* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Musibetleri Doğru Okumak 2  (Okunma sayısı 105 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Musibetleri Doğru Okumak 2
« : Temmuz 21, 2022, 07:28:14 ÖÖ »
Musibetleri Doğru  Okumak  2

Haramlar; hak ve özgürlük, itiraz etmek, uyarmak da “suç” sayılırsa, felaketler çoğalır, gemimiz de batabilir, tehlikesi içindeyiz… Gemimizin batmasından hem kaptan, hem de yolcular sorumludurlar.

-Teşri düzen bozulduğu için kevnî/tabiattaki düzen de… sosyal, ekonomik düzen de bozuluyor.

İnsan şeytanı Siyonistlerle-Evangelistlerle Fıtratullahın iki yönlü ifsadı (Nisa/118-120) hızla yaygınlaşıyor. Tüm dengeler bozuluyor.

-İki sigortamız var. Helak olmamak için. İstiğfar ve “marufu emir, nehyi münker topluluğunun varlığı.”

-Haramlar helal, helaller de haram sayılıyor? Böyle bir düzende adalet, barış, huzur mümkün müdür?

Düzenin, adaletin sağlanması için, hukuka (yasalara) muhtacız. Düzenin bozulmasını da cezalarla önlemeye çalışırız. İlahi hukukla adalet sağlanabilir. Rabbimizin teşri düzeni/yasaları ile kevnî/tabiat düzeni/yasaları mükemmeldir. Ne var ki, kevni/tabiat düzeninin ihtişamını görsek de, teşri olanını kolay göremiyoruz.

Her iki düzen arasında tam bir irtibat/uyum/ahenk/denge vardır. Öyle ki, teşri yasaları ihlal edildiğinde kevni olanlarda da bozulmalar/fesat oluşabilir. Yaşadığımız maddi ve manevi musibetler de, teşri yasaların ihlallerinin cezası/karşılığıdır. Bir anlamda bu musibetler/cezalar bizim için zahmet olsa da rahmettir.

Çünkü cezalar adaletin gereğidir. Böylece cezalar da adaleti sağladığı, hem de bizi arındırıp, terbiye ettiği, cezamızın ahirete kalmaması için de rahmet ve hikmettir.

Cezalar ilaçlar gibidir; acıdır ama gerekli, yararlıdır. Maddi musibetler/afetler de ilaç olabilir. İbret almamıza, tevbe ve terbiyemize neden olabileceği için. Cezalar nasıl gerekliyse/anlamsız değilse, musibetler de hikmetlidir; gerekli ve anlamlıdır. İlaç; istiğfar, tevbe, emribil maruf ve nehyianil münkerdir.

Bunlar terk edildiğinde felaketlere davetiye çıkartılmış, ilahi korumadan çıkılmış olunur. Musibetlerden ders/ibret almamak ise, daha da büyük musibettir.

Cezalarımızın peşin/hemen/dünyada verilmemesi de büyük bir rahmet ve lütuftur. Hemen veriliyor olsa idi, yeryüzünde kimse hayat süremezdi. Mehil veriliyor, ihmal edilmiyor…

Din/inanç, can, akıl, nesil/iffet ve mal gibi temel hak ve özgürlüklerin sağlanıp, korunması, kötülüklerin/ifsadın/zulmün önlenmesi, adaletin sağlanması ile toplumda barış, huzur ve düzen sağlanabilir. Bu, Devlet’in görevi ve sorumluluğudur. Ne yazık ki, tüm bu temel hak ve değerlerimiz tehdit ve tehlikededir. Barış ve adalet düzeninin kurulmasında iki sınıf sorumludur: Bilginler ve siyasetçiler (ulema ve ümera), bununla beraber, bundan tüm toplum sorumludur.

Düzen; ahlaki/itikadi, ilmi, hukuki, sosyal, ekonomik boyutlarıyla bir bütündür. Manevi/ahlaki düzen bozulduğunda tüm düzen bozulur. Sosyal düzen de, tabiattaki düzen de…

Bedenimizin itidal/denge/adalet halinde sağlığımız, bozulmasındaysa hastalığımız söz konusudur. Bunun gibi toplumda adalet halinde düzen, zulüm/ifsat halindeyse kaos egemenliği söz konusudur.

Zulüm, toplumu kuşatan ve temelinde ahlak ve adaleti, hukuku bozan/ihlal eden bir toplumsal hastalıktır da...

Adaletin sağlanabilmesi için, ahlaki ve hukuki düzenin çelişmemesi gerekir. Düzenin ifsadından/tüm zulümlerden sadece zulmedenler değil, zulmü önlemeye çalışmayanlar da sorumludur. Zulmün/fesadın önlenmesi, adaletin sağlanmasından öncedir. Kötülükler önlenecek ki, iyilikler yaygınlaştırılabilsin.

Maddi ve manevi tüm sıkıntılardan/sorunlardan kurtulmanın çaresi; istiğfarları, tevbeleri çoğaltarak yanlış/batıl yollardan hak yola İslam’a yönelmektir.

Bahiddin Elçi.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap