* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kuran da Dua Ayetleri  (Okunma sayısı 635 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Kuran da Dua Ayetleri
« : Aralık 26, 2023, 08:29:57 ÖS »


Kuran da Dua Ayetleri

Saffat 99-100

"Ben doğrusu Rabbime gidiciyim.O bana hidayet ediyor.Rabbim bana salihlerden ihsan eyle" Saffat 99-100

Seni senden çok bilen Rabbine güven.Rabbinin sonsuz merhametinin seni boş yere üzmeyeceğinden emin ol.Rabbinin sonsuz hikmetinin seni anlamsız işler peşinde koşturmayacağına kanaat getir.İbrahim[as] gibi,teslim ol.Ateşe atsalar da,"Ben doğrusu Rabbime gidiciyim"de.Salihlerden olmayı dile.Rabbine giden yol salihlerin yürüdüğü yoldur.Salihlerden ol ki,ömründen sana kalan salih emel ve salih evlat olsun

Kamer 10

"Ben mağlubum, hemen nusretini ver." Kamer 10

Sen de dua et ki,günahların ve isyanların tufan gibi yağdığı bu çağda, kendine bir "Nuh'un Gemisi" bul. Çoklarının günahı benimsediği zamanlarda, sende kendini yalnız ve terkedilmiş hissedebilirsin. Nuh[as] gibi "mağlubum" diyebilirsin. Unutma ki, Rabbin Kur'an'da azları över; çokları ise bilmediğini, anlamadığını söyler. Şimdi hissettiğin o mağlubiyet hali, azlardan olmanın bedelidir. Sen de Nuh[as] gibi azlardan olmaya gayret et. Rabbin sonunda rahmetini ve yardımını eriştirir.

Mümtehine 5

"Rabbimiz, bizi küfür ehli için fitne eyleme,bize mağfiret eyle.Muhakkak ki Sen Azizsin Hakimsin" Mümtehine 5

Olur a, bir halin mümin olmana yakışmıyordur. Bilmeden yada istemeden iman edenlerin yapmayacağı bir işi yapıyor olabilirsin. O halinle seni böyle gören bir küfür ehli, inanmaktan vazgeçebilir; senin ve inanların her hali böyle sanabilir. Sende olması gereken güzelliği hemen göremeyebilir. Görmediği için de kendi haklılığına inanabilir.

Böylece onu bilmeden iman etmekten alıkoymuş olabilirsin. Onun senin bu halini aşarak inanması gerekir artık. Bunu bilerek imanını hakkıyla temsil etmeye çalış. Bir mümine yakışmayan hallere girebileceğin için en başından mağfiret ve bağışlanma dile.

Fatır34

"Hamd Allah'a ki bizden hüznü giderdi. Muhakkak ki Rabbimiz [dilediğini bağışlayan] Gafurdur, [şükrün karşılığını fazlasıyla veren] Şekurdur." Fatır34

Cennet ehlinin,cennete girince yaptıkları hamdde, işte bu sır saklıdır: "Hamd Allah'a ki bizden hüznü giderdi. Muhakkak ki Rabbimiz [dilediğini bağışlayan] Gafurdur, [şükrün karşılığını fazlasıyla veren] Şekurdur." Bu hamdin içinde seni cennete taşıyacak iki kapıda gösterilir: bağışlanma dilemen ve şükretmen. Her halukarda günah işleyeceğini bilerek, Rabbinden seni temizlemesini, hatalarını bağışlayıp seni aklamasını dile ki, cennetin kapısına yanaşasın. Ve şükret ki, senin şükrünü işiten ve şükrüne karşılık sana yeni nimetler lutfeden bir Rabbin var.

Sebe 1

"Hamd O Allah'a ki semalarda ve arzda olanlar O'nundur.Ahirette de hamd O'nundur.O Hakimdir; Habirdir."Sebe 1

Ku'an'da hamd ile başlayan beş sure vardır.Bunların ikisi En'am ve Kehf suresidir.En'am'da "Hamd O Allah'a ki, semaları ve arzı halk eder, zulumatı ve nuru var kılar. O'dur sizi balçıktan yaratan ve sonra bir ömür tayin eder." buyurularak ilk yaratılışını hatırlatır. Kehf'de, var edilmenden sonra üzerindeki nimetin devamını hatırlatır. Sebe'de ise göklerde ve yerde olanların kendisine ait olduğunu belirttikten sonra "ahirette hamd onundur der". Buna göre Sebe'nin "Elhamdulillah"ı ahirette yeniden dirilme nimeti içindir.

