* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Parti ve Particilik Fitnemiz 1  (Okunma sayısı 106 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Parti ve Particilik Fitnemiz 1
« : Temmuz 15, 2021, 07:05:15 ÖÖ »
Parti ve Particilik Fitnemiz 1

““Siyaset en şerefli meslektir; peygamberlerin mesleğidir.” (Lütfi Doğan)

“Siyaset, şeriat, din, millet ve İslam eş anlamlı kavramlardır.” (Elmalılı M.H.Yazır (rh))

Siyaset, hizib, fırka, tefrika, şia... Arapça kökenli; politika, parti de Batı kökenli kavramlar.

Siyaset kelimesi/kavramı ve türevleri Kur’an-ı Kerim’de geçmez. Hadis-i şeriflerde geçer. İlgili kavramlar: imam, devlet başkanı, halife, emirü’l-müminin, Ulü’l-Emr (Nisa/5983), Veliyyü’l-Emir), sultan, melik, mülk, ümmet, millet, din (Millet-i İbrahim, İslam milleti)

“Millet: Allah’ın kulları için kitaplarda ve elçilerinin diliyle koyduğu esaslardır.” Sonradan kültürel-siyasal bir kavrama dönüştürülmüştür.

Siyaset; insanları yönetmek ilmi ve sanatıdır.

İnsanlar adalet ve düzene, bunun için de hukuk ve siyasete muhtaçtır. Bu konu tartışılmıyor. Tartışılan hangi hukuk/siyaset konusudur.

İlahi olan hukuk/siyaset mi, beşerî/laik olanlar mı?

Müminler/Müslümanlar için “İlahi hukuk” üstündür, eşsizdir. Tevhid/şehadet zaten bizi İlahi hakimiyete/hukuka bağlayan hukuki ve siyasi bir sözdür, kabuldür/biattır. (Araf/172)

İlahi hukuku/siyaseti reddedenler/kabul etmeyenler/laik hukuku tercih edenler de kendi aralarında farklı düşünce ve çözümlerle siyaset için bir araya gelirler. teşkilatlanırlar… (partileşme)

İnsanların, Allah’ın dinine/hukukuna göre yönetilmesi İslamî siyasettir.

Dinin de, adaletin de ikamesi siyasetle mümkündür. (Şûra/13, Hadid/25, Nahl/90)

İslam dinindeki farklı anlayışlar; inançlarda fırka ve fıkıhta mezhep kavramlarıyla ifade edilir.

Firavuna karşı Hz. Musa (a.s)’nın, Nemrut’a karşı Hz. İbrahim (a.s)’ın mücadelesi siyasi bir (Hak-Batıl), tevhid, şirk mücadelesiydi.

İlgili ayet-i kerimelerden:

“Allah Teala kitaplarını ve peygamberlerini adaletin sağlanması için göndermiştir.” (Hadid/25)

Al-i İmran Sûresi 103. ayet-i kerimede (tevhitte) vahdet/birlik emri ve tefrika yasağı var. 104. ayette de marufu emir, münkeri nehiy var. Şûra/13’te de dini ikame emri ve dinde ihtilaf yasağı var. Mücadele/19. ayette “hizbü’ş şeytan”, 22. ayette ise “Hizbullah” farklılıklarına vurgu var.

Vakıa Sûresi’nde (7-12. ayetler) üç sınıf var: “Ashab-ı Meymene”, “Ashab-ı Meş’eme” ve “Sabikun”

En’am/159, Mü’minun/53, Rum/32. ayetler dinde ihtilaf; Şûra 10, 13-16. ayetler de dinde tefrika yasaklarıyla ilgili.

İlgili hadis-i şeriflerden:

“İnsanların en hayırlısı onlara en çok hizmet eden/yararlı olanlardır.”

“Toplumda iki zümre vardır: ulema, ümera. Bunlar iyi olursa toplum iyi olur. Yoksa toplum bozulur.”

“İnsanlar meliklerinin dini üzerinedirler.”

“Her toplum layık oldukları yönetimle yönetilirler.”

(Hz. Muhammed (s.a.v))

Ulemadan ilgili görüşler:

“Allah Teala peygamberlerini, yeryüzünde “iyilikleri emretmek” ve “kötülükleri men etmek” için göndermiştir.”

“İlahi hükümler (şeriat) insanların din, hayat, akıl, nesil, mal… değerlerinin /maslahatlarının/temel haklarının sağlanması, korunması için vaz’ edilmiştir/konulmuştur.” (İmam Gazali (rh))

“Şihabüddin el-Karafi “ırz”ın eklenmesi görüşündedir Yusuf- el Kardavi de ahlak ve adaletin de “zaruri maslahatlar” kapsamında olduğu görüşündedir.”

“Yüce Allah, adaleti sağlamak için peygamberlerini göndermiş, kitaplarını indirmiştir. Yer ve gökler adaletle ayakta durur.”

“Şeriatın tamamı adalet, rahmet, maslahat ve hikmettir.” (İbnü’l-Kayyim (rh))

Devlet (siyasi egemenliğin teşkilatlanması), dâr (Dârü’l- İslam, Dârü’l- Harp). Gazali, “siyasetin kurucu ilkesinin Kur’an ve sünnet tarafından konduğunu, imam seçmenin ve ona meşruiyet şartıyla itaat etmenin farz olduğunu beyan eder. Yönetim biçiminden çok, ilkeleri öne çıkarır: ehliyet, emanet, meşveret (istişare), adalet ve biat.

İmam sınırsız değil, kul olarak “sınırlı” iktidara sahiptir.

Amaç da ümmetin dünya ve ahiret saadetinin sağlanması, maslahatlarının temini, dinin korunması, dünya işlerinin yürütülmesidir.

Halifeler yetkilerini aşarak dine aykırı hükümler koyamazlar. “Ehlü’l-hal ve’l akd” tarafından seçilip, adaletten ayrılınca/meşruiyetini kaybettiğinde azledilir.”

Siyaset, adalet ve maslahat gibi genel ilkelerle hareketi gerektirir. Siyaset hem kelam hem de fıkıh ilimlerinin temel konularındandır.

Bahaddin Elçi.