* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kadınlarla İlgili Tartışma Neden Bitmez  (Okunma sayısı 279 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Kadınlarla İlgili Tartışma Neden Bitmez
« : Temmuz 11, 2020, 07:00:31 ÖÖ »
Kadınlarla İlgili Tartışma Neden Bitmez

 Kadının toplumsal hayattaki yeriyle ilgili tartışmalar, hiç şüphesiz insanlık tarihinin en kadim tartışmalarından biridir. Meselenin en can alıcı yanı ise tartışmanın doğru bir zeminde yapılıp yapılmadığıdır. Öte yandan, modern toplumlarda “kadının yerine dair” tartışmalarda, özellikle de adalet ve eşitlik konularında Doğu-Batı mukayesesi yapılır ve her nedense İslam toplumları ciddi eleştiriye tabi tutulur. Buna karşılık bir kısım Müslüman düşünürler de alınganlık göstererek psikolojik savunmaya geçer. Peki, kadınların hak etmediği tartışmaların kaynağı gerçekten İslam mıdır?

Bilindiği gibi kadın ve erkek aynı özden yaratılmış, akıl ve cins bakımından da aynı özelliklere sahiptir. Gerek dini vecibeler gerekse yükümlü oldukları hak ve sorumluluk bakımından birbirlerine karşı üstünlükleri söz konusu değildir. Nitekim “Ey iman edenler” diye başlayan ayetlerde her ikisi de muhatap kabul edilir. Sırf kadınlara yönelik hususlar ise “Mü’min kadınlara da söyle…” ifadesiyle belirtilir. Kadınlara dair dönemin sosyal problemleriyle ilgi uyarılar da ayrıca dikkat çekicidir: “Kadınlar hakkında senden fetva/görüş istiyorlar. De ki, onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor…” (4/127)

Kur’an-ı Kerim’e bakıldığında Yüce Allah’ın, kadınları tıpkı erkekler gibi kendisine hayırlı kullar olmaları adına yarattığı ve kesinlikle cinsiyet ayrımı yapmadığı, aralarındaki biyolojik farklılığın da bir üstünlük olarak görülmemesi gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan kadın, erkeğe; erkek de kadına eş olduktan sonra, gerek ailede gerekse toplumsal hayatta birbirlerini tamamlayıcı ve destekleyici olmaları kaçınılmazdır. Erkeğin güç ve kuvveti, kadının ise şefkat ve merhameti gibi insanı insan yapan özellikler sayesinde birbirini tamamlayıcı bir hayat standardı elde etmeleri elbette mümkündür.

KADIN GÜÇSÜZ MÜ?

Kadının gücü nedense hep erkeğin gücüyle mukayese edilir ve erkeğin fiziksel özelliklerine göre de güçsüz olduğu sonucuna varılır, mağduriyeti de daha çok bu yönüyle izah edilir. Oysa yapılan araştırmalar kıtlık, hastalık ve salgın gibi durumlara karşı kadınların erkeklere göre daha dayanıklı olduğunu göstermiştir. Yine araştırmalara göre kadın, biyolojik olarak erkeğe göre daha güçlü ve daha uzun yaşamaktadır.

“Güçlü kadın” tanımını sorgulayan sosyolog Alev Erkilet ise sorunun kapitalist sistemle ilgili olduğunu belirterek görüşünü şöyle pekiştirir: “Allah’tan başkasına kul olmayı reddederek özgürleşebilen kadın güçlüdür. İster evinde oturur, ister işe gider, ister yazar, ister konuşur. Kimseye muhtaç olmamak için dikiş dikerek hayatını idame ettiren kadın güçlü değil midir?”

Günümüzde kadının, ekonomik ve siyasi alanda güçsüz bırakıldığını, karar mekanizmalarından da dışlandığını ifade eden Erkilet, şunları dile getirmekte:  “Çalışan kadının üst mercilere geçişi erkeklere göre daha az olmaktadır. Batı’da kadın hareketleri boşuna ortaya çıkmıyor. Sanayideki gelişmeler doğrultusunda kadının daha fazla istihdam edilmesi söz konusu. Siyasal katılım açısından baktığımızda Hz. Peygamber döneminde kadının biatle siyasi sisteme katılması söz konusuyken, Batı’da evrensel oy hakkını kazanmaları çok geç bir döneme tekabül ediyor.”

Anlaşılan o ki tarihi seyri içerisinde toplum geleneksel olarak “kadın şunu yapmalı, bunu yapmamalı” diye bir görev dağılımı ortaya koymuş ve hakkaniyete uymayan uygulamalara sebebiyet vermiştir. Sosyolog Mehmet Birekul’un,  sahabe kadınlarının meslekleri ile ilgili kapsamlı araştırmasında ilginç örnekler tespit edilmiştir. Birekul’un çalışmasında Hz. Peygamber döneminde kadınların doktor, hemşire, zabıta olarak görev yaptıkları, ayrıca toplumla ilgili kararlara katılma gibi pek çok alanda yer aldıkları görülmektedir.

Sevgili Peygamberimizin, yeryüzündeki putları/tabuları yıkma yönündeki kararlılığı, her alanda olduğu gibi kadın-erkek ve ebeveyn-çocuk ilişkilerini de tabii olarak etkilemiş; eşitsizliklerin ortadan kaldırılması yönünde yepyeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Ancak zamanla birtakım yanlış anlayış, kanaat ve uygulamalar/eşitsizlikler, sıhhati oldukça tartışmalı rivayetler de mesnet gösterilerek dindenmiş gibi meşrulaştırılmıştır. Kendisinden, kadına yönelik pek çok sevgi dolu söz ve davranışın sadır olduğunu bildiğimiz Resul-i Ekrem’in de bu konuda örnek alınmadığı çok çarpıcı bir hakikattir. Hz. Ayşe’nin zekâsı, Hz. Meryem’in iffeti, Hz. Hatice’nin ise İslam’ın Kübra’sı olduğu herkes tarafından bilinir ve bu güçlü vasıfları takdir edilir ancak toplumda “maço erkek” anlayışına rağbet daha fazladır.

KADIN KENDİNİ NİYE MUTSUZ HİSSEDER?

Dr. Hamdi Kalyoncu’ya göre mutluluk ve mutsuzluk, kadının bizatihi kendisiyle ilgili bir durumdur. Başka bir ifadeyle kadının, mutlu olup olmayacağı, sahip olduğu duygu ve davranışlarını tanıyıp onları kontrol etmesine bağlıdır. Pek çok kadının, evli olduğu erkeği kontrolü altında tutmaya çalışması, kendi mutsuzluğuna davetiye çıkarması anlamına gelir. Zira sürekli erkeği denetleme, sorgulama ve yargılama gibi davranışlar kendisi için yorucu ve huzursuzluk verici olduğu gibi erkek için de itici ve kendinden soğutucu neticeler doğurur.

Oysa kadının, eşini bu derece sahiplenmesi yerine onu kendisi için, kendisini de onun için hayatı kolaylaştırma vasıtası olarak görmeye çalışması evlilikte sağlıklı iletişimin kurulmasını sağlayacaktır. Ancak o zaman eşler arasında karşılıklı insani ilişkiler içerisinde aranan, değer verilen ve arkadaşça, dostça münasebetler kurulacaktır.

Kur’an-ı Kerîm’de  “…insanların farklı tabiatlarda yaratılmalarının da bir imtihan sebebi olduğuna” (6/165) işaret edilmesi oldukça anlamlıdır. 

Esasen hiçbir varlığın diğerine eşit olarak yaratıldığı söylenemez. Dolayısıyla kadın ve erkek arasındaki yaratılıştan gelen farklılık sebebiyle bu yönde bir eşitlik de söz konusu değildir.

Özetleyecek olursak İslam; toplumun devamlılığı, değişim ve dönüşümü konusunda aileye büyük sorumluluk yükler. Bu yüzden gerek aile içerisinde ve gerekse sosyal hayatta kadının üstlendiği rol çok önemli olduğu gibi, sorumluluğun yerine getirildiğinde de her türlü takdirin üstünde görülür.

Kadına dair bilhassa sosyal medyada ileri sürülen tezviratlar ise yüce dinimizi itibarsızlaştırma çabalarından başka bir şey değildir. Ünlü düşünür İbn Rüşd şöyle der:

“Cehaletin yaygın olduğu toplumlarda din ticareti en karlı kazançtır. Bir cahile tahakküm etmek istiyorsan batıl bir meseleyi din kılıfına koyman yeterlidir…”

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]