Fatır'da ise, meleklerin elçiliğinden bahisle ebediyen var edilişine, yani üzerindeki dördüncü nimete işaret vardır. Fatiha'nın hamdi ise, bu dört tür nimetin dördünü içerir.

Ahzab 56

"Muhakkak ki Allah ve melekleri nebiye salat ederler.Ey iman edenler, siz de ona salat edin,teslim olarak ona selam verin"Ahzab 56

Tam bir teslimiyetle selam ederek, o elçinin sana getirdiklerinin eksiksiz olduğunu onaylıyorsun. Rabbinin senden o elçinin diliyle istediklerini hiç itirazsız kabul ettiğini söylüyorsun. "Senin elçinin sözü doğrudur,o senin vahyettiğini bana söylüyor, ben de razı oluyorum" diye cevap veriyorsun.Öyleyse her duanın başına da sonuna da hatırı pek yüce olan o kutlu elçiye, peygamberimize[asm] salat ve selam etmeyi unutma. Unutma ki, iki makul duanın arasındaki dua da makbuldur.

Kasas 21

"Ey Rabbim, beni zalim kavimden kurtar"Kasas 21
Hz.Musa[as]'nın duası

Hicret görünüşte bir mekandan bir mekana göçmektir; ama aslında yanlıştan doğruya, zulumden adalete doğru yaklaşma çabasıdır. Rabbinin mülkü geniştir; O'nun dilediğin gibi yaşayabileceğin o kadar çok yer var ki... Gerçeği kabul etmeyen bir topluluktan gerek fiziksel olarak gerekse duygusal olarak kendini uzaklaştırman gerekir. Sen istersen, Rabbin seni doğru yola çıkarır; sana O'nun dilediği gibi yaşayabileceğin ortamlar bahşeder.

Şuara 83-89

Rabbim, bana [doğruyu ve yanlışı birbirinden ayıracak] hikmet bahşet ve beni salihler arasına kat.[Benden] sonrakiler için de,benim için bir "lisan-ı sıdk"ver.Beni na'om cennetinin varislerinden kıl.Babamı da bağışla. Çünkü o dalalete düşenlerdendir.İnsanların diriltildiği gün beni rezil rüsvay eyleme. O gün ki ne mal fayda verir ne evlat - ancak Allah'a "kalb-i selim" ile gelenler başka" Şuara 83-89

İbrahim Aleyhisselam'ın bu duası,sonsuz mutluluğun ve kurtuluşun için ihtiyaç duyduğun her şeyi kapsar. İbrahim Aleyhisselam, öncelikle doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt etmene yarayacak hikmeti ister; bununla kastettiği ilimdir. İlmi kazandıktan sonra isteyeceğin ise, ilmine göre amel etmek, yani doğru bildiğine göre yaşamaktır. Ancak böylece Rabbinin salihler olarak tarif ettikleri arasına katılabilirsin. Hemen bunun ardından ise yaşayışının, senden sonra yaşayan ya da senden sonra iman edenler için doğruluğun temsilcisi olarak görülmesini arzu etmelisin. Çünkü her insan başkası için bir ayet olabilir; başkalarının doğruyu bulmasına vesile olabilir. İbrahim Aleyhisselam'ın "lisan-ı sıdk" dediği, başkaları için de hem diliyle hem haliyle doğruyu konuşan bir dil olmaktır. Ancak böylece nimetlere boğulmuş cennetin varisi olabilirsin. Bu ifade de, amelinle Rabbinden cennet alacaklı olmadığını , aksine O'nun lütfu ve dilemesi sayesinde cennet nimetlerine kavuşabileceğini anlatır. İbrahim Aleyhisselam'ın dalalette olduğu halde, babası için yaptığı duayı senin de ebebeynlerin için yapman gerekir. Şu dünyada en büyük derdin kabrinden kaldırılıp diriltildiğin gün, nasıl bir halde olacağın olmalıdır. Asıl gelecek kaygını "din günü"nde nasıl bir akıbetle karşılaşacağın oluşturmalıdır. Geleceğin adına mal ve evlatlarını çoğaltmaya değil, kalbini Rabbine olduğu gibi teslim edebilmeyi dert edin. Senin en sahici servetin kalbinin selametidir; başka her şey geçici ve faydasızdır. Şimdi sen de İbrahim'in[as] duasını diline yerleştir, kalbine bitiştir. Rabbinden onun istediklerini iste.

