* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam kardeşliği ve önündeki engeller  (Okunma sayısı 1453 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İslam kardeşliği ve önündeki engeller
« : Kasım 10, 2014, 11:09:24 ÖÖ »


İSLAM KARDEŞLİĞİ VE ÖNÜNDEKİ ENGELLER

İlahiyatçı yazar Mustafa Yıldız, İslam’ın “müminler kardeştir” ilkesiyle, biyolojik kardeşlik bağını itikadi bağa tahvil ettiğini belirtti
Gerçek Zemin dergisine konuşan ilahiyatçı yazar Mustafa Yıldız İslam kardeşliği üzerine önemli açıklamalarda bulundu
“Kardeşlik, ontolojik anlamda aynı kökenden gelmeye; aynı ağacın dalları olmaya vurgu yapan bir kavramdır” diyen Yıldız, “Bu bağ, fıtri bir bağdır ve sadece biz Müslümanlara özgü bir durum değildir Her toplumda, aynı ana-babadan gelenler arasında ayrıcalıklı bir ilişkinin, ayrıcalıklı bir hukukun ve ayrıcalıklı bir sorumluluğun olduğu kabul edilir Bu yüzden tüm toplumlarda”kardeşlik bağı” güçlü bir bağ olarak görülmüştür” açıklamasını yaptı
Yıldız, “İslam, bu bağın önemini ilkesel olarak reddetmemekle birlikte, “Ancak müminler kardeştir” ilkesiyle biyolojik olan bu bağı itikadi bir bağa tahvil etmiştir” dedi
“Çünkü biyolojik kardeşlik dünya hayatı ile sınırlı iken itikadi kardeşlik sonsuza kadar sürecektir” diyen Yıldız, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“İslam kardeşliği” bu bağlamda sonsuza kadar sürecek bir bağ ile birbirimize bağlanmamız; birbirimize karşı itikadi, ahlaki ve hukuki bir sorumlulukla donanmamız; kendimiz için iyi gördüğümüzü kardeşimiz için de istememiz ve gerektiğinde kardeşimizi kendimize tercih etmemiz anlamına gelmektedir”

İslam kardeşliğinin önündeki engeller:

“İslam kardeşliği”nin önünde bir takım engeller olduğundan söz etmenin bile bizim açımızdan utanç verici oldğunu” belirten Yıldız, “Ama maalesef böyle bir realite söz konusu Üstelik bu güne özgü bir durum da değil” dedi
Yıldız, İslam kardeşliği önündeki engellerin iki ana başlık altında ele alınabileceğini söyledi Bu başlıkları ise şöyle sıraladı: “Bunlardan ilki kişisel hırs ve ihtiras; ikincisi ise cehalettir Kişisel hırs ve ihtiras daha ziyade öncü, önder ve lider pozisyonunda olan kişilerde; cehalet ise daha çok halk kesimlerinde bulunmaktadır”
Kardeşliğin önündeki engelleri iki ana başlık altında sıralayan yazar Mustafa Yıldız, bunların açılımını ise şu cümlelerle yaptı:
“Bir takım “kifayetsiz muhterisler”in öncü ve önder konumuna geldiği bazı Müslüman grup, hizip ve cemaatlerde, bu şahıslar küçük menfaatler ve kendi liderliklerinin bekası uğruna İslam kardeşliğini dinamitlemekten çekinmemektedirler Bunlar, tabi bir durum olan mezhep, meşrep ve cemaat yapıları arasındaki ayrım noktalarını derinleştirecek, bunlar arasında kin ve nefret tohumları saçacak söylem ve davranışları fütursuzca sürdürmektedirler
Bunlardan etkilenen cahil kesimler ise, cehaletin verdiği bir bağnazlıkla aynı söylemlerin sözcülüğünü, aynı eylemlerin uygulayıcılığını yapmaktadırlar Üstelik de bunu Allah’ın rızasını kazanma adına büyük bir samimiyetle ve halis bir niyetle yapmaktadırlar Cehaletin kurbanı olan bu tür insanların söz ve davranışları bir nebze de olsa anlayışla karşılansa bile, İslam kardeşliğini dinamitleyen öncü, önder ve lider konumundaki “kifayetsiz muhterisler”in söz ve eylemlerine asla anlayış gösterilmemelidir”
İlahiyatçı yazar Mustafa Yıldız, kardeşlikle ilgili çözüm önerilerini ise şu cümlelerle özetledi:
“Her şeyden önce kendimizin “İslam kardeşliği”ne zarar verecek söylem ve eylemlerden şiddetle sakınmamız ve çevremizdekileri sakındırmamız gerekir
Bunun yanı sıra, bu kardeşliğe bilmeden zarar veren cahil kesimleri cehaletini gidermeye ve onları sevgi, şefkat ve merhametle kuşatarak kardeşliğin ne olduğunu somut olarak göstermeye çalışmalıyız
Öncü ve lider pozisyonunda olan “kifayetsiz muhterisler” için ise yapabileceğimiz çok fazla bir şey olduğunu sanmıyorum Onlar için yapabileceğimiz tek şey, ıslah olmaları yahut Ümmet-i Muhammed’e zarar verecek güç ve kuvvetten mahrum kalmaları için dua etmekten ibarettir''


 



VAKTİ GELEN İNİYOR


İnsan bir yere gitmek için belli bir yerden oraya gidecek olan vasıtaya biner ve gideceği yere varınca da bindiği vasıtadan iner. Âhiret yolcusu olan insanın dünyadaki hâli de buna benzemektedir.

Âhiret yolculuğundaki son durakta iki yer vardır. Bunlar da Cennet ve Cehennemdir. Bunun için insan dünyada iken bineceği vasıtayı iyi seçmesi lâzımdır.

