* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kadınların Özel halleri  (Okunma sayısı 583 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Kadınların Özel halleri
« : Temmuz 09, 2018, 08:50:32 ÖÖ »
Kadınların Özel halleri

Yüce Allah, insanı ancak kendisine ibâdet etmesi için yaratmıştır. Nitekim Zâriyat sûresinin 56. ayetinde “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurmaktadır. Her kul, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmakla mükelleftir. Üstünlüğün ancak takva ile olduğu ayetinden hareketle, dinimiz hiçbir konuda kadın ve erkek arasında ayrım gözetmediği gibi, ibâdetlere muhâtap olma noktasında da bir ayrım gözetmemiştir. Yani kadın ve erkek Allah’a karşı eşit derecede sorumludur. Fakat kadınların yaratılışları gereği biyolojik bir takım farklılıkları vardır. Bunlar ayhali (hayız), lohusalık (nifas) ve istihâze (özür akıntısı) denilen kendilerine özel bazı hallerdir. (1)

Kadına özel bu haller zuhur ettiğinde bazı ibâdetlerin hükümlerini etkilemektedir. Biz de burada, hayız, lohusa ve istihâze hallerinde kadının namaz ve oruç ibâdetini ele alacağız.

Türkçe’de “âdet” batı dillerinde ise “regl” kelimesi ile ifade edilen “hayız”; buluğ çağından itibaren başlayıp menopoz ile sona eren dönemde, bir hastalık veya doğum olmaksızın kadının rahminden çıkıp cinsel organından belirli periyotlarla gelen kanı ifade etmektedir. (2)

Kadınlar en az 9 yaşlarında bâliğa olup, âdet görmeye başlar. Elli veya elli beş yaşlarında da “sinni iyas” denilen bir çağa kavuşup âdetten kesilirler. (3)

Âdet gecikirse fıkıh bilginlerinin çoğuna göre 15 yaşın bitmesiyle her iki cins de ergenlik çağına girmiş sayılır. (4)

Âdet görmeye başlama ve menopoza girme yaşları kadınlara göre farklılık arzeder. Âdet görme süresi en az üç gün yani 72 saat, en çok 10 gün yani 240 saattir. Bu süreler arasında gelen kanlar hayız kanı sayılmaktadır.

Başlangıç ve bitiş yaşları, asgari ve azami süresi bakımından hayız; fiziki bünye, kalıtım, çevre ve iklim şartlarına bağlı olarak kadından kadına önemli değişiklikler gösterebilir. İki âdet arasındaki zamana “temizlik”(tuhr) denir. Temizlik süresi aylarca hatta yıllarca sürebilir. Bu şekilde temizlik hali uzayıp giden kadına “mümteddü’t-tuhr” denir. Temizlik hâlinin süresi en az 15 gündür. Hayız hâli, İslam dininde bazı ibâdetlerin yapılmasına engel olan “hükmî kirlilik”(hades) olarak kabul edilmiştir.

Bazı kadınların âdet günleri sayısı sabittir. Böyle kadına “mutade” denir. Bazı kadınların ise âdet günleri örneğin bir ay beş gün bir ay altı gün şeklinde olabilmektedir. Hayız müddeti âzâmi on gündür ve onuncu günden sonra gelen kan istihâze kanıdır.

Kadın onuncu günden sonra boy abdesti alır, istihâze kanı devam ederse her namaz vakti için ayrı abdest alması gerekir. Hayızın bittiğine kesin olarak hükmetmek için beyaz dışında hiçbir renk akıntının gelmemesi gerekmektedir. (5)

Kadınların ay hali dönemlerinde namaz kılamayacakları, oruç tutamayacakları ve Kabe’yi tavaf edemeyecekleri (6)

 Ayrıca bu günlerde kılamadıkları namazlarını kaza etmeleri de gerekmediği konusunda İslâm müctehid ve fakihleri arasında icma vardır. Sözüne itibar edilen hiçbir İslâm bilgini bunun aksini söylememiştir.

Nitekim:

– “Neden, âdet gören bir kadın (temizlendikten sonra âdet günlerinde kılmadığı namazları kaza etmiyor da tutmadığı oruçları kaza ediyor? diye soru soran Muâze adlı hanıma, Hz.Aişe:

– Sen (hanımların ay halinden kılamadıkları namazların da kazası gerekeceğini söyleyen) Harûriye’den misin? demiş;

– Hayır, Harûriye değilim ama (öğrenmek için) soruyorum, cevabı üzerine Hz. Aişe:

– Vaktiyle bu iş bizim başımıza geldiğinde, orucu kaza etmekle emrolunduk, namazın kazasıyla emrolunmadık.” (7) demiştir.

Buradan kadınların özel hallerinde farz namazları kaza etmemesi gerektiğini, o süre içerisinde farz olan orucu ise kaza etmeleri gerektiğini anlıyoruz. Bu ibâdetleri yapamadıkları için dini bir sıkıntı ve sorumluluk hissetmeleri gereksiz, hatta ve yanlıştır. Çünkü burada zikrettiğimiz âyet ve hadislerin, kadınların özel hallerine dâir hükümleri açıktır. Ayrıca bu hükümler kişiye sunulan tercihler olmayıp, kat’i emirlerdir. Hayız dönemlerinde kadınlar bedenen ve ruhen hassasiyet kazandıkları için onlara bu dönemde daha anlayışlı davranmak gerekmektedir.

