* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Kimin Doğrusu Doğru’dur  (Okunma sayısı 40 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7362
Kimin Doğrusu Doğru’dur
« : Aralık 30, 2024, 08:02:18 ÖÖ »


Kimin Doğrusu Doğru’dur

Her şeyin, herkesin bir değer ölçüsü vardır. Bunların içinde "doğru" olanı, mutlak/şaşmaz olanı, "vahiy" ölçüsüdür. Bizim doğrularımız içinde doğru olanı da, vahye uygun olanıdır. Buna aykırı her doğru, gerçekte yanlıştır. Rabbimiz, adalet için, hem nizam hem de mizan indirmiştir. (Hadid/25) Beşeri hukuk/düzen ve ideolojilerde adalet ve doğruluk arayışı beyhudedir...

Şaşırtmaz, yanıltmaz “doğru", sadece, Rahman’ın (cc) vahyi/“doğrusu"dur; insan, vahye göz yumarak/sırt çevirerek doğruya ulaşamaz.

Hâlbuki hepimizin aradığı huzur ve mutluluktur. Bunun için doğru adresi bilmemiz ve/veya doğru rehber edinmemiz gerekir. Doğruyu bilmediğimiz ve doğru rehber edinmediğimizde doğru, zannederek yanlış adreste oluruz. Aradığımız da, yanlış adreste yoktur. Bu nedenle bilgilerimizin de rehberlerimizin de (hoca, şeyh, parti lideri, cemaat, kanaat önderi...) doğru olması şarttır. Yoksa, sapmak, şaşırmak, mutsuzluk, bizi hüsrana götürür, maazallah...

DOĞRULUK: *Söylemin de eylemin de uyumlu/doğru olmasıdır.

* Dinin, yolun doğru olmasıdır.

* Dilin, kalbin, imanın, ahlakın, niyetin, nefsin doğru olmasıdır.

* Kıblenin, yönün, yüzün, ayakların doğru olmasıdır.

* Doğru yer/taraf; hak ve adalettedir.

* Doğruluk; haktan, adaletten, mazlumdan yana olmaktır.

* Doğruluk; kim olursa olsun, zalimin karşısında, mazlumun yanında olmaktır; tarafsız kalarak, zalime destek olmakla "doğru" olunmaz.

* Doğruluk, sevmediklerine ve düşmanlarına da adaletli olabilmektir. “Doğruluk”; doğru yolda, safta, yerde olmayı gerektirir.

* Doğruluk, doğrularla birlikte olmayı gerektirir.

* Doğruluk; Yahudi ve Hristiyanlarla, zalimlerle birlikte olmamayı, onlar karşısında olmayı gerektirir.

* Doğruluk, hak-batıl mücadelesinde hak tarafında (Hizbullah) olmayı gerektirir; batıl (hizbüşşeytan) tarafında olmamayı gerektirir. Sonuçta, Hizbullah kazanacak...

* İslam; ilahi/semavi, hak, doğru, halis, ekmel olan tek tevhid dinidir.

* İslam/tevhid; bütün peygamberlerin ortak çağrısı/mesajıdır; bütün peygamberler insanları, tağutlardan kaçınmaya, sadece Allah'a (cc) kulluğa/itaate çağırmışlardır. (Nahl/36)

* Allah Teala, insanlara tek din/tevhidi; birçok suhuf, kitap ve peygamberle göndermiştir. Öncekiler ve sonrakiler birbirini tasdik etmiştir.

* Gönderilen kitaplardan sadece Kur’an-ı Kerim, bozulmaktan/tahriften korunmuştur. (Hicr/9)

* İlahi/semavi dinler" ifadesi yanlıştır; Yahudilik ve Hristiyanlık dinleri, tevhidin, Tevrat ve İncil'in tahrifinden/bozulmasından üretilmiş, ilahi özelliğini kaybetmiştir.

* Dinlerin doğru tasnifi; İlahi din (İslam), muharref dinler (Yahudilik, Hristiyanlık...), beşeri din, düzen ve ideolojiler...

* Ekmel din İslam; itikadi, ahlaki, hukuki, iktisadi, siyasi, sosyal, ailevi... vb. hükümleri, yasaları, ilkeleri ve ölçüleriyle, hayatın her alanını, her toplum için, her zaman en doğru ve adil şekilde düzenler.

*Allah (cc) katında hak/doğru, ekmel din ancak/sadece İslâm’dır. (Al-i İmran/19,82; Maide/3)

* Hz. İbrahim (as), Hz. Musa (as), Hz. İsa (as)… Yahudi ve Hristiyan değil, Müslümandılar. Bütün peygamberler, tevhid inancı üzereydiler; Müslümandılar.

* Ezelde/ruhlar âleminde/ bezmi elestte, Rabbimizle yaptığımız "kulluk sözleşmesi" ile, bu dünyada deneniyoruz. Kelime-i şehadetle; "bela", “şehidna" evet, şahidiz; işittik, itaat ettik, demişiz… (Araf/172, Maide/1,7)

* Bu sözleşme, iki taraflı (rububiyet-ubudiyet arasında) olsa da, buna uyup uymamak, sonuç olarak biz insanlarla ilgilidir; yararları da zararları da bize aittir.

Çünkü Allah Teala için yarar ve zarar muhaldir/yoktur.

O (cc) Samed ve Ganiy'dir (bir şeye muhtaç olmayan, ihtiyaçları da yaratan ve karşılayan sınırsız zenginliktedir. Kullarının itaatine muhtaç değildir.

Kulları, O'na (cc) kulluğa/itaate muhtaçtır.

* Kulluk sınavını da, sözünde durarak, Allah'ın (cc) iradesine, rızasına uygun bir hayat sürebilenler/O'nun egemenliğini/rububiyetini kabul ile örnek ve rehber kıldığı son Peygamberi (sav) ne uymakla, kazanabilirler...

* Rahman ve Rahim Allah Teala; biz kullarının dünyada ve ahirette güzel bir hayat sürmesi, mutluluğu için ilahi mesajlarını/nimetlerini ileterek bize büyük lütufta ikramda bulunmuştur. Din/İslâm bunun içindir.

* “Hilafet" şerefiyle, kainatın göz bebeği, "eşref-i mahlukat", “mükerrem olarak en güzel suret ve donanımda" “ahseni takvim"le yaratılıp, sonsuz nimetler hizmetine sunulan kullar olarak, buna karşılık, Rabbimize kulluktan/teşekkürden, aciz ve gafil değil miyiz? Hem de kendi zararımıza olarak... (Bakara/30, Tin/4)

* Hilafet, Kur’an, sünnet ve diğer emanetleri koruyamamak ne büyük zulüm, cehalet, nankörlük ve gaflet değil midir? (Ahzab/72, Zariyat/56)

TEVHİD; kökünde merhamet, adalet, doğruluk dallarında salih amelleri/tatlı meyveleri, güzel kokan renkli çiçekleri olan bir ağaca benziyor.

Tevhid, adalet, merhamet, emniyet ve doğruluk temel ve sütunları üzerindeki İslam/saadet/huzur binasına talep, neden azdır?!

Yanlışın doğru, batılın hak, ifsadın ıslah, zulmün adalet olarak görünümü/sunumu, ileride telafisi zor olan zararlara, tehlikelere zemin de olabilir!

Bize "doğruluğu" emreden (Hud/112) Rabbimizden; bizi (yolumuzu, dilimizi, kalbimizi, imanımızı, ahlakımızı, amellerimizi) yardımı, keremiyle doğrultmasını, Habibi (sav) duası hatırına, diliyoruz…

Bahaddin Elçi.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap