Gönderen Konu: Adaletin Adresi (Okunma sayısı 29 defa)

fanidunya NET · « : Şubat 13, 2025, 08:30:27 ÖÖ »

Adaletin Adresi

Bütün ilahi mesajlar; insanları dünya ve ahiret saadeti için TEVHİDE/İSLAM’A/ADALETE çağırmıştır. Güneş ile ay/kamer, evrenin, zamanın düzeni için ne ise, tevhit ile adalet de öyledir. Dünyamızın dengesi/düzeni ve aydınlanması için güneş ile aya ihtiyaç olduğu gibi, toplumların saadeti ve düzeni için de, tevhit ve adalete ihtiyaç var; ay ışığını güneşten aldığı gibi, adalet de ışığını tevhitten alır. Elektrik/ışık olmadığında, ampul ne işe yarar? Güneşten ışık almadığında ay karanlıkta (zulüm) kalmaz mı? O halde, tevhitsiz/İslam'sız adalet olmaz...

Tevhit ile adalet, güneş ile ay gibidir; ay, ışığını güneşten aldığı gibi, adalet de ışığını tevhit nurundan alır...

Tevhit ve adalet ışığından yoksun dünyada, zulmün karanlığı vardır. Bugün, zulmün karanlığı içinde bunalmıyor muyuz?

Tevhit/İslam adresi dışındaki adalet arayışları, şaşkınlık, körlük ve zulümdür...

Bu da, dünya hayatını, sadece Allah Teala’nın egemenliğinde/O’ nun (C.C.) iradesine/rızasına uygun yaşamak, tağutlardan kaçınmak, demektir. ( Fatiha/5-7; Enam/153; İsra/9; Nahl/36,90; Hadid/25; Hud/112).

“Adalet” ile ilgili doğru bilgiye ve tanımlamaya muhtacız. Doğru bilgi, ilahi mesajlardır (vahiy). İlahi mesajların ortak amacı, insanın dünya ve ahiret saadetidir; bu da adaletle/tevhitle olabilir. Adalet; öyle bir ahlâki ve hukuki değer ve kavram ki, din de hukuk da, onun gerçekleştirilmesi içindir. Çünkü adaletsiz saadet olmaz; İslam’sız adalet olmayacağı gibi. Tanımı gereği her şeyi, hakkı sahibine, ait olduğu yere koymak adalet ise, bunu mükemmel olarak/hakkıyla ancak Allah Teala yapabilir. Çünkü O (C.C.) sınırsız ilim, hikmet ve kudret sahibidir.

ADALET talebi ve arayışında olmamız, ona ulaşabilmek için gerekli olsa da, yeterli değil. Doğru adresi bilmemiz, “olmazsa olmaz”dır. Yoksa yanlış adreslerde yoruluruz; hem de “doğru” sanarak yanlış adreslerde şaşırdığımızın farkına bile varamayız. Bu nedenle, önce hak ve adaletin ne olduğunu ve kaynağını bilmeye, muhtacız. “Hak” nerede ise, “adalet” de orada, onunla beraberdir. O halde, adalete ulaşabilmek için; ilme/vahye muhtacız. Adalet; bir şeyi, hakkı ait/ layık olduğu yere koymak ise, bunu en iyi bilen ve yapan sonsuz ilim, hikmet, kudret sıfatlarıyla Allah Teala’dır. Aynı zamanda Hak, Adl sıfatlarıyla da muttasıftır.

Ortaya çıkan gerçek nettir. İlmin, hikmetin, hakkın ve adaletin de kaynağı, İLAHİ’dir. Gerçek adalet, bir ismi de el-Adl olan Allah’ın adaletidir. İlahi mesajlar da adaletin sağlanması içindir. (Hadid/25)

Bize hayat ve rızık nimetleri veren Yüce Rabbimizin; dünyada ve ahirette saadetimiz için teklif ve tavsiye buyurduğu din/yol, düzen, hayat tarzı İslam yerine, batıl (muharref, beşeri, uyduruk din, düzen) yol ve ideolojilerde mutluluk ve çözüm aramak, zulüm (körlük, nankörlük, şaşkınlık ve gaflet) değil midir?