Doğum sonrası belirli bir süre sonra gelen kana ise, “nifas” denir. Türkçe’de bu kan “lohusalık kanı” olarak ifade edilir. Nifas hâli, en az şu kadar gündür diye bir sınırlama yoktur. En fazla süre ise 40 gündür. Enes b. Malik radıyallahu anh: “Resulullah lohusa kadın için kırk günlük bir süre belirtmiştir. Ancak daha önce kanı kesilip temizlenen bunun dışındadır.”  8

 Buyurmuştur. Nifas süresi kadından kadına değişebilir. Doğumdan sonra hiç kanı gelmeyen kadın nifas sayılmaz. Kanın kesilmesinden itibaren nifas hâli sona erer. Böyle bir kadın boy abdesti alıp ibâdetlerini yerine getirmelidir. Doğumdan sonra bir müddet kan gelip sonra kesilse bilahare tekrar kan gelse aradaki kan gelmeyen süre de nifas hali sayılır.

Hayız ve nifas halleri dışında gelen kanlara ise “istihâze kanı” denir. Bu kan rahimdeki bir özürden veya bir hastalıktan dolayı gelmektedir. İstihâze kanı, dinmeyen burun kanaması, tutulamayan idrar veya bir yaradan sürekli kan akması gibi yalnızca abdesti bozan bir özür halidir. Henüz dokuz yaşına gelmemiş bir kız çocuğundan gelen kan istihâze kanıdır.

Sahabeden Ebu Hubeyş kızı Fâtıma radıyallahu anh uzun süre kesilmeyen özür kanının hükmünü sorması üzerine Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

“Bu kanamayı yapan bir damardır. Bu, ay hali değildir. Âdet zamanın gelince namazını bırak. Âdetin kadar bir süre geçince kanını temizle, boy abdesti al ve namazını kıl.” (9)

“Bundan sonra da her vakit için yalnız abdest alarak namazını kıl” (10)

Cevabını vermiştir. Diğer özür sahipleri de buna kıyas edilmiştir.

Âdet ve nifas hallerinde kadınlar farz veya nafile namaz kılamazlar. Bu süre içerisindeki farz namazları da daha sonra kaza etmezler. Bir kadın farz namaza başlarken hayız ya da nifas gerçekleşirse bu namazı daha sonra kaza etmesi gerekmez. Fakat misal yatsı namazı vaktinde temiz bir şekilde uyumuş uyandığında hayız olduğunu görmüşse o yatsı namazı kadına farz olmuştur ve o namazı temizlenince kaza etmesi gerekmektedir.

Yüce dinimiz bu hususta kadınlara kolaylık göstermiştir. Bakara sûresinin 222. ayetinde hayız bir zorluk olarak ifade edilmiştir. “Sana hayızdan da soruyorlar, deki o bir ezadır, onun için hayız zamanı kadınlardan çekilin ve temizlenene kadar onlara yanaşmayın…

” Hz. Aişe validemiz bir rivayette “Peygamberimiz zamanında biz ay halinden temizlenince namazı kaza etmezdik ve kaza etmekle de emredilezdik.”, diğer bir rivayette ise “Orucu kaza etmekle emrolunurduk, namazı kaza etmek ile emrolunmazdık.” buyurmaktadır. (11)

Âdetli ve lohusa olma hâli ile cünüp olma hali aynı şeyler değildir. Âdet ve lohusalık hâli, Allah’ın yaratması ile ilgili bir husustur ve bu hâli sona erdirmek kadının iradesinde değildir.

Özel hallerde bulunan kadının oruç ibâdetini ele alırsak, yukarıdaki hadislerde de zikrettiğimiz gibi farz veya nafile oruç tutan bir kadın bu sırada hayız ya da lohusa olursa o orucu daha sonra kaza etmesi gerekmektedir. (12)

Hayız süresi on günü aşmış bir kadından gelen kan istihâze kanıdır ve oruca mani değildir. Bir kadın Ramazan ayında gündüz âdet görmeye başlarsa veya çocuk doğurursa orucu bozulmuş olur. Artık âdet günlerinde ve lohusalık halinde oruç tutması caiz olmaz. Fakat bir kadın âdet günü sanarak orucunu bozduğu halde o gün âdet görmese kendisine keffaret de lazım gelir. (13)

Son olarak şunu tekrar vurgulamak gerekir ki kadınların özel hallerinde ibadetlerle ilgili hükümlerin değişmesi, kadınlara karşı bir ayrımcılık değil, onlar için bir hafifletme, bir rahmet sebebiyledir. Allah ve Resûlünün çizdiği sınırların dışında daha takvalı olunabilinecek, Allah’a daha çok yaklaşılabilinecek bir başka saha, alan yoktur.

---------------------------------------------------------------------

1. Karagöz, İsmail; Altuntaş, Halil, Namaz İlmihali, DİB, Ankara 2011, s. 201.

2. Karagöz, İsmail; Altuntaş, Halil, Namaz İlmihali, s. 201.

3. Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, Bilmen Basım ve Yayın, s. 68.

4. Atar, Fahrettin; Çelebi, İlyas; Erdoğan, Mehmet; Yaran, Rahmi, İslam İlmihali, İFAV, İstanbul 2010, s. 294.

5. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 70.

6. Akseki, Ahmet Hamdi, İslam Dini, Başbakanlık, Ankara 1977, s. 123.

7. Müslim, Hayz, 15.

8. İbn Mace Taharet 128.

9. Buhari, Hayz, 19; Müslim, Hayz, 62-64.

10. Buhari, Vudu’, 63.

11. Ebu Davud, Taharet, 105; Müslim, Hayz, 67-69.

12. Altuntaş, Karagöz, Oruç İlmihali, DİB, Ankara 2010, s. 81.

13. Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 72.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]