Mü'minun 29

"Rabbim, beni mübarek bir menzile indir; menzilde konuklayanların en hayırlısı Sensin."Mü'minun29

Şu halde, Nuh Aleyhisselam'a gemideyken öğretilen bu duanın senin diline de değmesi gerekir.Sen de hayat gemisinde bir yolcusun; hep gelip gitmeler içindesin. Bir yerden bir yere erişmeye kudretin yetmiyor,seni yolda tutacak ışığında yok. Seni nefsinin fırtınalarından, şeytanın tuzaklarından, dünyanın dev dalgalarından kurtarıp sahil-i selamete eriştirecek yine Rabbinin dilemesidir. O'nun lutfu ve rahmeti sayesinde menzile varırsın. Kendine güvenirsen yolda kalırsın, menzile erişemezsin. Sana yolunu gösteren, sana yolda yürüyecek mecal veren, sana yolu açan ve yolun sonuna hayırlı bir menzil koyan Rabbindir. Yol O'nundur, yolcu O'nundur, yolun sonu da O'na aittir. İçten açıktır senin yelkenlerin. Yollar içindedir senin. Yollara çıkmadan yürü.

İbrahim 37

"Rabbimiz, soyumdan bir kısmını "kutlu ev"inin yanına, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim ki,ey Rabbimiz,namazlarında devamlı olsunlar; bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt ve onları meyvelerden rızılandır ta ki şükretsinler" İbrahim 37

Çocukları sırf Allah emretti diye hi ekin bitmez bir vadiye bırakan İbrahim Aleyhisselam,Rabbine teslim olma örneği sergiler.

Şu halde namazlarda yöneldiğin kıbleni,alnını koyduğun seccadeni, ekin bitmez bir kuru vadiye yapılmış "kutlu ev" olarak gör. Gönlünü her daim oraya akıt.

İbrahim 12

"Biz neyimize Allah'a tevekkül etmeyelim ki, O bize yollarımızı dosdoğru gösterdi. Elbette bize ettiğiniz ezalara karşı sabredeceğiz.Hep Allah'a tevekkül etmelidir mütevekkiller."İbrahim 12

Her işin O'ndan geldiğini bilirsin; O ise kötülük yapmaz; sonsuz şefkat sahibidir. Hayatta omuzuna yüklendiğin bütün ağırlıkları O'nun kudret eline bırakırsın; yükünü hafifletirsin.

Şu halde sana eza verenler, cefa çektirenler kim olursa olsun, buna yine Rabbinin izin veridğini bilirsin. Ne kahrı ve kötülüğü düşmandan bil, ne de lutfu ve iyiliği dosttan bil. Sen sana düşeni yaptıktan sonra işlerinin hepsini Allah'a teslim et ve hepsini Allah'tan bil. İnanmak her şeyi Allah'a verip Allah'ı bir bilmeyi gerektirir. Allah'ı bir bilmek ise O'na her halukarda teslim olmayı gerektirir. O'na teslim olmak ise her işinde O'nu vekil tutmayı sonuç verir. O'nu her işine vekil tuttuktan sonra ise her iki dünyanın mutluluğu gerçekleşir.

Yusuf 33

Ey Rabbim , benim için zindan o[kadı]nların benden istediklerinden daha hayırlıdır.Onların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onlar[ın ayartmaların]a kapılır, cahillerde olurum."Yusuf 33

Yusuf Aleyhisselam sana nefsine güvenmeme dersi veriyor."Nefsim hep kötülüğü ister,Rabbim merhamet ederse başka!"diyerek her nefis sahibini uyarıyor.Sakın ola,sınanmadığın sınavları geçtiğini düşünme.Nefsinin şiddetli bir sınama karşısında ne yapacağını bilemezsin.Bu yüzden, Yusuf Aleyhisselam gibi,Rabbinden seni kimi tuzaklardan uzak tutmasını iste.Yoksa, nefsin yeni ayartmalara kapılabilir,doğru ve yanlışı birbirinden ayırt edemez bir şaşkınlığa düşebilir.İşte o zaman asıl zindana düşersin.Diğer zindanlardan nasılsa birgün çıkarsın;onlar taş ve demirle çevreler seni.Bekçileri uyuyabilir, gaflete düşebilir.Ama nefsinin zindanı öyle taştan demirden değildir.Üzerinde her an bekçilik eder.Gözünü üzerinden ayırmaz.Nefsinin seni süreklediği zindan, çıkılması zor bir zindandır.Nefsinin tutsağı olman sıkı parmaklıklar ardında kalmandan daha zorlu bir hapistir.Nefsine aldanman,bütün aldanmaların aslıdır.Öyleyse,Yusuf Aleyhisselam gibi dua edecek bir dilin olsun.Öyleyse,taşlarla çevrili zindanları nefsinin ayartmalarıyla çevrili zindanlardan daha hayırlı bil.

