Nübüvvet Kanalından Haberler
Müslümanların olaylara ve insanlara Kur’an ve sünnet penceresinden bakmak, “oku”mak görev ve sorumlulukları var. Biz de makalelerimizi bu hassasiyetle paylaşmaya çalışıyoruz, tevfikiyle...
Aynı zamanda batılı/zulmü önlemekle, tevhidi/adaleti/dini ikame etmeye çalışmak, kulluk, hilafet sorumluluklarımız var (Ali-i İmran/104, Nahl/90, Şûra/13, Zariyat/56, Bakara/30).
Dünyayı karartan zulüm karanlığından, ancak, Kur’an “güneş”iyle, sünnet “kamer”iyle kurtulabiliriz.
Hak nizamda, mizanda, vahiyde... Ona aykırı her din, düzen, yol, hayat tarzı, ölçü, ilke, hüküm, yasa batıldır.
Güneş ve ay sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlar, canlılar için ihtiyaçtır. Kur’an ve Peygamber de tüm insanlarındır (İbrahim/52, Sebe/28).
Rabbimiz; insanları sınav hikmetiyle yeryüzünde hilâfet (adalet ve imar), sadece ve ancak kendisine kulluk için,”ahsen-i takvim”, “eşref-i mahlûkat” olarak yaratmış; güzel bir hayat yaşamamız için de kitap (Kur’an) ve sünnet/ hikmet/Peygamber, hidayet, hayat rehberleriyle de yol göstermek lütfunda bulunmuştur. Akıl nimetiyle (irade-i cüz’iyeyle de) bizi yolların, düzenlerin, hayat tarzlarının içinde özgür kılmıştır. İstersek hidayet yolunu seçip, ilahi iradeye uygun bir hayat süreriz; sonunda mutlu olabiliriz veya başkalarının arzularına, rızalarına, hevalarına, şeytana uyarak sapık yollara girebilir, sınavı kaybedebiliriz. Adalet, merhamet, doğruluk tüm güzellikler İslam nimetinde toplanmıştır. İslâmsız saadet de, adalet de mutluluk da mümkün değildir (Hadid/25, Taha/123, 124, Nahl/112).
Resulullah (S.A.V.), tüm insanlar hatta âlemler için, rahmettir (İbrahim/52,Enbiya/108). O (S.A.V.); “müjdeci”, “ hidayet rehberi”, “şefaatçi”, “örnek”, “önder”, “burhan”, “nur”, “rauf”, “münir”, “şahit”, “nezir”, “müzekki”, “mübelliğ”, “mübeyin”, “üsvetün hasene”, “mürebbi”, “vesile”, “tabibûl kulûb”, “halifetullah”, “habibullah”, “hayrülbeşer”, “hatemennebiyyin”, “ilk nur”, “kalplerin güneşi”, “Makamı Mahmud sahibi”, “Hz. İbrahim’in duası”, “Hz. İsa’nın (A.S.) müjdesi”, “Hatice’nin rüyası” olduğu gibi ahir zamanla/gelecekle ilgili emin/sadık bir habercidir de... O (S.A.V.) hevasından konuşmaz; vahiyle konuşur, doğru/hak konuşur. Bu nedenle de “Saddakte ya Resulallah” deriz. Öyle ki, Risalet görevinden önce bile “ahlâkı hamide”, “Kur’an ahlâkı” sahibiydi; “emin”di, yalan söylemezdi. O (S.A.V.) seçilmişlerin seçilmişi bir kul ve Resuldü. Ahmet, Mahmut ve Mustafa, Muhammed’di (S.A.V.). Rabbimiz, güzel bir hayat için ihtiyacımız olan inanç, ahlâk, hukuk, ilke ve hükümleri, ölçüleri, bilgileri, özetle hayat tarzımızı bize Kur’an ve Peygamber nimetleriyle sunmuştur. Bunun gibi gelecekle ilgili haberleri de, “Sadık Habercisi” diliyle bize iletmiştir.
Biz de O’nun (S.A.V.) ahir zamanla/zamanımızla ilgili haberlerinden, Râmûz el-Ehâdis eserinde geçen bir demet mesajını paylaşarak, aydınlanmayı arzu ettik. Hevai/beşeri mesajlar bizi saptırabiliyor, şaşırtabiliyor, hatta azdırabiliyor, İlahi mesajlarla (Kur’an ve sünnet) ise “hayat” buluyoruz. Aydınlanıyor, bilgileniyor, canlanıyoruz; diriliyoruz. Şifa buluyoruz...
Bahaddin Elçi.
