. Resûlullah’ın en son vefat eden hanımı olan Ümmü Seleme, onun vefatından sonra ömrünü müminlerin anneliğine ve ilme adamıştır. Bu yolda bir mücahide, bir muallime ve muhaddis, dine hizmete musahhar olan bir ilim abidesi hanımdır. Onun ömrü ceht, gayret, sabır ve say ekseninde; ilim, irfan ve irşat yolunda takdire şayan bir ömürdür.
Dr. Ferda Yıldırım.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET GENEL
SAHABELER VE DÖRT HALİFE
Asrı Saadet ve Sahabeler
Hane’i Nebi’de Bir İlim Kadını Ümmü Seleme