Yunus 10

"Onların oradaki duası, "Ey Allah'ım Subhansın Sen, [Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz]", birbirlerine temennileri "Selam!" ve dualarının sonu da,"Hamd Allah'a,alemlerin Rabbine" diyedir." Yunus 10

Cennet ehlinin dillerinde dolaşan sözleri anlatan bu ayet, aslında şu dünyadaki dilini koyacağın cenneti ifade eder.Her duanın başı,Rabbini, aklına gelen şüphelerden,inanmayanların iftira ve zanlarından tenzih etmek olmalıdır.Her işi hikmetle yapan,abes ve boş iş yapmayan,her dilediği güzel ve hayırlı olan bir Rabbin terbiyesi altında olduğunu bilmek seni sonsuz huzur sahibi yapar;kalbini endişe ve kaygılardan, hüzün ve elemlerden kurtarır.Böylece,her şeyle kardeş olduğunu da anlarsın.Çünkü diğer yaratılışlar da senin gibi hikmetli ve merhametli bir Rabbin terbiyesi altındadır.Böylece,sadece insanlar arasında değil,cansızlara arasında bile bir selamlaşma olduğunu fark edebilirsin. Duaların, seni ve diğer kardeşlerini böylesine hikmetle ve şefkatle terbiye eden, seni yaratılmışlara tanıdık ve dost eyleyen Allah'a, "alemlerin Rabbi" olarak şükranını ve minnettarlığını ifade etmekle tamamlanır:Velhamdulillahirabbi'lalemin.

Tevbe 31

"İlah yok ancak Allah [var]; Onların ortak koştuklarından münezzehtir O." Tevbe 31

Allah'tan başkası kulluk edilmeye layık değildir."İlah" bildiklerin sonsuz acizdir,sonsuz yoksuldur.Bu yüzden,Allah'ı birlerken,önce "ilah yok!"demen istenir,çünkü evvela onlar görünür gözüne; onların aczine medet edeceğini sanırsın,onların fakrına çare olacağını sanırsın.Oysa kendi kendilerine bile faydaları olmadığı gibi, senin ihtiyaçlarını bilmekten sonsuz uzaktırlar;bilseler bile sana acıyacak şefkat ve merhametten yoksundurlar.Şefkat ve merhametleri olsa bile sana çare olacak kudretten ve kuvvetten yoksundurlar.Öyleyse "la ilahe" de ki onların ilahlıklarını aş,ondan sonra "illallah" de.İlahların hepsini inkar ettiğinde ancak Allah'a hakkıyla inanmış olursun.Bu inanma süreci bütün bir ömrünü alır,ömrün "ilahları" reddetmekle geçer.Öylece Allah'a ortak sandıklarından O'nu tenzih edersin.Allah'ı birlemek ve sözde ortaklardan tenzih etmek bir ömürlük bir çabadır.Her gün bu çabanın bir yerindesin.Bir ömrü bu yolda harcamaya değmez mi?

Araf 143

"Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca, Musa: "Rabbim! Bana Kendini göster, Sana bakayım" dedi. Allah: "Sen Beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Beni göreceksin" buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu yerlebir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: "Yarabbi, münezzehsin, Sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim" dedi." Araf143

Musa'nın[as] "Ey Rabbim göster bana [Kendini] ki Seni göreyim"diye yakarışına cevap olarak,Rabbin Tur dağına tecellisini görünür kıldı.Bu tecelli karşısında,Musa[as] kendinden geçti.Aslında senin kalbin de bir Tur'dur;Rabbin kendi tecellilerini kalbin üzerinde her an görünür kılmaktadır.Yeter ki sen Musa[as] gibi, O'ndan kendini görünür kılan tecelliler dile.Allah'ın seni gördüğünü bilmek,senin O'nu görür gibi yaşaman için yeter.

