Kültürümüzde Kadın
Bizim kültürümüzde “kadın”, “katun”, “merkezde duran sultan” anlamındadır. Kadın denilince akla gelen; cefakârlık, fedakârlık, analıktır. Kadın candır. Yuvayı sevgisi ile ilmik ilmik yapandır. Nadide, misk kokulu çiçeklerin suyu, biricik evlatlarının rol modeli huyudur.
Çocukların, eşinin ardından arkalarını ihtimamla toplayan, koruyup kollayan, komşusuna sıcacık çorba, sevdiklerine yüreğiyle sevgiler, sağlıklar, güzel günler yollayandır. Eşinin yarısı olmaktan öte; başarısını, işini, azmini, neşesini huzurunu tamamlayandır. Hırpalanan ilişkileri, akrabalar arasındaki gerginlikleri, ihmalleri, komşuların ahenkli uyumunu rötuşlayandır.
Hataları, küskünlükleri, kıskançlıkları, kopan sağlıklı ilişkileri sevgi ipliğiyle birbirine bağlayandır. Yaptıkları güzelliklerle, iyiliklerle övünmeyen gizleyen, çektiği hüzün ve kederleri tebessümle gizleyen meçhul bir kahraman, sıcacık bir umut, hayatın anlamı bir ömrün uyumlu mimarıdır. Acılı günlerin sabır taşı, aç kalmış karınların şifalı aşı, derdi olanların samimi gözyaşıdır.
Telaşlı anlarda paniklemeyen, sükûnetle moral olan, dik duran yıkılmayan, azimle gayretle yüreği mertlikle dolandır.
Ailede sanmayın onu akşama kadar kahvesini içip rahatına bakan... Ailede herkesin dert ortağıdır ayrı ayrı. Evlat da sırrını ona acır, baba da… O ailesinin iyiliğini düşünür hep, her zaman… Ömrünü ailesi ve sevdikleri için şartsız veren, en acılı günlerde tek başına göğsünü geren, gamlardan, hicranlardan mutluluk çiçekleri derendir.
O, bir psikolog, hakem, hâkim ve hekimdir.
Çaresizliklerin dermanı, zor günlerde kendini riske atandır. Belki de dönmeyeceğini bilerek gerektiğinde bir küpesi dahi olsa çocuğunun okulu için, kocasının ameliyatı için karşılıksız çıkarıp ortaya uzatandır.
Oysa o da bir candır. Hatırlanmak değer görmek ister.
Fakat söylemez, dillendirmez, beklemez. Can parçalarının mutluluğu için, acıları ile birlikte kalbine gömer. Ailesi için kendisini heder eder. Gençken tarayamadığı saçlarında yıldızlar gezer, alnında çile çizikleri. Yaşlanmadan göçer, yaşlandığında da “can” dedikleri ondan vazgeçer. On kişiyi 65 metrekare eve sığdırmasını bilen o müstesna yürek, gün gelir evlatlarının kocaman evlerine sığamaz olur.
Değerlerimiz, umudumuz müstesna kadınlarımız bir gün değil, her gününüz, huzurlu ve mutlu olsun… Sevgiyle kalın.
Seyfettin Karamızrak.