Hayatımızın düzenlenmesi/emir ve yasak/haram- helal koyma hak ve yetkisi münhasıran “ilahi irade”nindir. Bu hak ve yetkinin ihlali ise,en büyük, affedilmez günah/zulüm ve şirk tir. ( Nisa/48,116; Tevbe/31; Araf/54; Yusuf/40; Nahl/36; Lokman/13). Tevhit, adalet; şirk de zulümdür. “Adaletin tacı/başı/zirvesi de tevhittir.”

Adalet farz, zulüm de haramdır. Adalet; hakkıyla ancak "vahiy"le sağlanabilir; "heva ve heves"le sağlanamaz.

Vahiy, yanılmaz; akıl, vahye uymazsa şaşırır, yanlış yapar... Şeytan ve nefis, zaten hayra/hak ve adalete karşı konumdadır…

Yarattığı insanlar üzerinde hayata ilişkin kanun koyma hak ve yetkisi kullara verilmemiştir; bu egemenlik münhasıran Allah Teala’ya aittir. (Tevhit) Bu anlamda, adalet ile tevhit eş anlamlı olmakta, "hatta tevhit, adaletin tacı" olmaktadır. Bu nedenle de, adaletin zıddı anlamıyla zulüm de, tevhidin zıddı olan şirk de, affedilmez en büyük günah olmaktadır. (Nisa/ 48,116; Tevbe/31; Araf/54; Yusuf/40; Lokman/13).

Rahman'ın (C.C.) tabiata/evrene koyduğu kanunları/düzeni ne kadar mükemmel ise, hayatımızın güzelliği için koyduğu teşrii düzeni de öyle mükemmeldir/adil ve hikmetlidir. Vahyin, akla üstünlüğü tartışılır mı? Aklın ürettiği yasalar, ölçüler eksiklik, yanlışlıklarla maluldür. Kimin aklı sorusu da başka sorunlar üretiyor. İdeolojik ihtilaflar, tefrikalar, egemenlik kavgaları... Sonuç: Kaos, zulüm...

Tercihlerimizin doğru yapılması adalet, yanlış yapılması da zulümdür.

Ahlâk ve hukuk sınırlarının korunması adalet, ihlali de zulümdür. Nefsimizin heva ve hevesine muhalefet adalet, uymak da zulümdür. Çünkü nefsin hakkı, ona muhalefet etmektir. Nefse ve şeytana itaat zulümdür.

Kendi nefsini günahlardan koruyanlar, başkalarının haklarına saygıyla, başkalarına zulümden kaçınırlar. "Muhakkak ki, nefsini (günahlardan) arındıran kurtulur; günahlara gömen de ziyana uğrar." ( Şems/9-10)

Kulluk sınırlarının aşılması/rububiyet ve ulûhiyet sınırlarının ihlali, affedilmez en büyük günah/zulümdür (şirk). ( Loman/13).

Düşe kalka, başımızı ve dizlerimizi döve döve dünyanın/insanlığın tek kurtuluşu/sığınağı TEVHİT gemisine doğru sürükleniyoruz...

Ahir zamanda, yeniden ikinci bir “asrısaadet” müjdesi var. (S.A.V.) Bunu, kimse engelleyemeyecek, inşallah.

Allah Teala adaleti emreder, zulmü yasaklar; adil olanları sever, zalimleri de sevmez. (Nahl/90).

Adalete çağrı, tevhide çağrı; tevhide çağrı da adalete çağrıdır.

Adalet; tevhittir, tevhitledir, tevhittedir; vesselam.

Bahaddin Elçi.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Adaletin Adresi (Okunma sayısı 29 defa)

fanidunya NET

Adaletin Adresi