Bakara 238

"Namazları ve özellikle [hayatınızı] orta[layan] namazı [üzerlerine düşerek;vaktinde ve eksiksiz olarak] muhafaza ediniz; Allah için kalk[ıp divan dur]unuz."Bakara 238.

Sen de hayatının akışını bu vakitlerde durdur;dünyanın gürültüsü sustur.Ne zamandır ruhunu yanına çağır.Hayatının çok önemli kırılmalarını simgeleyen bu özel vakitlerde, Rabbin seni huzuruna çağırır;herkese ve her şeye meydan okuyup,kendisine kulluk etmeni,kendisinden yardım dilemeni ister.Bu anlamıyla namaz hayatının ortasına dikilmiş altın sütunlara benzer;yaşama akışını böler,yeniden yönlendirir.Namaz kılan her mümin bilir ki hayatının her anı iki namaz arasındadır.Hep bir namazı kılmış olarak,bir namazı da bekliyor olarak yaşar.Namaz hayatını ortalar.O kadar ki ölümünde de iki namaz arasında olur.Unutma ki, öldüğünde bir namazı kılmış,bir sonraki namazı da bekler halde öleceksin.Namazı hayatınn ortasına al ki,hayatın da ölümünde namazların ortasında kalsın.

Bakara 156

"Biz Allah içiniz ve O'na dönücüyüz" Bakara 156

Başına bir musibet geldiğinde,böylece söylemeni ister Rabbin:"Biz Allah içiniz ve O'na dönücüyüz".Başına istemediğin,hoşlanmadığın bir hal geldiğinde,"Biz Allah'a aitiz."
diyerek, varlığından eksilme olabileceğine,mülkünden kayıplar olabileceğine razı olduğunu hatırlarsın.Madem ki "Biz Allah'a aitiz",öyleyse,kaybettiğine,yitirdiğine,elinden eksilene üzülmemelisin.O sana hiç yoktan var ettiği gibi, dilerse yeniden de verebilir.Üstelik bu konuda defalarca söz vermiştir.

Bakara 131

"Teslim oldum Rabbine alemlerin" Bakara 131

İbrahim[as],"Teslim oldum!" derken, benlik duygusuyla sahiplendiklerini terk ettiğini, mülkü asıl sahibine teslim ettiğini söyler.Teslim olduğu ise "Alemlerin Rabbi"dir.İnsan dış dünyasındaki her şeyin, her alemin terbiye altında olduğunu görünce,çok geçmeden kendisininde terbiye edilenlerden olduğunu fark eder.Terbiye edilene ise,sahiplenmek değil,teslim olmak yakışır.

Bakara 67

"Sığınırım Allah'a öyle cahillerden olmaktan" Bakara 67

Büyük Sahra'nın bir parçası olan Mısır toprakları, Nil nehrinin feyziyle bereketli tarlalara dönüşmüştü. Etrafı oldukça verimsiz ve cehennem gibi sıcak olan bu toprakların böylesine verimli ve cennet gibi yeşil olması, orada yaşayanlar için ziraatçılığı vazgeçilmez bir geçim kaynağı haline getirmişti. Bu da tarlaların sürülmesinde çalıştırdıkları inek ve öküzü neredeyse kutsal hale getirmişti.

Rabbin, Musa'nın[as] kavmine inek boğazlamayı emrederek, rızkı Allah'tan bilmelerine en büyük perde olan ineğin kutsallığına ve dokunulmazlığına Musa[as] eliyle bıçak çekti.

Ancak onlar Musa'ya[as] "Sen bizimle alay mı ediyorsun dediler.". Musa[as] ise "Allah'a sığınırım öyle cahillerden olmaktan." diye karşılık verdi. Yani, sebepleri vazgeçilmez kabul etme gafletinden, Allah'ı sebeplere muhtaç zannetmek cahilliğinden Allah'a sığındı.

Öyleyse şimdi kendine sor: benim "ineklerim" neler? Neleri vazgeçilmez görüyorum geçinmek için? Neler için "olmazsa olmaz" diyorum? Bu soruların cevabını veriesen, seninde boğazlanacak ineklerin olduğunu fark edersin. Musa[as] gibi sen de "ineklerine" dokundurtmayanların cahilliğine düşmekten, kutsallaştırıp dokunulmaz eylediklerinin tuzağına düşmekten Allah'a sığınmalısın.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]