Zira herkes inansa da inanmasa da âhiret yolcusudur. Oraya da bir vasıta ile gidilmektedir. Yanlış vasıtaya binen bir kimse istediği değil vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe’ye gitmek için niyet edip Paris’e giden uçağa binen bir kimse niyeti halis olsa bile Kâbe’ye varamaz.

İnsan rûhlar âleminden itibaren yolculuğuna devam etmektedir. Şu anda hayatta olan bir insan ister katarda ister gemide isterse uçakta olsun yolculuğuna devam etmektedir. Dünya dönüyor dolayısı ile hareket ediyor demektir. Hareket ise bir yere gitmek demektir.

Ömür hızla tükeniyor!..

Dünyaya gelen her insan aynı yaşta ve aynı zamanda kalmıyor devamlı olarak bir yere doğru gidiyor yani ömrü tükeniyor. Bu yolculukta binilen vasıtadan vakti saati gelenler iniyor ve dünyaya yeni gelenler de biniyor.

Zira her gün ölenler ve doğanlar var. İnsan bu yolculukta bindiği vasıtada ister saltanatla yaşasın isterse üzüntüyle yaşasın ne fark eder ki?

Yolcuya bütün saltanatların hepsi verilse yolcunun bir şeyi değişecek midir? Saltanat devamlı kalana kalıcı olana lâyıktır. Halbuki yolculara bu dünyada bir şey kalmıyor.

Zaten dünyanın kendisi de geçicidir kalıcı değildir. Bu zamana kadar nice şehirler kurulmuş nice memleketler altüst olmuş ve nice sevgililer perişan olmuştur. Bunun için kalıcı olana tâlip olmak lâzımdır.

Anne karnındaki çocuk orada yaşamak için değil dünyaya gelmek için beklemektedir. Dünyaya gelen insan da dünyada kalmak için değil ölmek için gelmekte ve yaşamaktadır.

Muhammed bin Ka’b el-Kurezî hazretleri;
“Dünyâ geçici bir yerdir. İyiler ondan yüz çevirir kötüler ona koşar. İnsanların kötüsü ona rağbet eden iyisi ondan uzaklaşandır. Dünyâ kendine bağlanana sıkıntı verir boyun eğene hâinlik yapar. Zenginliği fakirlik çokluğu azlıktır. Günleri gelip geçer” buyurmuştur.

Hepimiz âhiret yolcusuyuz ve bunun inkârı mümkün değildir. Herkes bir sefere giderken yolculuğa çıkarken yolda ve gittiği yerde kendine lâzım olanları alır diğerlerini almaz. İhtiyaç olmayanı almak ahmaklık olur. Dünyadan da âhirete lâzım olanlar tedarik edilir. En akıllı insan ölüme hazırlanandır. En ahmak olan da dünyaya tapandır. Dünyânın güzelliği ile âhiretin güzelliği birbirinin zıddıdır ve birbirine uymaz.

Resûlullah efendimiz;
(Dünyâ ve âhiret birbirinin zıddı tersidir. Bu ikisinden birisini râzı edersen öteki gücenir) buyurmuştur.
Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için yol azığı hazırlamak lâzımdır. Zira ölüm vardır ve ölümden sonra da sadece iki yer mevcuttur. Bunlar da Cennet ve Cehennemdir.

Ölümü unutup çok yaşama arzusuna kapılan bir kimse üç şeye hasret gider. Topladığına doyamaz umduğuna kavuşamaz ve âhiret yolculuğu için yeterli hazırlık yapamaz. Mâlik bin Dînâr hazretleri şöyle anlatır:
“Bir gece uyuya kaldım. Okumam ve yapmam gerekenleri yerine getirmedim. Rüyâmda birisi karşıma çıktı ve;
-Okur-yazarlığın var mı? dedi.
-Var dedim.
-Şu yazıyı okur musun? dedi ve elime bir kâğıt parçası verdi.

Kâğıtta;
‘Dünyânın geçici ve aldatıcı nîmetleri ölümsüz olarak yaşayacağın Cennetin zevk ve safâsından seni alıkoymuştur. Geçici olarak zevk aldığın bu uyku ebedî saâdetine yarayacak ibâdetine mâni olmuştur. Uyan namaz kıl ve Kur’ân-ı kerîm oku. Zîra bunlar uykudan hayırlıdır’ yazılıydı.”
Salih bir zâtın hanımı efendisinin ölmek üzere olduğunu görünce ağlamaya başlar. O zât hanımına;
-Niçin ağlıyorsun? diye sorar. O da;
-Senin için ağlıyorum der. Bunun üzerine o zât;
-Sen kendin için ağla! Ben tam kırk yıldır bugün için ağlıyordum buyurur.

Dünyâ denen ülke!..

Sâlihlerden biri öldükten sonra kabrinin başına konulmak üzere şöyle yazdırtmıştır:
“Dünyâ denen ülkenin durağı geçici imiş. Emir vezîr ve sultanların hepsi buradan geçer. Ölümsüz ve hayy yani diri olan ü teâlânın takdiri erişince toprağa izzet ve mevkî sahiplerinin tohum gibi düştüğünü görürsün.”

Netice olarak ömür ne kadar uzun olursa olsun ölüm yüz gösterince bu uzunluğun bir faydası olmaz. İnsanın en hassas olacağı nokta ölüm ve sonrası için olmalıdır. Çünkü ölümden sonra yani âhirette Cennet ve Cehennemden başka üçüncü bir yer yoktur. Şumeyt bin Aclân hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Ölümü düşünen insan ne dünyânın geçici sıkıntılarına üzülür ne de gelip geçen nîmetlerine sevinir.”






 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]