Tevhit Okumaları Yolculuğu 2
Her grup, cemaatin kendisi olduğuna kendisi dışındakilerin cemaatten ayrıldığına inanmaktadır. Bunlar ya müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Veyahut kendi heva ve heveslerine uyarlar. Hud Suresi 118. ayetinde görüş ayrılığının (ihtilaf) devamlı olduğu ifade edilmiştir. Ayet, ihtilaf konularının hususi olmadığını gösteriyor. İlgili hadis de ihtilafın Muhammet ümmetinde de olacağını açıklamıştır.
Dinde olmayan/yeni bir şey ortaya koymak/bidat ya cehaletten ya aklın yeterliliğini zannetmekten ya da keyfi arzuya uymaktan kaynaklanır. Bu üçü bazen tek bazen de üçü birden bulunabilir.
“Bugün size dininizi ikmal ettim/tamamladım…” (Maide/3). Dinin mükemmel, kusursuz, çelişkisiz, eksiksiz ve fazlasız olduğunu gösterir. Külli kaideler bildirilmiş cüzi/detay/teferruat olanlar da müçtehitlere bırakılmıştır. Bidatçiler ise genel olarak bir eksiklik(!) iddiasındadırlar. Onu gidermeye çalışırlar. Akıl vahye (kitaba, peygambere) muhtaçtır. Vahiy anlamsız ve amaçsız mıdır ki…
Akıl, hükmetmek, hüküm/kanun koymak makamında/görevinde değildir.
Hükmetmek, ancak Allah Teala’ya ait bir yetkidir. Kul nasıl kanun koyabilir?
“Din bilginlerinin (hiç kimsenin) ‘haram’ ve ‘helal’ koyma yetkisi yoktur” (Tevbe/31). (Bu yetki Allah’a ve Resulüne aittir.)
“İhtilaflar da Allah ve Resulüne arz edilir...” İtaat de Allah’a, Resulüne ve ululemredir (ulema, umera) (Nisa/59).
Hz. Peygamber (s.a.v.): “Benden sonra ümmetim için üç şeyden korkarım; âlimin hatası, yöneticilerin zulmü, peşinden gidilen heva ve heves.”
“Allah’tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevasına uyandan daha sapık kim olabilir” (Kehf/28).
“Ya Davut! Heva hevesine uyma. Yoksa Allah, yolundan saptırır…” (Sad/26).
Heva ve hevese uymak iki türlü olur. İlki heva hevesin Allah’ın emir ve yasağına uymasıdır. Bu kötü değildir. İkincisi ise heva ve hevesin öncelenmesidir. Kötü olan budur. Vahiy ikinci plandadır.
Hükümlerde ya vahye uyulur veya hevese.
“Heva ve hevesini ilah edineni gördün mü?..” (Casiye/23).
O halde durum şeriatla (vahiy) heva heves arasında devam ettiğine göre, aklın kendi başına vereceği hüküm sorunludur. Aklın heva ve hevesin etkisinde kalmadan bu meyanda söz söyleme mercii yok gibidir. O halde hüküm koymada sadece akla dayanmak, doğrudan heva hevese tabii olmak demektir.
Allah’ın ipi Kur’an’dır. “Rey sahipleri hem sapar hem de saptırırlar.”
İbn Abbas: “Öyle bir zaman gelecek ki sünnetler öldürülüp, bidatler diriltilecektir.”
Efendimiz (s.a.v.): “Allah Teala bütün bidatçilerin tevbelerine engel olmuştur.”
“Ehlisünnet cemaati kıyamete kadar hep azlık da olsa bulunacaktır. Onlara kimse zarar veremeyecektir.” (s.a.v.)
Kurtuluş, “sevad-ı azam” diye isimlendirilen ”cemaat” içinde olmaktadır.
Böylece, İmam Şatıbi’den okumalarımız sonlandı.
Bahaddin Elçi.