* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kur’an’ın ve Güneşin Nuru Kıyamete Kadar Sönmez 1  (Okunma sayısı 131 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Kur’an’ın ve Güneşin Nuru Kıyamete Kadar Sönmez 1
« : Şubat 02, 2023, 07:58:19 ÖÖ »
Kur’an’ın ve Güneşin Nuru Kıyamete Kadar Sönmez  1

İsveç’teki “kitap yakma” olayı; biz Müslümanların zilletiyle beraber, yolunda olduğumuz Batı’nın, bize karşı bilinçaltının dışa yansıtılmasıdır... Bu tepki, bizim Müslüman kimliğimizedir. “Bu kitap (Kur’an-ı Kerim) insanlara en doğru/adil yolu gösterir.” (İsra/9) “Kur’an öyle bir kitaptır ki, kendisine tutunanı yüceltir; terk eden toplumu da tefrikaya, zillete düşürür. Bu emanete sahip çıkanlar yolunu şaşırmaz ve mutsuz da olmazlar.” Hz. Muhammed (S.A.V).

“Biz onların dinine/yoluna girmedikçe onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) bizden razı olmayacaklar” (Bakara/120) gerçeğine, Müslümanlara, İslâm’a açıkça düşmanlıklara rağmen... Batılılaşma çabamız iki yüz yıldır sürüp gidiyor.

Tefekkür dünyamızın yıldızlarından C. Meriç merhum:

“Olimpos dağının çocukları, Hira dağının çocuklarını kabullenemezler” sözleriyle bu gerçeği dile getirmişti.

Kur’an nurdur. Nur nasıl söndürülebilir, yakılabilir ki?

Kalbi olup, anlamamak, gözleri olup görememek, kulakları olup işitememek... Ne büyük derttir.

Kalbi mühürlenmek, kalbi üzerinde kılıf olmak?! O halde en büyük nimet hidayet, iman nimetidir. Bu nimetin nankörlüğü de, bundan gaflet de ne büyük hüsrandır.

Böylelerine kızmak değil, acımak dua etmek ve uyarmaya (tebliğe, sözlü, fiili) güzel bir şekilde çalışmak da, ışıktan nasibi olanların görevi değil mi? Gözlerimizi kapatınca karanlıkta kalıyoruz.

Bu kitap/Kur’an, “İnsanlara en doğru/adil yolu gösterir” (İsra/9), “Ümmete mirastır” (Fatır/32), “İlahi olduğunda hiç şüphe bulunmayan” (Bakara/2), “Bütün insanlara indirilmiş/gönderilen bildiri” (İbrahim/52), “Sözleri İlahi korumada olan” (Hicr/9), “Çelişkisi/yanlışı olmayan, doğru olan” (Kehf/2), “Hükümleri/sözleri hikmetli” (Yasin/2), “Gönderilen son İlahi mesajdır” (Maide/3), “Kullara/tağutlara kulluk yapılmasın için her şeyin açıklandığı” (Hud/1-2), “İlahi din/İslâm’ın hükümlerinin tamamlandığı/ekmel” (Maide/3), “İhtiyacımız olan hükümlerin, örneklerin bildirildiği” (Nahl/89, İsra/89), “Yolumuzu gösteren” (Bakara/3, Fatiha/5, En’am/153, Yasin/61), “Tağutlara itaatten insanları yasaklayıp, ancak Allah’a itaate çağıran” (Nahl/36), “İnsanlar arasında adalet ve barışın, tevhidin sağlanması için indirilen” (Hadid/25), “Dünya ve ahiret saadetimiz için indirilen” (Nahl/112), “Karanlıklardan nura çıkartan, dertlerimize şifa/deva olan zalimlerin de zararını artıran” (İsra/82), “Kendisine tutunanı yücelten/aziz eden, terk edenleri de zillete ve tefrikaya, dünya sıkıntılarına düşüren” (Nur/55, Taha/123, 124, Mücadele/5,20) bir kitaptır.

Hükümleri; rahmet, hidayet, maslahat, hikmet, şifa olan kitaptır.

Din, can, akıl, nesil, mal vb. temel hak ve değerleri bildiren, adaleti emredip, tüm ihtiyaçlarımızı sağlayan, her şeyin ölçüsünü bildiren (Hadid/25) KİTAP.

Bu dünyada kör olan, ahirette de kör olacaktır (İsra/72). Kur’an’dan yüz çevirenler de kördür (Taha/124,125).

Kur’an biz Müslümanlar için, NUR, ŞİFA, FURKAN, HİDAYET, RAHMET olsa da, kâfirler için değildir. Biz günde 40 kez “doğru yolu” bulma duasına çıktığımız halde, yolda şaşırabiliyoruz. Namaz kılanlarımız bile birbirimizi “sapıklıkla” itham ederek didişirken, bu nimetten yoksunlar, yollarını nasıl seçebilecekler?!

Peki ya hiç bu duada bulunmayanlar, doğru yolu nasıl bulacak, nasıl yürüyecekler?! Kendi kalp evimizin perdesini dışarıdaki güneşe kapattığımızda karanlıkta kalırız... Rehberimiz de yoksa elimizden tutacak, bize yardımcı olacak... Vay halimize...

Kur’an biz Müslüman için bugün sözleriyle başımızda, dilimizde olsa da, anlam ve hükümleriyle, ayaklarımızın altındadır. Sözler/kelimeler; anlamların kapları, elbiseleri, zarfları olarak onları taşır; sözler, anlamlar/özler içindir. Sözler zarf, öz/anlam/hükümler ise mazruftur. Sözler anlamlarıyla değer ve önem kazanır.

İnsan; ruhsuz, sadece bir beden/ceset/heykel değil midir? Biz, Kur’an’a verdiğimiz değer kadar değerliyiz...

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Ynt: Kur’an’ın ve Güneşin Nuru Kıyamete Kadar Sönmez 2
« Yanıtla #1 : Şubat 02, 2023, 08:04:35 ÖÖ »
Kur’an’ın ve Güneşin Nuru, Kıyamete Kadar Sönmez 2

Bayrağımız bizim için sadece bir kumaş parçası değildir; kumaş, üzerindeki içindeki sembollerle değerlenir.

Bayrağımız da tevhidin/İslâm’ın sembolü yok mu? Bayrağa saygı, aynı zamanda temsil ettiği kimliğe/İslâm’a saygı değil midir? Hilal ve yıldız olmasa ne kadar değerli olabilir? Kur’an, ezan, bayrak “olmazsa olmaz” değerlerimiz değil midir?

Kitabımız da öyledir; ilahi mesajları taşıdığı için değerli ve önemlidir. Eser müessirin iradesiyle, kimliğiyle değerlidir. Esere saygı, müessire saygıdır. İnsan, tabiat ve Kur’an birer şaheserdir. Korunması, saygı gösterilmesi gerekmez mi?

Kur’an güneşi kıyamete kadar yolumuzu aydınlatacak. O güneşten yoksunluk, ona körlük ne büyük musibettir. Güneş söndürülürse, ne olur?

Dışımızda güneş olsa da (kalp) gözümüzde iman ışığı olmasa, kör olsa nice olur, halimiz. Yolları nasıl seçebilir, nasıl yürüyebiliriz?

Kur’an-ı Kerim tüm insanlara indirilen son ilahi mesajdır, teklif, tavsiyedir. Bizim Müslümanlar olarak Kur’an ile ilgimiz ne kadardır? Bizim yanımızda ne kadar önemli, değerlidir? Hayat kitabı olarak hayatımızın neresinde, ne kadar yeri vardır? Aynı zamanda bir kanunlar ve ölçüler kitabı olarak da hayatımızda ne kadar hüküm ve değer ifade ediyor?! Kur’an ile yakınlığımız ne kadar? O’nu ne kadar anlıyoruz, yaşıyoruz?

Kitaba ne kadar mirasçılarız? Ne kadar o ilahi emanete riayet ediyoruz? Saygılıysak, ne kadar, nasıl saygılıyız? Kur’an hükümleri nerede geçerli sorularına dürüst, doğru cevap vermeliyiz. O’nu sözleriyle okuruz, ezberleriz, başucumuzda durur. Okuyanlarımıza saygı gösteririz. Bir zamanlar okunmasını, hatta evde, dilde bulunmasını bile yasaklarız. Saygımızdan dolayı yakanlara, çiğneyenlere, yırtanlara tepki verir, “kahrolsun”, “melun” deriz, kınarız. Gösteriler de yaparız.

Kur’an; hem lafzıyla/sözleriyle, hem de anlamlarıyla/hükümleriyle/özüyle/ruhuyla bir bütün olduğu halde, sözlerine saygılı olsak da, hükümlerini -hatta- yasaklayabiliriz de... Batı’nın laik/seküler/beşeri kanunlarını Kur’an’a tercih edebiliriz de... O’nun emirlerini yasaklayabilir, haramlarını da hak ve özgürlüklerden sayabiliriz de. O’nun gösterdiği yolu terk ederek, yasakladığı, Batılıların yollarına girebiliriz de...

O’nun değerlerini, ölçülerini terk ederek, Batı’nınkileri seçebiliriz de. O’nun değerli saydığı zamanları, günleri, takvimleri beğenmeyip, terk de edebiliriz. O’na kötü bir “mirasyedi” olur, hıyanette bulunabiliriz. O’nu gerektiğinde kendimiz bizzat yakabiliriz; ama kimseye yaktırmayız, desek de, engelleyemeyiz de. Gösteriyi ihmal etmeyiz. Kur’an ticarette faizi, aldatmaları, hileleri, haksız kazançları, israfı, lüksü vb. yasaklasa da biz bunları yapabiliriz. “Faizsiz olur mu, bu zamanda” diyebiliriz. Zina, LGBT vb. her türlü pislikler Kur’an’a aykırı olsa da, Batı kriterlerine uygundur; hak ve özgürlüklerdendir, diyebiliriz. Hem bu yolu açıp, hem de meydanlarda, köşelerde, camilerde onları lanetleyebiliriz de... Hem değil mi ki, “Batı medeniyeti İslâm medeniyetinden üstündür?!” İki yüz yıldır da Batılılaşma çabasındayız.

Kur’an’ın hükümlerini bölüp, parçalarız. Ayetlerini dünyalıklarımıza satarız. Hak ile batılı karıştırır, hakka batıl, batıla da hak elbisesi giydiririz. Ayetleriyle mücadele ederiz. Kıssalarından ibretler almayız. Hukuku da hiç yok hayatımızda; bölünmüş bir parçası 5+6 ile yetiniyoruz. Eğitimi de; fantezi, kültür olarak var. 24 saatimizin ne kadarında dini hayatımız var?

Kur’an’ın Mushaf olarak yakıldığını herkes görebiliyor da, hükümlerinin yakıldığını görmezden geliyoruz.

Çünkü bu, toplumun öncüleri tarafından gizleniyor; toplum uyanmasın, zulme itiraz etmesin, diye...

İzzet ancak İslâm’dadır.

Batıl Batı yollarından, yüzümüzü tekrar, hak İslâm/tevhit yoluna/Kur’an’a çevirmekten başka çare yok. Vesselam.

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap